Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Beşşar Esed'in Beşşar Esed'in konuşmasını dakika dakika takip ettiğini ifade ederek, Maalesef, Esed 2 senedir ülkesinde devam eden yıkımın sebebini anlayamamış' diye konuştu.
DIŞ GÜÇLERİ SUÇLAMAKLA OLMAZ
Esed'in Suriye halkının gönlüne hitap etmediğini, taleplere yönelik anlamlı bir çerçeve sunmaktan uzak olduğunu anlatan Davutoğlu, sorumluluğun sadece dış güçlerde aranmaması gerektiğini kaydetti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Şehirleri bir yıkıma dönüştüren 2. Dünya Savaşı'ndaki gibi hava bombardımanını dışarıdan gelenler mi yaptı ? Halep'in, Humus'un o görüntüsü açıklanabilir mi? Hangi meşru yönetim kendi halklarını, şehirlerini bombalayarak bu yıkımı gerçekleştirebilir? Bütün bunlarda kendi sorumluğunun dışına çıkarak tarihi süreçle ilgili yaptığı tespiti yanlış.
Demek ki bir odaya kapanmış, aylardır sadece kendisine gelen ve kendisine yaranmak için sunulan istihbarat raporlarını okumuş. Eğer Suriye halkına vaat ettiği bir şey varsa, bu şehirleri dolaşsın. Bu açıklamaları kapalı salonda değil, kendi halkı içinde yapsın.''
TEKLİF ETTİĞİ YÖNTEMLER
Davutoğlu, Beşşar Esed'in teklif ettiği yöntemin daha önce de konuşulduğuna dikkati çekerek, ''O zaman bu kadar büyük yıkım yaşanmamışken harekete geçilmiş olsaydı, o zaman da referanduma, seçime gidilirdi'' dedi.
SURİYE’DE İNSANLAR YİYECEK EKMEK BULAMIYOR
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların Suriye'ye insani yardım ulaştırılması konusuna ağırlık ve öncelik vermesi gerektiğini söyledi.
Uluslararası toplumun insani yardımın ulaşması konusunda acilen harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, ''Esed, aynı metinleri okurken Suriye'de insanlar yiyecek ekmek bulamıyor, ısınamıyor'' diye konuştu.
İMRALI’DAKİ GELİŞMELER
Bir basın mensubunun terörün sona erdirilmesi yönünde son dönemde yapılan girişimler ve Barzani başkanlığındaki Kürt yönetimine destek verilmesine yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Son dönemde belli hareketlenme var ama yeni başlamış bir süreç değil. Esas itibariyle Sayın Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşma sonrası da sürekli aynı yöntemi takip ettik. Bazen yöntemi sanki farklı yöntemler görüntüsü şuradan çıkıyor, biz bu yöntemi çözüm üretmek için kullanırken, terör örgütü sürekli saldırdığı için bazen mücadele dozu müzakere dozunun ötesine geçmiş olabilir. Ama biz hiçbir zaman bunu terk etmedik. O günden bugüne 'Türkiye demokratik bir ülke olarak bütün meseleleri tartışıp çözer ve bu konuda etkili olabilecek her muhatabı muhatap olarak görür ve ciddiye alır' tezinden hareket ettik.
Son haftada bu konuda yürütülen çalışmalar tam bir koordinasyon içinde bütün kurumların kendi üzerine düşeni yaptığı, Dışişleri Bakanlığı'nın da üzerine düşeni yaptığı süreçtir. Maalesef geçen sene içinde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler terör örgütünde vahim bir görüntüye yol açmıştır. 2011 seçimleri sonrası da o kadar olumlu bir atmosfer vardı ki Silvan saldırısı ile sabote edilmemiş olsaydı belki bu kadar kayıp yaşanmayacaktı.
Şu anda önemli olan bu sürecin başarıya götürülmesi. Sayın Barzani değil sadece, diğer bütün çevre aktörleri ile temasımız sürüyor. Bir ülke içinde demokratikleşme ne kadar sağlanır, insanlarımızın aidiyetleri ne kadar sağlamlaştırılırsa dışarıda da o kadar etkin olabiliriz. Ortadoğu'ya bakarken Arap, Türk, Kürt, Sünni, Şii ayrımı yapmadık. Temel insan hakları çerçevesinde baktık.'
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz