Çağımızın tedavi edilemeyen tek hastalığı olan HIV virüsü (AİDS) ile artık düzenli ilaç kullanımı ile uzun ve pozitif bir ömür sürebileceğini, uzmanlar açıkladı. Dünya' yı tehlikesi altına alan HIV virüsü tıp doktorlarının araştırmaları sonrasında hastalık olmaktan çıktı
Uzm. Dr. Fatma Sargın: “Yeni nesil ilaçların düzenli kullanımıyla HIV pozitif bireyler uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürebiliyor. Bu ilaçlar sayesinde HIV hayat kalitesini düşüren bir hastalık olmaktan çıktı. Artık tıp literatüründe bir hastalık olarak geçmiyor”
Önümüzdeki salı 1 Aralık Dünya AIDS Günü. Hem bu özel gün hem de ünlü Hollywood yıldızı Charlie Sheen’in HIV pozitif olduğunu açıklamasıyla AIDS ve HIV gündemimize girdi. Konuyu enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Dr. Fatma Sargın’la konuştuk. HIV Enfeksiyonu Derneği (HIVEND) yönetim kurulu üyesi de olan Sargın’dan ilk olarak HIV ile AIDS’in aynı anlama gelmediğini öğrendik.
-HIV insan bağışıklık yetmezlik virüsü demek. Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonunun çok ileri evresinde, hatta son dönemi diyebileceğimiz evrede ortaya çıkan hastalıklar tablosunun genel adı ise AIDS. Yani HIV ile yaşayan bir birey AIDS’tir denemez.
“HIV cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, sosyal statü ayrımı yapmaz”
-HIV cinsel yolla, kan yoluyla ve anneden bebeğe olmak üzere üç ana yolla bir kişiden diğerine geçebiliyor. Bulaşma yolları arasında en yaygını olan cinsel yolla HIV bulaşmasını önleyebilmek için en etkili yöntem prezervatif kullanmak. Prezervatif kullanmadan cinsel birliktelik yaşamamaya çok ciddi şekilde dikkat etmek gerekiyor.
-Kan yoluyla HIV bulaşmasını önleyebilmek için kanla bulaşan aletlerin ortak kullanımından kaçınmak lazım. Örneğin babanız veya kardeşiniz bile olsa tıraş bıçağınızı ortak kullanmamalısınız. Aynı şekilde tırnak makası ve diş fırçası da kişiye özel olmalı ve kimseyle paylaşılmamalı.
-Anneden bebeğe bulaşmayı önleyebilme adına ülkemizin şanslı olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak hamileler HIV açısından taranıyorlar. Anne HIV pozitif ise bebeğe bulaşabilme ihtimali var. Ancak günümüzde bireyin pozitifliğinin erken tanınması sayesinde, bebeğe geçme oranı kullanılacak ilaçlarla çok ciddi oranda azaltılmış durumda.
-HIV bu yollardan herhangi biriyle kişinin vücuduna girerse, 4-8 hafta sonra kişide akut HIV enfeksiyonu tablosu oluşuyor. Burada kişi kendisinin soğuk algınlığı geçirdiğini düşünebilir. Kırgınlık, yaygın kas ağrısı, vücutta döküntü veya kızarıklık, ateş, boğaz ağrısı, bademciklerde şişme ve boyundaki, koltuk altındaki, kasıktaki lenf bezlerinde şişme görülebiliyor.
-15-20 gün sonra akut HIV enfeksiyonu belirtileri bitiyor ve HIV enfeksiyonu kronik evreye giriyor. Bu dönemde HIV tamamen belirtisiz olarak vücutta varlığını sürdürebildiği gibi, sebebi bulunamayan ve devam eden bir kaşıntı, genç yaşta görülen zona gibi durumlarla da varlığını belli edebiliyor.
-Akut evrede de kronik evrede de net bir belirtisi olmadığı için çoğunlukla HIV akla gelmiyor. Bu nedenle; damar içi ilaç bağımlıları, seks işçileri, çok partnerli aktif cinsel yaşamı olan kişiler, özellikle erkeklerle seks yapan erkekler gibi risk gruplarının mutlaka anti HIV testini yaptırmaları gerekiyor. Ama virüs din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, sosyal statü gibi ayrımlar yapmıyor. Dolayısıyla, korunmasız bir cinsel ilişki yaşadıysa, kişinin mutlaka ilişkiden sonraki birinci ve dördüncü aylarda testlerini yaptırması gerekiyor.
“En büyük sorun bilgi eksikliğinden kaynaklı önyargılar”
-HIV enfeksiyonunda uzun ve kaliteli bir ömür için erken teşhis çok ciddi öneme sahip. Günümüzde yeni nesil ilaçların düzenli kullanılmasıyla HIV pozitif bireyler uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürebiliyor. Bu ilaçlar sayesinde HIV yaşam süresini kısaltan ve hayat kalitesini düşüren bir hastalık olmaktan çıktı. Artık tıp literatüründe HIV bir hastalık olarak da geçmiyor. HIV hastası yerine “HIV ile yaşayan birey” ifadesi kullanılıyor. HIV diyabet veya tansiyon gibi bireyin düzenli ilaçlarını kullanmasını gerekli kılan sürdürülebilir bir durum halini aldı.
-Şu anda HIV ile ilgili en büyük sorun bilgi ve eğitim eksikliğinden kaynaklı önyargılar. Toplum bu konuda bilgilendikçe; sosyal ilişkilerle, öpüşmekle, sarılmakla, aynı havayı solumakla, aynı havuza girmekle, aynı tabağı, bardağı kullanmakla HIV’in bulaşmadığı öğrenilecek ve HIV pozitif bireylere yönelik toplumsal dışlanma da son bulacak.
Güncel HIV verileri
-2014 yılı sonu itibariyle dünya üzerinde, 2.6 milyonu çocuk olmak üzere, 36.9 milyon kişi HIV ile yaşıyor ve bunların 25.8 milyonu Sahra altı Afrika’da bulunuyor.
-2014 yılında tüm dünyada 2 milyon kişinin virüsle ilk defa tanışarak enfekte olduğu tahmin ediliyor.
-1985 yılında ilk HIV pozitif hastanın tespitinden 2015 yılı haziran ayının sonuna kadar bildirimi yapılmış olguların toplam sayısı 10.475.
-HIV pozitif bireylerin yaklaşık olarak yüzde 51’i durumunu biliyor.
-Bugün salgının artış hızında, alınan önlemler ve anti-retroviral tedavi kullanımının da etkisiyle azalma görülüyor.
-HIV pozitif bireylerin anti-retroviral ilaçlarını düzenli kullanmasıyla HIV bulaşma riski yüzde 96 oranında azalabilir.
“HIV pozitif bireylerin sağlıklı çocukları olabilir”Uzm. Dr. Fatma Sargın: “Günümüzde uzun ve sağlıklı bir hayat sürdüğü için evlenen ve çocuk sahibi olan HIV pozitif bireylerin sayısı artıyor. Takip ettiğim hastalarımdan HIV taşımayan (HIV negatif) bireylerle evlenip sağlıklı çocuğu olanlar var. Ülkemizde de birkaç merkezde uygulanan bir yöntemle HIV içermeyen sperm, kadının rahmine yerleştiriliyor ve hem kadına hem de çocuğa HIV bulaşmadan çocuk doğabiliyor. Kadın HIV pozitif olduğunda ise anneden bebeğe HIV geçişini engelleyen ilaçlarla bebeğe HIV bulaşması çok büyük oranda engellenebiliyor.”
Kaynak: Diyarbakır Söz