Yapıcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çatışmaların yaşandığı şehirlerde vatandaşların yüzde 25'inin göç ettiğini, bazı mahallelerde ise bu oranın yüzde 80'i geçtiğini belirtti.
PKK'nın çatışmaları şehir merkezine çekmesinin amacının gerginliği tırmandırmak, kaotik bir ortam oluşturmak ve daha fazla sivilin can kaybına sebebiyet vermek olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:
"HDP, PKK'nın siyasetine teslim olmuş durumda"
"HDP'nin barikatlar ve sokakların kazılması pratiğine teslim olduğunu görüyoruz. HDP şu anda siyaseti ve kendi kitlesini sürükleyemiyor. Tam tersi kendisi PKK'nın siyasetine ve şiddet pratiğine teslim olmuş durumda ve kendisi sürükleniyor. Bu hendek siyasetinin topluma, demografik yapıya etkisi çok bariz bir şekilde görülmeye başlandı. Zaten ekonomi çok iyi durumda değildi hatta pek çok esnaf iflas etti, ekonomi tamamen durdu. Özellikle sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde zaten alışveriş imkanı da yok. Bu, ekonomiyi tamamen batırdı."
Örgütün saldırılarından en fazla bölgede yaşayan vatandaşların zarar gördüğünü dile getiren Yapıcıoğlu, çatışmaların olduğu yerlerde günlük yaşamın durduğunu, çocukların okula gidemediğini ve insanların en temel ihtiyaçlarından yoksun bir şekilde evlerine hapsolduğuna işaret etti.
Çözüm Süreci'nde bazı eksiklikler yaşandığını ifade eden Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çözüm sürecinde eksiklikler yaşandı
"Çözüm Süreci derken kast edilen şey ne? PKK'nın silah bırakması, silahlı unsurların silahı bırakması veya şehir, ülke dışına çıkması mı, yoksa temel haklar ve özgürlüklerin genişletilmesi talebi mi? Eğer mesele PKK'nın silah bırakması, çatışmaların durması ve silahlı unsurların ülke dışına çıkması ise yeni muhataplar aramaya gerek yok, elinde silah olan kişi bu işin muhatabıdır. Yok eğer mesele temel haklar ve özgürlükler ise niçin eli silahlı olanlarla bu konular konuşulur? Çözüm Süreci'nin ne olduğu konusunda birçok kişinin kafası halen net değil. Hükümet pek çok kez yapılan eleştirilere cevap babında bir anlamda 'Çözüm Süreci'nde silahların susmasını kastediyoruz. Bu nedenle sadece PKK ve HDP'yi muhatap alıyoruz' diyordu. Öteki taraftan yeri geldiğinde 'hayır biz temel haklar ve özgürlüklerin genişletilmesiyle ilgili de ciddi adımlar atıyoruz, üzerimize düşeni yapıyoruz' diyordu. Önce hükümetin kafasının netleşmesi lazım."
Yapıcıoğlu, PKK'nın silah bırakması ve Kürtlerin hak ve özgürlükleri konusunda iki ayrı masa kurulması gerektiğini bildirdi.
Şiddetin sona ermesi, silahların bırakılması veya PKK'nın silahlı unsurlarının ülke dışına çıkması meselesinde bunun muhatabının PKK olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Hükümet, PKK ile hangi şartlarda silahları bırakacaklar, cezaevindeki ve dağdaki PKK mensuplarının, yurt dışındaki mensuplarının durumları ne olacak konuşsun ancak Kürtlerin temel hak taleplerinin PKK ile görüşülmesini biz hiçbir zaman doğru bulmadık, bunu kabul etmediğimizi yüksek sesle söyledik, şu anda söylüyoruz. Mesele temel haklar meselesi ise bunun için ayrı bir masa kurulsun ve HDP'ye de hangi masaya oturmak istiyorsa o masayı kendisinin seçmesi konusunda bir tercih hakkı bırakılmasının en doğru çözüm olacağını düşünüyoruz" dedi.
- Sözde "öz yönetim" ilanları
Sözde "öz yönetim" ilan eden "halk meclisi" mensuplarının kimler olduğunun bilinmediğini vurgulayan Yapıcıoğlu, hiç kimsenin tanımadığı, bilmediği, görmediği kişilerin çıkıp bütün bir ilçe adına sözde "öz yönetim" ilan ettiğine değindi.
"Öz yönetim dedikleri şeyden kast ettikleri şey tam olarak nedir onu da henüz tam olarak açıklayabilmiş değiller. Seçilmiş kişiler olarak da şehri yöneten belediye başkanları ve belediye meclisleri vardır. Niçin bunlar değil de adına halk meclisi dedikleri kişiler çıkıp bu ilanları yapar?" diyen Yapıcıoğlu, bunun da gerginliği artırmak, çatışmaları biraz daha yaymak, şu ana kadar çatışmaların taşınmadığı sokakları da harabeye çevirmek için atılmış adımlar olduğunu ifade etti.
Yapıcıoğlu, siyasi parti üyelerinin suç işlemesi durumunda sadece kişilerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını isteyerek, şunları kaydetti:
"Siyasi partilerin kapatılmasının çözüm olduğunu düşünmüyoruz. Birebir yaptırımın da ağır olduğunu düşünüyoruz. Parti mensubu birilerinin işlemiş olduğu suçtan dolayı bir partiyi, onun manevi şahsiyetini öldürmek belki yüz binlerce tabanı olan veya üyesi olan bir partiyi temelli idam etmek doğru bir çözüm değildir. Suç işlediği iddia edilen kişiler varsa bir soruşturma yapılır, varsa bir suç bunun gereği yapılır."
Kaynak: Diyarbakır Söz