Okulların kapalı olduğu yaz tatili döneminde çocukların boş vakitlerinin arttığını ve bu sürenin iyi yönetilmesi gerektiğini söyleyen Uzman Dr. Zeyrek, "Yaz aylarında okullar olmadığı için çocukların boş vakit diyebileceğimiz zaman genişlemesi var. Bu zamanı iyi yönetmek gerekir. Bu zamanı iyi yönetmezsen çocuklar tabi ki ister istemez çevresindeki teknolojik aletlere rahatça yönelebilirler. Bunun için ailelerin bu konuda makul kuralların olduğu bir liste hazırlaması gerekir. Bu dönemde çocuklar ders çalışmaya daha az vakit ayırabilirler. Geriye kalan zaman dilimini ise iyi doldurmak gerek. Bu zaman diliminde de çocukları sosyal aktivitelere yönlendirebiliriz" dedi.
Ekran süresi konusunda yaşa göre belirlenmiş limitler olduğunu belirten Dr. Zeyrek, "Bazı yaş aralıktaki çocuklar için belirlenmiş ekran süreleri var. İlk 3 yaşına kadar zaten herhangi bir ekran maruziyeti önermiyoruz. 3-6 yaş arasındaki çocuklar günde yarım saat ekran karşısında durabilirler. 6-12 yaş arası 1 saat olmak üzere değişiyor. Yaz döneminde biraz daha vakit geniş olduğu için biraz esnek davranılabilir. Ama hassas denge korunmalıdır" şeklinde konuştu.
Dr. Zeyrek, çocukların fazla ekran maruziyeti sonucu otizm benzeri davranışlar, sinirlilik, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi sorunlarla karşılaşabileceğini, bu gibi durumların özellikle ekran süresi sınırının aşılması durumunda daha sık görüldüğünü kaydetti.
İnternette fazla vakit geçiren çocuklarda depresyon ve kaygı bozukluğunun daha fazla görüldüğünü vurgulayan Uzman Dr. Zeyrek şunları söyledi:“Çocuğa saatlerce ekran gösterildiği zaman, otizm benzeri tablo sıklıkla karşımıza geliyor. Sinirlilik ve davranış bozuklukları karşımıza çıkıyor. Bu durumda vakaların direkt arkasında çok ekrana maruz kalınmış mı diye sorgularız. Dediğimiz gibi belirlenen ekran süresi sınırı aşıldı mı çatışmaya girilebiliyor. Bu çatışma anında da çocuk hırçınlaşıp, sinir krizleri geçirebiliyor. Bu konuda çok dikkat edilmesi gerek. Aynı zamanda yaptığım bir çalışmada internette fazla vakit geçiren çocuklarda depresyon ve kaygı bozukluğunun daha fazla olduğunu tespit ettik.”
Kaynak: İHA