HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin meclis toplantısında ekonomik kriz, İdlib sorunu, Erdoğan'ın Almanya ziyareti ve yerel seçimleri değerlendiren bir konuşma yaptı. Mart 2019'da yapılması planlanan yerel seçimlere partisinin yaklaşımının ne olacağını söyleyen Temelli, "Yerel demokrasi anlayışımızın toplumsallaşması büyük önem taşıyor. İttifaklar Ankara'nın kulislerinde değil mahallede, sokakta arandığı zaman gerçek anlamına kavuşacaktır" dedi.
HDP Parti Meclisi, genel merkez binasında toplandı. İki gün sürecek olan toplantıda güncel gelişmelerin yanı sıra seçimlere dair hazırlıklar ele alınacak. Toplantı, Eş Genel Başkan Sezai Temelli’nin açılış konuşması ile başladı.
Temelli, konuşmasına “Sözlerime sevgili İbrahim Ayhan’ı anarak başlamak istiyorum. Onun mücadelesi yol gösterici olacaktır. Adaletsizliğin bedelini hayatıyla ödedi. Sevgili Leyla Güven’e sevgilerimi göndererek başlamak istiyorum. Sevgili Leyla Güven, adaletsizliği özgürlüğünden yoksun kalarak ödüyor” diyerek başladı.
Temelli, şu ifadeleri kullandı:
NİTELİKLİ SUÇLARA AF GETİRİYORLAR ÇOK NİTELİKLİ BİR AF TEKLİFİ
Ne manidardır ki bu koşullarda af teklifi geliyor. Leyla Güven’in olmadığı oturumda af gündeme gelecek. Akıl tutulmasını geçtik artık bir vicdan tutulması ile karşı karşıyayız. Geçen dönem milletvekilli arkadaşlarımızın vekillikleri düşürüldü ve tutuklandılar. Bu af teklifi kapsamında nitelikli suçlara af getiriliyor. Nitelikli hırsızlığa, suç örgütlerine af geliyor. Çok nitelikli bir af teklifi hazırlanmış.
Buna kılıf hazırlarken cezaevinin doluluğunu ve oradaki koşulların sağlıklı olmamasını gerekçe gösteriyorlar. Evet oradaki koşullar sağlıklı değil. Çünkü cezaevlerinde işkence ve kötü muamele var ve bunu yapan bu iktidar. Bu işkenceleri yaşayanlar bu nitelikli af teklifinin içinde yer almıyorlar. Bugün cezaevlerinde 67 bin tutuklu kalıyor ve mahkeme süreçleri zamana yayılarak peşin hükümlü bir cezalandırma yapılıyor. Cezaevlerinde çocuklar var, 680 bebek var. Arin bebek cezaevinde hastalandı. Binden fazla hasta tutsak var. Tıpkı Koçer Özdal’da olduğu gibi 400’den fazla ağır hasta tutsak var.
BU İKTİDAR EN BÜYÜK YATIRIMI CEZAEVLERİ KONUSUNDA YAPIYOR
Cezaevlerinin sorunlarını çözmek mümkün ama bu anlayışla mümkün değil. AKP her gün 50 cezaevi yapma hedefini önüne koymuş. Türkiye’yi açık cezaevi haline getiren bu iktidar en büyük yatırımı cezaevleri konusunda yapıyor. Adaletsizlik derinleşiyor.
GELİN AF YERİNE TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAYACAK BİR ADIM ATALIM
Bizim teklifimiz nettir. Bu ülkede adalet istiyoruz. Bunun yolu da yargıya adalet gelmesinden geçiyor. Yargı siyasallaşmıştır. Eş genel başkanlarımızın, belediye başkanlarımızın cezaevinde olması, binlerce arkadaşımızın alıkonulması bu adaletsizliğin sonucudur. Meclis’e çağrımızdır. Madem bir af anlayışı hakim; gelin af yerine toplumsal barışı, toplumsal mutabakatı sağlayacak bir adım adım atalım. Meclis’i Beştepe’nin vesayetinden kurtaracak bir çalışma yapalım. Evrensel hukuk normlarında, insan hakları referanslı bir düzenleme yapalım. Bütün vatandaşları teröristleştiren TMK’yı değiştirelim. O zaman affı konuşmaya gerek kalmaz. Bunları yapamazsınız, yapmayacağınızı biliyoruz. Ama bunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz sürecek.
ADALET DEVLETLERARASI PAZARLIĞA DÖNÜŞTÜ
Adaletten yargıdan bahsetmişken tecrite değinmemiz lazım. İmralı’da sayın Öcalan’a uygulanan tecrit bu adaletsizliğin çok önemli bir göstergesi. AİHM, “kötü muamele yoktur” diye bir karar verdi. Tecrit zaten kötü muameledir. Bu karar, adaletin devletler arası bir pazarlığa dönüştüğünü bize gösteriyor.
KARARLARI YAZMIŞ OLABİLİRLER
Cumhurbaşkanı Almanya’da bu adaletsizliğe girdi, “yargı bağımsızdır, biz karışmayız” dedi. Bunlar söylediklerini hemen yalanlıyorlar ve hemen öyle oldu. Cumhurbaşkanı, “bu yargılamalar yıl sonuna kadar tamamlanacak” dedi. Belki kararları yazmış olabilirler.
KRİZ McKINSEY'E İHALE EDİLDİ
Bu iktisadi krizin, 16 yıllık yanlış ekonomik programın bedelini halklara ödetme peşindeler. Bunu da bu sistem, bu rejim denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama bir denetim yolunu bulmuşlar. Kendilerini denetleyecek ve bu denetim raporlarına bağlı olarak da ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar; McKinsey firması bir danışmanlık firması. En önemli özelliği de ülkede özelleştirilecek alanlar bulması. Önümüzdeki dönemde bankaları özelleştirmenin önünü açmışlar.
İTTİFAKLAR KULİSLERDE DEĞİL MAHALLEDE
Yerel seçim çalışmalarımız yoğun şekilde sürüyor. Şu iki soruyu önümüze koymalıyız: Nasıl bir kent ve yönetim istiyoruz. Emekçilerin, gençlerin, kadınların yönettiği kentler istiyoruz. Eşitlikçi kamusal alanı var edeceğimiz bir kent yaratmak istiyoruz. Emekçiler, kadınlar ve toplumun tüm kesimleri ile ittifakı gerçek anlamına kavuşturarak çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Burada yerel demokrasi anlayışımızın toplumsallaşması büyük önem taşıyor. İttifaklar Ankara'nın kulislerinde değil mahallede, sokakta arandığı zaman gerçek anlamına kavuşacaktır.
Kaynak: Diyarbakır Söz