HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Parlamento Meydanı'nda seçmenlerine seslendi. İktidarın tekçi anlayışa sahip olduğunu ileri sürerek çok renkliliği savunduklarını kaydeden Demirtaş şunları söyledi:"7 Haziran’da da çok önemli bir görevi yerine getirip, bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak Kürt’ü, Alevisi, Sünni’si, Türk’ü ile el ele vererek 'ülkemizin yarınlarında söz sahibi olmak, özgür bir ülke, özgür bir gelecek yaratmak istiyoruz' diyen hepiniz sandık başına gittiğiniz tarihi bir karar verdiniz. İyi de yaptınız ve HDP’yi yüzde 13 gibi bir oyla parlamentoya taşıyarak tek başına diktatörlük, tek başına sultanlık, rüyası görenlerin rüyasını kabusa çevirdiniz. İyi de yaptınız.
'TARİHİ BİR SEÇİMDİ'
Bu hepimiz açısından tarihi ve çok önemli bir seçimdi. Çünkü sadece siyasi partiler arasında bir yarış, tercih, siyasi partiler arasında seçim değildi bu. Son derece tarihi, ideolojik, yeni bir kırılma yaşıyor Türkiye. Ya tek adam ve tek parti sistemi, bir kişi etrafında örgütlenmiş devlet anlayışı bir tür diktatörlük ve onun zihin dünyasındaki ideolojik toplumsal baskı mekanizmaları. Yani onun dünyasında her şey tek olacak. Bizim dünyamızda ise yaratan Allah’tan başka tek yoktur. Çoğuluz, çoğuz, çok kimlikliyiz, çok dilliyiz, çok inançlıyız. Aramızda bu kadar bariz fark var. O hep tek din, tek mezhep, tek inanç, tek parti tek adam üzerine her şeyini inşa etti. Oysa biz HDP olarak tıpkı kendi yaşadığımız anavatanımız, coğrafyamızın renkliliği gibi çok sesliği gibi bir çiçek bahçesi hayal ettik. HDP işte bu gerçek üzerine kurulmuş bir partidir. O topraklar Anadolu, Mezopotamya, Kürdistan toprakları hiçbir zaman tek olmadı, medeniyetin beşiği oldu. O topraklarda 30’a yakın medeniyetin izi, yüzlerce dilin izi vardır. Bu vatanımızın gerçeğidir. Her birimiz farklılığımız ile o ülkenin kenar süsü değiliz. Türk’üz, Kürt’üz, Çerkez’iz, Arap’ız, Ermeni’yiz hep birlikte o vatanın sahibiyiz. Acılarını çektik o toprakların. Kimimiz işkencesini, sürgününü, katliamını yaşadık, kimimiz o topraklar uğruna canımızı verdik, darbelerini gördük. Kimimiz köyü yakılarak, işkence uygulamaları altında o toprakları vatan ettik. Biz o vatanı böldürmeyiz. Asıl biz size o vatanı böldürmeyiz. Siz Irkçılık yaparak, faşistlik yaparak zaten insanları bölmüşsünüz. Türkiye zaten AKP’ye oy verenler ve vermeyenler diye bölünmüş ve AKP’ye oy vermeyenler, vatan haini düşmandır, oy verenler vatanın gerçek sahibidir gibi söz bölmüşsünüz. Partisine, mezhebine, etnik kimliğine göre ayrım yapamazsınız. Bunun da yolu tekçilikten geçmez. Burada Avrupa’da yaşıyorsunuz. Çoğulcu demokraside olduğu gibi her kes anadili, kültürü, tarihi, geçmişi ile hiç utanmadan, asimile olmadan özgürce yaşayabilmeli. Anayasa bunu garanti altına almalı. İsteyen cemevine, isteyen camiye, isteyen kiliseye gidebilmeli korkmadan çekinmeden. Mahalle baskı olmadan bunu yapabilmeli. HDP bunun anayasal güvence altına alınmasını istediği için kuruldu."
AVRUPA'DA YEREL YÖNETİM ÖRNEKLERİ
Demirtaş Avrupa’daki yerel yönetimlerden örnekler vererek şöyle konuştu:"Devletimizi yeniden hukuk devleti ve demokrasi ülkesi yapmak istiyorsan bunun da yolu, tek adamlıktan değil, yerinde yönetim modellerinden geçer. Sizler burada tanıksınız. Avrupa’daki ülkeleri tek adamlar yönetmiyor. Monarşiler, krallıklar var ama hepsi semboliktir. Doğru, saraylar var ama hepsi ortaçağdan kalmış. Bizimki buna özenmiş, buradaki sarayları gördükçe ille 'ben de saray istiyorum, ille ben de başkan olacağım' diye tutturmuş. Bize lazım olan saray veya sultan değil, köklü bir demokrasidir. Halk her yerde, her ilçede kendi meclisleri gibi kendisini yönetebilmelidir. Tıpkı Avrupa’nın bir çok ülkesinde olduğu gibi. Yerel parlamentolar, bizdeki belediye meclisleri il genel meclisleri gibi yetkileri onlara verelim. Siz seçiyorsunuz millet onları tanımıyor. Ankara’dan zorla atadıkları vali ve kaymakamla oraları yönetiyorlar. İşte bu demokrasinin katledilmesidir. Bakın AKP ile aramızda bu kadar büyük uçurum var. Sizler sandık başına giderken iki parti arasında değil, iki farklı gelecek arasında tercihte bulunuyorsunuz. Sizin tek bir oyunuz onun için çok önemli. Çocuklarınızın, torunlarınız nasıl yaşayacağının kararını veriyoruz."
'BİZ SAVAŞ İSTEMİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın silahların susmasını istemediğini ileri süren Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:"Biz ülkemizde savaş istemiyoruz. Ülkemizde iç çatışma istemiyoruz. Hem Ortadoğu genelinde, Suriye’de Irak’ta, hem ülkemizde barış mümkündür. Biz silahlar sussun diyoruz, Cumhurbaşkanı ne diyor? 'Ben silahların susmasını istemiyorum' diyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı silahların susmasını istemiyor. Nasıl olsa giden evlatlar onun evladı değil. Bedenler tabutlarda taşınırken yüreği yanan o değil. O anketlere bakıyor. Elini tabuta koyup miting konuşması yapıyor. 7 haziran da büyük bir demokrasi gücü ortaya çıktı. Türkiye’nin geleceğini bu güç belirleyecek. Ülkemizde tekçi partiler dönemi bitmiştir. Emekten, özgürlükten, çiftçiden, kadından yana Halkların Demokratik Partisi Türkiye’nin geleceğine damgasını vurmuş, ırkçılık, faşizm dönemi kapanmıştır. HDP’nin açtığı kapıda, yolda bir gelecek önümüzde duruyor. Onun için 7 haziran sonuçlarını kabul etmiyor hazmedemiyorlar. Israrla Türkiye’yi bir seçime götürüyorlar. Sizler bir kez daha sandık başına gitmeli ve oy kullanmamış birini daha sandık başına götürmelisiniz. 1 kasımda bir kere daha güçlü bir sonuç çıkaracağız. Kendi emeğimiz, alın terimiz ile bunu kazanacağız. Bir kez daha diktatörlük değil, halk ve demokrasi kazanacak. Savaş isteyenler değil, barış isteyenler kazanacak. Siz hazırsanız biz de hazırız. Danimarka’dan 7 haziran seçimlerine katılımdan daha büyük bir katılım bekliyoruz. Oy oranı iki katına çıkabilir."
Kaynak: Diyarbakır Söz