Obezite cerrahisi sayesinde bir çok kadın, fazla kilolarından kurtulmakta ve sosyal yaşamına da verimli olarak devam etmekte. Royal College Kadın Hastalıkları ve Doğum Akademisi’nin araştırma konusu olan obezite cerrahisi ve doğurganlık arasındaki ilişki raporu hazırlandı. Doğurganlık ile obezite cerrahisi doğru orantılı olduğu ortaya çıktı.
Obezite cerrahisinin güvenlik ve etkinliği ile ilgili güncel kanıtların değerlendirildiği incelemede, ameliyatın doğurganlıkla ilgili bazı önemli verileri iyileştirdiği gözlemlendi. Obezite cerrahisi sonrası hamilelik ve doğum sürecinin, ameliyat olmamış obez annelere kıyasla daha olumlu geçtiği, hatta toplum geneli ile benzer sonuçlar elde edildiği belirtildi. Tüm bunlara ek olarak incelemede; "Obezite girişimlerinden sonra dünyaya gelen çocuklar ile ilgili uzun süreli sonuçlarda da olumlu gelişmeler görülmektedir" şeklinde bir görüş bildirildi.
Obezite için cerrahi girişim düşünülürken; hastaların, doğum uzmanlarının ve cerrahların; uzun vadeli sağlık ve iyilik hali karşılığında, cerrahi girişimin risklerini de dengelemeleri gerekiyor. Bu açılardan klinisyenlerin, her girişim için anne ve bebek yönünden risk ve faydaları değerlendirmeleri gerekiyor. Bu amaçla; emilimi bozan ameliyatların, kilo kontrolü ve diyabet üzerine olan etkileri ile; demir, vitamin, mineral ve kalsiyum eksikliği yapıcı etkilerinin tartılması ve hamilelikte daha çok arzu edilen beslenme profilinin sağlanması büyük önem taşıyor.
Obez kadınlarda doğurganlığın artırılması için obezite cerrahisi net faydalar sağlayabiliyor. Ancak kurul tarafından dile getirilen en önemli endişelerden birisi; cerrahi sonrası, anne ve bebekte meydana gelen faydaların, tüm alanları kapsayıp kapsamadığı. Yapılan incelemelere göre; bebekteki bazı bulgular, cerrahi öncesindeki obezite ve metabolik sonuçlar ile karışmış durumda ve bazı veriler, cerrahi sonrasında doğan bebeklerde daha kötü sonuçlar görüldüğü izlenimini veriyor.
Açıklanan belirsizlikler nedeniyle; gelecekte gerçekleştirilecek çalışmalarda, bebeklere ait daha uzun dönemli sonuçların derinlemesine araştırılması gerekiyor. Bu kapsamda; cerrahi sonrası doğurganlık, anne ve bebekte meydana gelen iyileşmenin uzun süreli kilo kaybına bağlı olup olmadığı, farklı cerrahi tiplerinin etkinliği ve istenmeyen durumları nasıl ve ne düzeyde etkilediğinin detaylı araştırılması gerekiyor. Yine popülerliği artan, besin ve vitamin eğilimini bozma potansiyeli daha düşük ameliyatların fayda oranları ve riskleri de aynı şekilde araştırılmalı.
Kurul tarafından, farklı cerrahi yaklaşımların, üreme ile ilgili sonuçları nasıl etkilediği ile ilgili "daha iyi" bir kavrayışın rehberliğinde; obezite cerrahisinin ve takip eden hamileliğin zamanlamasının, daha fazla kişiselleştirildiği bir yaklaşım da önerildi. Kurul sözcüsü olan Prof. Adam Balen: "Elimizdeki verilerle obezite cerrahisinin, obez kadınlarda doğurganlık ve üreme ile ilgili sonuçlarda çok etkili olduğunu söyleyebiliriz; ancak cerrahinin obezlerde ilk tedavi olarak önerilmemesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
Dr. Balen; tüm büyük ameliyatlarda görülme riski bulunan sorunlara ek olarak, obezite cerrahisi sonrasında belirgin bir yaşam tarzı değişikliğinin de gerekli olduğunu belirtti. Ameliyat sonrası iyileşmek için ihtiyaç duyulan sürenin yanı sıra, başlangıçtaki kilo kaybı döneminin de hamile kalmayı 12-18 aya kadar geciktirebileceğini vurguladı.
Obezite cerrahisi sonrasında hamile kalan kadınların, hamilelikleri süresince bir uzman tarafından takip edilmesi gerekiyor. Besinsel desteğin yanında; kilo takibi, anne karnındaki bebeğin gelişiminin izlenmesi ve hamilelik diyabetinin takibinin yapılması gerekiyor. Bazı çalışmalarda bildirildiği üzere; yeni doğan bebeğin beklenenden küçük doğması ya da erken doğum durumunda da, bebeğin yakından takip edilmesi gerekiyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz