Mısır ve Türkiye’nin hem medeni hem de tarihi düzlemde ne kadar önemli bir geçmişi paylaştıklarını kaydeden İçten, İstanbul ile Kahire’nin aynı olduğunu söyledi. Mısır’ın kendilerinin en eski ve en değerli dostlarından olduğunu ifade eden İçten, “Ancak şuan Mısır’da yaşanılan bu tablo tıpkı yakın geçmişimizdeki 60 ve 80 darbelerini hatırlatmaktadır. Unutmamak gerekir ki Hüsnü Mübarek de bir askerdi. Mısır Hava Kuvvetleri Komutanı’ydı. 30 yıl Mısır’ı demir yumrukla yönetti ve zulüm etti. Şimdi bakın, göreceksiniz ki aynı hata yine tekrarlanıyor. Ve dünyanın emperyalist, kapitalist ve Haçlı zihniyete sahip ülkeleri yani batı bu duruma sessiz kalıyor. Hala bu elim olaya dilleri varıp da darbe diyemiyorlar. Başka bir deyişle söz konusu Müslüman ülkeler olunca batı, sesini çıkarmıyor ama iş kendilerine gelince, işte o zaman demokrasi diyorlar. Bu, tutum batının ikiyüzlülüğün göstergesidir” dedi.
SANDIKLA GELEN SANDIKLA GİTMELİ
Sandıkla gelenin sandıkla gitmesi gerektiğine vurgu yapan İçten, “Ama bu Haçlı zihniyeti demokrasiye ve halkın iradesine saygı duymuyor. 11 Eylül saldırıları gerçekleştiğinde 17 Eylül 2001 yılında dönemin ABD Devlet Başkanının ilk basın toplantısında ağzından dökülen ilk sözcüğün “Crusade”, yani ‘Haçlı seferi’ olduğunu bir kere daha hatırlatmakta fayda var. İşte batının çıkış noktası tam olarak budur. Bugün bu laf gerçekleşiyor. Yani batı, kendi taraflı zihniyetini bu kavram yoluyla ifade ediyor ve hayata geçiriyor” diye konuştu.
MISIR BASİT BİR HAREKET DEĞİL
Olayın basit bir halk hareketi olmadığının altını çizen Cuma İçten, büyük resme bakıldığında altta yatan nedenlerin ve dinamiklerin ne kadar hayati olduğuna vurgu yaptı. Mısır’daki bu darbenin kesinlikle Vatikan koktuğunu aktaran İçten, “Açık bir şekilde ifade ediyorum ki bu vahim olay aslında Haçlı zihniyetinin İslam dünyasına yaptığı darbedir. Bu zihniyet, bunu hazırlayan insanlar aslında, tıpkı güzel ülkem işgal edildiğinde işgalcileri şakşaklarla, ellerinde çiçeklerle karşılayan ve 6 Ekim 1923 tarihinde İstanbul’dan giderlerken de Türkiye’deki bugünkü Gezi terörünün arkasında duranların dedeleridir” ifadelerini kullandı.
ARAP BAHARI VE YÖNETİMLER
Arap Baharı ile yenilenen rejimlerde iktidara gelen yönetimlerin Batı’nın arzu ettiği ve planladığı gibi çıkmadığını, İsrail karşıtı yöneticilerin eline geçtiğini ileri süren İçten, “Mısır’da Mursi yönetimi, İsrail karşıtı bir anlayışa sahipti. Bu yönetimlerin devam etmesi demek bölgede İsrail hegemonyasının bitmesi demektir. Mısır’daki darbeden en çok faydalanan ülke bu sebeple İsrail’dir. 2009 Pew raporuna göre Mısır’ın yüzde 94.6’sı Müslümanken, askeri darbeyle yönetime gelip Mısır’ı tüketen Hüsnü Mübarek’e halk ilk defa dur demiş ve halk ihtilali gerçekleşerek yönetime el koymuştur. Demokratik seçimler sonucu yüzde 51.73 oy alarak iktidara gelen, başka bir deyişle Mursi Mısır’daki her iki kişiden birinin oyunu almıştır. Üç yıldır eli kana bulanmış, yüz binlerce insanı katleden Esed yerinde otururken 1 yıldır elinden, yüreğinden ve dilinden sevgiyi eksik etmemiş Mursi’ye eli kana bulanmışlar darbe yaptı. Mısır halkı ve dünya Müsümanları buna sessiz kalmayacaktır” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'YE GÖZDAĞI VERİLİYOR
Bölgenin sonu olmayan bir karanlığa, kaosa sürüklendiğini anlatan İçten, “Halkın iradesine rağmen Hristiyan biri Cumhurbaşkanı oluyorsa bu Türkiye’de, Ortadoğu’da ve tüm Müslüman ülkelerde oynanan kirli oyunun gerçek yüzünün ortaya çıkması demektir. Haçlı zihniyeti bu oyunu sahnelerken, İslam ülkelerinde halk iradesini yok sayıp tehlikeli senaryolara ortak olan Selefilerin, Vahabilerin ve Şiilerin Sünni yönetime karşı tavır alması düşündürücüdür. Bu durum, Ortadoğu’da açık bir Şii kuşağı yaratmanın hamlelerinden biridir. İslam tarihinde eşi görülmemiş bir mezhep savaşı ortamı oluşturulmak istenilmektedir. İslam dünyası, bu tuzağa düşmemelidir. Mısır’daki darbe yönetimine taraf çıkması ve onay vermesi Suudi Arabistan’ın apaçık bir gafletidir. Oynanan oyun, İslam dünyasını hiç örneği görülmemiş bir şekilde mezhep savaşına sokmaktır. Bu gidiş sonuçları düşünülemeyecek kadar vahimdir. Türkiye, bu darbeler silsilesinden yeni yeni kurtulmuşken darbecilere cesaret verebilecek yeni askeri müdahalelerin desteklenmesi bir anlamda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne gözdağı vermektir. Halkımız ve tüm dünya Müslümanları bu oyunu apaçık görmelidirler” dedi.
Türkiye’nin AK Parti iktidarlarıyla birlikte gerek Ortadoğu, gerekse dünya coğrafyasında çıkarılmak istenen din ve mezhep kavgalarına karşı duruş sergilediğini anımsatan İçten, “Özellikle de Arap ülkelerine rol-model ülke olmaktadır. Biz, 10 yıllık iktidarımızda yeni bir medeniyet oluşturmak için çaba sarf ediyoruz. Bu medeniyette kimsenin kimseye üstün olmadığı, din, dil, ırk, renk ve mezhep ayrımı yapmaksızın herkesin yaşadığı ülkeye aidiyet duygusuyla bağlı eşit ölçülerde yaşayacağı bir ülke ve medeniyet inşa ediyoruz. Bu anlamda hangi ülke olursa olsun milletin iradesini bir kenara koyup askeri darbe yapanları ve bu yapılan askeri darbeye darbe diyemeyenleri de şiddetle kınıyoruz” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz