Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Çıkım Sertkaya, “İyot Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi Haftası” öncesinde önerilerde bulundu.
İyot yetersizliği ilk sinyali guatr ile veriyor
İyot, başta tiroit hormonları içinde yer alan ve bu hormonlar aracılığı ile hemen hemen tüm hücrelerimizde önemli görevleri olan bir elementtir. Vücut iyot üretemediği için bunun gıdalardan alınması gereklidir. Gıdalarla alınan iyot, T3 ve T4 tiroit hormonlarının yapısına girer. Ortamda iyot azaldıkça T4 azalır ve beden öncelikle T3’e yönelerek tasarruf yapar. Bu durumda T3’ü kullanarak hormon üretir. T3’te de azalma başlayınca bazı zorlanmalar yaşanır. Bir süre sonra tiroit bezi ortamdaki bütün iyotları yakalayabilmek için büyümeye başlar ve bunun sonuncunda da guatr gelişir.
Güçsüzlük ve zihin tembelliği yapabilir
İyot eksikliği durumunda tiroit bezi çalışmaya devam eder ancak yetersizlik nedeniyle eninde sonunda hipotiroidi gelişir. Bazen iyot eksikliği olmadan da hipotiroidi olabilir. Hipotiroidi; saç dökülmesi, cilt kuruluğu, yüzde şişkinlik, kaslarda gevşeklik, güçsüzlük, kilo artışı, kadınlarda adet bozuklukları ve zihinsel tembellik gibi şikayetlere yol açan ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık tablosudur. İyot eksikliği veya hipotiroidi gibi nedenlerle ilaç kullanımının gerekip gerekmediği ise mutlaka doktora danışılmalıdır. Doktor önerisi olmadan asla iyot veya guatr ilacı kullanılmamalıdır.
Tiroit kanseri riskine dikkat!
Guatr, tiroit bezinin büyümesi anlamına gelmektedir. İç guatr görünmeyen, dış guatr ise görünür olandır. Düzenli bir büyüme olabileceği gibi nodüller şeklinde de büyüme olabilir. Bu durumda nodül takibi yapılmalıdır çünkü iyot eksikliği bu nodüllerin gelişimini kolaylaştıracaktır. İyot eksikliği zemininde nodüler guatr olma ihtimali artar. Bu nodüllerin yaklaşık yüzde 10’u kanser riski taşır. Böyle bir durumdan şüphe ediliyorsa nodüle biyopsi yapılmalı ve yakın takip edilmelidir.
Zehirli guatr kalp yetmezliğine kadar ilerleyebilir
Boyun bölgesindeki şişlikler yani nodüller zaman içinde kontrol dışına çıkabilir. Vücudun tiroit hormonu dengesini yok sayar ve kendi kendine çalışır. Böyle olursa zehirli guatr tablosu ortaya çıkar. Zehirli guatr tablosu bir tek nodülün sistem kontrolünün dışına çıkmasıyla gelişebileceği gibi birden fazla nodülün ya da bütün nodüllerin kontrol dışına çıkmasıyla da olabilir. Zehirli guatr gelişimi yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Genç yaş grubunda sıklıkla hiçbir müdahale yapılmadan nodül takip edilir. Ancak ileri yaş grubunda ağır kalp yetmezliğine neden olabileceği için mutlaka yakın takip edilmeli, gerekirse ilaç ya da radyoaktif ilaç tedavisine başlamalıdır.
Nefes almayı güçleştirebilir
Nodüllü ya da nodülsüz büyük guatr birtakım riskler taşımaktadır. Öncelikle bulunduğu yer boynun önüdür ve soluk borusuna baskı yaparak nefes almayı zorlaştırır. Gerekli testler yapıldıktan sonra hastanın yaşam fonksiyonları olumsuz yönde etkileniyorsa o nodülün çıkarılması gereklidir. Kozmetik açıdan da hastalara rahatsızlık verebilmektedir. Böyle bir durumda da hastanın isteğiyle nodüller çıkarılabilmektedir.
Gebelikte hem anne hem bebek için “iyot” önemli
Gebelik döneminde hem anne adayı hem de bebeğe tiroit hormonu gereklidir. Bu nedenle anne adayının gebelik döneminde tiroit bezinde büyüme görülür ve bu normal kabul edilir. Bebek ilk 3 ay kendi tiroit bezi olmadığı için annenin tiroit hormonunu kullanır. Tiroit hormonları bebeğin beyin ve sinir gelişiminin tamamlanmasında önemlidir. Anne adayının tiroit değerlerinin düşük olması durumunda bebek risk altına girer, zeka geriliği ve bazı yapısal bozukluklar ile dünyaya gelebilir. Özellikle geçmiş yıllara bakıldığında tanı konulamadığı ve iyot takviyesi yapılmadığı için dünyaya gelen özürlü çocuk sayısı oldukça fazlaydı. Ancak günümüzde yeni doğan bebekler taranmakta ve topuk kanı ile hemen teşhis konulabilmektedir. Tiroit hormonu kaynaklı hastalıkların tedavi edilebilir olduğu ve erken teşhisin burada büyük önem taşıdığı asla unutulmamalıdır.
İyotlu tuz tüketimine dikkat edin
İyot yetersizliği kaynaklı hastalıkların önlenmesinde beslenme önemli rol oynar. Öncelikle sofralarda bulundurulan tuz mutlaka iyotlu olmalıdır. Ülkemizde resmi olarak üretilen tuzlarda iyot bulunmaktadır. Doktor aksini belirtmediği sürece bu tuzların tüketiminde bir sakınca yoktur. Ancak iyot uçucu bir moleküldür. Bu nedenle tüketim ve saklama koşullarına dikkat edilmelidir. Tuz ağzı açık bir şekilde muhafaza edilirse o tuzun hiçbir anlamı kalmayacaktır. Bu nedenle mavi, korunaklı paketlerde sunulan iyotlu tuz, paketinde tutulmalı ve ihtiyaç dahilinde ağzı açılıp kullanılmalıdır. Yemek pişirirken ise pişirme işlemi tamamlandıktan sonra tuz ilave edilmelidir. Aksi takdirde iyot buharlaşıp yok olacaktır.
Düzenli olarak balık yenilmeli
İyot yetersizliği hastalıklarının yaygın olarak görüldüğü bölge İç Anadolu, Trakya ve Karadeniz Bölgesi’nin iç kesimleri özetle denizden uzak bölgelerdir. Hastaneye başvuran hastalarda ciddi oranda T3 ve T4 eksiklikleri saptanmaktadır. Bu eksikliklerin önemli bir kısmı yanlış tuz kullanımından kaynaklanmaktadır. Ayrıca iyot eksikliğini önlemede deniz ürünleri de önemlidir. Balık tüketimi mutlaka artırılmalıdır. Deniz ürünlerine ek olarak kırmızı et ve kümes hayvanlarının göğüs eti ile ceviz başta olmak üzere kuru yemiş ve tahıllar, süt ve süt ürünleri, yumurta, çilek, muz iyot bakımından zengindir.
Kaynak: Diyarbakır Söz