DİYARBAKIR-Sıcak havalarda oluşan sıvı kaybının kanamalara sebep olacağını söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Abdulkerim Gökoğlu, “Yaz sıcaklarının ortaya çıkması ve havaların güzelleşmesi ile ısı artışı da doğal olarak hayatımızı ve yaşam şeklimizi de değiştiriyor. Uzun bir süre spor yapmayan veya herhangi bir şekilde egzersiz yapmayanlar, daha çok hareket etmeye başlıyorlar ve sonrasında ani tansiyon yükselmeleri veya tansiyonun denetimsiz yükselmesi oluyor. Bazı insanların tansiyonu 18-20 olabilir ama hiç sıkıntı oluşturmaz fakat tansiyonu hep 12-13’lerde olan bir insan için birden 18-20 olması, yani denetimsiz yükselmesi istenmeyen sonuçlarla karşılaştırabilir. Bu yüzden gerek sahil kenarında bronzlaşmak için veya bahçede spor yapmak, tarımla ilgilenirken mutlaka kendimizi bu sıcağa maruz bırakmaktan kaçınmamız gerekiyor. Yaz aylarında sıcağın etkilerinden biri de damarların genişlemesi ve tansiyonun yükselmesi beyin kanamalarına yol açabiliyor. Bunun yanı sıra sıcak havalardaki alkol tüketimi de yine bu kanama riskini de arttırmakta. Ayrıca sıcak havalarla birlikte aşırı sıvı kaybı, pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda pıhtı atma halk arasında inme, felç olarak adlandırılan durumlara da sebep olmakta ve bunlar da yine değişen ölçülerde kanamalarla da son bulabilmekte” dedi.
ANİ BAŞ AĞRILARI
Gökoğlu, belirtiler arasında en belirgin olanının ani ve şiddetli baş ağrısı olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Belirti olarak da öncelikle sinsi bir baş ağrısı olur. Biraz ağrı kesici ile hafifler gibi olur ama geçmez ağrısı. Sürekli artan bir baş ağrısı, kafa içinde bir basınç artışının belirtisidir ve bu bir kanama ile ani başlıyorsa, kanamayı düşünmek lazım. Aylar içerisinde geçmiyorsa, tümöral hadiseleri düşünüyoruz. Çok şiddetli bir baş ağrısı oluyorsa o zaman altta yatan bir beyin damarının balonlaşması sonrasında ortaya çıkan bir kanama da olabilir. Baş ağrısı ile birlikte kusma da bir belirti olabilir. Bulantı hissi ve çift görme, dengesizlik, kol ve bacaklarda kuvvet kaybı, konuşma bozuklukları gibi bulgularla karşımıza çıkabilmektedir. Bunlardan korunmak için de güneş altında uzun süre kalmamalıyız veya kalacaksak bir şemsiye gibi gölgelik imkanı varsa, onları kullanmalıyız. Güneşin dik geldiği özellikle saat 10.00 ile 14.00 arasında son derece dikkatli olmalıyız ve bu saatlerde mümkün olduğunca güneşe maruz kalmamaya dikkat etmeliyiz. Uzun süreli açlık olmamalı, sıvı alımına çok dikkat etmeliyiz. Birden çıkan baş ağrısı konusu gerçekten ciddiye alınmalı, sürekli ilaç kullanan hastalar ilaçlarını aksatmamalı. Tansiyon kontrolünü sık sık yapmak da bu konuda dikkatimizi arttırır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz