Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Bu akşam, AK Parti'nin 19'uncu yaşının kutlanacağını belirten Erdoğan, 19 yıldır heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden 'aşk ile çalışan yorulmaz' inancıyla millete hizmet için koşturduklarını ifade etti. Türkiye’yi demokrasiden sağlığa, güvenlikten ekonomiye, ticaretten üretime kadar her alanda adeta şaha kaldırdıklarını vurgulayan Erdoğan, "Sadece yatırımlarda değil, özgürlüklerde de Türkiye'yi dünyanın en ileri ülkelerden birisi haline getirdik. Geçmişte vatanperver, milliyetperver bütün devlet adamları, taş üstüne taş koymaya çalıştıkça karşılarında CHP zihniyetini bulmuştu. Merhum Menderes'ten rahmetli Özal'a, Erbakan ve Türkeş'e kadar bütün liderler CHP'nin sabotajlarına maruz kalmıştı. Biz de hayata geçirdiğimiz her reformda kaşımızda CHP'yi ve ortaklarını bulduk" dedi.
'CHP'NİN TAKOZ VE GERİLİM SİYASETİNE RAĞMEN BAŞARDIK'
Ekonomiyi büyütmek, ihracatı artırmak, 81 vilayeti yollarla barajlarla hastanelerle donatmak istediklerinde, karşılarında CHP'yi bulduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdiye kadar ne yaptıysak, neyi başardıysak CHP'nin takoz ve gerilim siyasetine rağmen başardık. Demokrasimize, ekonomimize ve insanımızın birlik ve beraberliğine yönelen tüm girişimleri boşa çıkardık. Gezi olaylarında çapulculara meydanları boş bırakmadık. Onlar o çapulcuların arkasında ve yanında yer aldılar. 17-25 Aralık'ta hükümetimize saldıran alçaklara, 15 Temmuz'da bağımsızlığımıza hamle yapan FETÖ'cü teröristlere boyun eğmedik. Hendek terörüyle vatanımızı parçalamak isteyenleri açtığı çukurlara biz gömdük" diye konuştu.
'BUGÜN MERKEL VE MİCHEL İLE GÖRÜŞMEM OLACAK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Temmuz'da Astana formatındaki zirve toplantılarının 6'ncısını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile beraber video konferans yoluyla gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Başkanı Putin ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gibi pek çok liderle telefon diplomasisi yürüttüğünü belirterek, bugün yine Almanya Başbakanı Merkel ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüşeceğini kaydetti.
'AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI MUTLULUKLARIN EN BÜYÜĞÜ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 86 senelik uzun bir aranın ardından Ayasofya Cami'ni cuma namazı ile yeniden ibadete açtıklarını hatırlatarak, "Gençlik yıllarımızın bir rüyası olan bu hedef, önünde yıllarca yaptığımız mitinglerle 'zincirler kırılsın Ayasofya açılsın' diye sloganlar attığımız Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasının milletimize, ümmete ve tüm insanlığa tekrar hayırlı olmasını diliyorum. 86 yıl aradan sonra tekrar buranın ibadete açılmış olması bizler için mutlulukların en büyüğü" ifadesini kullandı.
'LÜBNAN'DA İNSANİ VE İSLAMİ GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRDİK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan'da Beyrut Limanı'nda meydana gelen patlama sonrasında AFAD, TİKA, Kızılay ve Sağlık Bakanlığı'nı seferber ettiklerini belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın tıbbi malzeme yardımı ve TİKA'nın tedarik ettiği 400 ton buğdayın Beyrut'a ulaştırıldığını söyleyen Erdoğan, "Kızılay'dan görevlendirilen uzman ekiplerden oluşan heyetimiz ise hastanelerde sağlık hizmeti veriyor. Birileri gibi, bizim derdimiz kameralar karşısında şov yapmak değil. Macron falan bunların derdi tekrar sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak. Biz, insani ve İslami görevimizi yerine getirdik. Bizim inancımızda ve anlayışımızda Şia, Sünni şu veya bu ayrımı yok. Türkiye hiçbir ayrım yapmadan, çıkar ve hesap peşinde koşmadan Lübnan halkının yanında olmaya devam edecektir" dedi.
'GERGİNLİĞİ ARTTIRAN TÜRKİYE DEĞİL, RUM-YUNAN ZİHNİYETİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dış siyasette daha aktif, daha kararlı bir tavır takınmasının birilerini rahatsız ettiğini belirterek, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerini garantiye almaya yönelik adımlarının hem iç hem dış politikada adeta turnusol kağıdına dönüştüğünü belirterek, şöyle dedi:
"CHP'li siyasetçiler ve medyası böyle milli bir meselede dahi devletimize destek vermek yerine Yunan medyasının ağzıyla konuşmayı tercih etmiştir. 83 milyonun tamamı devletimizin uluslararası hukuk çerçevesinde attığı adımları güçlü şekilde desteklemektedir. Doğu Akdeniz'de Türkiye bugüne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile yaptığı mutabakat muhtıralarına göre yapmıştır. Akdeniz'de gerginliği arttıran Türkiye değil, Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok saymaya çalışan Rum- Yunan zihniyetidir. Rum kesimi 2003 yılından beri adayı tapulu malı gibi görüyor. Hiçbir hakkı olmadığı adanın, deniz yetki alanlarında petrol, doğalgaz arama faaliyetlerinde bulunmaya yönelik imtiyaz ruhsatları veriyor. Rum kesiminin sözde ruhsat sahalarından bazıları ise Türkiye'nin kıta sahanlığıyla açıkça çakışıyor. Yunanistan ve Rum yönetimi Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor. Hukuksuz adımların bir başka amacı da ülkemizi Antalya Körfezine hapsetmektir. Tüm bunlar Türkiye'yi denizden çevrelemeye yönelik hamlelerdir. Hiçbir yabancı ülkenin şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz arama, çıkarma faaliyetlerinde bulunamayacağını dile getirdik. Son dönemde Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli ve şov peşinde de koşmamalı. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan ile sorunlarımızın çözümünü müzakere masasında aradık. Kimi zaman karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını çizmek istiyorum; bizim kimsenin hakkında gözümüz yok ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz."
'DOĞU AKDENİZ'DE ÇÖZÜMÜN YOLU DİYALOG VE MÜZAKEREDİR'
Oruç Reis Gemisi'nin başlattığı çalışmanın Türkiye'nin Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği kıta sahanlığının içinde olduğunu bildiren Erdoğan, Oruç Reis Gemisi'nin bölgede 23 Ağustos'a kadar sismik araştırma faaliyetlerini sürdüreceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ortaya koyduğu tavır ise art niyetlidir. Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek, akılla ve sağduyu ile izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir adanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu iddiası, uluslararası hukuk açısından hem komik hem de temelsizdir. Buradan Yunanistan’ı, Türkiye’nin hak ve hukukuna riayet etmeye davet ediyorum. Doğu Akdeniz'de çözümün yolu, diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ve aklıselimle hareket edilirse herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulunabilir. Biz asla gereksiz macera peşinde değiliz, gerilim de aramıyoruz. Ancak benim batı Trakya'daki soydaşlarıma, kardeşlerime saldıranlar da şunu bilmeli ki bunun uluslararası hukukta da diğer yöntemlerle de hesabını verecek. Buradan Avrupa Birliğini de uyarıyorum. Avrupa Birliği olarak üyeniz olan bir ülkenin Avrupa Birliği hukukuna göre azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğunu yerine getiriyor mu getirmiyor mu? Bunun hesabını Avrupa Birliği'nin Yunanistan yönetimine sorması lazım. Nitekim bugün yapacağımız görüşmelerde her iki siyasetçiye de bunu hatırlatacağım. Biz sadece adalet istiyoruz, hakkaniyet istiyoruz, soydaşlarımızın hukukunu korumak da bizim görevimizdir."
'TOPLU YERLERDEKİ EĞLENCELERE ARA VERİN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınının normal hayatta pek çok şeyi kökten değiştirdiğini belirterek, yapacakları çalışmaları virüs gerçeğine göre yeniden dizayn ettiklerini anlattı. Erdoğan, tüm vatandaşlardan temizlik, maske ve mesafe üçlüsünü sahiplenmesini isteyerek, "Kim ki bu noktada hastane odalarına düşer, vefat eder, bunlar bizi yaralar. Temizlik, maske büyük önem arz ediyor. Bakıyorsunuz maskeyi çenesinin altına koymuş. Bu olmaz. Bunları dikkatle uygulamamız lazım. Hastanelerimiz yeteri sayıda, hatta dünyaya göre çok daha fazla bir konumdayız. Böyle olduğuna göre bizler maskeye, mesafeye, temizliğe dikkat edeceğiz ki öbür tarafta hastanelerimiz en modern anlamda var. Doktorlarımız büyük çabalar sarf etti, sarf ediyorlar. Ambulanslarımız, her an seferberlik halinde. Ama halkımız da bizi anlasın. Yani toplu yerlerdeki birçok yapılan eğlencelere ara verin. Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa eğlenceye ara vermek daha evladır. Bunları yapmayalım, aileleri üzmeyelim. Bunun için tedbirle hareket edelim. Şu anda attığımız adımlarla çok daha iyi hedefe ulaşalım. Virüs sebebiyle oluşan atmosfer bizi asla rehavete veya karamsarlığa sürüklememelidir" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz