AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, tahıl koridoruna ilişkin, “Yakın zamanda da biliyorsunuz Soçi’ye bir ziyaret olacak. O ziyaret sonrasında bu konuda yeni gelişmelerin olacağını, yeni aşamalara geçinebileceğini değerlendiriyoruz” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK sonrasın AK Parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenlendi. Sözcü Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşanan krizle ilgili şunları söyledi:
"Pile Yiğitler yoluna dönük olarak ortaya çıkan bir krizdi bu. AK Parti MKYK’sının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaptığı açıklamaya tam destek verdiğini buradan ifade etmek isterim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne buradan da AK Parti Genel Merkezi’nden MKYK toplantımız sonrasında bir kere daha açık desteğimizi ifade ediyoruz. Aslında burada yapılan yoldan önce yolun hayata geçmesi şöyle bir gerekliliği var. Bu Pile’deki köyde biliyorsunuz Rumlar ve Türkler bir arada yaşıyorlar. Karma bir köy. Dolayısıyla Kıbrıs Türkü oraya giderken İngiliz Dikelya egemen üst bölgesine yakın bir yerden geçmek zorunda kalıyor. Bunun içinden geçmek zorunda kalıyor. Geçmişte aslında Rum köylerine ulaşım için buna benzer bir sürü yola izin verilmişti. Dolayısıyla bu Dikelya egemenlik bölgesinden geçmeden Pile’ye daha rahat ulaşın. Oradaki Kıbrıs Türklerinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha rahat ulaş sağlamak üzere tamamen insani temelde, tamamen insani hassasiyetlerle ortaya koyulan bir proje bu. Geçmişte bunun bu insani şekilde koyulan projelerin örnekleri de var ki bu konuda Birleşmiş Milletler tarafına da bilgi verilmiştir. Şunu herkesin unutmaması gerekir ki ne Birleşmiş Milletler ne başka bir kurum Kıbrıs Adası’nın tamamına hiçbir şekilde Rum gözlüğüyle bakamaz. Oranın da yegane temsilcisi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi değildir. Böyle bir tablo söz konusu değildir. Orada iki eşit toplum, iki egemen devlet vardır. Dolayısıyla burada eşit bir yaklaşım ortaya koyulmalıdır. Çifte standarttan uzak durulmalıdır. Dün Rumlara gösterilen müsamaha ve onlara verilen izin bugün Kızılay Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne verilmiyorsa, Kıbrıs Türklerine bu kolaylık sağlanmıyorsa demek ki burada bir çifte standart vardır. Birleşmiş Milletler’den bu durumu eşitlik temelinde ilkesel ve tutarlı bir biçimde değerlendirmesini bekliyoruz."
"Yakın zamanda da biliyorsunuz Soçi’ye ziyaret olacak"
Tahıl krizi ilgili konuşan Çelik, yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi’ye bir ziyaret olacağını açıkladı. Sözcü Çelik, “Dünyanın böyle bir gıda kriziyle karşı karşıya kalmaması için inisiyatifi Cumhurbaşkanımız en yüksek diplomasi hassasiyetiyle şimdiye kadar yürütmüştür. Yakın zamanda da biliyorsunuz Soçi’ye bir ziyaret olacak. O ziyaret sonrasında bu konuda yeni gelişmelerin olacağını, yeni aşamalara geçinebileceğini değerlendiriyoruz” dedi.
Muhalefet partilerinde yaşanan tartışmalara ilgili konuşan Sözcü Çelik, “Karşımızdaki ittifakın altılı, yedili, sekizli neyse, bu ittifakın içerisindeki tartışmalar esasen herhangi bir şekilde meşgul olmamamız gereken tartışmalar. Önümüze bakmamız gerekiyor. Memleketimiz için, milletimiz için, dünyanın bu zor zamanlarında en iyisini yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Fakat tabii öyle bir siyasi tablo ortaya çıkıyor ki milletimizi bazı sakıncalı durumlardan korumak şeklindeki vazifemizin de hassasiyetle yürütülmesi gerektiğinin farkındayız. Her gün bir açıklama yapılıyor ve bugün gelinen noktada hepsinin ifade ettiği şey şu. Neredeyse her bir partiyi bu karşımızdaki ittifakın içindeki her bir partiden yapılan açıklama ‘kendileri dışında diğerlerinin başarısız olduğu ve diğerlerine güvenilmemesi gerektiği şeklinde.’ O zaman büyük milletimizin daha birkaç ay önce milletin huzuruna çıkarak bunların söylediği sözlerin hesabını sorması hakkıdır. Bunlar daha birkaç ay önce çıkarak tek bir ses gibi hareket ettiklerini iddia ederek biz o zaman da bunun böyle olmadığını söylüyorduk. Milletimize büyük vaatlerde bulundular. Şimdi bütün bunların aslında verilmiş kararlar değil, herkesin kendi kendine zihninde ürettiği birtakım siyasi fanteziler olduğunu görüyoruz. Millete her zaman doğruyu söylemek, millet adına siyaset yaparken her zaman dayanağın millet olması esas meseledir. İşin ekseni budur. Siyasi temsil bu şekilde gerçekleştirilir. Ama bugün her biri çıkıyor. ‘Ben olmasam diğerleri olmazdı.’ Ben diğerinden daha başarılıyım diyerekten bir tablo ortaya koyuyorlar. Dolayısıyla o dönemde milletimize verdikleri sözlerin o dönemde milletimizin önüne çıkarken ortaya koydukları tavırların aslında o gün de doğru olmadığını ifade ediyorlar. O zaman sormak gerekir. O zaman milletin önüne niye çıktınız? Milletin huzurunda niye bu sözleri söylediniz? Niye bu sözleri verdiniz? Niye bu taahhütlerde bulundunuz? Milletin önüne niye bir yalan siyasetiyle çıktınız? Büyük milletimizin bunu hakkıyla değerlendireceğinden ve seçim sonuçlarıyla itibariyle de bu sahte siyasetin tasfiye olmuş olmasının bir kere daha memnuniyet verici olduğundan bahsetmek isterim” diye konuştu.
"Bütün bu tablo içerisinde bizim büyük milletimize söylediğimiz Cumhur İttifakı birlik, beraberlik içerisinde yoluna devam etmektedir”
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in ittifak açıklamasına yönelik değerlendirmesine ilişkin konuşan Çelik, Cumhur İttifakı’nın birlik ve beraberliğinin altını bir kere daha çizdiğini vurguladı. Kritik dönemde birlik ve beraberliğin güçlü şekilde vurgulanmasının kıymetli olduğunun altını çizen Çelik, “Tabii orada Sayın Bahçeli’nin altını çizdiği çelişki son derece kıymetlidir. Daha birkaç ay öncesine kadar neredeyse her biri birer cumhurbaşkanı yardımcılığı almak isteyen, milletin önüne bu tabloyla çıkan ve cumhurbaşkanı yardımcılığı karşısında işte altılı, yedili masa kuranlar, bugün her biri tek başına hareket edeceğini, diğerlerinin yanlış yaptığını söylüyor. Peki o zaman seçim süreci döneminde hangi birliktelik üzerine hareket ettiniz? Seçim döneminde verdiğiniz sözler hangi denklem üzerine, hangi anlaşmalar üzerine verildi? Bunlar karşısında herkesin, milletimizin huzurunda şeffaf bir biçimde öz eleştirisini yapması gerekiyor Ama şimdi bakın öz eleştiri yapmak yerine ya da millete hesap vermek yerine her biri çıkıyor iki şey yapıyor. Bir diyor ki her bir parti, ’Biz olmasaydık CHP bu kadar oy alamazdı.’ diyor. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi seçmenine bu kadar haksızlık yapılıyor, CHP’ye gönül veren değerli vatandaşlarımıza bu kadar incitici söz, bu ittifak ortakları içerisinden söyleniyor ama Sayın Kılıçdaroğlu ve parti yönetimi CHP tabanındaki değerli vatandaşlarımızı incitecek bu sözler karşısında suskun kalıyor. İkinci bir şey söylüyor diğer partiler aynı zamanda. Her biri de yeni dönemde kendi başına hareket edeceğini söylüyor. Gerçi daha sonra ’Önümüze başka bir tablo çıkarsa onu değerlendiririz.’ diyenler de var. Bunlar, siyasetin adabıyla, millete söylenecek sözün ağırlığıyla bağdaşmayan, bununla uyuşmayan, buna yakışmayan yaklaşımlardır. Dolayısıyla artık bu mesele ciddiyetsizlik boyutuna varmıştır. Nihayetinde kimin ne yaptığı, kimin hangi iç işi olduğu ya da Altılı İttifak’ın iç işinin ne olduğu bizi ilgilendirmez ama millete dönük bir saygısızlık varsa siyasal alanda olduğumuz için kuşkusuz bu da bizi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla bunun ciddiye alınacak bir tarafı kalmamıştır ama bütün bu tablo içerisinde bizim büyük milletimize söylediğimiz Cumhur İttifakı birlik, beraberlik içerisinde yoluna devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine ilişkin soru üzerine Çelik, siyasi mücadelenin bir ahlakı ve adabı olduğunu aktardı. Çelik, muhalefetin, seçimlerin ardından millete hesap vermek yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Cumhur İttifakı’na ve seçim sonuçlarına saldırmak gibi son derece yanlış tutum içerisine girdiğini söyleyen Çelik, "Bunun siyaseten alacağı bir yol yoktur. Bizim de buna cevabımız vardır. Nitekim AK Parti’mizin İzmir Milletvekili arkadaşlarımız gereken cevabı vermişlerdir. Bunlara tabii gereken cevabı veririz ama esasında bu üsluplara, bu söylemlere sağlıklı bir parti yönetimi olsa Cumhuriyet Halk Partisinin önce ’Böyle bir siyasetçi ve böyle bir siyasi üslup bize yakışmaz’ diye önce onların ceza vermesi, bu konuda bir değerlendirme yapması gerekir. Kendilerinin ve millete vermesi gereken hesaplardan kaçmak için siyaseti zehirleme, demokrasiyi enfekte etme gibisinden bir tutum içerisine girmiş durumdalar. Bütün bunları, bu tartışmaları örtmek için yapıyorlar” dedi.
Kaynak: İHA