Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Evrim Aksoy, “Gebelik 40 haftalık sürenin sonunda doğum eylemi ile sonuçlanan bir süreçtir. Doğumun 36. gebelik haftasından önce gerçekleşmesine erken doğum denir. Zamanından önce doğan bebeklere prematüre bebek adı verilir. Fakat gebelik sürecinde oluşan bazı durumlar erken doğum riskinde etkin rol oynayabilir. Özellikle bazı durumların erken doğum riskini arttırdığı tespit edilmiştir” dedi.
Erken doğumun nedenlerinden birinin Enfeksiyon (idrar yolu enfeksiyonları) olduğunu ifade eden Op.Dr. Evrim Aksoy, “Diğer nedenler de plasenta ile alakalı komplikasyonlar ( plasenta previa, dekolman plasenta ), polihidramnios (amniyos suyunun fazla olması), çoğul gebelikler, gebelik döneminde cerrahi operasyon, karın bölgesine darbe almak, travmatik olaylar, servikal yetmezlik, uterin ya da serviks ile ilgili yapısal anormallikler erken doğum tehdidini ve riskini arttırmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı, Anne yaşının 18’den küçük olması, Anne yaşının 35’ten büyük olması, daha önceki gebeliklerde erken doğum hikâyesi, Anemi (kansızlık), aşırı zayıf olma, ateşli hastalıklar, doğumlar arası sürenin çok kısa olması, stres faktörü, sosyoekonomik düzeyin düşük olması, yardımcı üreme yöntemleri ile elde edilen hamilelikler erken doğum riski taşımaktadır” diye konuştu.
ERKEN DOĞUM RİSKİ
Doğumun zamanından önce başlamasının öncelikle rahim kasılmaları olmak üzere anne adayının fark edebileceği çeşitli belirtilerle ortaya çıktığını kaydeden Op.Dr. Aksoy, “Özellikle her anne adayını erken doğum tehdidine karşı bu belirtileri bilmesi gerekir. Erken doğumunun gerçekleşmesi için normal doğumda olduğu gibi güçlü rahim kasılmalarının mutlaka olması gerekir. Kasılmanın gerçekleşmesi ile rahim ağzı açılarak doğum eylemi başlatılır. Kasılmaların etkisi ile anne aday ağrı yaşarken, bazı anne adaylarında herhangi bir ağrı durumu yaşanmayabilir. Bu nedenle erken doğumun diğer belirtilerinin de göz önünde bulundurulması risk açısından önem kazanmaktadır. Pelviste dolgunluk hissi, Adet sancısını anımsatan kramp şeklinde ağrı, pozisyon değiştirilmesine rağmen geçmeyen bel ağrısı, vajinal akıntının artması veya sulu, kanlı ve yoğun miktarda gelmesi, ishal ile birlikte bağırsak krampları, bu belirtilerin herhangi birinin olması halinde rahim kasılmalarının olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Ortaya çıkan bu belirtiler rahim kasılmaları olmadan erken doğumu ifade etmez. Fakat belirtilerden herhangi birinin olması halinde, rahim kasılmaları hissedilemiyorsa mutlaka doktora başvurulması önerilir” ifadelerini kaydetti.
RAHİM KASILMALARI
Anne adayının erken doğum tehdidi karşısında meydana gelen rahim kasılmalarını saptayabilmesi için, avuç içini hafifçe karnına dokundurmasının yeterli olduğunu vurgulayan Op.Dr. Aksoy, “Avucun altında rahimin toplanıyor hissi vermesi, rahim kasılması belirtisidir. Bu sırada ağrı duyulması gerekmez. Yalnızca kasılmanın sıklığının ve süresinin ölçülmesi önemlidir. Saatte dört defa ya da daha sık ortaya çıkan kasılmalarda mutlaka doktora bildirilmesi gerekir. Gebelik süresince anne adayının düzenli olarak gebelik kontrollerine gitmesi, erken doğum gibi diğer gebelik komplikasyonlarının teşhis edilmesi ve giderilmesi amacı ile mutlaka aksatılmaması gerekir. Özellikle anemi, idrar yolu enfeksiyonları, serviks (rahim ağzı) ve vajinal enfeksiyonlarının önceden saptanması ve tedavi edilmesi erken doğum riskini azaltacaktır. Bunun yanı sıra belirlenen riskli gebeliklerde, anne adayının daha sık doktor kontrollerine gitmesi gerekir” şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz