Yrd. Doç. Dr. Yüksek, siğile HPV (human papilloma virüsünün) neden olduğunu kaydederek, siğil enfeksiyonunun, insandan, hayvandan veya topraktan kişiye bulaşabildiğini söyledi. Siğillerin el ve ayakta görülebileceği gibi genital bölgede de gelişebileceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Yüksek şu ifadeleri kaydetti:
"Genital bölgedeki siğiller kasıkta veya cinsel organ üzerinde gelişebilir. Bu bölgedeki siğiller kişinin cinsel yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Kişi uzun süre çekindiği için doktora gitmez ve bu bölgedeki siğillerin sayısı giderek artar. Genital bölgede bazı HPV tipleri kanser etkisi yapabileceği için bu bölgedeki siğillerin tedavisi daha fazla önem taşır. Erken teşhis edilip tedavi edilmesi son derece önemlidir. Genital bölge siğil rahatsızlığı geçiren bayanlarda rahim ağzı kanser riski vardır. Bu nedenle bu bayanların her yıl düzenli olarak rahim ağzı bölgesinden yapılacak smear incelemeleri kanserin erken teşhisi için önemlidir. Siğil fark edilir edilmez tedavi için doktora başvurulması gerekir, böylece az sayıdaki siğillerin tedavisinin daha kısa sürede yapılabilir ve kişinin siğili cinsel partnerine bulaştırmadan tedavi tamamlanabilir."
"Siğillerin bulaşmasını önlemede hijyen önemli"
Yrd. Doç. Dr. Yüksek, genital bölgedeki siğillerin cinsel yolla bulaşabileceğini veya vücudun başka bölgesindeki siğilin genital bölgeye bulaşabileceğini vurgulayarak, "Ortak kullanılan tuvaletlerden de siğil bulaşabilir. HPV virüsü ile temas eden her insanda siğil gelişmez. Burada önemli olan konu kişinin bağışıklık sisteminin ne durumda olduğu, kişide siğil oluşup oluşmayacağını belirlemektedir. Bağışıklık sistemini etkileyen durumlar, yoğun stres yaşama, ağır hastalık (kanser gibi) geçirme, ağır tedaviler (kemoterapi, radyoterapi) almaktır. Hamilelik sürecinde de genital siğiller gelişebilir. Normal doğum sırasında siğilin bebeğe bulaşma riski olduğu için hamilelik döneminde de siğillerin tedavisi yapılmalıdır. Siğillerde tedavi uzun sürmektedir, bu nedenle kişinin sabırla tedavi sürecine devam etmesi tedavinin başarısı için çok önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında, kremler, kriyoterapi (dondurma tedavisi), elektrokoter (yakma tedavisi), lazer tedavisi ve cerrahi tedavi yer almaktadır" diye konuştu.
Tedavi türlerinin ayrıntılarına ilişkin bilgiler de aktaran Yrd. Doç. Dr. Yüksek, krem tedavisinin genellikle küçük boyutta ve az sayıdaki siğillerde ilk seçenek olduğuna işaret etti.
Tedavi yöntemleri
Yrd. Doç. Dr.Yüksek, krem tedavisinin hamilelerde tercih edilmediğinin altını çizerek, bu tedavinin dezavantajlarını ciltte kızarıklık, tahriş ve tedavi sonucuna uzun sürede ulaşılması olarak açıkladı.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek siğillerde tedavi yöntemlerini ise şöyle aktardı:
"Krem tedavisine dirençli siğillerde kriyoterapi ve elektrokoter ve lazer tedavileri tercih edilir. Kriyoterapi tedavisinde ise eksi 196 derecedeki sıvı nitrojen gazı, siğilin üzerine doktor tarafından uygulanır. Elektrokoter (yakma) siğillerin elektrik akımı uygulanarak tedavisidir. Önce anestezi uygulanarak siğil uyuşturulur sonrasında elektrik akımı uygulaması siğilde ısı etkisi yaparak siğili tahrip eder ve siğil deriden atılır. Genellikle tek seans yapılır ancak bazen birkaç seans gerekebilir. En önemli dezavantajı uygulanan bölgelerde iz bırakmasıdır. Siğillerin lazerle tedavisi de bir başka seçenektir. Fraksiyonel karbondioksit lazer sistemleri ile gerçekleştirilir. Genellikle anestezi gerektirmez. Daha kısa sürede etkili tedavi sağlaması nedeniyle günümüzde sık tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Siğil üzerine uygulanan lazer ışığı ısı etkisi oluşturararak siğili tahrip eder ayrıca siğilin damarsal yapısını da tahrip eder. Genellikle 10 günde bir veya 2 haftada bir 3-5 seans uygulanmaktadır."
Tedavi sonrası dikkat edilmesi gerekenler
Siğillerin lazerle tedavisinde işlemden sonra siğilde kahverengi kabukların geliştiğini ve bunların da krem ile tedavi edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr.Yüksek, "Tedavi seansları yaklaşık 10-15 dakika sürüyor. Kısa tedavi süresi sayesinde kişinin iş ve sosyal yaşantısından uzaklaşmaması nedeniyle bu yöntem sıklıkla tercih ediliyor. Dirençli siğillerde lazerle tedavi başarısı yüksektir. İz kalmadan tedavi imkanı sağlar. Siğil tedavisinde en önemli nokta tek bir siğil kalmayıncaya kadar tedavinin devam ettirilmesidir. Genellikle çok büyük boyuttaki siğillerin tedavisi için ameliyathane şartlarında cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Tedavilerden sonra siğillerin tamamen temizlendiğinden emin olmak için kişinin 3-6 ay boyunca tekrarlama riski açısından takibinin yapılması gereklidir. Kişinin bağışıklık sistemi düştüğünde siğillerin tekrarlama ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle siğilin tekrarlamaması için yapılması gereken en önemli adımlar genital bölgedeki kılların jiletle alınmamasıdır, tüy dökücü krem kullanımı veya lazer epilasyon yapılması tavsiye edilir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için düzenli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi ve yıllık kan kontrollerinin yapılması önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz