Erdoğan'dan AB'ye mülteci resti: Güvenli bölge olmazsa kapıları açarız

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriyeli mültecilerin yükünü sadece Türkiye'nin çekemeyeceğini belirterek, "Misafir ettiklerimiz için başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyadan gerekli desteği alamadık. Destek verdiniz verdiniz, aksi halde bu yolculuk bizi farklı yerlere götürebilir. Farklı yer nedir? Güvenli bölge olmazsa kapıları açmak zorunda kalırız" dedi.

Erdoğan'dan AB'ye mülteci resti: Güvenli bölge olmazsa kapıları açarız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi İdlib tehdidi var. Bunun dışında Afganistan'dan gelenler var, vesaire. Bir taraftan geliyor, bir taraftan geri gönderiyoruz, bunlar var. Bu yolculuk bizi farklı yere doğru götürebilir. Farklı yer nedir? Böyle oldu oldu, olmadı, biz de kapıları açmak zorunda kalırız. Ya destek verecekseniz verin, vermeyecekseniz; kusura bakmayın bir yere kadar bu işe katlandık, katlanıyoruz. Bu yükü sadece biz mi çekeceğiz?" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, AK Parti'nin millet tarafından kurulduğuna işaret ederek, "Herhangi bir arkadaşımız kendi özel işi ve ilişkileri dahil, şayet herhangi bir konuyu, hizmetin önüne koyuyorsa, üstlendiği görevin hakkını veremiyor demektir. İstisnasız her birimiz, 'önce ülkem, milletime hizmet, partim' diyerek; işlerimize dört elle sarılmak mecburiyetindeyiz. Aksi halde sadece milletimize mahcup olmakla kalmaz, aynı zamanda hizmetkarı olduğumuz kutlu davaya da zarar veririz. Bizim rabbimizden başka yönelecek hiçbir mabudumuz, milletimizden başka yaslanacak hiçbir dayanağımız yoktur. Mahallemizde, beldemizde, ilçemizde, ilimizde, ülke genelinde bu anlayışla hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz. Hiçbir şehrimizin, fitne fücur tacirlerine prim vermeyeceğine inanıyorum. Biz dedikodulara asla kulak asmadan kendi işimize bakacağız, milletimizin bizden atalet değil, hizmet bekliyor" dedi.

'PARTİMİZİN 10 MİLYONUN ÜZERİNDE ÜYESİ VAR'

AK Parti'de 7'inci Olağan Kongre sürecinin 7 Ekim itibariyle başlayacağını hatırlatan Erdoğan, "Bu çerçevede üye listelerimizi güncelliyor, ölümler ve diğer sebeplerle kayıt düşenleri belirliyoruz. Üye sayımızda yüzde 95'den fazlası vefatlardan kaynaklanan yaklaşık 290 bin kişilik bir eksilme olduğunu gördük. Yeni üye kazandırma çalışması AK Parti teşkilatları için hiçbir zaman bitmeyecek daimi bir görevdir. Şu an itibarıyla partimizin 10 milyonun üzerinde üyesi var. Böyle büyük bir üye kaydına mensup başka parti söz konusu değil. Tüm bu çalışmaların önümüzdeki Temmuz'a kadar bitirilmesini hedefliyoruz. Ondan sonra büyük kongre tarihini belirleyecek ve milletimizle paylaşacağız" diye konuştu.

'YENİKAPI RUHUNA İLK DARBE 'KONTROLLÜ DARBE' SÖYLEMİYLE VURULDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'un üzerinde önemle durulması gereken bir milat olduğunu, yurt genelinde darbeye direnen tüm kesimleri 'Türkiye' ortak paydasında bir araya getirmek için çalıştıklarının altını çizdi. Erdoğan, "Hatta millet ihanete direnirken, darbecilerle anlaşıp, tankların arasında kaçan CHP yönetimine bile el uzattık. Yenikapı'da sergilediğimiz dayanışma tablosu bunun ilk adımını oluşturdu. Yenikapı'da muhalefeti ve iktidarıyla Türkiye olarak gerçekten tarihi bir dayanışma tablosu sergiledik. Tankların arasından kaçıp gidenleri de biz buraya davet ettik. Son ana kadar yine kaçıyordu, biz buna rağmen onu da kabul ettik. Biz, ülkemizin birliği berberliği için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece FETO ihanet çetesine değil, onların arkasındaki kirli ellere de çok anlamlı bir mesaj verdik. İyi niyetli tüm çabalarımıza rağmen, o tabloyu devam ettirmek mümkün olmadı. Yenikapı ruhuna ilk darbe, 'kontrollü darbe' söylemiyle bizzat CHP Genel Başkanı tarafından vuruldu" dedi.

'MİLLİ İRADE DÜŞMANLARIYLA YOL YÜRÜMEYİ TERCİH ETTİ'

CHP'nin, FETO'nun tezlerini sahiplenerek kısa sürede fabrika ayarlarına geri döndüğünü ifade eden Erdoğan, "Bununla kalmayan CHP, tarihimizin en büyük ihaneti karşısında, anayasal çerçevede devreye aldığımız OHAL uygulamasına saldırdı. Daha pek çok söylemi ve eylemiyle bu parti ülkemiz için kritik bir dönemde FETÖ ile mücadeleyi zaafa uğratmaya çalıştı. 17-25 Aralık girişiminden bu yana, CHP ve şürekâsına maalesef terörle mücadelenin siyaset üstü olduğunu, ülkemiz ve milletimiz açısından bir beka meselesi olduğunu anlatamadık. Milli meselelerin, günlük siyaset tartışmalarına kurban edilmemesi gerektiğini bunlara bir türlü öğretemedik. Millet safında yer almak varken, artık diyet borçlarından mı, siyaset hırslarından mı, basiretsizliklerinden mi bilmiyoruz CHP ekibi hep milli irade düşmanlarıyla yol yürümeyi tercih etti" şeklinde konuştu.

'CUMHUR İTTİFAKI YENİKAPI RUHUNUN ÇELİKLEŞMİŞ HALİDİR'

CHP'nin, 'FETÖ', 'terörle mücadele', 'egemenlik haklarının korunması' diye bir derdinin olmadığını savunan Erdoğan, "CHP’nin tutarsızlıkları karşısında biz de AK Parti olarak MHP ile Yenikapı'da başlattığımız işbirliğini yeni bir safhaya taşıdık. Cumhur İttifakı, 15 Temmuz direnişinin siyasi alana yansımasıdır. Cumhur İttifakı, Yenikapı ruhunun çelikleşmiş halidir. Cumhur İttifakı milletimizin her bir ferdinin parçası olduğu 82 milyonluk büyük Türkiye ittifakının lokomotifidir. Cumhur İttifakı milli güvenliğimizin tahkimi yanında Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türk demokrasisine vurulan vesayet zincirlerinin kırılması yönünde tarihi adımlar atmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

'SONUÇLARI YAKINDA MİLLETİMİZLE PAYLAŞACAĞIZ'

Erdoğan, CHP'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden rahatsız olduğunu; ancak, bu sistemden geriye dönüşün olmadığını vurguladı. Sistemde uygulamadan veya eski alışkanlıklardan kaynaklanan bazı eksikliklerin olabileceğini ifade eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yürüttüğümüz tüm eksiklikleri belirledik, çözüm yollarını ortaya koyduk. Sorun alanlarının çoğunun sistemden değil, uygulamadan kaynaklandığını tespit etiğimiz için, nispeten işimizin kolay olduğunu görüyoruz. Bu sonuçları yakında milletimizle paylaşacağız. Nereden nereye geldik, bunu milletimizle paylaşacağız. Ardından da yürütmeye ilişkin kısımları Cumhurbaşkanlığı olarak biz, yasamaya ilişkin kısımları Meclis, siyasi alanı da Genel Merkez hayata geçirecek" ifadelerini kullandı.

'BELKİ ÜÇÜNCÜ SONDAJ GEMİMİZ DE GELEBİLİR'

Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarına ilişkin ise "Bundan önce kiralama yöntemleriyle gidiyor, dileniyor ve büyük rakamlarla gemiler alıyorduk. Ama şimdi artık kendimize ait iki adet sondaj, iki adet sismik araştırma gemimiz var. Bir ihtimal belki üçüncü sondaj gemimizin de gelme durumu söz konusu olabilir. Doğu Akdeniz'de biz, 'şu ne diyor', 'bu ne diyor' değil, 'biz ne diyoruz' biz buna bakıyoruz. Şu anda gemilerimiz bölgede, bütün fırkateynlerimiz, korvetlerimiz yanlarında. Uçaklarımız her an hazır, kimse burada bizim hakkımız olan konulardan, bizi mahrum etmeye kalkamaz. Burada Kuzey Kıbrıs'taki bizim soydaşlarımızın hakları var. Bizim, garantör ülke olarak söz söyleme haklarımız var. Bütün bu haklarımızın sonuna kadar savunucusu olacağız, onların yerinde takibini devam ettireceğiz" diye konuştu.

'YAPTIRIM TEHDİTLERİ BİZİ KORKUTMAZ'

Hava Savunma Sistemleri, yeni nesil savaş uçakları ve yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin tedariki konusunda Türkiye'nin önüne engeller çıkartıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hiç şüpheniz olmasın; önümüze çıkan her engel, bir süre sonra aynı teknoloji ve ürünü kendimizin geliştirmesiyle anlamsız hale gelecektir. Ülkemize yönelik yaptırım tehditleri bizi korkutmaz, geri adım attırmaz, tam tersine yürüdüğümüz yoldaki kararlılığımızı perçinler. Biz sürekli birilerinden korkar halde yaşarsak, bilesiniz ki yaşama hakkınız olmaz, hakkımız olmaz. Önümüzdeki dönem bu bakımdan tarihi önemde gelişmeleri hep birlikte yaşayacağımız bir dönem olacaktır. Biz bu yolda yürürken birçok korkakları da tanıdık yani onu da bilesiniz bize korkaklık noktasında nasihatte bulunanları da iyi biliriz bunu da biliniz. Bugün parlamentoda olan siyasi partilerin içinde de bu korkakların boyunu, posunu, her şeyini gayet iyi biliriz. Bize Ortadoğu’da ne işiniz var diyenlerin bunu niye söyledikleri belli. Ama ne işimiz olduğunu da onlara gösterdik, gösteriyoruz, göstereceğiz."

'KAPILARI AÇMAK ZORUNDA KALIRIZ'

Türkiye'nin 3 milyon 650 bini bulan Suriyeli sığınmacıya 8 yıldır ev sahipliği yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz ensar olmaya talip olduk. Allah göstermesin muhacir de olabilirdik. Suriyeliler için güvenli bölgede yerel mimariyle 250-300 metrekarelik konutlar yapılabilir. Bir de çevresinde ufak bahçesi olsa. Onu da ekip biçse, bu insanlar hiç olmazsa hazır balık değil, balık tutmayı da orada öğrenmiş olur. Ülkemizde artık 3 milyon 650 bin, şimdi İdlib tehdidi var. Bunun dışında Afganistan'dan gelenler var vesaire. Bir taraftan geliyor, bir taraftan geri gönderiyoruz, bunlar var. Bu yolculuk bizi farklı yere doğru götürebilir. Farklı yer nedir? Böyle oldu oldu, olmadı, biz de kapıları açmak zorunda kalırız. Ya destek verecekseniz verin, vermeyecekseniz; kusura bakmayın bir yere kadar bu işe katlandık, katlanıyoruz. Bu yükü sadece biz mi çekeceğiz? Bu insanlara, bu tür zulme, kusura bakmayın biz vesile olamayız. Siz de bakalım nasıl taşınırmış bunu bir görün. Misafir ettiğimiz sığınmacıların yükünün paylaşımı konusunda, AB başta olmak üzere, bugün buradan söylüyorum; dünyadan olması gereken desteği alamadık, almak için de bunu yapmak zorunda kalabiliriz, bunu söylüyorum. Tabii bu işleri yoluna koyana kadar bu desteğimizi vermeye devam edeceğiz."

'KENDİ İMKANLARIMIZLA BU İŞE BAŞLAYACAĞIZ'

İdlib'deki gelişmelerin Türkiye'ye yönelik sayıları milyonları bulabilecek yeni bir sığınmacı tehlikesini ortaya çıkardığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

Rusya ile yakın işbirliği içinde İdlib'i güvenli halde tutarak, buradaki insanları kendi  evlerinde yaşamalarını temin etmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin önemli bir bölümünün yaşadığı Fırat'ın doğusu ile Irak sınırı arasındaki Suriye topraklarını da güvenli hale getirecek adımlar atıyoruz. Amerika ile bu konuda bir mutabakata varmanın çabası içindeyiz. Geçmişteki tecrübelerimiz bu tür konularda bizi ihtiyatlı davranmaya itiyor. Nitekim tüm gelişmeler, bizim istediğimiz güvenli bölge ile muhataplarımızın kafasındaki güvenli bölge arasında çok ciddi farklar olduğunu gösteriyor. İdlib tarafında milyonlarca yeni sığınmacı tehdidiyle karşı karşıya bulunan Türkiye'nin, Fırat'ın doğusundaki duruma daha fazla seyirci kalma şansı yoktur. Geçtiğimiz günlerde de ifade ettiğim gibi; Eylül’ün son haftasına kadar, Fırat’ın doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şeklinde fiilen başlatma durumundayız. Bunu Amerikalı dostlarımızla birlikte yapmak hepimiz için en ideal yoldur. Ama böyle bir zemin oluşmazsa, hazırlıklarımız tamam, kendi imkanlarımızla bu işe başlayacağız."

'ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERN MÜCADELEYLE GEÇECEKTİR'

Erdoğan, "Hedefimiz; ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizden en az 1 milyonunu, 450 kilometrelik bu sınır hattı boyunca oluşturacağımız bu güvenli bölgede iskan etmektir. Gerekirse dostlarımızdan alacağımız desteklerle yeni şehirler inşa ederek, bu bölgeyi Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmektir. Önümüzdeki günler ve aylar bu çerçevede vereceğimiz büyük mücadeleyle geçecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılacağını, burada ikili görüşmeler yapacağını ve AK Parti'nin de 4-6 Ekim tarihleri arasında Kızılcahamam'da genişletilmiş istişare toplantısı yapacağını belirtti.

Kaynak: Diyarbakır Söz