Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Murat Tandoğan, tüm hamilelerin 5'te 1'ini oluşturan düşüklerin çok büyük bölümünün ilk 12 haftada görüldüğünü bildirdi. Bir kez düşük yapan kadının diğer hamileliğinde canlı doğum yapabilme oranının yüzde 76 iken, iki kez düşükte bu oranın yüzde 70’e, 3 kez düşükte ise, yüzde 65’e kadar indiğini söyledi. Hamilelik kayıplarının altında yatan 5 önemli nedeni anlatan Tandoğan şu bilgileri verdi:
* Pıhtılaşma bozuklukları:
Hamileliğin ilk oluşumu, yani sperm ile yumurtanın buluşması tüplerde gerçekleşiyor ve yaklaşık 1 hafta-10 gün sonra oluşan embriyo anne rahmine yerleşiyor. Bu sırada embriyonun beslenmesi için anne rahmi ile embriyo arasında mikro düzeyde kan alışverişini sağlayan damar yapıları da gelişiyor. Ancak, Antifosfolipit antkor sendromu (AFAS), Sistemik Lupus Eritomatozus, Trombofililer gibi immünolojik nedenler ile trombofililer olarak tanımlanan pıhtılaşmaya sebep olan bir grup hastalık varsa damarlarda kan alışverişi engelleniyor. Buna bağlı olarak da embriyonun beslenmesi sağlanamıyor ve düşük gelişiyor. Bu tür problemleri yaşayan hastaların tedavilerinde, hamilelikten hemen önce başlanan ve hamilelik boyunca devam eden pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlar kullanılıyor. Ancak, ilaç tedavileri oluşmuş pıhtılar üzerinde yeterli etki gösteremediği için tedaviye hamilelikten önce başlanması ve düşüklerin önüne geçebilmek için planlı hamileliklerin yapılması öneriliyor.
* Endokrin hastalıkları:
Tekrarlayan düşüklerin ikinci en sık nedenini hipotiroidi, diyabet ve PKOS gibi yaygın olan bazı endokrin hastalıklar oluşturuyor. Bu sorunlardan bir ya da birkaçına sahip olan ve tekrarlayan hamilelik kayıpları yaşayan kadınların hamilelik öncesinde mutlaka hormonal açıdan değerlendirilmeleri, gerekli tedavilerin yapılması ve hastalıkların kontrol altına alınması gerekiyor. Endokrin bozukluklar kontrol edilebilir sorunlar olduğu için, tedavi edildikten sonra sağlıklı bir hamilelik elde edilebiliyor.
* Rahimdeki anatomik şekil bozukluklar:
Rahimdeki şekil bozuklukları, rahim hacmini azaltarak hamileliğin devamını imkansız kıldığını ve düşüklerin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Murat Tandoğan, rahim içinde perde yani septum varlığının tekrarlayan düşük yaşanmasındaki en yaygın anatomik bozukluk olduğunu belirtiyor. Ultrasonografi sonucunda anatomik bir bozukluktan şüphelenilirse rahim filmi, histereskopi ve MR’la tanı kesinleştirildikten sonra basit bir operasyonla yüzde 100'e yakın başarı elde edilen yüz güldürücü sonuçlara ulaşılabiliyor.
* Genetik faktörler:
Anne ve baba adayında var olan bir genetik bozukluğa bağlı olarak sağlıklı bir embriyo oluşamaması düşük yaşanmasındaki en önemli faktörlerden birini oluşturuyor. Bu nedenle tekrarlayan düşük yaşayan çiftlerin hamilelik öncesinde genetik yapılarının incelenmesi yarar sağlıyor. Bu tür genetik hastalıklar tespit edilirse, bu çiftlere IVF (tüp bebek) planlayıp daha sonra oluşan embriyoları genetik olarak incelenebilen PGD (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi ile elde edilen sağlıklı embriyoların transferini sağladıktan sonra sağlıklı hamilelik elde edilebiliyor.
* Yaşam tarzı:
Tekrarlayan düşüklerin ortaya çıkmasında yapısal ve bazı hastalıklara bağlı etkenlerin dışında anne adayının yaşam tarzı ve alışkanlıklarının da etkili olduğu biliniyor. Bunların başında da zehirli kimyasallara maruz kalmak geliyor. Bununla birlikte günde 10 adet sigara kullanımı düşük riskini 2 kat, günde 5 kupa kafeinli kahve tüketimi de 2 kat artırıyor."
Kaynak: Diyarbakır Söz