TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen kanun teklifinde yer alan maddeye göre Covid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl veya daha az süre kalanlar, tekrar cezaevine dönmeyecek ve kalan sürelerini “denetimli serbestlik” altında infaz edecek.
Hükümlülerin açık cezaevine ve denetimli serbestliğe 3 yıl daha erken ayrılmasını öngören ve kamuoyunda “örtük af” olarak anılan düzenlemeye dair HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu açıklama yaptı. Teklifin hem biçim hem de esas yönünden hukuka aykırı olduğunu belirten HDP açıklamasında, “Değişiklik hapishanelerdeki kapasite yoğunluğunu azaltmak amacıyla yapıldığı ve pek çok hükümlünün salıverileceği sonucunu doğurduğu için özel af niteliğindedir. Dolayısıyla hem özel olarak bu maddenin hem de içinde bulunduğu torba kanunun bütünüyle Meclis İçtüzük 92’nci Maddesine göre oylanması ve beşte üç çoğunlukla kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak iktidar bugüne kadar infaz düzenlemelerinin de içinde yer aldığı hiçbir torba kanunda bu yöntemi izlememiştir. Bu sebeple özel af niteliğindeki bu düzenlemenin meclise bu yöntemle getirilmesi de kabul edilmesi de Anayasa’ya aykırıdır” ifadelerini kullandı.
‘ANAYASA’YA AYKIRI
“Siyasi tutsakların” kapsam dışı bırakıldığını, adli hükümlülerin düzenlemelerle erken tahliye olabilecekken “siyasi tutsakların” bu düzenlemeden faydalanamayacağını belirten HDP, “Teklif içeriği, ayrımcılık yasağına ve eşitlik ilkesine göre de Anayasa’ya aykırıdır” dedi ve açıklama şu başlıklarla sürdü:
GASP EDİLDİ:
En son Covid-19 pandemisi gerekçe gösterilerek 2020 yılında benzer düzenlemeler yapılmış, o zaman da koşullu salıverme sürelerinde adli hükümlüler bakımından infaz süresi üçte ikiden yarı oranına indirilmiş, siyasi tutsaklar bakımından hiçbir değişiklik yapılmayarak 4’te 3 oranı korunmuştu. Yine denetimli serbestlik süresi adli suçlarda 3 yıl iken siyasi davalarda 1 yıldı ve bugün siyasi tutsakların idare ve gözlem kurulu kararlarıyla bu hakkı da gasp edilmiştir.
ADİL DEĞİL:
İktidar siyasi tutsakları düşman gibi görerek lehe yapılan bütün düzenlemelerde kapsam dışı bırakmaktadır. Hükümlüler arasındaki bu çifte standart hukuka uygun olmadığı gibi vicdani ve ahlaki de değildir. Hele ki Türkiye, mevzuattaki “terör” tanımının belirsizliği ve siyasi davalarda verilen kararlar sebebiyle başta adil yargılanma hakkı olmak üzere pek çok hak bakımından AİHM karşısında yoğunlukla mahkûm edilen bir ülke konumundadır. Örgütlenme, ifade ve basın özgürlüğünün yok sayılarak siyasetçilerin, gazetecilerin, avukatların, insan hakları savunucularının, genel olarak tüm muhalif kesimin yargılanıp cezalandırıldığı ve hapsedildiği bu ülkede, ortaçağdan kalma hukuk anlayışı bir intikam aracına dönüştüğü için bu kanun tasarısı adil de değildir.
KABUL ETMİYORUZ:
Yapılacak tüm infaz değişikliklerinde adli suçlara uygulanacak her bir koşullu salıverme, açık cezaevine ayrılma ve denetimli serbestlikten faydalanma koşulları siyasi tutsaklar açısından da uygulanmalıdır. İnfazda eşitliği savunuyoruz, ayrımcılığa ve düşmanlaştırmaya karşıyız ve Anayasa’ya aykırı bu düzenlemeyi asla kabul etmiyoruz. Meclisi bu ayrımcı ve suç olan siyasi anlayışa karşı tutum almaya çağırıyoruz.
Kaynak: Diyarbakır Söz