İzmir'de Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan bir çocuk annesi Ferhan Şirvan'a 2005 yılında meme kanseri tanısı konuldu. Sağ memesi alınan Şirvan, geçen 10 yıl içinde çeşitli sorunlar nedeniyle 10 kez daha ameliyat masasına yattı. Bu süreçte 30 kemoterapi, 55 radyoterapi, 38 kez de kortizon tedavisi gördü. Hastalığı lenflere, karaciğere, kemiklere, dalağa metastaz yaptı. Memesini kaybettikten 4 yıl sonra meme rekonstrüksiyon ameliyatı oldu. Radyoterapiler yüzünden dikişleri kapanmadı, bağışıklık sistemi çöktü. Beyin ameliyatı oldu, aylarca konuşamadı. Yeniden konuşmayı öğrendi. Bu ağır, zor yıllarda 'geniş aile'sinin sevgisiyle ayakta durabildiğini ve geçen Ağustos'ta yapılan tetkiklerden müjdeli sonuç alıp kanser defterini kapattığını belirten Ferhan Şirvan, tedavisinde başarıya ulaşmanın sırlarını hastalarla paylaştı.
Kanser tedavisinden sonra kemik güçlendirme tedavisini sürdürdüğü İzmir Kent Hastanesi'nde Medikal Onkoloji Uzmanları Prof. Dr. Mehmet Alakavuklar ve Doç. Dr. Gürbüz Görümlü ile bir araya gelen Şirvan, yaşam öyküsüyle, önerileriyle Kanser Haftası'nda hastalara moral vermek istediğini söyledi. Kendisine kanser teşhisi koyulmadan önce ailesinin 4 ferdinin bu hastalıkla mücadele ettiğini belirten Şirvan, şöyle konuştu:
"Babam 2001'de kolon kanserine yakalandı, ardından annem meme kanseri, kayınvalidem tükrük bezi kanseri oldu. Onlara ben baktım. Benden 7 yaş büyük kız kardeşime 28 yaşındayken yumurtalık kanseri tanısı koyuldu. Sanki ailemizin kaderi gibi ben de kanser oldum. Sağ mememde tümör saptandı, meğer hastalık başlayalı birkaç yıl olmuş. Kanser evimize çoktan girdiği için yabancılık çekmedik hiç. Bu kez benim mücadelem başladı. Tanı koyulduğunda oğlum Umut henüz 9 yaşındaydı. Eşim Turgay Şirvan ve ailemizin tüm fertleri bir arada, geniş bir aile olarak birbirimizi sarıp sarmaladık. Bu mücadelede sevgi, destek, meşgale en önemli ilaç. Tedaviler sırasında eşleri tarafından terk edilmiş hastalar tanıdım, çok acı tablolardı. Eşim ve oğlum çınar gibi dimdik ayakta, yanımdaydılar, ailemin diğer bireyleri de. Kişisel gelişim kitapları bana çok yol gösterici oldu, hayatımdan olumsuzlukları, aklımdan olumsuz düşünceleri attım ve girmesine izin vermedim. Hayatımın patronu oldum. İşim, iş arkadaşlarım bir başka önemli destek oldu. Doktorlarımın tedavisini aksatmayıp önerilerini aynı şekilde yerine getirirken, oğlum, eşim, ailem, dostlarım yaşama bağlanmamın bitmez tükenmez kaynakları oldu. Beni mutlu eden meşgalelerim var. Kadınlara yönelik oğlumun da adını verdiğim 'Umuda yolculuk', engelli çocuklar için 'Sihirli umut bahçesi' adlı iki kitap yazdım. Bu kitapların gelirlerini de kadın ve engelli derneklerine bağışladım. Şiirlerimi iki CD'de topladım ve okudum. Şimdi kanser hastaları için bilgilerimi, deneyimlerimi, önerilerimi paylaşacağım hayat hikayemi kaleme alıyorum. Bunlar benim yapabileceklerimdi. Kanser hastaları hayatlarının patronu olduklarını ilan etsinler, zamanlarını mutlu olacak uğraşlarla geçirsinler. Kanserin bana hükmetmesine izin vermedim, kazanan ben oldum. Tüm hastalara bunu öneriyorum. Babam geç tanı kolon kanseri olduğunda 2003'te 82 yaşındaydı, 11 ay yaşadı. Diyaliz hastası da olan annem kansere yakalandıktan sonra iyi mücadele verdi, 10 yıl yaşadı, öldüğünde 85 yaşındaydı. Kayınvalidemi tükrük bezi kanserine yakalandıktan sonra 12 yıl sonra 2014'te kaybettik. Ablam, 30 yıl önce yumurtalık kanseri olmuştu, sağlıkla yaşıyor, 'ben de yaşarım' dedim ve mücadeleden zaferle çıktım. Mutlaka inancınız olsun, ister Allah'a, ister tanrıya, ister enerjiye, inanmak kurtulmanın yarısı, ben inandım."
DOKTORU NE DİYOR?
Ferhan Şirvan'ın 10 yıllık kanser mücadelesinde başarılı olduğunu belirten İzmir Kent Hastanesi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, "Kanser tedavisi tek başına doktorların yapacağı kemoterapi, radyoterapi, hap tedavisi şeklinde değildir, olmadı ve olmayacak" dedi ve şunları söyledi:
"Burada hastaların tedaviye uyum sağlaması, hayattan kopmamaları, sosyal aktivitelere mümkün olduğu kadar devam etmeleri için hastalarımıza tavsiyelerde bulunuyoruz. Ferhan Hanım bizim için çok iyi bir örnek. Birçok hastalığı ileriki safhalara gelmiş olmasına rağmen, hastalığının birçok organa sıçramış olmasına rağmen günlük hayatına devam etmesi bizim için takdire şayan gerçekten. Kitaplar yazıyor, günlük aktivitelerine devam ediyor, çeşitli sosyal aktivitelerine devam ediyor. Kısaca meme kanserini Ferhan Hanım şeker hastalığı, tansiyon gibi kronik bir hastalık gibi kabul ederek normal hayatını sürdüren bir hastamız. Ben bütün hastalarımıza Ferhan hanımı örnek almalarını söylüyorum. Hayattan kopmamak, günlük hayatına devam edebilmek bizim yaptığımız tedaviyi olumlu kılacak ve destekleyecek şeyler. 'Kanserden korkma geç kalmaktan kork' diye bir slogan var. Ben buna çok katılmıyorum. Geç kalmaktan da kesinlikle korkmamak lazım. Önemli olan tedaviye uyum, hasta doktor ilişkisi tedavinin büyük oranda başarıya ulaşması için gerekli olanlar."
Kaynak: Diyarbakır Söz