14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle görüş bildiren NB Kadıköy Hastanesi Uzm. Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu, Türkiye'nin, 6,3 milyon diyabetli hastayla, hasta sayısı bakımından Avrupa üçüncüsü olduğunu söyleyerek diyabet konusunda önemli bilgiler verdi.
2015 Diyabet Atlası'na göre Türkiye'de her 8 kişiden 1'i diyabet hastası ve halihazırda 20-79 yaş arası 6.339.000 diyabet hastası bulunuyor. Bunların %43,1'i (2.731.000 kişi) ise henüz teşhis edilmemiş durumda. Türkiye, Avrupa bölgesindeki en yüksek yaşa göre düzeltilmiş karşılaştırmalı diyabet prevalansına sahip (%12,8). Ayrıca dünya genelinde yetişkinlerdeki diyabet prevalansı %8,8 iken, Türkiye'de bu oran %12,8 ile dünya ortalamasının bir hayli üzerinde. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) rakamları ise, dünyadaki yetişkin diyabetli sayısının bu hızla artarsa, 2040 yılında 640 milyona ulaşacağını gösteriyor.
Diyabetin nedeni, kandaki glikoz miktarının artması
14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle görüş bildiren NB Kadıköy Hastanesi Uzm. Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu, diyabet hastalığını şöyle anlattı: “Günlük yaşamda ihtiyacımız olan aktiviteleri sürdürebilmek için glikoz adı verilen bir tür şekere ihtiyaç duyarız. Kandaki glikozun enerji olarak kullanılabilmesi ve hücre içine girebilmesi için pankreas adı verilen bir organın salgıladığı insülin hormonuna ihtiyaç vardır. Pankreas yeterince insülin yapamadığında vücut glikozu kullanamaz ve kanda glikoz miktarı artar. Bu durum sonucunda diyabet (şeker hastalığı) gelişir.”
Diyabet tedavisinde egzersiz, sağlıklı beslenme ve ilaç tedavisi birlikte uygulanmalı
Diyabetin tedavisinde birbirini tamamlayan değişik yöntemler olduğunu belirten Uzman Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu şöyle devam etti: “Bu yöntemler eğitim, tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz, oral hipoglisemik ajanlar ve insülindir. Diyetin düzenlenmesi tedavinin en önemli noktalarından birini oluşturmaktadır. Uyulması gereken önemli kurallar şunlardır: Dengeli beslenmek, düzenli yemek yemek, istenen vücut ağırlığına ulaşmak ve bunu korumak. Ayrıca fiziksel aktivite son derece yararlıdır. Ancak egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır. Doktorunuz gereksinimlerinizi ve kapasitenizi göz önüne alarak program seçiminize yardımcı olur.”
Pek çok diyabet hastası, hastalığının farkında değil
Çok sayıda tip 2 diyabet hastasının diyabetli olduğunu bilmeden yıllarca yaşadığını ve tanı konulduğunda diyabetin yol açtığı sorunların çok önceden başladığının görüldüğünü belirten Uzman Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu, “Oysa, sağlık tarama ve kontrollerinin düzenli olarak yapılması, tüm diyabet türlerinin yol açacağı komplikasyonların azaltılması, tedavinin düzenlenmesi ve etkili diyabet yönetiminin sağlanması açısından çok önemli. Şeker hastalığı teşhisi konulduğunda kişi suçluluk, eksiklik, üzüntü, öfke umutsuzluk ve şaşkınlık gibi bir dizi duygu arasında bocalar. Ama bütün bunlar, genellikle, hastalık konusunda yeterince bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanır. Öte yandan, diyabete bir gecede alışıp kabulleneceğinizi de sanmayın. Bu biraz zaman alacaktır. Ama hastalık hakkında bilgi sahibi oldukça hepsi kaybolacaktır.” Dedi ve diyabete dair önemli hususları şöyle sıraladı:
Şeker hastalığı ölümcül bir hastalık değildir.
Doğru tedaviyle normal bir hayat, uzun bir ömür sürebilirsiniz.
Şeker hastalığı, hayattan zevk almanızı engellemez.
Hem yiyeceklerin, hem de yaşamın tadını çıkarabilirsiniz.
Şeker hastalığı özürlü olmak anlamına gelmez.
Tatile çıkabilir ve herkes gibi normal bir yaşam sürdürebilirsiniz.
Şeker hastalığı çocuk sahibi olmanızı engelleyemez.
Diyabet tanısının gecikmesi kalıcı sorunlara neden olabilir
Uzman Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu diyabetin neden olduğu sorunlar hakkında şunları söyledi: “Geç konulan tanıyla birlikte, diyabetin tedavi ve yönetiminin etkin olarak yapılamaması; böbrekler, kalp-damar sistemi ve gözlerde ciddi sorunlara yol açıyor, organ kayıplarına sebep oluyor. Tüm dünyada böbrek yetersizliğinin ve travmaya bağlı olmayan amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabet. Özellikle gelişmiş ülkelerde diyabet, görme kaybı ve körlüğün de en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. Ayrıca diyabet hastalarının pnömokok bakterilerinin neden olduğu zatürre gibi hastalıklara yakalanma riski sağlıklı kişilere kıyasla 3 kat daha yüksektir. Bu kişilerde grip ve özellikle akciğer enfeksiyonlarına bağlı komplikasyon riski ve ölüm oranları yüksektir.”
Diyabet hastaları pnömokok hastalıkları açısından risk grubunda
Uzman Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu diyabet hastalarının, pnömokok bakterilerinin neden olduğu zatürree için risk grubunda olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bu nedenle diyabetli kişilerde aşılama, risklerden korunma anlamında büyük bir önem taşır. Bu anlamda, 65 yaş üzerindeki herkese ve 18-64 yaş arasındaki KOAH, astım, diyabet, kronik kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalığı, kanser gibi eşlik eden hastalığı olan risk grupları için Pnömokok (zatürre) aşısının uygulanması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yürürlüğe alınan Risk Grubu Aşılaması kapsamında, konjuge pnömokok aşısının da Aile Sağlığı Merkezleri'nde ve aşıya erişimin mümkün olduğu hastanelerde ve kurumum olan Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi'nde ücretsiz olarak uygulanmasının oldukça değerli olduğunu düşünüyorum..”
Kaynak: Diyarbakır Söz