TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Bekir Bozdağ, bir televizyon kanalında katıldığı programda Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesine ilişkin kararını değerlendirdi. Bozdağ, 2018'de Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılarak sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olma şartının getirildiğini belirterek, "Gerekçeye baktığımızda Yüksek Seçim Kurulu diyor ki sandıkların başkanı ve bir üyesi kamu görevlileri arasından seçilmesi yasanın emredici hükmüdür, ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri belirlerken takdir hakkına sahip değildir, bunu uygulamak zorundadır. Eski düzenlemede böyle bir şey yoktu. 2018’den önce ilçe seçim kurulu bir liste hazırlıyordu, sandık kurulu başkanı için bilinen kişilerden liste yapıyordu, partilerden de birer liste istiyordu. Seçim Kurulunda kurayla başkanı seçiliyordu, partili de olabiliyordu. Bunun sakıncaları görülünce Mart 2018’de TBMM’de yeni kanun kabul edildi. Bundan sonra sandık kurulu başkanı ve bir asıl birisi kamu görevlisi olacak denildi. İlçe seçim kurulu kamu görevlileri arasından kurayla belirleyecek. İstanbul’da 31 bin 186 sandık var, atananlar arasında KHK ile ihraç edilenler var. Seçim kurulu başkanı kamu görevlisi değil mi araştırmasını yapmamış" ifadelerini kullandı.
“Bu kanun ilk defa 24 Haziran 2018 seçimlerinde uygulandı, ilk içtihadını burada oluşturuyor”
Bozdağ şöyle konuştu:
''Muhalif üyelerin gerekçelerine baktığınız zaman muhalif üyeler eski kanunlardaki içtihatlardan mülhem yorumlar yapıyorlar ve o çerçevede değerlendirme yapıyorlar. Eski kanun şu anda yok, şu anda yeni kanun var. Bu kanun ilk defa 24 Haziran 2018 seçimlerinde uygulandı. Bu seçimde herhangi bir itiraz olmamış. Dolayısıyla YSK hiçbir içtihat oluşturmamış. İlk içtihadını burada oluşturuyor. Muhalif görüş ortaya koyan sayın üyelerin gerekçelerinin hepsini okudum, hepsini de çok iyi tanırım. Ama onların gerekçeleri çok net söylüyorum, belki de alınacaklar, eski kanunun tesiri altında yazılmış gerekçelerdir, yeni kanunu gören gerekçeler değildir. Eski içtihatlarda olduğu gibi YSK seçim sonucunu etkileyecek bir hal var mı yok mu ona bakıyor, burada da bakıyor. Ama onların yorumu büyük bir oranda eski kanundan ilham alarak ve yeni düzenlemeyi yok sayarak bir değerlendirme yapmışlardır.''
“YSK kararı emsal temsil edecek”
Bozdağ, YSK'nın kararının emsal teşkil edeceğini belirterek, "YSK'nın bu kararı emsal teşkil edecek, kamu görevlisi olmadığı zaman o sandıklarda kullanılan oy iki aday arasındaki oy farkından daha fazla olduğu zaman seçimin iptalini getirecektir. Bu başlangıç olmuştur. 23 Haziran’da aynı sonuç yaşanmaz. Çünkü ilçe seçim kurulları sandık kurulu başkanlarını partilerle paylaşacak. AK Parti olarak 31 Mart seçimlerinde itiraz edemedik. Çünkü kim kamu görevlisiydi, kim sandık kurulu başkanıydı, bu AK Parti'ye bildirilmedi. AK Parti bilmediği bir konuda nasıl itiraz edecek? Niye itiraz etmediniz deniyor ama bize böyle bir liste verilmedi ki itiraz edelim" dedi.
“Manav hakim yerine karar verebilir mi?”
Sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmasının kanunun emredici hükmü olduğunu belirten Bozdağ, "Danıştayın uygulamalarıyla da sabit şekil olarak belirlenmiş kurullar varsa kanun açık açık yazmışsa onlardan oluşması lazım. Tez jürisi gibi kurullarda kanun açık açık yazmışsın, onlardan oluşması lazım. 'Kurullar oluşmazsa hiç esasa girmeden şekil yönünden kurulun kararı iptal edilir' diyor. Bir yerde bir karar vermek üzere veya bir işi yönetmek üzere hakim olacak demişse hakim değil, manav yaparsanız verdiği karar doğru deyip o karara geçerlilik kazandıramazsınız. Sandığı yönetme yetkisi kime aitse o yönetecek, kanun hükmü çok açık ve net emredici hükümdür" diye konuştu.
YSK Başkanı Sadi Güven'in 754 sandığın 750'sinde AK Parti'nin müşahitlerinin olduğunu belirttiğinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, ''Ben Sadi Bey'e, değerli dostuma soruyorum. Peki yasanın bu hükmüne hacet var sayın başkan, sayım döküm yapılırken yüksek sesle okuyacaksın, sonra sonucu yüksek sesle ilan edeceksin, sonra bunu tutanağa geçireceksin, sonra bunu kıyaslayacaksın, sonra imza altına alacaksın. Buna ne gerek var. Tutanakları kaldıralım, sayım döküm cetvelini kaldıralım, partilerin şahitleri var. Bütün bunlar niye var? Seçimin güvenirliği için var" ifadelerini kullandı.
“Sandıklarda AK Parti'nin tek üyesi kaldı”
Bozdağ şunları kaydetti:
"Sandıklarda AK Parti'nin üyesi tek sandıklarda, CHP’nin, İYİ Parti'nin, Saadet Partisi'nin üyeleri var, AK Parti'nin üyesi bir kalıyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi hepsi beraber parmak kaldırıyor, yüzde 100 AK Parti'ye basılmış oylar bile geçersiz sayılıyor. İhtilaf çıktığı zaman sandık kurulu başkanı oya sunuyor, üç tane CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi var, AK Partili müşahit tek başına kalıyor. AK Partili seçmenin attığı oy sandık kurulu müşahitleri eliyle yok sayılıyor."
“Bunun adı hırsızlıktır”
Bozdağ, oyların Nasıl çalındığına ilişkin soruya, ''Bunun üzerinden algı operasyonu yürütülüyor. Seçim sonuçlarını hep beraber bakalım ilk açıklandığından oy farkı 29 bindi, sonradan gelinen noktada düz olarak 14 bin oy fark oldu. 15 bin AK Parti'ye yazılan oyun CHP hanesine veya başka bir haneye yazıldığı ilçe seçim kurullarının geçersiz oyları saymasıyla ortaya çıktı. 15 bin oya ne diyeceğiz, benim 15 bin oyum nereye gitti. Bana ait oy CHP'ye yazılırsa bunun anlamı nedir? Bizim Ceza Kanunumuzda hırsızlık tanımı var; 'Bir yerde olan malın onun rızası dışında alınıp götürülmesidir.' Benim seçmenim verdiği oyu seçmenin rızası dışında AK Parti yerine CHP'ye yazmanın ceza hukuku anlamında tanımı hırsızlıktır" yanıtını verdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz