Fahrettin Altun: Yeni medyayı güvenli hale getirmek lüks değil, mecburiyettir

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, uluslararası araştırmaların dezenformasyona en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye'yi işaret ettiğini belirterek, "Kişisel haklardan toplumsal düzene ve ulusal güvenliğe kadar geniş bir yelpazeye yansıyan boyutlarıyla yeni medyayı daha güvenli bir hale getirmek lüks değil, bir mecburiyettir" dedi.

Fahrettin Altun: Yeni medyayı güvenli hale getirmek lüks değil, mecburiyettir

Fahrettin Altun, 'Yeni Medya ve Dijital Terörizm Çalıştayı'nın açılışında konuştu. Dünya genelinde gerçekleştirilen siber saldırılara değinen Altun, "Nesnelerin interneti, hayatın birçok alanında kolaylıkları beraberinde getirirken; aynı zamanda siber saldırıların da hedefi oluyor. Mesela otonom sürüş ve 5G teknolojilerinin kullanıldığı akıllı araçlara yönelik siber saldırı girişimleri, son 3 yıl içinde yüzde 225 artış göstermiş durumda. Sadece 2021 yılında Türkiye'ye 84 bin 113 siber saldırı gerçekleştiği tespit edilmiş durumda. 2022 yılı için de 1 Temmuz itibarıyla bu sayı, 53 bin 202 olmuş. 2021 yılının Temmuz ayıyla kıyaslandığında yaklaşık yüzde 27'lik bir artıştan bahsediyoruz. Elbette devletimiz tüm bu saldırılara karşı tüm kurum, kuruluşlarıyla, bu tehdidin farkında olarak önlemlerini alıyor ve gerekli şekilde müdahale ediyor" diye konuştu.

'MÜDAHALE OLARAK ALGILAMAK SIĞ VE DEMODE BAKIŞ AÇISI'

Fahrettin Altun, dijital terörizm ve dezenformasyona daha fazla maruz kalma ihtimaline karşı Türkiye'nin önlem almak durumunda olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Dijital dünyada ortaya çıkabilecek terörizm ve benzeri suçlara karşı tedbir almak devletler için bir tercih ya da toplumları kontrol etme mekanizması değildir. Bu tedbirler, devletlerin vatandaşlarına karşı birer sorumluluğudur. Meseleyi sadece dijital mecraların hızı ve özgürlüğü ekseninde ele alıp, her türlü düzenleme girişimini, hıza ve özgürlüğe bir müdahale olarak algılamak çok sığ, ideolojik ve dijitalleşmenin risklerini göz ardı eden demode bir bakış açısıdır. Bu bakış açısının reel dünyada hiçbir karşılığı yoktur. Hakikat ötesi dönemden bahsediyoruz. Hakikat ötesi dönemde bu mecralar, ne yazık ki gerçekler ve yalanlar arasındaki çizginin görünürlüğünün yitirilmesinin araçları olarak kullanılıyor. Sürekli bilgi akışının olduğu yeni medya alanlarında kasıtlı ve sistematik olarak dolaşıma sokulan yalan ve yanlış haberler, kitlesel algının yönetiminde bir enstrümana dönüştürülmeye çalışılıyor. Ülkemizde sosyal ağlar başta olmak üzere dijital kanallar üzerinden haber takibi yaygınlaşmaya devam ettikçe, kullanıcıların yalan habere maruz kalma oranının da arttığını görüyoruz. Bu kuşkusuz sadece endişe duymamız gereken bir durum değil; aynı zamanda kamu çıkarı adına, mutlak suretle yakından takip etmemiz ve gerekli tedbirleri almak için gayret etmemiz gereken bir durumdur."

'LÜKS DEĞİL, MECBURİYETTİR'

Dünya üzerinde en fazla dezenformasyona maruz kalan ülkenin Türkiye olduğunun birçok araştırmada ortaya konduğunu aktaran Altun, "Dolayısıyla, kişisel haklardan toplumsal düzene ve ulusal güvenliğe kadar geniş bir yelpazeye yansıyan boyutlarıyla yeni medyayı daha güvenli bir hale getirmek bir lüks değil, bir mecburiyettir. Kamu otoritesinin buna kafa yorması, bununla alakalı regülasyonlar, düzenlemeler peşinde koşması şarttır. Bu anlamda devletin toplumuna karşı bir sorumluluğudur" dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler