Erdoğan: Çevreye zarar veren her teknoloji, namlusu insana dönmüş bir silahtır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel ölçekte iddiaları bulunan bir ülke olarak, güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme hedeflerinden taviz vermediklerini belirterek, "Ancak bunu yaparken başkaları gibi alın terini sömürmeyi, tabiatı tahrip etmeyi de kesinlikle hoş göremeyiz. Ülkemizi kalkındırırken, üretimimizi artırırken bunu çevreye duyarlı bir anlayışla yapmamız gerekiyor. Çevreye zarar veren her teknoloji, hayatımızı ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın namlusu insana dönmüş bir silahtan başka bir şey değildir" dedi.

Erdoğan: Çevreye zarar veren her teknoloji, namlusu insana dönmüş bir silahtır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde 26 yeni fabrika ve altyapı çalışmasının açılış törenine katıldı.

Erdoğan, açılış töreninde, kurdele keserken şunları söyledi: “Son demlerde, bir taraftan Karadeniz doğusunda sel afeti; ardından Antalya, Muğla tüm bu bölgelerde yangın afetleri; bir diğer taraftan son olarak yine Bartın, Sinop, Kastamonu’daki felaket, izahı adeta mümkün olmayan felaketler.

Bizim de biliyorsunuz kurulu bir AFAD’ımız var. AFAD’ın kuruluş sebebi nedir? İşte bütün bu afetlerde AFAD, herkesin ortaya çıkıp da para toplaması falan değil, böyle bir kuruluşumuz var. Nasıl Kızılay belli zamanlarda her türlü afette hemen oralara ulaşıyor; bu tür zamanlarda, birileri bunu fırsata dönüştürüp buralardan bir şey toplamasın, gelsin AFAD’a parasını göndersin, AFAD da bunu gerekli olan yerlerde kullansın diye burayı kurduk.

AFAD’ımızda bütün bu felaketlerle ilgili açılan hesaba, özellikle birinci derecede iş adamlarımızın desteklerini bekliyoruz. Şu anda mesela Antalya’da, Alanya’da, Manavgat’ta konutlar yükselmeye başladı. Aynı şekilde yine Muğla’da, ilçelerinde konutlar başladı. Hedefimiz bir yıl içinde bu konutları bitirmek. Bakın bugün Ankara’ya gelirken bir arkadaşım şunu söyledi. ‘Almanya’da şu anda aylar geçti, elektriğimiz, suyumuz yok.’ Biz, haftasında helikopterlerle hemen jeneratörleri en yüksek noktalara indirdik, orada da küçük jeneratörlerle evlere dağıtımı yaptık.

“HAZIR DEĞİLSENİZ AĞLAR DÖVÜNÜRSÜNÜZ”

Hazırsanız anında işi bitirirsiniz. Bu tür şeylere hazır değilseniz o zaman da sadece ağlar, dövünürsünüz. Ne demek istediğimi zaten sizler de anladınız.”

Erdoğan, törendeki konuşmasında ise özetle şunları söyledi:

ÜLKEMİZ EKONOMİSİNE GÜVENİN İŞARETİ:

“Açılışını yaptığımız bu tesislerin önemli bir ortak özelliği bulunuyor. Bu fabrikaların tamamı, salgın sürecinde yatırımlarını tamamlayarak faaliyete geçmiştir. Tüm dünyada belirsizliğin hüküm sürdüğü, tedarik zincirlerinde aksamaların olduğu, birçok ülkede ticari hayatın neredeyse durma noktasına geldiği bir dönemde, Türk iş dünyası yatırımlarına hız vermiştir. Ülkemiz ekonomisine duyulan güvenin bir işareti olan bu yatırımlar için sanayicilerimizin her birine teşekkür ediyorum.

FELAKET TELLALLARINA VERİLMİŞ EN GÜZEL CEVAP:

Salgının başından beri sürekli ‘yandık, bittik, battık’ diyerek millete karamsarlık pompalayan felaket tellallarına verilmiş en güzel cevaptır. Türkiye, kendi ülkelerine yabancıların gözünden bakan öz güven yoksunu kifayetsizlere rağmen ekonomide, üretimde, tarımda, ticarette başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe taşımaktadır.

SIRÇA KÖŞKLERDEN AHKAM KESMEK YERİNE BURAYI ZİYARET EDİN:

Bu başarının mimarları ise Türkiye’nin gerçek potansiyelini bilerek yatırımlarını artıran sanayicilerimiz, iş adamlarımız ve onlara omuz veren emekçi kardeşlerimizdir. 1 milyar 600 milyon liralık bir yatırım bedeliyle hayata geçen bu fabrikalar, salgın döneminde 1.670 kardeşimize iş imkanı sundu. Biz de bu kritik süreçte sağladığımız destek ve teşviklerle daima yatırımcılarımızın yanında olduk. Bugün hizmete aldığımız tesislerin büyük çoğunluğuna teşvik belgesi vererek, devletimizin imkanlarından faydalandırdık. Bu bölge, 16 yıl önce çorak bir arazi iken attığımız adımlar sayesinde bugün yaklaşık 11 milyon metrekarelik bir alanda, 111 firmaya ev sahipliği yapan örnek bir üretim üssüne dönüşmüştür. Türkiye’nin kapasitesini, Türk sanayisinin gücünü görmek isteyenleri sırça köşklerinden ahkam kesmek yerine gelip burayı ziyaret etmeye davet ediyorum.

EKONOMİ UZUN YILLAR SONRA İLK DEFA KENDİ MECRASINI BULUYOR:

Türkiye, siyaset, demokrasi, diplomasi yanında ekonomide de köklü bir dönüşümden geçiyor. Marshall yardımlarından beri küresel üretim ağının çeperinde tutunan ekonomimiz, uzun yıllar sonra ilk defa kendi mecrasını yine kendi gücü ile buluyor. İhracat ve sanayi başta olmak üzere tüm temel veriler, Türk ekonomisinde yaşanan bu tarihi değişimi ortaya koyuyor.

İHRACATTA İLK DEFA 200 MİLYAR DOLARI AŞTIK:

Dünya ekonomisinin yüzde 3 küçüldüğü, küresel ticaretin yüzde 10’a kadar daraldığı 2020 yılında biz, yüzde 1,8 büyüme kaydettik. Bu oranla G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık. Aynı şekilde 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7’lik bir büyümeyi yakaladık. İnşallah ikinci çeyreği de ciddi bir büyüme ile kapatacağız. Özellikle sanayi ve üretim tarafından güzel haberler alıyoruz. Sanayi üretimi, haziran ayı itibarı ile çeyreklik bazda yüzde 41; yıllık bazda ise yüzde 24 artış gösterdi. Bu rakamlarla Türkiye, sanayi üretim endeksinde Avrupa ülkeleri arasında zirveye yerleşti. İhracatta ise yılın ilk yarısını rekorla kapattık. Temmuz ayında ihracatımız yüzde 10 artışla 16,4 milyar dolara ulaştı. İhracatta ilk defa 200 milyar dolar rakamını aşmış olduk.

TÜRK EKONOMİSİ, GİRİŞİM EKONOMİSİNE DÖNÜŞÜYOR:

Türk ekonomisi, talep, üretim, ihracat açısından dengeli bir çizgide ilerleyerek günden güne bir girişim ekonomisine dönüşüyor. Ülkemizin geleceği bakımından bu değişimi, en az savunma sanayinde elde ettiğimiz tarihi başarılar kadar önemsiyoruz.

TÜRKİYE ARTIK YENİ BİR LİGE YÜKSELİYOR:

Türkiye, bir taraftan ayağına vurulan prangaları parçalarken diğer taraftan özellikle üretim ve ihracatta, dünyada artık yeni bir lige yükseliyor. Büyümeden sanayi üretimine, ihracattan güven endekslerine kadar tüm göstergelerde yaşanan pozitif gelişmeler, istihdama da yansımıştır. Geçtiğimiz hafta açıklanan haziran ayı işsizlik rakamlarında, işsizlik rekor düşüşle yüzde 10,6’ya geriledi.

EKONOMİ, ATILIM VE ŞAHLANIŞ DÖNEMİNE GİRDİĞİNİ İSPATLADI:

Böylece Türk ekonomisi, toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu. Bu gerçeği, uzun süredir ülkemize tarafgir davranan yabancı kuruluşlar da kabullenmeye başladı. Uluslararası basında hemen her gün, Türk şirketleri ile ilgili övgü dolu haberlere rastlıyoruz. Yabancı kuruluşların, ülkemize dair büyüme tahminlerini yukarı doğru güncellediklerini görüyoruz. Aynı şekilde uluslararası yatırımcıların Türk piyasalarına yönelik ilgilerinin de arttığına şahit oluyoruz. Turizm sektöründeki canlanma, yangın felaketine rağmen devam ediyor.

ÇEVREYE ZARAR VEREN HER TEKNOLOJİ BİR SİLAH:

Burada bir hususu, özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum. Küresel ölçekte iddiaları bulunan bir ülke olarak, elbette güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme hedefimizden asla taviz vermiyoruz. Ancak, bunu yaparken başkaları gibi alın terini sömürmeyi, tabiatı tahrip etmeyi de kesinlikle hoş göremeyiz. Ülkemizi kalkındırırken, üretimimizi artırırken bunu çevreye duyarlı bir anlayışla yapmamız gerekiyor. Çevreye zarar veren her teknolojiyi, hayatımızı ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın, namlusu insana dönmüş bir silahtan başka bir şey değildir. İçinde bulunduğumuz ekosistemi tahrip eden her adımın sonu, felakettir.

VAHŞİ BÜYÜME YERİNE MERHAMETLİ BÜYÜME:

Bunun için vahşi büyüme yerine her alanda merhametli büyüme prensibini gözetmemiz gerektiğine inanıyorum. İnsanlık olarak birçok şeyin en iyisini üretebiliriz. Ama tabiatta sahip olduğumuz değerleri bir kez kaybettik mi bir daha yerine yenisini koyamayız.

KARBON AYAK İZİMİZİN ACI SONUÇLARINI HEP BİRLİKTE HİSSEDİYORUZ:

Şiddetli hava olayları, son dönemde yaşadığımız yangın, sel, müsilaj gibi afetler, ülkemizi nasıl bir tehlikenin beklediğini açıkça gösteriyor. Karbon ayak izimizin iklim dengesi üzerinde sebep olduğu etkileri ve bunun acı sonuçlarını hep birlikte hissediyoruz. Büyük yangınların çıkışını tetikleyen sıcak hava dalgalarına yol açan karbon salınımını azaltma noktasında herkese düşen görevler bulunuyor.

YEŞİLE VE ÇEVREYE SAYGILI DÖNÜŞÜM:

Sanayimizin yeşile ve çevreye saygılı bir dönüşüm içinde olması şarttır. Dijitalleşme, yapay zeka ve yeşil büyüme gibi konulara daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Milli teknoloji hamlemizle bu bakımdan zaten önemli bir başlangıç yapmıştık. Önümüzdeki dönemde yeşil ekonominin gerisinde kalmamak için ilave tedbirleri hayata geçireceğiz. Bu süreçte özellikle imalat sanayimizi destekleyecek adımlar atacağız.

TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPANLAR KAZANACAK, KAZANDIRACAK:

 Başta savunma sanayi olmak üzere tüm sektörlerde müthiş bir ivme yakalayan Ankara, ülkemizin en önemli üretim üslerinden biri haline geliyor. Son 19 yılda şehrin ihracatı 5 kattan fazla artarak 8 milyar dolara ulaştı. Tüm bu başarılara rağmen, Ankara’nın sahip olduğu sanayi ve teknoloji potansiyelini göz önüne aldığımızda, bu rakamları yeterli bulmuyoruz. El birliği ve eş güdüm içinde çalışarak, Ankara sanayisini hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor. Bunun için sizlerden, muhalefetin sahte gündemleri yerine asıl gündemimiz olan üretime, ihracata, yatırıma, inovasyona odaklanmanızı bekliyorum. Türkiye’ye yatırım yapanlar hem kazanacak hem de kazandıracaktır. Bu noktada, siz sanayici kardeşlerime güveniyorum.”

Kaynak: Diyarbakır Söz