Reflü ile yaşamak yalnızca yaşam kalitesini düşürmez, ülser ve yemek borusu kanseri gibi önemli problemleri de beraberinde getirebilir. Reflü şikayetlerini an aza indirmek ise yaşam stilinizi değiştiren basit önlemler ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile mümkündür. Memorial Dicle Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Remzi Beştaş, reflü nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Astım, kronik öksürük ve ses kısıklığına dikkat!
Mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, reflünün en sık görülen belirtisidir. Bunu, mide içeriğinin ağza gelmesi ve yutma güçlüğü gibi belirtiler takip eder. Bazı hastalarda; ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma gibi şikayetler de ender olarak görülebilir. Reflü yalnızca yemek borusu, mide ve bağırsak sistemi değil, bunların dışındaki organ ve sistemlerde de bazı belirtiler ile kendini gösterebilir. Göğüs ağrısı, astım benzeri bulgular, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, kronik öksürük ve diş çürükleri de reflüye bağlı olarak gelişebilir.
Baharat ve salça şikayetleri artırır
Reflü sorunu yaşayan hastalarda, özellikle baharatlı gıdalar, yağlı ve salçalı yemekler, çikolata, taze sıkılmış meyve suları tüketildiğinde şikayetler belirgin bir artış gösterir. Bunların yanında çay ve kahve tüketimi de hastaya rahatsızlık verir. Reflü belirtileri özellikle aşırı kilolu ve obezite sorunu olan hastalarda daha belirgindir, kilo probleminin obezitenin önemli bir nedeni olduğu da unutulmamalıdır. Reflü şikayetleri yaşayan kişilerin kilo verdiklerinde, bu sorunun önemli ölçüde azaldığı görülmüştür.
Önemli sağlık sorunlarına neden olabilir
Klasik reflü belirtileri, hastanın reflü olma tanısını kuvvetlendirir. Daha rasyonel bulguların, endoskopik incelemeyle ve 24 saat süreyle yemek borusuna gelen mide asidinin bir cihaz yardımıyla ölçülmesi ile reflü olup olmadığı belirlenebilir. Reflü tanısı konulduktan sonra hastaya uygun tedavi yöntemleri uygulanarak tedavi edilmelidir. Hastalığın kontrol altına alınmadığı ve ilerlediği durumlarda önemli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Reflüye bağlı kanama, ülser, yemek borusunda delinme veya darlık gelişebilir. Reflünün en korkulan komplikasyonu kanserdir. “Barrettözofagus” denilen hücresel bir dönüşüm buna zemin hazırlar. Barrettözofagus’un sıklığı reflü hastalarında %3-20 arasında değişir. Bu hastalarda yıllık kanser gelişme sıklığı ise %0,5 civarındadır. Dolayısıyla kanser çok sık rastlanan bir durum olmasa da hastalık mutlaka tedavi edilmeli, şikayetler kontrol altına alınmalıdır.
Reflü tedavisinde yaşam stili değişiklikleri önemli
Yaşam stilinde değişiklik her reflü hastasına önerilmelidir. Reflü hastaları öncelikle hayat kalitesini yükselten ve şikayetlere azaltan basit önlemler almalıdır. Örneğin; yatak başının yükseltilmesi, sıkı ve dar elbiselerden kaçınılması, kilo kontrolünün sağlanması, yemekten hemen sonra ve 3 saat içinde uyumamak gibi. Reflü şikayetlerinin kontrol altına alınmasında diyet değişikliği de çok önemlidir. Hastaya özel bir diyet programı uygulanmalı, porsiyonlar küçültülmeli, yağlı yemeklerden sakınılmalı ve çikolata tüketimi azaltılmalıdır. Tedavide en iyi yanıt, asit baskılayıcı ilaçlar ve doku koruyucu ilaçların kullanımı ile alınmaktadır. İlaç tedavilerinden sonuç alınamayan hastalarda cerrahi seçenek de uygulanmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Kaynak: Diyarbakır Söz