Prof. Dr. Kürkçüoğlu, Birinci Dünya Savaşı sırası işgal altındaki bölgelerde Müslüman Türk halkına yönelik Ermenilerin katliamlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Atatürk Üniversitesine bağlı merkezlerinin şimdiye kadar yaptıkları çalışmalarda 185 toplu mezar ortaya çıkardığını anlatan Kürkçüoğlu, "Buralarda 519 bin insanımızın, Müslüman halkımızın katledilmesini belgeleriyle 1919'da bu 'Dörtler Konferansı' dediğimiz Paris Konferansı'nda masaya koyduk. Tamamen sivil ahali, 185 toplu mezar. Bunlardan biri de Yanıkdere'de yaşandı. Erzurum, Ermeni çetelerince en fazla katliam yapılan şehirlerin başında geliyor, çünkü Ermenilerin hedefinde, Rusların hedefinde her zaman Erzurum vardı." diye konuştu.
Erol Kürkçüoğlu, özellikle 1918 yılının Mart ayında demiryolunda çalıştırılmak, un ve ekmek yardımı yapılacak bahanesiyle insanların Yanıkdere mevkisine getirildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İnsanları, un, ekmek dağıtacağız bahanesiyle o dönemde bakir ve Erzurum'dan bir hayli uzak bir bölgeye getiriyorlar. Demiryolunda çalıştırılmak amacıyla, kar temizleme amacıyla getirilen insanlar burada katlediliyor ve daha sonra da yakılıyor. Sıradan bir dere ama şehitlerimiz yakıldığı için buranın ismi Yanıkdere olmuştur. Burası 3 bin Müslümanın katledildiği bir alan. Burada sembolik olarak anıtımızı inşa ettik ve gelecek nesillere bir belge olarak bıraktık. Şimdi bölgeye baktığımız zaman Cinis köyünde 587, Alaca'da 278, Tepeköy'de 100’e yakın, Yeşilyayla'da 150'ye yakın, Börekli'de ve Mahanda da 150'şer şehidimiz var. Tuzcu'da 120, yine Hasankale Tımar'da yaptığımız kazı çalışmalarda 350'ye yakın şehidimizi çıkardık. Kars Subatan'da 550 sivil şehit vermişiz ve böyle katledilmiş binlerce sivil ve savunmasız insanlarımızı şehit vermişiz. Atatürk Üniversitesi olarak kazı çalışmalarında bulunduk ve katliam yapıldığını bilim dünyasına belgelerle ortaya koyduk."
- "Sadece Erzurum'da 50 bin sivil şehit"
Prof. Dr. Kürkçüoğlu, Ermeni çetelerinin hep sivil ve savunmasız insanları katlettiğine dikkati çekti.
Osmanlı Devleti'nin bu dönemde farklı cephelerde mücadele verdiğini hatırlatan Kürkçüoğlu, şöyle devam etti:
"Diyarbakır, Muş, Bitlis, Van, Kars, Iğdır, Ardahan ve Erzurum gibi bölgelerde tam 519 bin sivil ahali, savaşla uzaktan yakından alakası olamayan kadın, çocuk ve yaşlılar katledildi. Anadolu insanı kendi coğrafyasında, kendi toprağında büyük bir mücadele içinde olmuştur. Bir taraftan erkeğini, eli silah tutanlar, ki eli silah tutanlar 15-45 yaş arası, yani neredeyse baba ile oğul aynı cephede omuz omuza Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü korumak düşüncesiyle mücadele ederken, cephe gerisinde siviller Ermeni çetelerince katledilmiş. Sadece Erzurum ve çevresinde o dönem 50 bine yakın şehit var. Yani Müslüman Türklere soykırım yapılmış bu şehirde. 12 Mart 1918'de rahmetli Kazım Karabekir Paşa komutasında Birinci Kafkas Ordusu şehre girdiği zaman tam 9 bin 553 (bu bir arşiv belgesi, o yüzden net sayı veriyorum) şehidi toplayarak, bugünkü Subay Lojmanları ve Orduevinin olduğu alana defnettirmiş. O dönemde bu bölgede bulunan Rus Yarbay Twerdokhleboff da hatıratında diyor ki 'Ermeniler, 27 Şubat gecesi bana geldiler. Karskapı bölgesinde 3 bin Müslüman Türk'ü öldürdüklerini alayla anlattılar. O zaman masum insanların öldürülmesinin bir vahşet olduğunu söylediğimde, 'Siz Russunuz, Ermeni milletinin ideallerini anlayamazsınız.' diye cevap verdiler."
Erol Kürkçüoğlu, Türk ordusunun, 12 Mart 1918 sabahı Erzurum'a girdiği zaman çok büyük bir katliamla karşı karşıya kaldığını belirterek, bu katliamın askerler üzerindeki etkisini Kazım Karabekir'in hatıralarından alıntıyla şu sözlerle anlattı:
"Kazım Karabekir Paşa diyor ki; 'Erzurumlu askerlerin yüzlerinde büyük bir endişe vardı. Döndüğümüz zaman acaba annemizi, babamızı, atamızı sağ bulabilecek miyiz? O endişeyle Erzurumlu askerler bir an önce Erzurum'u, Kars'ı, Iğdır'ı almak suretiyle bölgedeki Ermenilerin zulümlerine son vermek istiyordu'. Yoğun bir mücadele ile gece gündüz demeden 12-14 Mart tarihinde Türk Ordusu Doğu'daki bölgeyi tamamen Ermenilerden temizlemişlerdir."
- "Tepeköy'de kadın ve erkekleri ayrı ayrı katlettiler"
Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, katliam alanlarından birinin de Tepeköy olduğunu ve bu köyde 11 Mart'ta iki ayrı yerde kadın ve yaşlı erkeklerin Ermeni çetelerince toplandığını anlattı.
Köydeki kadın ve erkeklerin katledildiğini belirten Kürkçüoğlu, "Bu köydeki Müslüman Türklere yönelik bu katliamlardan, yine Rus Yarbay Twerdokhleboff kendi hatıratında bahsediyor. Diyor ki; 'Tepeköy'deki subayım vasıtasıyla o bölgede Müslüman ahaliye yönelik katliam haberini aldım. Ermeni generale bildirdim. Bu bölgede tedbir almasını istedim ama kesinlikle tedbir almadı. Daha sonra köyün iki ayrı konağında bir tarafta kadınların diğer taraf da erkeklerin katledildiğini subayım vasıtasıyla öğrendim'. Bakın bu bir belge. O dönemde Erzurum'daki Rus yarbayının, ikinci topçu komutanının hatıratında çok açık bir şekilde ortaya konuyor. Yine bu olaya 20'li yaşlardayken cepheden dönerek burada katliama tanık olan Hürrem Sefa amca vardı. Sefa amca bu olayı bize bütün boyutlarıyla anlattı. Anlatırken ağlıyordu." şeklinde konuştu.
- "Halbuki asıl katliama uğrayan bu bölgenin insanları"
Prof. Dr. Kürkçüoğlu, Tepeköy'de 2010 yılında toplu mezarların ortaya çıkarılma kazılarını kendilerinin yaptığını anlattı.
Yeşilyayla köyündeki kazılarda olduğu gibi buradaki toplu mezarda da baba oğul ve anne kızın kucak kucağa öldürülmüş olduğunu gördüklerini ifade eden Erol Kürkçüoğlu, şunları kaydetti:
"Burada da bilhassa arka tarafta, Ermeni çetelerinden kaçma düşüncesiyle gittiklerini düşündüğümüz bir alanda 30 erkek cesedi çıkardık. Bir büyük beden ve bir küçük beden. Yani baba ve oğul, hepsi katledilmiş. Özetle Tepeköy dahil olmak üzere işgal altındaki bölgede Ermeni çeteleri yoğun bir şekilde katliam yapmışlar. Bugün işte Ermeniler dünyayı ayağa kaldırıyorlar. İşte 24 Nisan sendromu yaşamaya başladık. Halbuki asıl katliama uğrayan bu bölgenin insanları. Birinci Dünya Savaşı'nda en fazla sivil ahali kaybı, doğrudan doğruya Osmanlı ülkesinde Müslüman Türkler yaşamışlardır. Bilhassa savaşla uzaktan yakından alakaları olamayan kadınlar bu tarihlerde katliama uğramışlardır."
Kaynak: Diyarbakır Söz