CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı'ndaki konuşmasında, terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara değinerek, "Türkiye, 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör belasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bugüne kadar terör sorununu ülkenin gündeminden kaldırmak, bu meseleye kalıcı çözüm bulmak için çok farklı yöntemler denendi. Güvenlik güçlerimiz askeriyle, polisiyle, istihbaratçısı ve korucusuyla hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan canları pahasına 32 yıl boyunca teröristle mücadele etti. Siyasi irade ve hükümetler de bu süreçte üzerlerine düşenleri yapmanın çabası içinde oldu. Ancak son 1 yıldır yaşanan süreç terörle mücadele tarihimizin en kritik, en önemli dönemini oluşturmaktadır. Askeri operasyonlar kararlı şekilde sürerken, halkın desteği de bugüne kadar görülmedik ölçüde devletin yanında yer almıştır" dedi.
"KENDİ UÇAK GEMİMİZİ YAPACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burgazada Korveti'nin denize indirilmesi ve Kınalıada Korveti'nin ilk kaynak törenine katıldı. İstanbul Tersanesi Komutanlığı'nda gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu da yer aldı. Törende hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kendi uçak gemisini yapacağını bildirerek, "İnşallah bugün olduğu gibi ülke güvenliğimiz açısından kritik önemi olan bu tür projelerin sayılarını artırarak sürdüreceğiz. Artık biz kendi uçak gemimizi yapar hale geleceğiz ve uçak gemimizi de inşallah yapacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi uçak gemisine de sahip olacak. Bunu da başaracağız. Hiçbir engel yok. İnanırsanız başarırsınız. Şu anda evelallah bu azim ve kararlılıkta olan bir hükümet vardır, bir devlet vardır" ifadelerini kullandı.
"İÇİNDE YER ALDIĞIMIZ BÖLGE, DEVLETLER MEZARLIĞIDIR"
Tarih boyunca askeri, siyasi, kültürel ve toplumsal olarak güçlü olmayan birçok devletin çok kısa sürede yıkılıp gittiğini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin bilhassa savunma sanayii ve askeri konularında atalete düşme, durma, duraksama gibi bir lüksü yoktur. Her şeyden önce ülkemizin içinde yer aldığı stratejik coğrafya buna izin vermiyor. Tarih boyunca farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış bu bölge, insanlık tarihinin nüvelerini bünyesinde barındıran bir açık hava müzesidir. Anadolu'nun, Ortadoğu'nun tarihi okunmadan dünya tarihinin anlaşılması, tam olarak kavranması mümkün değildir. Ancak içinde yer aldığımız bölge aynı zamanda devletler mezarlığıdır. Askeri, siyasi, kültürel ve toplumsal olarak güçlü olmayan nice devlet bu meşakkatli coğrafyada çok kısa sürede yıkılıp gitmiştir. Sadece kendilerini yenileyen, zamanın ruhunu iyi okuyan, geleceğe dair bir vizyonu, hedefi olan, en önemlisi cazibe merkezi olmayı sürdüren milletler bu coğrafyada asırlar boyu varlıklarını koruyabilmişlerdir. Osmanlı Devleti, bunun en somut, en güzel örneğidir" diye konuştu.
"ZÜCCACİYE DÜKKANINA GİREN FİL MİSALİ HER TARAFI YIKMAK, SİZİ GERÇEK ANLAMDA GÜÇLÜ KILMAZ"
Bir devletin kapasitesi ve askeri kabiliyetleriyle kem gözlere korku salarken, umudunu kendisine bağlamış dostlarını da koruyabilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle bir başka ifadeyi burada kullanmak istiyorum. Sert güç unsurlarıyla beraber yumuşak güç unsurlarına da sahip olan ülkeler tarihte kalıcı izler bırakabilmişlerdir. Bunların birini diğerine tercih etmek, hele hele sert güç imkanlarının önemini hafife almak felakete zemin hazırlamaktır. Hiç kimse 'Ben kültürel ve siyasi olarak iyi bir yerdeyim, askeri açıdan güçlü olmasam da olur' diyemez. Aynı şekilde züccaciye dükkanına giren fil misali her tarafı ezip geçmek, yıkmak da sizi gerçek anlamda güçlü kılmaz. Yapılması gereken ülkenin tüm potansiyelini, elinin altındaki tüm imkanları aynı hedef ve idealler doğrultusunda ince bir siyasetle harekete geçirmektir. İnsanların zihnine ve duygularına aynı anda hitap etmeyi başarmamız gerekiyor. Unutmayalım ki iddia sahibi olmak, imkan sahibi olmayı da gerektirir. Bir devlet gücü, kapasitesi, askeri kabiliyetleriyle kem gözlere korku salarken, umudunu kendisine bağlamış dostlarını da koruyabilmelidir. Son yıllarda iç ve dış politikamızda yaşanan hadiselerin bu gerçeği çok net ve çarpıcı şekilde ortaya koyduğuna inanıyorum"
"GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ 32 YIL BOYUNCA TERÖRİSTLE MÜCADELE ETTİ"
Terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara değinen Erdoğan, güvenlik güçlerinin canları pahasına 32 yıl boyunca teröristle mücadele ettiğini vurgulayarak, "Türkiye, 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör belasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bugüne kadar terör sorununu ülkenin gündeminden kaldırmak, bu meseleye kalıcı çözüm bulmak için çok farklı yöntemler denendi. Güvenlik güçlerimiz askeriyle, polisiyle, istihbaratçısı ve korucusuyla hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan canları pahasına 32 yıl boyunca teröristle mücadele etti. Siyasi irade ve hükümetler de bu süreçte üzerlerine düşenleri yapmanın çabası içinde oldu. Ancak son 1 yıldır yaşanan süreç terörle mücadele tarihimizin en kritik, en önemli dönemini oluşturmaktadır. Askeri operasyonlar kararlı şekilde sürerken, halkın desteği de bugüne kadar görülmedik ölçüde devletin yanında yer almıştır" dedi.
"OPERASYONLAR, ÖRGÜTE BÜYÜK DARBE VURDU"
Terörle mücadele operasyonlarının örgüte büyük darbe vurduğunu belirten Erdoğan, "2009 yılından itibaren farklı isimler altında hayata geçirdiğimiz demokratikleşme adımları ve reformlar bölge halkına sorunun kaynağının örgüt olduğunu tartışmasız şekilde gösterdi. Bölge halkı bu süreçte devletin iyi niyetini, samimiyetini, bölgeye gerçekleştirdiği tarihi nitelikteki yatırımları bizzat tecrübe etti. Bölücü terör örgütünün ise hizmetleri ve yatırımları engellemek, bölgeyi karanlığa, cahilliğe, yokluk ve yoksulluğa mahkum etmek için çalıştığı iyice anlaşıldı. Bölge halkının 20 Temmuz'dan itibaren tüm tehditlere ve baskılara rağmen örgütün yanında yer almamasının en büyük sebebi budur. Bunun yanında güvenlik birimlerimizin ilk günden itibaren büyük bir titizlikle koordinasyon ve hukuk sınırları içinde yürüttüğü operasyonlar, örgüte büyük darbe vurdu. Böylece ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine yönelik en büyük saldırı boşa çıkarıldı" ifadelerini kullandı.
"7 BİN 600'ÜN ÜZERİNDE TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"
Yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda 7 bin 600'ün üzerinde teröristin etkisiz hale getirildiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Örgüt tarihinin en büyük hezimetini yaşadı. Yurt içinde ve yurt dışında icra edilen operasyonlar sonucunda 7 bin 600'ün üzerinde terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlerin yığınaklarının, barınma alanlarının çok önemli bölücü yok edildi, tahrip edildi. Örgütün medya ve siyasetteki uzantılarının gayretleri, Tanışık Köyü'ndeki vahşeti, İstanbul ve Ankara'daki canlı bomba eylemleri, camilere, okullara, hastanelere yönelik kalleşçe saldırıları perdelemeye yetmedi. Bu çevrelerin Kandil'deki eli kanlı canilerden ekolojik kahraman ve cici çocuk çıkarma projesi büyük bir hüsrana uğradı. Ben bu vesileyle askerinden polisine, istihbaratçısından korucusuna kadar bölgede desten yazan tüm güvenlik birimlerimizi gönülden tebrik ediyorum"
BAŞBAKAN YILDIRIM: HER GEMİNİN DENİZE İNİŞİNDE DUYGUSAL HALİM ÇOK FARKLI OLUYOR
Törende bir konuşma yapan Başbakan Binali Yıldırım ise, "Deniz Kuvvetlerimizin gurur günü, bugün benim için de ayrı bir gurur günü. Bir gemi inşa yüksek mühendisi olarak her geminin denize inişinde benim duygusal halim çok farklı oluyor. Çünkü bu törenlerde asıl sıkıntıyı arkanızda gördüğünüz bu eserin gerçek mimarları yaşıyor. Yaz olur, sıcak olur, yağlar erir, konuşmalar uzarsa geminin kızakta kalma riski artar. Kış olur, yağlar, donar, konuşmalarsa uzarsa yine geminin kızakta kalma riski olur. Bu kadar emeğin sonucu bu denize inmede yaşanacak bir aksaklık bu kardeşlerimiz, mühendislerimiz için hiç ama hiç hayal etmedikleri, asla ve asla olmasını istemedikleri bir iştir. O yüzden konuşmamız kısa tutmaya gayret edeceğim" ifadelerini kullandı.
"ÜLKEMİZİN BULUNDUĞU KONUM İTİBARİYLE GÜÇLÜ OLMAKTAN BAŞKA ÇARESİ YOK"
Yerli ve milli kaynak vurgusu yapan Başbakan Yıldırım, "Güçlü ülke, güçlü orduyla mümkün. Ülkemizin bulunduğu konum itibariyle güçlü olmaktan başka hiçbir çaresi yok. Zira etrafımız ateş çemberi ve birçok mazlum milletler bizim desteğimizi bekliyor. Bizden umut bekliyor. Onun için sadece savunma kabiliyetimizi geliştirmek yetmez. Aynı zamanda caydırıcılık kabiliyetimizi gerçekleştirmek zorundayız. Bunu da yaparken yerli ve milli kaynaklara dayanmamız gerekir. Dışarıdan aldığınız her ekipman günün birinde size çaresizliği de beraber getirir. 74 Çıkarma Harekatı'nda biz bunu gördük. O güne kadar bizim dostlarımız olan ve her anlamda stratejik ortaklıklarını tekrarlayanlar birden bire bizi zorda bırakmak için gereken adımları atmakta asla tereddüt göstermediler. Bu topraklarda var olmanın olmazsa olmaz şartı güçlü olmak, güçlü olmaya da devam etmektir" diye konuştu.
SAVUNMA BAKANI IŞIK: BU COĞRAFYADA VAR OLMANIN ŞARTLARINDAN BİRİ GÜÇLÜ SİLAHLI KUVVETLER
Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da Türkiye için güçlü olmanın bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Bir ülkenin güçlü olması noktasında pek çok faktör, unsur sayılabilir. Ama ben 3 unsurun özellikle dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan birisi güçlü demokrasi. İkinci önemli unsur, güçlü ekonomi. Bir diğer önemli nokta da güçlü Silahlı Kuvvetler. Bu coğrafyada var olmanın, güçlü olmanın olmazsa olmaz şartlarından biri de güçlü Silahlı Kuvvetler'dir. Bir Silahlı Kuvvetler'in gücünü ortaya koyan iki önemli unsurdan biri ve en önemlisi nitelikli insan kaynağıdır. Dünyanın en güçlü, nitelikli insan kaynağına sahip olan ordularından bir tanesine sahibiz. İşte bu noktada, bu insan kaynağının, bu güçlü hazinenin daha da geliştirilmesi ve çağın en güçlü konumuna ulaşması için Milli Savunma Bakanlığı olarak Anayasa'mızın, kanunlarımızın ve mevzuatımızın bize yüklediği görev, yetki ve sorumluluğu büyük bir kararlılık ve azimle yerine getireceğimizin bilinmesini isterim"
KORVETİ EMİNE ERDOĞAN DENİZE İNDİRDİ
Kınalıada Korveti’nin ilk kaynağını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaparken, Burgazada Korveti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan tarafından denize indirildi. Burgazada Korveti, Emine Erdoğan'ın "Burgazada Gemisi, seni denize indiriyorum. Vatanıma, milletime hayırlı ve uğurlu olmanı; şanlı Türk bayrağını denizlerde şeref ve başarıyla dalgalandırmanı diliyorum. Bahtın açık, denizlerin sakin, pruvan neta olsun" sözlerinin ardından denize indi.
Tören bitiminde de devletin zirvesi birlikte fotoğraf verdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz