Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, Crohn hastalığının, yüksek sosyo ekonomik gruplarda ve kentsel bölgelerde yaşayanlarda daha sık görüldüğünü bildirdi. Hastalığın nedeninin bugün için hala bilinmediğini kaydeden Doç. Dr. Karaman, ''Genetik olarak rahatsızlığa yatkın bireylerde, bilinmeyen çevresel veya mikrobik bir faktörün, mide-bağırsak kanalında anormal bir iltihaba yol açarak, rahatsızlığı tetiklediği düşünülüyor. Crohn hastalığı, anne ve babadan çocuğa direkt geçişi olmamakla birlikte, bu tür rahatsızlığı olanların akrabalarında aynı şekilde yüzde 5 ile yüzde 20 olarak görülüyor. Ayrıca sigara içmek, romatizmal ilaç ve aspirin kullanmak, hormonal değişiklikler ve enfeksiyonlar rahatsızlığın alevlenmesine neden oluyor'' ifadelerini kullandı.
BAĞIRSAK SAĞLIĞINI BOZUYOR
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, hastalığın belirtilerini ise, "Sık sık karın ağrıları yaşamak, ishal olmak, kimi zaman kanlı ishal geçirmek, iştahsızlık ve kilo kaybetmek, halsizlik ve yorgunluk hissi, kansızlık ve ten renginde solukluk, zaman zaman ateş, üşümek, titremek, bazı kişilerde bulantı, kusma ve şişkinlik hatta bağırsak tıkanmaları ve kabızlık, kimilerinde ağızda yaralar, gözde kızarıklık ve yanma, eklemlerde ağrı, ciltte döküntüler ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluklar, kişilerin bir kısmında bağırsaklar ile diğer organlar, cilt veya makat arasında kanalların açılması (fistüller) ve buralardan akıntıların gelmesi, makatta şişlikler ve yaraların olması, dönem dönem bağırsaklarda tıkanmalarla birlikte karın ağrısı ve kabızlık atakları'' olarak açıkladı.
Doç. Dr. Karaman, crohn hastalığının tedavisinin şiddetine ve rahatsızlığın tutulum yerine (ince bağırsak, kalın bağırsak, makat) göre belirlendiğini belirterek, ''Genellikle ağızdan alınan ilaçlar ve makattan verilen lavmanlar ile tedaviye başlanıyor. Bu ilaçların yetersiz kaldığı veya rahatsızlığın en başından şiddetli seyrettiği olgularda, tedaviye ağızdan veya damar yolu ile kullanılan ilaçlar ekleniyor'' dedi.
Doç.Dr. Karaman, Crohn hastalarına her hangi bir gıdanın zararlı olduğu ve herhangi özel bir diyet uygulamasının faydalı olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmadığını da kaydetti. Toplumda yüzde 5-10 sıklığında görülen süt tahammülsüzlüğünün, (laktoz intoleransı) zaten var olan ishale katkıda bulunabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Ahmet Karaman, "Bu durumlarda süt ve süt ürünlerinden uzak durulması veya marketlerde bulunan laktazlı sütlerin tüketilmesi önerilebiliyor. Genel olarak temiz, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi, doktor bilgisi ve tavsiyesi ile ilaçların düzenli kullanılması tedaviyi kolaylaştırıyor" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz