Swissotel'de düzenlenen foruma Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile AB Bakanı Egemen Bağış da katılıyor.
İki gün sürecek Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi, 1971 yılında İsviçre'nin Genova kentinde kurulan organizasyonun 42 yıllık tarihinde en geniş coğrafyayı kapsayan özel zirve olması sebebiyle bir ilk.
Başbakan ‘gitmem’ dedi Davos buraya geldi Başbakan ‘gitmem’ dedi Davos buraya geldi Haberin videosu için tıklayın » Dünya Ekonomi Forumu'nun İstanbul toplantısına 70 farklı ülkede toplam 1100 katılımcı kayıt kayıt yaptırdı. Azerbaycan, Gürcistan ve Tunus'un aralarında bulunduğu 20 ülkeden en yüksek seviyede yaklaşık 50 hükümet temsilcisi toplantıya katılıyor.
İki gün boyunca sürecek oturumlara dünyanın dört bir yanından 650 iş dünyası temsilcisi, 180 Üst Yönetici katılacak. Toplantıya ayrıca 70 farklı ülkeden toplam 80 genç küresel liderin katılımı olacak.
Forum'da Başbakan Erdoğan açılış konuşmasına başladı. Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde, 3.5 yıl önce İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaşadığı tartışma sonrasında toplantıyı terk etmesine neden olan Filistin Meselesi'nde yine bahsetti ve bu meselenin Ortadoğu Barışı'nın önündeki en önemli engellerden biri olduğunu söyledi...
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
Erdoğan şunları kaydetti: "Türkiye son derece somut bariz bir örnek, yakın tarihe bakıldığında aktif dış politikası ve demokratikleşmenin hız kazandığı dönemlerin ekonomiyi desteklediği görüşülmektedir. İçine kapanan bir dış politika anlayışına sahip olduğu bölgesel meselelerde Türkiye ekonomisini yükseltememiştir. Refah düzeyini yükseltememiştir. Türkiye'nin içinden geçtiği süreç belli noktalarda genel manada bölgemizdeki tüm ülkelere örnek teşkil edecek bir ülkedir. Türkiye son 10 yıl içinde yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 5.3 olma başarısını göstermiş. Küresel ekonomik kriz de dikkate alındığında bu büyüme önemli bir başarıdır. 2011 yılında Türkiye, Çin'den sonra en fazla büyüyen ülke. Ekonomisini yüzde 8.2 büyütmüştür. 230 milyar dolar milli gelir 772 milyar dolara ulaştı milli gelir 3 kat büyüdü. Dış ticaret hacmi 2002'de 88 milyar dolar 376 milyar dolara yükselerek 4 kattan fazla yükseldi. Tüm ekonomik göstergelerimiz ekonomik krizin seyrettiği 2009 yılında gerileme gösterse de şimdi bu durumu aşmış durumdayız krize rağmen."
"IMF İLE BORÇ ANLAŞMASI YAPMADIK"
"IMF ile bir borç anlaşması yapmadan atlattığımızı ifade etmek istiyorum. 2002'de 23,5 milyar dolarken bugün 1.7 milyar dolara indi bu borç...
Dün itibariyle merkez bankasının döviz rezervi 92 milyar dolar. Ülke içinde istikrar ve güvenin eseri olduğu kadar aktif ve barışçı bir politikanın eseridir. Türkiye 10 yıllık iktidar döneminde istikrar ve güveni zedeleyecek her adımdan büyük bir hasasiyetle kaçındı. Mali disiplin ve para politikalarından asla taviz verilmedi. Bu tecrübe bölge ülkeleri açısından değil başta Avrupa olmak üzere örnek teşkil edecek bir ülkedir. 10 yıllar boyunca ertelenen reformları bankacılık, finans, kamu maliyesi özellikle de sosyal güvenlikte çok büyük reformlar yaptık. Yatırımların teşviki için cesur adımlar attık yoğun şekilde istişare ettik. Milletimizden hiç bir şey gizlemedik tam şeffaflıkla ekonomiyi idare ettik. İş adamlarımızın ulaştığı her ülkeye bizler de ulaştık. Biz iş adamlarımızın önünde yollar açtık. Hem ticaret hem yatırım alanımızı dünya safında genişlettik. Türkiye, Çin'den sonra ikinci sırada olduğunu alınlarının akıyla tamamladıklarını belirtmek isterim."
"ÜLKELERİN İÇİŞLERİNE KARIŞMA GİBİ BİR NİYETİMİZ YOK"
"Türkiye'nin son 10 yılda elde ettiği başarı dış politikada aktif çok boyutlu başarı eksenli gayretlerinin neticesi. Dayanışmanın nasıl sevindirici sonuçlar doğurduğunu yaşayarak gösterdik. Türkiye olarak ne yanı başında olan ne de uzak olan ülkelerin içişlerine karışma gibi bir niyetimiz olmadı. Bu bölgedeki her ülkenin istikrarı, refahı, huzuru bölgedeki istikrarın barışı ve huzuruna bağlıdır."
BÖLGENİN HUZURUNU FİLİSTİN MESELESİ TEHDİT EDİYOR
"Bir ülkenin sorunu diğer ülkeyi çok ama çok yakından ilgilendiriyor. Bizim Türkiye olarak bölgesel meselelerde inisiyatif almamız, kimi zaman ses yükseltmemiz birilerinin içişlerine karışmak değil bu özen gösteren hassasiyete dikkat çekmektir. Filistinlileri çok önemsiyoruz ama aynı zamanda Filistin meselesini bölgenin huzurunu tehdit eden en önemli mesele gördüğümüz için oraya dikkat çekiyoruz.
İran meselesinde yiner aynı duruşu sergiledik. Yeni bir krizin bütün bölgeyi etkileyeceğini savunduk. Ülke yöneticilerini her zaman bu talepleri dikkate almaları çağrısında bulunduk. Milletin iradesine saygı duyulması gerektiğine dikkat çektik. Asla Suriye'nin içişlerine karışmak değil Suriye'deki bu yangınınn Suriye'yi saracağını söylemek istiyoruz. 24 bin kişi mülteci olarak yaşıyor yani Suriye ile kalmıyor her ülkenin meselesi küreseldir, sorun sınırları aşıyor.
Vicdan da küreselleşmelidir. Yaşanan son ekonomik kriz görülmedi ve nedenleri görülmeli ve ekonomi adına küresel tedbirler alınmalı. İstanbul toplantısını bu yüzden son derecece önemsiyorum. Her birinize ayrıca teşekkür ediyorum.
Kaynak: Diyarbakır Söz