Yeni bir zihniyet inşasına ihtiyaç var

Gelecek Partisi Genel Başbakanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Diyarbakır’da düzenlediği “Geleceğimizin İnşası Toplantıları; Kürt Meselesi” konulu toplantıya katıldı.

Yeni bir zihniyet inşasına ihtiyaç var

İki gün sürecek toplantıya aralarında İHD, baro, akademisyenler, siyasetçiler,  sivil toplum kuruluşları temsilciler, hukukçular, meslek odaları temsilciler,  gazeteciler, siyasi parti temsilcileri başta olmak üzere çok farklı kesimden kişiler yer aldı. Davutoğlu’nun katıldığı toplantıya ilginin yoğun olması dikkat çekti.

KÜRT MESLESİ VE YENİ BİR DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ

Basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde konuşan Davutoğlu, Kürt meselesi başta olmak üzere, ülkenin demokratikleşmesi ve çözüm önerileri ile ilgili başlıkların olduğu “Kürt Meselesi, Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları” başlıklı metni açıkladı. Metin bir Kürt meselesi başta olmak üzere birçok başlık ve bu başlıklarda izlenecek yola ilişkin anlatımlar yer alıyor.  Konuşmasında Kürt meselesi ile ilgili çözümü “Yeni Bir Zihniyet” başlığı ile açıklayan Davutoğlu, Kürt meselesini anti-demokratik zihniyet yapısının ve politikaların ortaya çıkardığını söyledi. Bu meselenin günümüze kadar yansımalarının başlıca nedeninin geçen yüzyılın başında hayata geçirilen tek tipleştirici, ayrımcı ve güvenlikçi otoriter paradigma olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu politikaların yüzleşmek ve çözmek zorunda olduğumuz pek çok maliyeti ürettiğine dikkat çekti. Kürt meselesinin giderek ağırlaştığını ifade eden Davutoğlu, “Cumhuriyetimiz 100. yılına girerken bir asır öncesine giden sorun başlıkları daha fazla varlığını sürdüremez. Kürt Meselesi başta olmak üzere tüm meselelerimizin çözümü için küresel, bölgesel ve ulusal düzlemde köklü dönüşümü hesaba katan yeni bir zihniyet inşasına ihtiyaç bulunmaktadır” dedi.

“GEÇMİŞLE YÜZLEŞİLMELİ”

“Geçmişteki hatalarla yüzleşerek, tecrübelerden dersler çıkararak yeni yaşanan bir sayfa açmak, yeni bir süreç başlatmak zorundayız” diyen Davutoğlu, “Bu süreç, bütün vatandaşlarımızın her anlamda eşitliğini tesis ederek toplumsal barışımızı ve ortak aidiyetimizi güçlendirecek tam demokratik bir Türkiye inşa etmeyi öngörmektedir” diye konuştu.

“KÜRT MESELESİ ÇÖZÜMÜNDE ORTAK VE YERLİ YAKLAŞIM”

Kürt meselesinin çözümü konusunda “Ortak ve Yerli Bir Yaklaşım” yönetiminin uygulanması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Sorunlarımızın çözümü için ülkemizin bütün farklılıklarından süzülen ortak ve yerli bir dile ihtiyacımız bulunmaktadır. Çözümü başka başkentlerde, başka modellerde aramak yerine insanlığın tecrübesinden yararlanan ama kendi dinamiklerimizi esas alan bize özgü bir çözüm geliştirmek zorundayız. Bu çerçevede, yeni bir sürecin en asli niteliği bir bütün olarak bu ülkenin birikimlerine dayanması ve yerli dinamiklerin ürünü olmasıdır” dedi. 

“12 EYLÜL ANAYASASI TEDAVÜLDEN KALDIRILMALI”

Davutoğlu, yeni bir Anayasa’ya acilen ihtiyaç olduğunu ifade ederek, sivil, özgürlükçü ve kapsayıcı bir Anayasanın gerekliliğine dikkat çekti. Davutoğlu, “Tam demokratik bir Türkiye inşa etmenin ana omurgası insan hak ve Özgürlüklerine dayanan özgürlükçü yeni bir anayasadır. Devleti öncelikli görüp insanı ikinci plana iten, farklılıklarımızı tehdit görüp tektipleştirici bir model dayatan 12 Eylül Anayasası vakit kaybedilmeden tedavülden kaldırılmalı, sivil, özgürlükçü, kapsayıcı yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Bu anayasanın yaslanacağı siyasal düzen insan hak ve özgürlüklerine dayalı kapsayıcı demokrasidir” dedi.

DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Davutoğlu’nun açıkladığı metnin bir maddesi ise düşünce ve ifade özgürlüğüydü. Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ortamda insanların sorunları tespit edebilmesi, sorunların tarafları arasında diyalog kurabilmesi ve empati yapmasının beklenmeyeceğini ifade eden Davutoğlu, “Hukuk sistemi düşünce ve ifade özgürlüğünü korumayı ve sürdürmeyi esas alarak yeniden düzenlenmeli, sivil toplum ve akademinin hukuksal açıdan özerklik ve özgürlüğü garanti altına alınmalıdır” dedi. 

MUHATTABLIK VE KAYYIM SİSTEMİ

Davutoğlu’nun açıkladığı metinde yer alan diğer başlıklar şunlar:

İmtiyaza ve Ayrımcılığa Dayanmayan Eşit Vatandaşlık: Etnik kökenimiz, dini, mezhebi ve siyasi inancımız ne olursa olsun hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu eşit vatandaşlarıyız. Benimsediğimiz ilke eşit vatandaşlık ilkesidir. Kimse özel bir imtiyaz ve ayrıcalığa sahip olmadığı gibi hiç kimse ayrımcılığa da tabi tutulamaz. Çoğulculuk katlanılması gereken bir külfet değil, aksine savunulması gereken temel bir yapı taşıdır. Siyasi temsilde temel ilke toplumsal çeşitliliğin temsili, bürokratik atamada temel kriter, ehliyet ve liyakat olmalıdır.

Kapsayıcı Muhataplık: Kürt Meselesinin muhatabı bütün vatandaşlarımız, siyasi partilerimiz ve bütün unsurlarıyla sivil toplumdur. Kürt meselesi tüm tarafların karşılıklı güvensizliği değil, güveni üzerine oturtulmak zorundadır. Türkiye'de Kürt meselesi tek bir siyasi partinin değil her siyasi partinin öncelikli gündemlerinden birisi olmalıdır, Kürt vatandaşlarımızın görünen ve görünmeyen, ifade edilen veya edilmeyen siyasi toplumsal, ekonomik, kültürel ve hukuki hiçbir engelle muhatap olmadığı tam demokratik Türkiye inşa etmekten başka bir çözüm yoktur.

Anadilin Eğitimde ve Sosyal Hayatta Kullanımı: Anadilin öğretilmesi, eğitimde ve sosyal hayatta kullanılması en temel ve doğal insan hakkıdır. Kimse anadilini seçemeyeceği gibi kimse da başkasının anadiline yasak getiremez. Ortak resmi dilimiz olan Türkçe’nin yansıra herkes kendi ana dilini öğrenme ve bireysel ve toplumsal yaşamda kullanma hakkına sahiptir. Bu temel ilke çerçevesinde, devlet gerekli düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür. Bu bağlamda, ülkenin asli dillerinden olan Kürtçe ‘ye yabancı veya bilinmeyen dil muamelesi yapılması kabul edilemez. Resmi dilimiz Türkçe olmakla birlikte Kürtçenin kamusal hizmet alanlarında kullanılması Kürt vatandaşlarımızın aidiyet bilincini güçlendirilmesi bağlamında ayrıştırıcı değil birleştirici bir etki yapacaktır. Kamusal alanda, devletin ve yerel yönetimlerin sunduğu tüm hizmetlerde Kürtlerin de kullanılmasının önündeki ideolojik ve yasal engellerin kaldırılması şarttır.

Demokratik Yerel Yönetimler: İşlevsele ve demokratik bir yerel yönetimler sistemi için başta Anayasanın 127. maddesi olmak üzere merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki baskıcı uygulamalarına izin veren tüm yasal düzenlemeler ilga edilmelidir. Yerel yönetimler demokratik bir hukuk sistemi ve vatandaşlar karşısında sorumlu kılınmalıdır. Bu bağlamda seçilenler üzerinde açık bir vesayet niteliği taşıyan KCK uygulamasına da demokratik hukuk devleti ile çelişen kayyum uygulamasına da karşıyız. Seçilmiş belediye başkanlarının yargı kararı olmaksızın görevden el çektirilmesi kabul edilemez. Ayrıca, görevden alınan belediye başkanının yerine İçişleri Bakanının inisiyatifiyle kayyım atanması da milli iradenin tecellisini engellemektedir. Bu çerçevede, mahkeme kararına istinaden görevden alınan seçilmiş belediye başkanının yerine yine seçimle oluşturulmuş belediye meclis üyelerinden birinin seçilmesi teminat altına alınmalıdır.

“BASIN ÜZERİNDEKİ BASKILARI KABUL ETMİYORUZ”

Konuşmasında gazetecilerin gözaltına alınmasına da değinen Davutoğlu,  şunları söyledi: “Bu vesileyle son günlerde Diyarbakır’da gözaltına alınan 21 gazeteci ile ilgili tutumumuzu da açıkça dile getirmek isteriz. Ne kadar aykırı farklı fikirler sergilenirse sergilensin, Türkiye’de tam ve  mutlak bir basın özgürlüğü  olmaksın demokratik bir giriminden bahsetmek imkanı yoktur. Gazeteciler ve basın üzerindeki her türlü baskıyı kabul etmediğimizi kınadığımızı da ifade etmek isterim dedi.”

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler