Öztürk, 22 Temmuz Dünya Beyin Günü'nün bu yılki global gündemi olan "inme" dolayısıyla yaptığı açıklamada, inmenin Türkiye'de görülme sıklığının artığına ve 2016'da her 14 dakikada bir kişinin inme nedeniyle kaybedildiğine dikkati çekti.
İnmenin, beyin damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu geliştiğine değinen Öztürk, şunları aktardı:
"Hastaların çoğunda inme nedeni ani tıkanma. Türkiye İstatistik Kurumu 27 Nisan 2017'de yaptığı, bir önceki yılın verilerini içeren açıklamasında önceki yıllarda olduğu gibi koroner kalp hastalıklarını takiben inmenin ikinci en sık ölüm nedeni olduğunu bildirdi. 38 bin 395 vatandaşımız 2016'da inme nedeniyle hayatını kaybetti, yani ülkemizde her 14 dakikada, bir kişiyi inme nedeniyle kaybettik. Bu sayının en az 5 katı ise felç oldu, şimdi yürüyemiyor, konuşamıyor, yiyemiyor ve belki bakıma muhtaç, mesleğini kaybetmiş ve artık işini yapamaz durumda. Son yıllarda inmeden kaybedilen hasta sayısını belirli bir yüzdede tutabildik ama maalesef düşüşe geçmiş değiliz. İnme geçirme riski sayısal olarak artmaya devam ediyor. Ülkemizde yine Türkiye İstatistik Kurumu 2015 verilerine göre doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için 78 yıl, erkekler için 75,3 yıl ve kadınlar için 80,7 yıl oldu. Yani yaşlanıyoruz. İnmenin her türlüsü yaşlanma ile artış gösteriyor. Demek ki, daha çok inmeyi önlemeli ve oluşursa da daha etkili tedavi etmeliyiz."
Öztürk, 22 Temmuz'u inmeden korunma ve tedaviye nasıl ulaşılacağını öğrenmek için fırsat olarak değerlendirmek gerektiğini belirtti.
- "Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar etkin olur"
Türk Nöroloji Derneği Beyin Damar Hastalıkları Moderatörü Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu da inmenin önlenebileceğini ve tedavi edilebileceğini, bunun için toplumun bilgilendirilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, inmeden korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"İnmeden korumak için sağlıklı beslenmeli, yiyeceklerimizdeki yağ ve tuz miktarını kontrol etmeli, meyve sebzeye ağırlık vermeli, fazla kilo almamalı, düzenli egzersiz yapmalı ve stresten korunmalıyız. Sigaradan uzak durmalı, hiç içmemeli, yanımızda içirmemeli ve içiyorsak derhal bırakmalıyız. Alkolü de aynı şekilde hiç kullanmamalıyız. Sağlığımızla ilgili değerlerimizi bilmeliyiz, sadece boy ve kilo değil kan basıncımızı, kolesterolümüzü ve kan şekerimizi de öğrenmeli ve takip etmeliyiz. Kırklı yaşlardan başlayarak düzenli aralıklarla hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve kalp hastalığı açısından sağlık kuruluşlarında kontrolden geçmeliyiz.”
İnme önlenemez ve felç belirtileri fark edilirse yapılması gerekenin "112’yi aramak" olduğunu belirten Topçuoğlu, "İnmenin tedavisi vardır, ancak bu tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar etkin olmaktadır. Beyin damarı tıkandığında tıkanmayı yapan pıhtının hem damardan verilen ilaç olan tPA ile eritilmesi hem de anjio ile doğrudan girilerek çıkarılması mümkündür. Fakat, damardan verilen tedavi ilk 4,5 saat içinde, anjio tedavisi ise ilk 6 saatte başlanırsa olumlu etki yapabilmektedir." ifadelerini kullandı.
Topçuoğlu inmenin "yüzde çarpılma", "kol ve bacakta güçsüzlük", "konuşmada bozulma", "çift görme ve/veya ani bilinç bozukluğu" şeklindeki belirtileri oluştuğunda, bunların düzelmesini beklemeden derhal harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu, 2014'te İstanbul’da yapılan Dünya İnme Kongresi'nde atılan adımla inme konusunda hastaların kaderinin değiştiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu kongrede iki önemli olay olmuş ve inme hastalarının kaderi değişmiştir. Bunlardan biri anjio ile damar pıhtı çıkarma işleminin olağan dışı başarısının ilk kez ortaya konulmuş olması diğeri ise Küresel İnme Bildirgesi'nin ilanıdır. Beyin damar hastalıklarından korunma, gerçekleşirse inmenin akut tedavisi ve sonrasında toparlanma ve kaliteli hayata kavuşturulma hasta hakkı olmanın ötesinde bir insan hakkıdır. Hedefimiz inme sıklığını en kısa zamanda aşağıya indirmeye başlamak ve inmeyi ülkenin her köşesinde tedavi edilebilir hale getirmek olup, bu amaç için halkın eğitimi, inme tedavi eden hastane ve merkezlerinin geliştirilmesi ve etkin bir sisteme bağlanması gereklidir."
Kaynak: Diyarbakır Söz