Prof. Dr. Buyru, diyabetin, obezitenin de artmasıyla çağın en çok görülen hastalıklarından biri olduğunu söyledi.
Dünyada ve Türkiye'de giderek artan oranda diyabete rastlandığını, ABD'de toplumun yüzde 10'unun diyabeti olduğunu belirten Buyru, "Yanlış beslenme, az hareket, ileri yaş gebelikleri ve obezite hastalık riskini arttırıyor. Gebelikte de hastalık, hem anne hem de bebeği ilgilendiren birtakım problemlere yol açıyor." diye konuştu.
Buyru, hastalığın gebelik öncesinden olabileceğini, bu durumda önlemler alınıp, kan şekerinin düzenlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Yüksek şeker düzeyiyle gebe kalanlarda, bebekte anomali riski artar. Doğuştan kalp hastalığı, kol ve bacak anomalileri, dudak-damak yarığı gibi problemler oluşabilir. Gebelik oluştuğunda da genellikle şekeri düzenlemek için insülin kullanımına geçilir. Amaç yüksek şekerin zararlarından anne ve bebeği korumaktır. Yüksek şeker annede tansiyon yüksekliği, doğum travması ve sezaryen riskinde artış gibi problemlere sebep olabilir. Gerek kontrol edilmemiş şeker, gerekse yüksek tansiyon anne hayatını tehdit edecek tehlikeli hastalıklardır. Şeker hastalığı asıl bebek için anne karnındayken ve doğumdan sonra bazı problemlere yol açabilir. Bunlardan en önemlisi anne karnında bebek ölümüdür. Kontrol edilmemiş yüksek şeker, bebeğin kalbine zarar vererek bebek ölümüne neden olabilir. Bunun dışında iri bebek, buna bağlı doğum travmalarında artış, daha sonra kalıcı sakatlıkla sonuçlanabilecek omuz takılmaları, bebeğin suyunun fazla olması, sezaryen ve müdahaleli doğum riskinde artış, gebelik ve doğum sürecinde karşılaşılabilecek sorunlardandır."
- "Gebelikte kilo alımı 10 kilogramı aşmamalıdır"
Prof. Dr. Faruk Buyru, hastalık nedeniyle bebekte sadece anne karnında değil, doğum sonrasında da problemler oluşabileceğine işaret ederek, ani şeker düşmelerinin, solunum problemlerinin, sarılığın, elektrolit bozukluklarının diyabetik annelerin bebeklerinde daha çok görüldüğünü vurguladı.
Tüm bunların sonucunda bebeğin yoğun bakım ünitesi ihtiyacının daha fazla olacağını belirten Buyru, "Toplumdan topluma değişse de gebelikte şeker görülme oranı yüzde 2 ila 10 arasındadır. Gebelikte salgılanan bazı hormonlar, şeker metabolizmasını etkileyerek şeker hastalığı riskini arttırırlar. Gebelik öncesi kilo, gebelik esnasında alınan kilolar, ailede şeker hastalığı bulunması, riski arttıran faktörlerdir. Bu nedenle tüm gebelere 24-28 haftalara arasında şeker yükleme testi yaptırmaları önerilmektedir." ifadelerini kullandı.
Bu testin yapılmaması halinde anne adayının şeker hastalığı varsa bunun gözden kaçabileceğini ve anneyle bebeğin zarar görebileceğini dile getiren Buyru, teste ilişkin şu bilgileri verdi:
"Tüm uzmanlık dernekleri gebelikte şeker testi yapılmasını önermektedir. Yükleme testinin yerini alabilecek başka bir test bugün için mevcut değildir. Gebelikte anne karnında bebek ölümlerinin en önemli nedeninin kontrol edilmemiş şeker hastalığı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Gebelikte diyete dikkat etmek ve kilo almamak, şeker hastalığı riskini azaltacaktır. Hepimiz biliyoruz ki gebelik esnasında bütün anne adaylarında iştah değişiklikleri oluyor. Daha önce yemediği birtakım besinleri daha çok arzu eder ya da daha çok tatlı yemek ister hale geliyor. Anne, tüm bunların önlemini alıp, kilo alımını sınırlandırabilirse gebelik esnasında şeker çıkma riski azalır. Anne adayının insülin salgısına fazla etki etmeyecek şekilde beslenmesi, karbonhidrat kısıtlamasına gitmesi önerilir. Gebelik öncesinden itibaren diyetine dikkat edilmesi, gebe kaldığında da ilaçların düzgün kullanılması ve diyetin sürdürülmesi önemlidir."
Prof. Dr. Buyru, hastalıktan korunmak açısından yapılacak en önemli şeyin karbonhidrat alımının kısıtlanarak, kilo alımını kontrol etmek olduğuna dikkati çekerek, "Gebelik esnasında ideal kilo alımı 12-13 kilogram kadardır. Özellikle gebeliğe kilolu başlayanlar daha dikkatli olmalı ve tüm gebelikte kilo alımı 10 kilogramı aşmamalıdır." görüşünü dile getirdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz