Fırat Üniversitesi'nde düzenlenen törende, Rektör Prof. Dr. Kudbeddin Demirbağ, 2017-18 akademik yılı törenine katılan Başbakan Binali Yıldırım'a fahri doktora unvanı verdi. Daha sonra burda konuşan Başbakan Yıldırım, AK Parti hükümeti dönemindeki son 15 yıl içerisinde meydana gelen olayları, ekonomik gelişmişliği ve kalkınma ile Suriye ve Irak'ta yaşanan olayları değerlendirdi. Başbakan Yıldırım, öğrencilere sık sık yabancı dil başta olmak üzere gelecek için çok iyi çalışmaları ve sağlıklı kararlar almaları uyarısında bulundu.
"ZAMANI ÇOK İYİ DEĞERLENDİRMEK LAZIM"
Dünyanın küresel bir köy haline geldiğini anlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Sadece Türk meselesi değil internet, bilişim teknolojilleri ve yapay zeka gibi yeni hayatımıza giren alanlar, bizi küresel aktör haline getiriyor. O bakımdan yarışta geride kalmamak, başa güreşen, söz sahibi milletler arasında yerimizi almak için zamanı çok iyi değerlenirmek lazım. Şu anda zaman paranın önüne geçmiştir, vakit nakittir deriz ya gerçekten doğrudur. Parayı kaybettiğinizde bulabilirsiniz ama zamanı geri getirme şansınız yok. Onun için yapacağımız her işte, zamanı etkili bir şekilde kullanıp kendimizi geleceğe hazırlamamız lazım. Gençlik yılları, öğrenci psikolojisi, 'bugün olmazsa yarın' gibi düşünceler hepimizde var. Ama unutmayın zaman su gibi akıyor."
"SORUNLARI TORUNLARIMIZA HAVAL ETMEDİK"
Son 15 yıl içerisinde Türkiye'nin ekonomik olarak 3 kat büyüdüğünü söyleyen Başbakan Yıldırım, ülkeyi 230 millyar dolardan, 863 milyar dolar milli gelir düzeyine çıkardıklarını anlattı. Başbakan Binali Yıldırım, "Hep bunları görüyoruz, yüzlerine alıştık, başka bir değişiklik olsa' diye aklınıza gelebilir. Biz değişikliğe karşı değiliz. Daha iyi yapacak varsa buyursun gelsin, başımızın üstünde yeri var. insanımızın gelecek umudunu, hedefini, özlemini gerçeğe dönüştürmek için taş üstüne taş koyduk, laf üstüne laf koymadık. Sorunlarımızı torunlarımıza havale etmedik. Sorunların üzerine kararlılıkla gittik, yolları böldük, hayatları, gönülleri birleştirdik. Yolları böleriz de Türkiye'yi böldürtmeyiz" dedi.
"MİLLET, 15 TEMMUZ'DA TÜRK MİLLETİNİ 7 DÜVELE GÖSTERDİ"
Osmanlı İmparatorluğu ile hesap görmek isteyen şer odaklarının oyunlarının yarım kaldığını, o şer odaklarının yarım kalan hesabı Türkiye Cumhuriyeti ile görmeye çalıştığına dikkat çeken Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Etrafımıza bir şer çemberi oluşturmaya gayret ediliyor. Bu oyun yeni değil gençler. Bu oyunun yüz yıldan fazla geçmişi var. 1860'lara gidiyor. O günden bu güne yarım kalmış hesapları var. O gün Osmanlı ile hesabı görmeye çalıştılar, şimdi Türkiye Cumhuriyeti ile görmeye çalışıyorlar. Ama bunu herkes bilsin; bu aziz millet 15 Temmuz'da herkese bilen, bilmeyen yedi düvele Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu göstermiştir. Bayrağı indirmemiş, ezanları dindirmemiştir. Onun için ülkemizin geleceği her bakımdan parlaktır. Yarınımız bugünümüzden çok daha güzel olacaktır. Endişeniz olmasın. Biz sizlere her yönüyle, sorunları çözmüş bir ülke emanet etmek için başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ekip olarak çalışıyoruz, gayret ediyoruz."
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BURS MÜJDESİ
Türkiye'nin 81 ilinde daha önce 76 üniversite olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, AK Parti hükümeti döneminde bu sayının 185'e çıktığını ifade ederek, "Üniversiteler ile ilgili son 15 yılda ne oldu? Bakalım. 81 il var, 76 üniversite vardı. Her ilde bir üniversite değil, 50 ilde ya vardı, ya yoktu. Büyük illerde çok fazla vardı, bazılarında da yoktu. Bugün her ilimizde üniversite var, sayı da 76'dan 185'e çıktı. 1665 fakültemiz var. Öğrenci sayımız 7 milyonu aşmış, 7 milyon demek, Birleşmiş Milletler'de olan 60 ülkenin nüfusundan fazla. Okullara bilgi, iletişimle ilgili her türlü altyapı yapmışız. Sadece yol yapmadık, akıl yolu da yaptık. Geniş bant interneti de en ücra köşeye götürdük. Doğuda ne varsa, batıda da o var. İletişimde sayısal uçurumu ortadan kaldırdık. Şu anda okullarımızda etkileşimli tahtalar var. İnternet bağlantısı var, hocalarımız merkezi sistemle Ankara'dan sınav sorusu alıp, imtihan yapabiliyor. Bir ilden başka bir ile gelene öğrencilerimizin en büyük problemi yurt sorunuydu. Burda sorun halledilmiş değil, bunun için gayret ediyoruz. 190 yurt vardı, 562 yeni yurt buna ilave ettik. 752'ye sayı çıktı. Hizmet standardı yükseldi. Koğuş sistemi vardı, şimdi otel odaları gibi 3 öğrencinin bir arada kalacağı yurtlarımız var. Öğrencilerimiz burs ve kredilerle desteklenmiyordu. İlk başladığımızda 2003 yılında öğrenci başına 45 lira burs, ya da kredi veriliyordu. 2017'de 425'ti, 470'e çıktı. Hayırlı olsun, bunu da ilk Elazığ'da açıklamış oluyoruz" diye konuştu.
AVRUPA'NIN 5'İNCİ ÜLKESİ KONUMUNA GELDİK
Dünyanın 17'nci büyük ekonomisi haline gelen Türkiye'nin tüm olumsuzluklara rağmen Avrupa'nın 5'inci ülkesi olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, "Bunlar önemli ama yetmez. Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olan ülkesi. Ama hedefimiz Türkiye'yi parmakla gösterilen, iki elin parmaklarıyla gösterilen ülkeler arasına sokmak. Aslında satın alma gücü ve kalitesine göre 13'üncü sıraya yükseldik. Avrupa'da da son 15 yılda 3 ülkeyi geride bıraktık. Hollanda, İspanya ve İsveç'i geride bıraktık. Avrupa'nın 5'inci ülkesi konumuna geldik. Türkiye'nin potansiyeli, imkanları büyük, çünkü Türkiye'nin geçmişi var, tarihi derinliği var, medeniyet birikimi var. Yıllardan beri dünyanın batısı ile doğusunu buluşturmuş, çatışmaları kardeşliğe dönüştürmüş bir ulus milleten bahsediyoruz" ifadelerini kullandı.
KÜRT REFERANDUMU
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum kararından sonra yaşanan olayları da değerlendiren Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Bakın Irak'ta bir takım gelişmeler oldu. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi referandum kararı aldı. Dedik ki, etmeyin yapmayın, kendi halkınıza karşı yanlış yapıyorsunuz, onları mağdur edersiniz kafanıza göre karar alırsanız. Hadi siz bedel öderseniz neyse ama ordaki Kürtler'e, Türkmenler'e, Ezidiler'e ve Araplar'a, her türlü etnik kimliğe sahip insanlara bu bedeli ödetmeye hakkınız yok. Fakat dinleyen mi oldu? Şimdi ne oldu? Başladıkları yere geri geldiler. Bütün kazanımlarını kaybettiler. Tabi şartlar ne olursa olsun, biz biriz, beraberiz. Hiçbir zaman burada olup bitenden, orada yaşayan kardeşlerimize bir zarar gelsin istemeyiz. Bizim derdimiz burda birliği, dirliği, kardeşliği bozmaya çalışan dış aktörlerdir. Dış aktörler güney sınırımız boyunca hem Irak, hem Suriye'de yapay devlet hevesi içerisine girmiştir. Ancak şunu herkes bilmelidir ki, bu aziz millet buradaki şer ittifakına asla müsamaha göstermeyecektir. Bölgedeki statü değişikliği Irak'ın, Suriye'nin toprak bütünlüğü üzerine oyananan oyunlar, doğrudan Türkiye'yi ilgilendirir. Hiç kimse bu Türkiye'nin işi değil diyemez. Tarihe baktığımızda, bu sınırların hangi şartlarda oluştuğunu biliyoruz. O tarafla, bu taraf arasında bir fark yok. Bu yapıyı bozmaya çalışan şer odağı oluşturmaya çalışanlar, eninde sonunda amacına ulaşamayacaktır. Bizim hedefimiz bölgede kardeşliğin yerleşmesidir. Buradaki oluşan her olumsuzluğun faturasını biz karşılıyoruz. Sorun üretmekten başka hiçbir rolü olmayan ülkelerin burada racon kesmesi kabul edilebilir bir şey değil. Sevgili katılımcılar, gençler oyuna gelmeyelim. Birliğimizi kardeşliğimzi gözümüz gibi koruyalım. Bir olursak, diri olursak, birlikte Türkiye olursak evellallah hiç kimse bize bir şey yapamaz. Tarih boyunca etnik kimliğimizi hiç öne çıkarmadık. AK Parti olarak ilk gün dedik ki, bizi birleştiren inancımız var, dinimiz var yüce İslam var."
'AMAÇ TÜRKİYE'NİN TÖKEZLEMESİ'
Türkiye'nin medeniyet yolculuğunu yavaşlatmak için şer yapılanmalarının tarih boyunca var olduğuna dikkat çeken Başbakan Yıldırım, buna karşı her zaman tedbirli olmak gerektiği uyarısında bulunarak, "Bir zaman sağ-sol, bir zaman Alevi-Sünni, olmadı PKK, olmadı DEAŞ, olmadı FETÖ. Malesef bizim enerjimizi azaltan, medeniyet yolculuğuumuzu yavaşlatan bu şer yapılanmalarına karşı daha tedbirli olmamız lazım. Daha uyanık olmamız lazım, büyük fotoğrafa, geleceğe odaklanmamız lazım. Gelecek bizim, gelecek sizlerin. 30 yıl öncesine gidelim; göç doğudan batıya gidiyordu. Şimdi zenginlik noktaları doğuya doğru gidiyor. Hangi yöne giderse gitsin geçeceği yol Anadolu'dur. Şimdi havacılığın kalbi, merkezi Türkiye'dir. Bunu nerden söylüyorum; Türkiye, 2003 yılında havacılık pastasından yüzde yarımdan az pay alıyordu, yüzde 0.45. Şimdi yüzde 2'nin üzerine çıktı, başka bir deyişle 30 milyondan çıktı 200 milyona, 15 sene içerisinde. 200 milyon yolcu kapasiteli havalimanı yapıyoruz. Bunu yapınca bazılarının keyfi kaçıyor, kıskanıyor. 'Ne yapalım da bunu yavaşlatalım, engelliyelim.' Gezi olaylarının arkasında 100 yıl sonra faizlerin yüzde 5'in altına düşmesi, IMF'ye borcun ödenmesi, yolların, köprülerin yapılması var. O zamanlar da benzer olaylar Latin Amerika ülkelerinde de vardı. Türkiye ile aynı anda oldu. Onlar, 'paraları çarçur etmeyin' diye sokakta bağırıyordu. Bunlar da, 'yol, köprü, havalimanı' yapmayın diyorlardı. Bu olayların onda biriyle başka bir ülke karşılaşsaydı, şu anda yerle bir olmuştu. Maksat başka, yeşil çevre, yol bahane, amaç Türkiye'nin medeniyet yolunda tökezlemesidir" dedi.
ŞEYTAN TAŞLAMADAN ARTA KALAN ZAMANDA KALKINMA İÇİN ÇALIŞTIK
2008 yılında yaşanan küresel kriz, terör ve şiddet olaylarına rağmen bunlarla başarılı bir şekilde mücadele edildiğini kaydeden Başbakan Yıldırım, "2008'de küresel bir kriz oldu, hala devam ediyor. Dünya küçüldü, ekonomik olarak küçüldü. 80 trilyonluk dünyanın serveti, 40 trilyona geldi. Eski günlere gelmiş değiliz. Dünyada büyüme oranları yüzde 3'lerde seyrediyor. Türkiye'de yüzde 5 ve 5.6. Yani dünyanın iki katı. Peki neye rağmen? Yaşadığımız olaylara bakın. Küresel kriz var. Darbe girişimleri var, Cumbaşkanı seçtirmemek için 367 icadı var, Gezi olayları var, 17-25 Kasım olayları. Tüm bunlara rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor. İşte bu Türkiye'nin farkını ortaya koyuyor. Bu olayların onda biriyle karşılaşmış bir ülke belini doğrultamazdı. Evellalah bu kumpas ve engellerle mücadele ettik, hem de kalkınma için gerekli hizmetleri yaparak bugünlere geldik. Tabiri caizse, şeytan taşlamadan arta kalan zamanlarda ülkeyi kalkındırmak için var gücümüzle çalıştık" diye konuştu.
ÜNİVERSİTE SINAVI İKİ AŞAMALI
Konuşmasının son bölümünde de değişen üniversite sınavının iki aşamalı olacağını anlatan Başbakan Binali Yıldırım, "Bir milyonun üzerinde gencimizi, daha doğrusu eskilerle birlikte 3.5 milyon genci ilgilendiriyor. Sınavlarda değişikliğe gidiliyor. Sadeleştirme, yani iki kademeli seçimden ama aynı günde yapılacak bir sisteme geçiliyor. Yüksek öğretim sınavı, sabah ve öğlen 2 oturumdan söz ediyoruz. Öğrencilerimiz 3-4 ay boyunca üniversite giriş sınavı telaşıyla yaşasın istemiyoruz. Esasında üniversitede geldiğimiz nokta şu; bugün liselerimizin mezun ettiği öğrenci sayısıyla, üniversitelerin kabul ettiği öğrenci sayısı hemen hemen aynı, birbirinie çok yakın. 'Ne gerek var o halde sınava' diyebilirsiniz. Ama geçmişten gelen 2.4 milyon öğrencimiz var. Hepsi Elazığ Fırat Üniversitesi'ne girmek istiyor diyelim. Ne oluyor orda, bir sıkışma oluyor. O yüzden bir seçici sisteme ihtiyaç var. Bunu belirleyecek olan da ortaokul, liseden 12 yıllık temel eğitimden aldığınız beceri, birikim ve artı sınav. Bununla nereyi hakediyorsanız oraya girmiş olacaksınız. Önümüzdeki yıl üniversite girişi bu kadar stresli olmasını gerektirecek bir durum yok" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz