Yılmaz, son dönemde Türkiye'de yaşanan büyük felaket ile birlikte yaşanan olumsuz duygu ve durumların beslenme bozukluklarına yol açtığını belirtti.
Yılmaz, "Arınma ayı olarak kabul edilen ramazan, fiziksel ve psikolojik açıdan iyi hissetmemizi sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Uzun süreli açlık saatleri nedeniyle iftar ve sahur sofralarında normal zamanlarda tüketilenden fazla miktarlarda yemek yenilmemesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"İftar ve sahurda aşırı yağlı yiyeceklerden kaçının, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek besinler tüketin. Tabaklara konan yemeklere, salatalara ilave tuz eklemeyin. Turşu, şalgam suyu gibi sodyum içeriği yüksek besinler ile aşırı baharatlı, acı yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Mutlaka sahura kalkın ve bağışıklık sistemimizi güçlendirecek taze sebze ve meyvelere iftar ve sahurda yer verin. Sahur sofralarında, reçel, bal, şekerli içecekler, ekstra şeker içeren komposto ve hoşaf gibi besinlerden kaçının. İftarla sahur arasında en az 10 bardak su tüketin. Mide rahatlatma özelliğinden dolayı rezene, papatya, yasemin ve melisa gibi bitki çayları tercih edin.
İftar sofralarındaki hurma, peynir, zeytin, sucuk ve pastırma gibi besinler küçük gibi gözükseler de kalori ve yağ içeriği bakımından çok da masum değiller. Bu besinler fazla tüketilirse mide rahatsızlıklarını tetikler. Kaliteli protein ve yağ kaynağı, bol sebze, tam tahıllı besinler ve süt ürünlerini içerecek şekilde porsiyonlara özen gösterin. Tatlı ihtiyacı için şerbetli ve aşırı şeker içeren ağır tatlılar yerine hafif sütlü tatlılar tercih edin. Kuru kayısı, kuru incir, hurma, çiğ fındık, badem ve ceviz gibi kuru yemişleri metabolizmanın daha sağlıklı çalışması için tüketin."
Kaynak: Diyarbakır Söz