Güveni temin etmeliyiz!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası alanda ve sınırlarımız dışında verdiğimiz mücadelenin başarısının birinci şartı, ülkemizin içini sağlam tutmamızdır. Eğer, biz kendi topraklarımızın içinde huzuru, güveni, refahı temin edemezsek, dışarıda ne sözümüzün bir kıymeti kalır ne de tek bir adım atacak zemin bulabiliriz" dedi.

Güveni temin etmeliyiz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ocak İdareciler Günü dolayısıyla vali yardımcıları ve kaymakamlarla öğle yemeğinde bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin içeride ve dışarıda çok büyük saldırı altında olduğunu vurguladı. Suriye ile Irak'ta yaşanan her gelişmenin Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiğine dikkat çeken Erdoğan, bu ülkelerde ortaya çıkan insani krizlere duyarsız kalmayacaklarını, tüm dünya sırtını dönüp kapılarını kapatsa dahi bu bölgelerde yaşayan insanlarla ortak geçmiş ve akrabalık ilişkileri ile müşterek kültürü unutup aynı yola başvurmayacaklarını söyledi.

"BAKANLIĞIMIZ VATANDAŞLIK VERMEYE YÖNELİK ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR"

Türkiye'de 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklının misafir edilerek, devlet ve millet tarafından onlara sahip çıkıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başlangıçta kısa süreli bir misafirlik olarak gördüğümüz bu durum, zaman uzadıkça yeni ve daha köklü tedbirleri gerekli kılmıştır. Sınırlarımız içinde yaşayan milyonlarca kişi arasında eğitimi, birikimi, imkânları ve diğer şartları o kadar üst seviyede olanlar var ki, bu insanları bir kenara koymak inanın insani değerler açısından bir ihanet olur. Bu insanlar arasında ülkemize de ciddi katkı sağlayabilecek olanlar var. İçişleri Bakanlığımız bu tür kişilere aileleriyle birlikte vatandaşlık vermeye yönelik şu anda bir çalışma yürütüyor. Eğitimden, sağlığa, soysal güvenlikten mülkiyete kadar pek çok sorunun çözümüyle ilgili yürütülen çalışmalar olduğunu biliyorum. Tabi asıl çözümün Suriye ve Irak'ın yeniden güvene, istikrara, huzura kavuşması olduğu gayet açıktır, bu yönde de çok ciddi gayret gösteriyoruz" diye konuştu.

"SURİYE VE IRAK'TA HER TÜRLÜ İNİSİYATİFİ ALIYORUZ"

Bölgedeki gelişmelere doğrudan veya dolaylı etkisi olan ülkelerin önemli bir bölümünün, Suriye ve Irak halklarını esenliğe kavuşturmak diye bir dertlerinin olmadığını belirten Erdoğan, "Bu hakikati görenlerin sayısı çoğaldıkça çözüm yolları kendiliğinden açılacaktır. Biz bu anlayışla Suriye'de ve Irak'ta her türlü adımı atıyor, her türlü inisiyatifi alıyoruz. Dikkat ederseniz, biz ne zaman sahaya indiysek, bu ülkelerle ilgili tehdit değerlendirmeleri ve öncelikleri o anda değişti. Düne kadar DEAŞ'la mücadeleyi ilk sıraya koyan ülkelerin bugün neredeyse DEAŞ'ı himayeleri altına alacak hâle geldiklerini ibretle takip ediyoruz. Bölgenin tarihî, dini, etnik, kültürel yapısını dikkate almadan, tamamen kâğıt üzerindeki planlamalarla yürütülen projeler birer birer çöküyor. Türkiye işte tüm bu kaos içerisinde hem kendisi, hem de kardeşleri için en iyisini yapmanın çabasını veriyor" dedi.

"BİRLİĞİMİZİ MUHAFAZA EDEBİLMEMİZİN SEBEBİ, MİLLETİMİZİN FERASETİDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Uluslararası alanda ve sınırlarımız dışında verdiğimiz mücadelenin başarısının birinci şartı, ülkemizin içini sağlam tutmamızdır. Eğer, biz kendi topraklarımızın içinde huzuru, güveni, refahı temin edemezsek, dışarıda ne sözümün bir kıymeti kalır ne de tek bir adım atacak zemin bulabiliriz. Terör örgütlerini adeta vardiya usulü ülkemizde eylem yapmaya teşvik edenler işte bunu istiyor. 2013 yılından beri ardı ardına yaşadığımız sıkıntılar, hem güvenlik boyutuyla, hem siyasi sonuçlarıyla, hem ekonomik veçhesiyle bizi içeride sıkıştırıp dışarıda etkisiz hâle getirme amacıyla tetikleniyor. Farkında olmadan veya gayet bilinçli bir şekilde bu oyuna dâhil olan, figüranlık yapan bir kesim elbette var. Ama hamdolsun, milletimiz kahir ekseriyetiyle bu oyunu çözmüştür, çökertmiştir. Bunca badire yaşamamıza rağmen birliğimizi, beraberliğimizi, huzurumuzu muhafaza edebilmemizin sebebi, milletimizin ferasetidir. Dikkat ederseniz, milletimiz ülkesine ve devletine sahip çıktıkça karşımızdakiler ahlaksızlık çıtasını sürekli yükseltiyor. 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere bu uğurda ellerindeki tüm malzemeyi kullandılar, kullanıyorlar. Zahirde birbirine düşman gibi gözüken örgütleri, kesimleri bu amaçla bir araya getirip iş birliği hâlinde çalıştırıyorlar"

"BU ÖRGÜTLER KAN DÖKÜCÜLÜKLERİYLE ÇAĞIMIZIN BARBARLARI DURUMUNDADIR"

Türkiye'nin karşısında isimleri farklı harflerden oluşsa da aynı terör örgütlerinin olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Maruz kaldığımız saldırılar gösteriyor ki, bölücü örgütle, DEAŞ, FETÖ'yle, DHKP-C'yle arasında bizim açımızdan herhangi bir fark yoktur, hepsi de ülkemizin ve milletimizin düşmanıdır. Hepsi de gözünü kan bürümüş, ellerine fırsat geçtiğinde devletimizi yok etmeye ant içmiş, zihinlerini ve bedenlerini kiraya vermiş bir katiller güruhudur. Bu örgütler, yıllardır kullananları, sosyolojik tabanlarını oluşturan kesimleri dahi dehşete düşüren kan dökücülükleriyle çağımızın barbarları durumundadır. Bir terör örgütü Orta Doğu'da, Güney Asya'da, Kuzey Afrika'da ne kadar insan öldürürse öldürsün, aynı örgütün Batıda bir tek kişiye zarar vermesi karşısında gösterilen tepki ortaya konmaz. Bunun en basit örneğini Paris'te, Brüksel'de, Berlin'de yaşanan terör saldırıları ile İstanbul, Ankara, İzmir'de gerçekleştirilen terör saldırılarına verilen tepkilerde görebiliriz. Daha 15 Temmuz'u saymıyorum bile. Daha mültecilere gösterilen insanlık dışı davranışları saymıyorum bile. Daha çocukların, kadınların, yaşlıların katledildiği saldırılar karşısındaki duyarsızlığı saymıyorum bile. Dünyada pek çok ülkenin sergilediği bu ikiyüzlü tavırdan dolayı üzüntü duyuyoruz. Ben Myanmar'ı saymıyorum bile, o insanların nasıl acımasızca meydanlarda coplarla döverek öldürdüklerini saymıyorum bile"

"HÜKÜMET OLARAK GÜÇLÜ OLMALIYIZ"

Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kesmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaşadıklarımız bize şu gerçeği açıkça izhar etti: Türkiye terörle mücadelesini ve bunun için bölgesinde yürüttüğü tüm operasyonları tek başına kendi imkânlarıyla ve kendi evlatlarıyla yürütmek mecburiyetindedir. Bu durumu anlamayan veya buna karşı çıkan, hakikatlere gözünü kapatıyor demektir. Dostluk, müttefiklik, iyi ilişkiler, dayanışma, iş birliği gibi hususlar ancak siz güçlüyseniz bir karşılık buluyor, yoksa inanın sözden ibaret kalıyor. Bunun için Türkiye olarak güçlü olmak zorundayız, ülke olarak güçlü olmalıyız. Hükümet olarak güçlü olmalıyız. Askerimizle, polisimizle, istihbaratımızla, savunma sanayimizle, hariciyemizle güçlü olmalıyız ve elbette en başta mülkiye teşkilatımızla güçlü olmak zorundayız" dedi.

"TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İLTİSAKLI KİŞİLERİN DEVLETTEN TEMİZLENMESİ ÖNEMLİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye'nin yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi verdiğinin altını çizerek, yürütülen çalışmaların da bu olağanüstü hale uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, hiçbir terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahanın gösterilmeyeceğini söyledi. Erdoğan, "Güvenlik güçlerimizin teröristleri yakalama konusundaki çabalarını ve elde ettikleri neticeleri çok iyi biliyorum. Ama aradan kaçan bir tane terörist bile amacına ulaştığında, bunun tabii ki çok acı sonuçları ortaya çıkıyor, çok ciddi yansımaları oluyor. Bunun için siz mülki idare amirlerimizin meseleye çok daha sıkı sarılması, her şeyi çok daha yakından takip etmesi gerekiyor. Diğer taraftan gerek FETÖ, gerekse bölücü örgütlerin devlete sızmış elamanları sebebiyle yaşanan sıkıntılara karşı da dikkatli olmalıyız. Terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin devletten temizlenmesi, en az silah kullanan teröristlerin etkisiz hâle getirilmesi kadar önemlidir. Çünkü birinin desteği olmadan ötekinin hareket alanı elde edebilmesi mümkün değildir. Terör eylemleri ancak çok sayıda kişinin organize hareket etmesiyle neticeye ulaşabilir" diye konuştu.

Terör örgütlerini gerçek anlamda etkisiz hale getirmenin yolunun, onlarla topyekün mücadeleden geçtiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer görev yaptığınız yörelerde terör örgütleri taban buluyorsa, öyle veya böyle oradan bir teröristin çıkıp silahını size ve bu ülkedeki herhangi bir masuma doğrultması unutmayın, kaçınılmazdır. Bu bakımdan işimizi savsaklama, hata yapma, gaflete düşme, rehavete kapılma hakkımız olmadığını çok iyi bilmemiz lazım. Hani 'millî seferberlik' diyorum ya, işte bu çağrımın en başta gelen muhatapları sizlersiniz. Sizler bu millî seferberliğin en önemli planlayıcısı ve uygulayıcısı olarak arazidesiniz. Böyle bir anlayışla çalışarak önümüzdeki dönemde büyük başarılara imza atacağınıza ben yürekten inanıyorum" dedi.

"TERÖRE ODAKLANIP EKONOMİYİ İHMAL EDERSEK, TERÖRÜN ÖNÜNÜ AÇMIŞ OLURUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Yaşadığımız tecrübeler bize aynı anda hem terörle mücadele etmeyi, hem dış politikada etkinlik kurmayı, hem yatırımlarımızı sürdürmeyi, hem hedeflerimizden kopmamayı öğretti, öğretiyor. Teröre odaklanıp ekonomiyi ihmal edersek terörün önünü açmış oluruz. Yatırımlarımızı yürütürken güvenlikten ödün verirsek ikisini birden kaybederiz. Küresel gündemin hercümercine kapılıp 2023 hedeflerimizden saparsak, istikametimizi tümden yitiririz. Türkiye bugün işte bu gündemlerinin hepsini birden aynı titizlikle, aynı hassasiyetle takip ediyor. Bu kolay bir süreç değildir. Bakınız Avrupa ülkeleri bu konulardan herhangi biri öne çıktığında diğer hususlarda panikliyorlar. 2008 küresel finans krizinde geçtiğimiz yıllardaki mülteci sorununda terör olaylarında nasıl savrulduklarını hep birlikte gördük. Ülkemiz ise tüm bu sıkıntılara rağmen kendi gündeminden kopmadan yolunda yürümeye devam ediyor. Sizlerden de görev yaptığınız yerlerde böylesine çok yönlü, başarılı hikâyeleri ortaya koymanızı bekliyorum. Bir yandan terör örgütlerine nefes aldırmazken, bir yandan asayişi sıkı tutmanız, aynı zamanda fakir-fukarayı sahipsiz bırakmamanız, bununla birlikte ilçenizin, şehrinizin geleceği için önemli yatırımları takip etmeniz mümkündür"

"KOLLARINI SIVAYIP, İŞİN İÇİNE GİREN HER İDARECİ BENİM YOL ARKADAŞIMDIR"

Konuşmasında vali yardımcılarına ve kaymakamlara da seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Yeri geldiği zaman icabında kömür ihtiyacı olanlar mı var, daha önce de bunları söyledim, sizler şoförün yanına oturmalısınız, onunla beraber kömür ihtiyacı olanlara adeta kamyonla, kamyonetle kömürü bizzat kendiniz götürüp teslim etmelisiniz. Gıda ihtiyacı olanlar mı var? İcabında kamyon-kamyonet neyse onunla gidip onların gıda ihtiyaçlarını bizzat teslim etmelisiniz. İlçesindeki, şehrindeki tek bir insanı, tek bir aileyi dahi mağdur, mazlum durumda bırakan idareci diğer konularda ağzıyla kuş tutsa benim nezdimde başarısızdır, önce insan. Eğer biz insanımıza sahip çıkarsak, onlar terör örgütleriyle mücadelemizde de, darbeciler karşısında da, ekonomik saldırılar karşısında da bizim yanımızda yer alacaklardır, hiç endişeniz olmasın. Şayet insanımızı küstürürsek, diğer mücadeleleri zaten kazanamayız. Aynı şekilde şehit yakınlarımıza ve gazilerimize özel önem vermeliyiz. Bu vatandaşlarımızdan tek birinin dahi incinmesine, gönlünün kırılmasına, kendini sahipsiz hissetmesine ben rıza gösteremem. Benim temsilcim olarak sizin de rıza göstermemeniz lazım, bunu sizlerden Allah için istiyorum"

"GEREKİYORSA ÖNCÜLÜK EDEREK EKONOMİYİ AYAĞA KALDIRMALIYIZ"

Ekonominin bu dönemde özel önem verilmesi gereken bir alan olduğuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üretimi, ticareti, istihdamı, ihracatı artırmaya yönelik faaliyetleri destekleyerek, teşvik ederek, gerekiyorsa öncülük ederek ekonomiyi ayağa kaldırmalıyız. Eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, spor gibi hizmet alanlarında vatandaşlarımızın memnuniyetini artırmaya yönelik çalışmaları kesintisiz sürdürmeliyiz. Kollarını sıvayıp işin içine giren her idareci benim yol arkadaşımdır, bu kadar açık ve net söylüyorum. 'Niyet hayır, akıbet hayır' derler, eğer siz hayırlı bir niyetle yola çıkarsanız, kendinize destek olacak çok kişi, çok kurum bulursunuz, hiç endişe etmeyin" diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler