Babacan, Washington temaslarının ardından düzenlediği basın toplantısında, "çözüm sürecinin kalıcı barışla sonuçlanması halinde bunun Türk ekonomisine olası etkilerine" dair soru üzerine, çözüm sürecinin Türkiye için son derece önemli olduğunu ve bugüne kadar basamak basamak güzel bir şekilde ilerlediğini söyledi.
Böyle bir süreci aslında 2007'de başlattıklarını hatırlatan Babacan, ama o günlerde devlet birimleri arasındaki uyum, eşgüdüm ve beraber hareket edebilme yeteneğinin bugünkü kadar güçlü olmadığını, dolayısıyla o dönemde başlattıkları sürecin bir noktada aksadığını belirtti.
Babacan, ancak son dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın koordine ettiği ve kendi görevlendirdiği dar bir ekiple yürüttüğü bu sürecin bugüne kadar olumlu şekilde ilerlediğini ve ilerlemeye de devam ettiğini dile getirerek, şu anda bunun bir aşaması olan Akil İnsanlar süreci çerçevesinde 63 kişinin, Türkiye'yi dolaşarak, hem sürecin önemini anlattığını, hem de ülkenin dört bir yanında vatandaşları dinlediğini ve nabız yokladığını kaydetti.
-"Terörün en önemli maliyeti, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun kaçırdığı fırsatlar"-
Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"Şöyle bakmak lazım belki. Terörün Türkiye'ye bir maliyeti oldu. 30 yıldır bedel ödedik. Tabii kaybedilen canları parayla ölçmemiz mümkün değil, ama öte yandan da özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgemizin kalkınması ciddi ölçüde aksadı. Çünkü güvenlik olmayınca özel sektör yatırım yapmıyor, özel sektör yatırım yapmayınca da orada büyüme, gelişme, istihdam oluşmuyor.
Bizim için terörün en büyük maliyeti fırsat maliyetidir, kaçırılmış fırsatlardır. Yani terör olmasaydı o bölgede ne olurdu diye bakmak lazım meseleye. Yoksa yine terör sebebiyle sadece devlet bütçesinden işte şu kadar askerimiz için şu kadar masraf ettik, askeri ekipman mobilize oldu, şu kadar akaryakıt, şu kadar mermi, şu kadar silah, bunların hepsi bütçe içerisinde ve sınırlı ölçülebilen maliyetlerdir. Asıl terörün en önemli maliyeti Güneydoğu Anadolu'nun ve Doğu Anadolu'nun kaçırdığı fırsatlar. Eğer terör olmasaydı bugün hangi noktada olacaklardı diye bakıp, işte oradaki fark son derece önemli."
Babacan, Türkiye'nin tümü açısından bakıldığında da sık sık terör eylemlerinin düzenlendiği bir ülkenin, dışarıdan, özellikle algı açısından yatırım yeri olarak çok gönül rahatlığıyla tercih edilen bir ülke olmadığına dikkati çekti.
Dolayısıyla terörün sona ermesi ve terör sorununun çözüm yoluna girmesiyle Türkiye'nin genel algısında da olumluya doğru gidişatın mutlaka olacağını ifade eden Babacan, "Türkiye'nin tümü, özellikle dışarıdan bakanlar için daha güvenilir, daha istikrarlı ve daha yatırım yapılabilir bir ülke olarak görülecektir. Ama tabii asıl bölgeye olan direkt etkisi çok daha büyük bir etki. Yani Türkiye üzerindeki etkisi belki göreceli olarak daha sınırlı" diye konuştu.
-"Urfa'nın potansiyel açıdan Bursa'dan hiçbir farkı yok"-
Babacan, bir soru üzerine, yatırımcıların da çözüm sürecinde bölgeye yönelik bakışının çok olumlu olduğunu kaydederek, hem uluslararası hem de Türkiye'deki iş dünyası ve yatırımcıların bu işi yakından takip ettiğini dile getirdi.
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinin daha el değmemiş, çok büyük potansiyellere sahip bölgeler olduğuna değinen Babacan, "Tarımsa tarım, turizmse turizm, sanayiyse sanayi, hizmetlerse hizmetler, yani her sektörde potansiyelini açığa çıkarmaya hazır bir bölge" ifadesini kullandı.
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela Bursa, Bursa ovasını düşünün, Bursa'nın ekonomisinin geldiği noktayı düşünün. Urfa'nın potansiyel açıdan hiçbir farkı yoktur. Topraksa toprak, suysa su, insansa insan, her şey var. Ama ne gerekiyor, işte bu huzur ortamı gerekiyor. Mutlaka güvenlik olarak yatırımcıların kendilerini rahat hissetmesi gerekiyor. Birlik, beraberlik, kardeşlik zemini üzerinde yürüdükten sonra inşallah çok iyi sonuçlar olacak diye biz bekliyoruz."
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz