HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve beraberindeki HDP Milletvekilleri Ankara 'daki bombalı saldırıda hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisi Dicle Deli'nin ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Ziyaret sonrası da Yüksekdağ gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir basın mensubunun "Ankara'daki patlamayı gerçekleştirenlerden birinin Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün ağabeyi olduğu iddia ediliyor. Sizin bir bilginiz var mı bu konuyla ilgili?" şeklindeki sorusuna Yüksekdağ şöyle cevap verdi:
‘BİLGİLERİN ÜZERİNE GİDİLMEDİ, ARAŞTIRILMADI’
“Evet, biz de basın yoluyla ulaştık bu bilgiye... O yönlü şüpheler vardı. Ama bu şüphelerin hiçbirisi sağlıklı biçimde araştırılmadı, soruşturulmadı. İpin koptuğu nokta Diyarbakır bombalaması… Eğer Diyarbakır bombalaması sağlıklı bir biçimde araştırılabilseydi, Adıyaman Dokumacılar grubu ve çay ocağı çevresinde oluşan örgütlenme yapısına doğru bir biçimde müdahale edilebilseydi, bugün Sayın Başbakan'ın 22-30 arası bombacı diye tarif ettiği yapıya ulaşmak çok daha mümkün olacaktı. Hani delil yok diyorlardı ya; Başbakan 'Delil olmadığı için biz herhangi bir şekilde tutuklama yapamayız' diyordu ya. Delilin en büyüğü ve geçerlisi aslında Diyarbakır bombalamasında açığa çıkan bilgilerdi. Orada açığa çıkan bilgiler bombacının ağabeyinin de içerisinde olduğu bir yapının, bundan sonraki dönemde canlı bomba olmak üzere devrede olduğunu işaret ediyordu. Ama o bilgilerin üzerine gidilmedi, soruşturulmadı, araştırılmadı. Soruşturulup araştırılmasının ötesinde tedbir alınmadı, müdahale edilmedi, operasyon yapılması gerekiyordu. Suruç bombalamasının arkasından yapılan operasyonun sonucu Ebu Hanzala adıyla bilinen bir şüpheli 1-2 ay tutuklu kaldı sonra da salıverildi. Neden salıverildiğini de bilmiyoruz. Yine delil yetersizliğinden olabilir. Suruç bombalamasının ardından yapılan gözaltılar ve tutuklamaların da devamı getirilmedi. Gözaltına alınanlar, tutuklananlar serbest bırakıldı. Bu süreç içerisinde adeta bu yapı korundu kollandı. Kimler tarafından korunduğunu kollandığını, bunun arkasında kimlerin olduğunu da siyasi iktidarın ortaya çıkarması gerekiyor. MİT elinde, kolluk güçleri ellerinin altında, bu sorumluların da hükümet tarafından açığa çıkarılması gerekiyor. Eğer hükümet kendisi sorumlu değilse doğrudan, devlet içerisinde bu yapıyı koruyan, kollayan, gözaltı yapmayan, operasyon yapmayan, tutuklamayanların yapının kimlerden müteşekkil olduğunu açıklamak zorunda.”
‘IŞİD TÜRKİYE 'DE ÖRGÜTLENDİ VE ÖRGÜTLENİYOR’
“Peki bu ismin telaffuz edilmesi sizi şaşırttı mı” şeklindeki soruya ise Figen Yüksekdağ, “Tahmin ediliyordu; ama doğrusu sadece Suruç bombacısının ağabeyi ile sınırlı bir yapıdan bahsetmiyoruz. Bu sorunu daraltmak olur. Çok daha geniş bir alan IŞİD Türkiye'de örgütlendi ve örgütleniyor. Canlı bomba veya örgütlenme alanında kaç kişinin olduğunu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz, tahmin ettiğimiz bir şey var. Bu MİT tarafından biliniyor. Bize gelen bilgiler de aynı zamanda bu yönlü. Bizim gayriresmi kanallardan; ama güvencesi olan kanallardan aldığımız bazı duyumlar da var. MİT'in bilgisi dahilinde hatta birçok yerde onayı dahilinde çalışma yürütüyor, örgütleme yapıyor bu yapılar. IŞİD militanları bunlar, başkaları değil. O nedenle sadece Adıyaman ile sınırlandırılması, sadece çay ocağı etrafında sınırlandırılması da sorunu darlaştırır. Ama tabi ki olasılıklar arasındaydı çok şaşırmadık doğrusu bu isim ortaya çıktıktan sonra..." yanıtını verdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz