CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "helalleşme buluşmaları" kapsamında 10-11 Mart tarihlerinde düzenlendiği Diyarbakır ziyaretinin tartışmaları devam ederken, Kürt meselesinin çözümü yönündeki ortaya koyduğu politika Diyarbakır'da güven oyu olmadı. Bölge insanı ikna olmazken, DİTAM Başkanı Mehmet Vural ile toplantıya katılan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, hem toplantıda gündeme gelen konuları hem de Kılıçdaroğlu'nun ziyaretine dair değerlendirmelerde bulundu.
VURAL: SÜREÇ İÇİNDE GÖRECEĞİZ
DİTAM Başkanı Vural, Kılıçdaroğlu'ndan önce de Kürt sorunun ve diğer sorunların çözümü noktasında bölge kentlerinde verilen sözler olduğunu anımsattı. Vural, "Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu konusunda yapabilecekleri şeyler vardır, yapamayacakları şeyler vardır. Söylediklerini yapabilir mi, bilemem" dedi. Kılıçdaroğlu’nun ziyaretlerinde partisinin bölgeyi ihmal ettiğine dair sözlerini “özeleştiri” olarak değerlendiren Vural, “Kürt meselesinin var olduğunu anlattı. Bununla yüzleşmek gerektiğini söyledi. Tabi Kılıçdaroğlu’nun bu söylediklerine kadroları imkan verir mi? Onu da süreç içinde göreceğiz.” diye kaydetti.
KILIÇDAROĞLU'NA İYİ PARTİ SORUSU
Vural, Kılıçdaroğlu'na, partisinin ortağı İYİ Parti’nin Kürt sorununda engelleyici olup olamayacağının da sorulduğunu aktardı. Kılıçdaroğlu’nun sorunların çözümü ve sorunlara yaklaşım noktasında ortaklarıyla birbirlerinin işlerine karışmamayı benimsediklerini söylediğini paylaşan Vural, “Böyle dedi ama İYİ Parti Millet İttifak’ında anahtar bir parti. Biraz zor. Umarım engellemez" diye kaydetti.
EREN: ANKARA’DA YENİ BİR KONSENSÜS VAR
Toplantıya katılanlardan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise, Kılıçdaroğlu’nun kentte gelmeden önce “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözlerine işaret ederek, benzer söylemlerin farklı siyasetçiler tarafından daha önce de dile getirildiğini anımsattı. Eren, “Hatta 2005’te Erdoğan da Diyarbakır’a gelip ‘Kürt meselesi benim meselemdir. Muhakkak çözülmeli? Eşitlik ve haklar temelinde çözülmeli’ demiştir. Kürtler bu tarz söylemlere alışkın, ama Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden Ankara’da yeni bir konsensüs olduğu anlaşılıyor” diye konuştu. Oluşan konsensüsün seçim anketlerine de yansıdığına dikkati çeken Eren, “Ancak 6 parti arasında Kürtlerin ağırlıklı olarak oy verdiği Halkların Demokratik Partisi’nin olmaması, Kürt seçmen açısından Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin seçim stratejinin bir parçası olma olasılığını arttırıyor” diye belirtti.
HER SORUYA 'MECLİS' YANITI
Eren, Kılıçdaroğlu’na "Kürt sorununu çözeceğim’ dediniz. Bunu çözerken nasıl bir yöntem ile yani Kürtlerin kolektif hakları konusunda bir taahhüdünüz var mı?” şeklinde bir soru yöneltildiğini aktardı. Eren, Kılıçdaroğlu'nun söz konusu soruyu, "Meclis’te çözeceğiz" şeklinde yanıt verdiğini ifade etti. Bunun üzerine "Meclis’te bunu nasıl çözeceksiniz?" diye sorulduğunu ifade eden Eren, "Buna da ‘Uzlaşıyla çözeceğiz’ yanıtını verdi. ‘Uzlaşı dediğiniz şey nedir?’ sorusuna ise akil insanlar heyeti gibi bir şeylerden bahsetti. Anadilde eğitim sorunu, Kürtlerin temsil konusuna girmedi” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU: 'EVET' DEMEYE ZORLANDIK
Eren, Kılıçdaroğlu'nun ayrıca kayyım atamaları ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını eleştirdiğini, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde olmasının sebebinin ise Erdoğan’a dönük “Seni başkan yaptırmayacağız” sözleri olduğunu söylediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu'na dokunulmazlıkların kaldırılmasında “Evet” oyu verdiklerini hatırlatıldığını söyleyen Eren, hatırlatmaya dair verilen cevabın ise kimseyi tatmin etmediğini kaydetti. Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlıkların kaldırılmasında “Evet” demeye zorlandıkları söylediğini aktaran Eren, "İktidar partisi tarafından kendileri aleyhine kamuoyunda oluşturacağı algı kaygısıyla ‘evet’ demeye zorlandıklarını söyledi. Bu tutum, seçim açısında stratejik olabilir. Ama ülkeye özgürlük, demokrasi ve hukuku getireceğini iddia eden bir partinin bu tür kaygılarla hareket etmemesi gerektiğine inanıyorum. Nihayetinde hukuka, Anayasaya aykırı gördüğünüz bir değişikliğe ‘Evet’ demek o aykırılığa ve o suça ortak oluyorsunuz demektir" ifadelerini kullandı.
'İKNA OLAMADIM'
Kılıçdaroğlu’nun yönetemi gelme iddiasıyla hareket eden bir partinin lideri olarak Diyarbakır’a geldiğine işaret eden Eren, şunları söyledi: "CHP’nin oluşturduğu Millet İttifak’ı Kürt sorununa değinmiyor, ama siz Kürt sorununu çözeceğinizi iddia ediyorsunuz. Peki, bu 6 partinin oluşturduğu mutabakat metninde neden yer almadı? Mevcut sistem sizi iktidar yapsa bile siz o ittifakın ön gördüğü yaklaşımın dışına çıkamazsınız. İttifak’ın diğer partilerinin bu soruna yaklaşımı ne?’ diye sorduk. Bu soruya yanıt vermekten kaçındı. Bu noktada bir denge siyaseti gözettiği ortada. Ben buradan niyetinin tamamen çözüm olduğuna maalesef tam ikna olamadım. Zamanla bu daha da somutlaşır. Umarım bunu çözme iradesi, Kürt sorununun çözümü odaklı olur.”
‘HELALLEŞME YÜZLEŞMEK DEMEKTİR'
Toplantıda "helalleşme" konusunun da gündeme geldiğini paylaşan Eren, "Özellikle helalleşme konusundaki yaklaşımını çok doğru bulmadım. Helalleşmek ve yüzleşmek önemli. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun tahayyül ettiği helalleşme, ailelerden özür dileme mahiyetindedir. Bizler açısından helalleşme ise, cezasızlık politikasının önüne geçmektir. Bu ağır insan hakları ihlallerine sebebiyet verenlerin yargı önüne çıkarılmasıdır. Siz geçmişle yüzleşmeden, hesaplaşmadan, toplumun adalet duygusunu tatmin etmeden, güvenli bir gelecek inşa edemezsiniz. Bu sorun hep topluma kendisini hissettirir. Toplumun vicdanındaki adalet duygusunu tatmin etmeniz lazım. Çünkü onarıcı adalet dediğimiz şey budur. Yüzleşmenin en önemli sonucu bir daha o ülkede o suçların işlenmesinde bir daha kimsenin cesaret edememesini sağlamaktır. Bu da ciddi bir yargı sürecini gerektiriyor. Ama Kemal Bey buradan salt devletin hatalarının eksikliklerinin olduğunu kabul edip, mağdurlarla özür mahiyetinde kabul ediyor. Bu, bir yüzleşme gerçek bir hesaplaşma ve yüzleşme asla olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
'KÜRTLER BELİRLEYİCİ GÜÇ'
Kürtlerin mevcut siyasi iklimde belirleyici bir güç olduğunun çok net bir şekilde görüldüğünün altını çizen Eren, 2019’daki yerel seçimleri anımsattı. Bundan kaynaklı hem Millet hem de Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin oylarına talip olduğunu söyleyen Eren, Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a gelişinin de bu durumdan ayrı düşünülemeyeceğine işaret etti. Eren, seçim odaklı stratejinin Kürtler açısından taşıdığı riske değindi. Eren, bu tür yaklaşımların seçim öncesi dile getirildiğini ancak seçim sonrası unutulduğunu kaydetti. Eren, sadece iktidar değişimi üzerinden Kürtlerin taraflara dahil olmasının doğru olmayacağını sözlerine ekledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz