Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Küresel sistemin kabadayıları, bedeli kanla ödenmiş kazanımlarımıza hoyratça, destursuzca el uzatamaz." dedi.
Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 10. Büyükelçiler Konferansı katılımcılarına verilen öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, büyükelçilere seslenerek, görev yaptıkları her yerde çaba göstererek çalışmalarının kritik öneme sahip olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin hiçbir gelişmeye seyirci kalma lüksü olmadığını belirterek, "Kalıpları aşmak, ezberleri bozmak, alışkanlıkları değiştirmek zorundayız. Ya bir yol bulacağız ya bir yol bulacağız. Bunun başka bir çıkışı yok. İnşallah bu oyunu hep birlikte bozacağız." ifadesini kullandı.
Türkiye'ye yönelik operasyonları hep birlikte göğüsleyeceklerini vurgulayan Erdoğan, devlete atılan iftiraları boşa çıkaracaklarını, milleti hedef alan senaryoları hep birlikte hezimete uğratacaklarını bildirdi.
- "Her zaferimizin ardında milletimizin fedakarlığı vardır"
Erdoğan, büyükelçileri seferberlik ruhu ile çalışmaya davet ederek, yeni dönemde çok daha etkin, çok daha sonuç alıcı çalışmalara imza atacaklarına inandığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet olarak bu coğrafyadaki varlığın, birilerinin ihsanına, lütfuna, ikramına borçlu olmadıklarına değinerek, her zaferin ardında milletin fedakarlığı, alın teri, kanı ve canı olduğunun altını çizdi.
Başkan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her başarımızın gerisinde 'Canı, cananı bütün varlığımı alsında hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyerek cepheye koşan kahramanların cesareti, onların ardından acılarını, yüreklerine gömen ailelerin o vakur duruşu vardır. Adları, şanları, cüsseleri, kendilerine biçtikleri rol ne olursa olsun küresel sistemin kabadayıları, bedeli kanla ödenmiş kazanımlarımıza hoyratça, destursuzca el uzatamaz. Hele hele sözüm ona hukuk namına, hukuksuzlukları bize kimse dayatamaz. Türkiye'nin dış politika paradigması ve kırmızı çizgileri bellidir.
Bizim gayemiz, milletimizin huzur ve emniyeti yanında yakın komşularımızdan başlayarak bölgemize ve dünyaya istikrarın hakim olmasıdır. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz ifadesiyle 'Yurtta sulh, cihanda sulh' dış politikamızın temel önceliğidir. Nasıl 'bal bal' diyerek ağız tatlanmazsa, 'sulh sulh' diyerek de barış tesis edilemez."
Barışı sağlamanın yolunun her alanda aktif, güçlü ve sözünü dinletebilir olmaktan geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, aktif bir dış politikanın en önemli icracılarının başında da büyükelçilerin geldiğini söyledi.
Erdoğan, sahada olmadan, masada olunmayacağını vurgulayarak, "Elbette masada iyi temsil edilmeden de sahadaki kazanımlara sahip çıkılamaz. Hem sahada hem masada varlık göstermeden sulhun idamesini sağlamak hayalden öteye gitmez." dedi.
Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Devletlerin başarısının sırrı, şayet barış istiyorlarsa daima savaşa hazır olmalarında yatar. Biz hazırız, onu söyleyeyim. Her şeyimizle hazırız. İşte bunu Fırat Kalkanı'nda da ortaya koyduk, Afrin'de de ortaya koyduk, yarın da koyarız. Her alanda bu anlayışla hareket ediyoruz. Suriye'de gerçek anlamda barışın ve huzurun, sadece ülkemizin güvenliği sağladığı yerlerde bulunuyor olması bu sözün en açık ifadesidir. Göç meselesinden terörle mücadeleye, insani krizlerden bölgemizde akan kanının durdurulmasına kadar pek çok meselede bu anlayışla hareket ettik, bu anlayışla hareket ediyoruz. Avrupa ülkelerinin yıllardır savuna geldikleri prensipleri hiçe sayarak, insanları dikenli tel örgülere mahkum ettikleri mülteci krizinde biz elimizi taşın altına koyduk. 2011'den beri canını kurtarmak için kapımıza gelen sığınmacıların diline, dinine etnik kimliğine bakmadan ev sahipliği yapıyor, insan onuruna uygun bir şekilde onları ağırlıyoruz. Bu insanlar için kendi bütçemizden Birleşmiş Milletler hesaplamalarına göre harcadığımız rakam 32 milyar doları buldu. Yük paylaşımı konusunda Avrupa Birliği verdiği sözün çok çok gerisinde bulunuyor."
- "Kudüs'ün statüsüne yönelik tacizlere asla sessiz kalmayacağız"
Tüm bunlara karşılık ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ve İslam karşıtlığı söylemlerin giderek Avrupa siyasetini rehin aldığını dikkati çeken Erdoğan, ırkçı ve yabancı düşmanı akımların her seçimde oylarını artırarak, yönetime ortak olmasının Avrupa ülkelerinde yaşayan 6 milyon Türk vatandaşıyla beraber tüm dünya için de büyük bir tehdit olduğunu aktardı.
Erdoğan, geçen asırda iki büyük cihan harbi yaşayan Avrupa'nın bu işin sonunun ne olduğunu en iyi bilmesi gereken yer olduğunu anlattı.
Asırlardır farklı kültürlerin, inançların, etnik kimliklerin barış içinde bir arada yaşadığı Türkiye'nin bu zorlu sürecin atlatılması için inisiyatif almaya hazır olduğunu hatırlatan Erdoğan, aktif ve girişimci dış politika vizyonunu küresel ve bölgesel konularda hayata geçirmeye gayret ettiklerini vurguladı.
Özellikle Suriye, Irak, İran gibi Türkiye'yi yakından ilgilendiren meselelerdeki tutumları, ikili ilişkilerdeki sorunlara değil, ilkelere dayandırdıklarını ifade eden Erdoğan, Rusya ile Türkiye'nin çıkarlarının gerektirdiği biçimde ilişkilerde ilerlemeler kaydedildiğini belirtti.
Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Körfez'deki kardeşlerimizle ticaretten diplomasiye, ikili iş birliğinden bölgesel krizlerin çözümüne kadar yoğun bir teşrikimesai içindeyiz. Çin'in ekonomik vizyonuyla kendi ekonomik hedeflerimizin uyuşması bu alanda önümüze yeni ve önemli fırsatlar çıkartıyor. Arakan Müslümanlarının maruz kaldığı zulmü bir nebze azaltmak ve en temel haklarına kavuşmalarını sağlamak için insanlığın gözü, kulağı, sesi olduk. Asya-Pasifik'te, Latin Amerika'da ve Afrika'da kararlı bir şekilde sürdürdüğümüz açılım politikalarımıza hız kesemeden devam ettik. Özbekistan, Kazakistan, Azerbeycan başta olmak üzere Türk dünyasıyla bağlarımızı çok daha ileriye taşıdık. Önümüzdeki dönemde Orta Asya ziyaretlerimizi sıklaştıracağız, ilişkilerimizi daha da geliştirip, derinleştireceğiz. Kardeş coğrafyalardan FETÖ'nün tamamen temizlenmesi için mücadelemizi yoğunlaştıracağız.
Tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımızın olduğu Balkanlar'la hiç kimseyi dışlamadan istikrar ve güvenlik odaklı çabalarımız artarak devam ediyor. Filistin davası ve Filistinli kardeşlerimizin hukuk mücadelesi, dış politika önceliklerimiz arasındadır. İlk kıblemiz Kudüs'ün statüsüne yönelik tacizlere asla sessiz kalmadık, kalmayacağız. Türkiye, ekseni tek bir bölgeye mahkum edilemeyecek kadar büyük ve önemli bir ülkedir. Bu anlayışla BRICS, Afrika Birliği, ASIAN tarzı bölgesel tarzı oluşumlarla işbirliğimizi daha da derinleştirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte her anlamda tempomuzu artıracak, ufkumuzu geliştirecek, manevra kabiliyetimizi güçlendireceğiz. 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek için bırakın projelerimizden vazgeçmeyi, vitesi daha da yükselteceğiz."
Erdoğan, son gelişmeler ışığında dış ticaretin artırılması, uluslar arası yatırımcılara Türk ekonomisinin sunduğu fırsatların tanıtılması noktasında büyükelçilere önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü de vurguladı.
Kaynak: Diyarbakır Söz