Bİrçok konuya değinen Devlet Bahçeli, “Milli yüreklerin toplu vuruşuyla dengeli ve devamlı ilerleyişin kararındayız. Hz. Mevlana’nın ‘Tut ki Ali’den miras kaldı sana Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar’ sözünden hareketle Zülfikar’ı taşıyacak cesur yüreğin Türk milletinde olduğuna inanıyoruz. Kuytu bir orman köşesindeki avuç içi kadar gölün durgunluğuyla değil; rüzgarlı, dalgalı, uçsuz bucaksız bir okyanusun enginliğiyle hayatı ve hadiselerin akışını kavrıyoruz. Kafamızın içinde kanat çırpan ahlaki ve milli düşüncelerin ivme ve ikmaliyle Türk milletinin var oluş haklarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hukukunu korkusuzca savunuyoruz. Yalan, dolan ve riyanın daha serbest, daha sakıncasız, daha kolay olduğu tuhaf bir insanlık döneminde yaşıyor olsak da bizim yönümüz doğrudur, yolumuz doğrudur, sözümüz doğrudur, özümüz doğrudur, duruşumuz dosdoğrudur” diye konuştu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünden feyiz aldığını ifade eden Bahçeli, “Kıvılcım halinde girdiğimiz her mücadelede dev bir volkana dönüşmek yegane amacımızdır. Hamdolsun şimdiye kadar maksat hasıl olmuş, içine girdiğimiz hiçbir mücadelede yüzümüz hiç kara çıkmamıştır” dedi.
İsrail ve ABD’ye eleştirilerde bulunan Bahçeli, ““İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir”
ABD ve İngiltere’nin müştereken Yemen’e saldırması, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mezalimlerinin sadece mazlumların değil, aslında insan haklarının, insanlık onurunun, bölgesel huzur ve istikrarın hiçe sayılması olduğunun altını çizen Bahçeli, “Dünyanın en yoksul ülkelerine saldırmak, suçsuz günahsız insanları gelişmiş füzelerle vurmak yalnızca vandallık değil, bunun yanında acizlik ve korkaklıktır. Bize göre hakim uluslararası sistem çöküş aşamasına geçmiş, bağlayıcılığını ve inandırıcılığını tamamen yitirmiştir. 21.yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail’in Lahey’deki yargılanması yeni gelişmeleri tetikleme ihtimali taşımakla birlikte, bu terör devletine destek veren ABD’nin de gittikçe irtifa ve itibar kaybettiği açıktır. İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir. Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı, böyle gelse de, böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler. Tarihin hiçbir döneminde zulümle ayakta kalmış, kan dökerek, can alarak, sömürerek, yağmalayarak varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir. Amerikan vatandaşları hem kendi gelecekleri hem de dünyanın geleceği açısından ABD’yi adil, insani, vicdani ve hukuki rotaya çekmekle mesuldürler” dedi.
ABD’nin sözde müttefik bir ülke olduğunu ifade eden Bahçeli, “Ancak Türkiye’ye karşı yapmadığı kötülük, oynamadığı oyun, tezgahlamadığı saldırı, saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Bugün ABD’yi sorgulamak demek bir yönüyle terörizmi sorgulamak demektir. Bugün ABD’yi sorgulamak demek darbeler tarihiyle yüzleşmek demektir. Ekonomik krizlerin altına bakınız, karşınıza çıkacak husumet yüz bellidir. Terör saldırılarının, bölgesel gerilimlerin, komşu ülkelerdeki iç kargaşa ve kaosun arkasına bakınız, yine aynı mihrak çıkacaktır. FETÖ’nun, DEAŞ’ın, PKK’nın, YPG’nin, devşirilmiş siyasetçilerin ve kimliksiz sivil toplum kuruluşlarının sahipleri açık açık söylüyorum Brüksel-Washington hattındadır. Artık yetti diyoruz, artık yeter diyoruz. Gözümüzün içine baka baka sırtımıza hançer yemeye sabır ve tahammülümüzün kalmadığını cümle aleme haykırıyoruz. Türk milleti ve Türkiye diriliş ve yükseliş safhasına geçtikçe, milli birlik ve kardeşlik hissiyatı perçinlendikçe ya bir terör saldırısı ya da yaptırım tehdidi sökün etmektedir. İsrail’in Gazze soykırımına karşı insanlığın yanında duran Türkiye’ye karşı cevap terör kanalından verilmektedir” diye konuştu.
Bahçeli, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail saldırılarına eş zamanlı olarak Türkiye’ye yönelik terör kartının devreye sokulduğuna ve o günden bugüne 31 vatan evladının şehit edildiğine dikkat çekti.
ABD’nin PKK ve YPG’ye olan açık desteğinden şikayet eden Devler Bahçeli, “ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır”
"Tarihi şark meselesi" denilen emellerin peşindeki küresel aktörler tarafından bölücülük ve silahlı uzantılarının çok maksatlı ve çok destekli bir uluslararası yıkım enstrümanı olarak kullanılmasının alenileşmiş bir Haçlı operasyonu olduğunu söyleyen Bahçeli, “Amerika Birleşik Devletleri’nin komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir. Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır. Kaldı ki devletimizin arşivleri PKK ile Avrupa, PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak, sağlamasını yapacak bilgi ve belgelerle doludur. Türkiye hiç kuşkusuz bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek, içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır” açıklamasında bulundu.
MHP’nin her zaman milletin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunduğunu hatırlatan Bahçeli, “Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sukünet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır” dedi.
Dağda, bayırda, sınır hattında mücadele edilen hainlerin siyasi cephesi olan DEM Partililerin TBMM'de bulunmalarının adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbı olduğunu söyleyen Bahçeli, “Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce, ‘Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak’ fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise, aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı, dağda, bayırda, ovada, belediyede, şehirde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barınamamalı, tutunamamalıdır. Hepinizin bildiği gibi terörle mücadele, aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüyü zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü meşru ve zararsız kabul etmek, bölücülük ve terörle mücadeleyi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez, devlet ihanete göz yummaz, devlet hukuk içinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti, sınır içi güvenliği sağladığı gibi, sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklediklerini belirten Bahçeli, “Irak’ın kuzeyindeki dağlık bölgeyi içine alacak şekilde bu ülkeyle koordineli ve karşılıklı uzlaşmayla süresi belirlenmiş ve derinliği 60 kilometreye kadar inen, buradan Hatay’a kadar uzanacak ‘Türkiye’nin güvenlik ve geleceği için huzur hattı’ kurulmalı, bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır. Güven ile kuşkunun, güvenlik ile korkunun, işbirliği ile çekişmenin, bağımsızlık ile teslimiyetin, taviz ile onurun arasında yapacağımız tercih bellidir, sonu ne olursa olsun vatan ve milletin müdafaası can pahasına yapılacaktır” dedi. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır”
"Tarihi şark meselesi" denilen emellerin peşindeki küresel aktörler tarafından bölücülük ve silahlı uzantılarının çok maksatlı ve çok destekli bir uluslararası yıkım enstrümanı olarak kullanılmasının alenileşmiş bir Haçlı operasyonu olduğunu söyleyen Bahçeli, “Amerika Birleşik Devletleri’nin komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir. Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır. Kaldı ki devletimizin arşivleri PKK ile Avrupa, PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak, sağlamasını yapacak bilgi ve belgelerle doludur. Türkiye hiç kuşkusuz bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek, içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır” açıklamasında bulundu.
MHP’nin her zaman milletin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunduğunu hatırlatan Bahçeli, “Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sukünet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır” dedi.
Dağda, bayırda, sınır hattında mücadele edilen hainlerin siyasi cephesi olan DEM Partililerin TBMM'de bulunmalarının adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbı olduğunu söyleyen Bahçeli, “Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce, ‘Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak’ fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise, aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı, dağda, bayırda, ovada, belediyede, şehirde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barınamamalı, tutunamamalıdır. Hepinizin bildiği gibi terörle mücadele, aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüyü zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü meşru ve zararsız kabul etmek, bölücülük ve terörle mücadeleyi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez, devlet ihanete göz yummaz, devlet hukuk içinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti, sınır içi güvenliği sağladığı gibi, sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklediklerini belirten Bahçeli, “Irak’ın kuzeyindeki dağlık bölgeyi içine alacak şekilde bu ülkeyle koordineli ve karşılıklı uzlaşmayla süresi belirlenmiş ve derinliği 60 kilometreye kadar inen, buradan Hatay’a kadar uzanacak ‘Türkiye’nin güvenlik ve geleceği için huzur hattı’ kurulmalı, bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır. Güven ile kuşkunun, güvenlik ile korkunun, işbirliği ile çekişmenin, bağımsızlık ile teslimiyetin, taviz ile onurun arasında yapacağımız tercih bellidir, sonu ne olursa olsun vatan ve milletin müdafaası can pahasına yapılacaktır” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz