TSK, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 19 Temmuz'da yaptığı açıklamada MİT'ten gelen istihbarat için 'bilgi' ifadesini kullandı. Açıklamada "15 Temmuz 2016 Cuma günü saat 16:00 sularında Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından verilen bilgi, Genelkurmay Karargahında; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla değerlendirilmiştir" denildi.
Yani TSK'nın ilk açıklamasında MİT'ten gelen 'bilgi'nin içeriği TSK açıklamasında yoktu.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın müşteki sıfatıyla verdiği ifadede de bilginin içeriği biraz daha ayrıntılı olarak yer aldı. Buna göre, Akar '15 Temmuz'da saat 17:00-18:00 sıralarında makamında çalışırken, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in yanına geldiğini ve kendisine MİT'ten gelen bilgi ile o akşam içerisinde Kara Havacılık Okulu'nda 3 helikopterin görevlendirilmesiyle bir faaliyet icra edileceği yönünde istihbarat iletiğini' anlattı.
İlk TSK açıklamasında 'bilgi' olarak geçen ifade, Akar'ın ifadesinde 'Kara Havacılık Okulu'nda 3 helikopterin görevlendirilmesiyle bir faaliyet’ şeklinde daha somut bir niteliğe bürünüyordu.
Akar, geldiği makam itibariyla bilgiliyi ciddiye aldıklarını belirtip alınan önlemlerle ilgili olarak "Sadece Ankara hava sahasının değil, tüm Türkiye hava sahasında bulunan askeri helikopter ve uçakları kapsadığını, dolayısıyla havada bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara da engel olunmasına ilişkin emrimi ilgili komutanlara verdim" diyordu.
Suikast girişiminin Türkiye çapında herhangi bir üsten kalkacak hava unsurlarıyla gerçekleştirilebileceğinden hareketle Genelkurmay Başkanı önlemleri genişletmiş olduğu görülüyor. Hatta gelen bilginin "daha büyük bir planın parçası" olabileceğini düşünerek Ankara'daki bazı zırhlı birliklerde de önlem aldırttı.
İfadesinde bu durumu şöyle anlatmıştı:
"Değerlendirmelerimizde ve gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalâ ettik ve aldığımız bu tedbirlerle yetinmeyerek, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak'ı telefondan arayıp, bizzat Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümenine gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi yönünde tedbirler almasını emrettim. Bu şekilde öncelikle tedbirleri aldıktan sonra toplantımız bitti."
Bu durum, Genelkurmay Başkanı'nın ve MİT Müsteşarı'nın neden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'a haber vermediğini bir ölçüde açıklıyor. Çünkü bu, hem Akar'ın hem Fidan'ın gelen ihbarı sınırlı bir tehdit olarak algılamış olabileceklerini gösteriyor.
Akla takılan sorular
Durum buysa, yani Genelkurmay’a saat 16 itibarıyla MİT’ten gelen ‘bilgi’, eğer kapsamlı bir ‘darbe ihbarı’ şeklinde değilse akıllara iki soru geliyor.
MİT'e gelen istihbarat, kapsamlı bir 'darbe ihbarı' değil miydi?
MİT'in Genelkurmay'a verdiği bilgi 'suikast' ile sınırlı ise Genelkurmay bunu kamuoyuna neden açıklamadı?
Kaynak: Diyarbakır Söz