Sanatçı Naşide Göktürk hastaneye kaldırıldı, sağlık durumu nasıl, kimdir?

Türk müziğinin efsane sanatçısı Naşide Göktürk müzik çalışmaları sırasında aniden fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Efsane sanatçı Niran Ünsal’ın şirketinde müzik çalışmaları sırasında Naşide Göktürk aniden fenalaştı usta sanatçı Niran Ünsal hemen ambulans çağırarak hastaneye götürdü. Naşide Göktürk’e Akciğer ve Pankreas kanseri teşhisi konulmuştu.

Sanatçı Naşide Göktürk hastaneye kaldırıldı, sağlık durumu nasıl, kimdir?

Sakın Ha diyerek aramızdaki yerini en derinden hissettiren bu sıralar kanser illetinin pençesinde savaşan Naşide Göktürk'ten gelen son dakika haberler hiç te iyi değil? Naşide Göktürk'ün hastaneye acilen kaldırıldığı gelen haberler arasında. Çıkaracağı albüm çalışmaları sırasında fenalaşan Naşide Göktürk'ün hastaneye kaldırıldığı gerçeğinden sonra peki ya Naşide Göktür'ün son sağlık durumu ne*

Türk müziğinin efsane sanatçısı Naşide Göktürk müzik çalışmaları sırasında aniden fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Efsane sanatçı Niran Ünsal’ın şirketinde müzik çalışmaları sırasında Naşide Göktürk aniden fenalaştı usta sanatçı Niran Ünsal hemen ambulans çağırarak hastaneye götürdü. Naşide Göktürk’e Akciğer ve Pankreas kanseri teşhisi konulmuştu.

Hürriyet'ten Behlül Aydın'ın haberine göre Naşide Göktürk’ü bir an olsun yalnız bırakmayan Niran Ünsal, ambulansın ön koltuğunda hastaneye geldi.

Hastalığının dördüncü ve son evresinde olan Göktürk’e acil müdahale yapıldığı öğrenildi.Hastaneye ilk olarak şarkıcının yakın arkadaşı Gülten Kaya gitti. Göktürk’ün hayranlarına hatıra kalsın diye çıkarmak istediği albümünde Sezen Aksu da ‘Aramıza Yollar’ şarkısını vermişti.

Naşide Göktürk kimdir?

“Yüreğim Rehin” isimli ilk şarkısı ile tanındı.

Naşide Göktürk, 1 Nisan 1965 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Çocukluk ve gençlik yıllarını Büyükada'da geçirdi. Şiir yazmaya okul yıllarında başladı.

Bir süre muhasebecilik de yapan Naşide Göktürk, Ankara'da bir kafe işletti. Sezen Aksu'ya yazdığı şarkı sözüyle ün kazandı. Sonra da piyasada ne kadar şarkıcı varsa neredeyse hepsine söz yazdı.

Naşide Göktürk, 27 Temmuz 2015 tarihinde akciğer ve pankreas kanser hastalığı teşhisi konduktan sonra kemoterapi tedavisine başlanmıştır.

Albümleri

1994 - Yüreğim Rehin

1996 - Yüreğim Hâlâ Rehin

1997 - Kan Kırmızı

2001 - Kimsem Yok

2004 - Unutmak İstiyorum

Şiir Kitapları

Sesimi Ateşe Verdim

Son Çaylar

Yüreğim Rehin

Mavi Mavi Sevdim Seni

Tül Gibi

Pırlanta Peri

Savrulurken Seni Buldum

Sezen Aksu Kimdir?

Annesi fen öğretmeni Şehriban Hanım, babası matematik öğretmeni Sami Bey olan Fatma Sezen Yıldırım, 1954 yılının 13 Temmuz'unda Denizli Sarayköy'de dünyaya geldi. 3 yaşına kadar doğduğu yerde yaşadı. 3 yaşında İzmir'e, yıllar sonra "Kalbim Ege'de Kaldı" diyeceği yere taşındılar.

Çocuklarını disiplinli yetiştirmeyi isteyen Sami Bey ve Şehriban Hanım, Sezen'e karşı her zaman mesafeli olmaya çalışmışlardı. Ancak bu tutum bile daha küçücük yaşta herkesin ilgisini çekmeye çalışan Sezen'in yaramazlıklarına engel olamamıştı. Etrafındaki insanlar ona Cüce Bela diyordu. Hergün Konak-Köprü troleybüsünde şarkı söylüyor, haftada bir kez saçının rengini değiştiriyor, sıklıklada intihara kalkışıyordu. O yıllarda, sonradan "Allah babama acıdı da şarkıcı oldum." dediği bir de takıntısı vardı: Dansöz olmak.

Üniversite de dahil olmak üzere tüm eğitim sürecini İzmir'de tamamladı. 1973 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girdi. 1974 yılının Kasım ayında Ali Engin Aksu ile evlenince okulu bıraktı.

Gençlik çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen, resim, tiyatro ve dans dersleri aldı. Lisede kendini iyice müziğe verdi. 1970 yılında Hafta Sonu dergisinin açtığı Altın Ses yarışmasında 6. oldu. Sezen aklında ve kalbinde müzik yatıyor olmasına rağmen 1973 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girdi. Üniversite kantinini konser salonu gibi kullanan Sezen, üniversiteden ikinci sınıfta ayrılıp İzmir Radyosu sanatçılarının ders verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneği'ne girerek yıllarca herkesi peşinde sürükleyen, binlerce dizesi, binlerce melodisi olan kendi çizgisini çizmeye başladı.

Sezen, 1974 yılında bir plak şirketine 3 şarkılık bir bandını gönderdi. Aynı yıl'ın Kasım ayında Ali Engin Aksu ile evlendi. Evliliğinden bir hafta sonra, Yeşil Giresunlu tarafından plak yapmak için çağrıldığı İstanbul'a gelerek plak çalışmasına başladı. 1975'e girerken piyasaya ilk 45'liği çıktı: Haydi Şansım. Plak hemen hemen hiç satmadı.

Yabancı bir şarkıdan alınan besteye söz yazılmıştı ve sonuç tam anlamıyla fiyaskoydu. (Plak Sezen Aksu'ya sorulmadan Sezen Seley adına çıkarılmıştı. Kimbilir belki de daha iyi olmuştu. Yıllar sonra marka olacak bir isim hemen hemen hiç satmayan bir plakla beraber anılmacaktı.) Gene aynı sene (1975) ikinci 45'liği Yaşanmamış Yıllar/Kusura Bakma'yı çıkardı. Albümdeki parçalar Sezen'indi ve plak satışları hiç de fena değildi.

Sezen Aksu üçüncü 45'liği 'Olmaz Olsun/Vurdumduymaz'ı 1976 yılında çıkardı. Plak 45'likler listesinde haftalarca bir numarada kaldı. Bu iki plak Sezen Aksu'nun başlangıcı sayılabilir. 1976 yılında, yıllar sonra idol olacak, şarkıları dillerden düşmeyecek bir Sezen Aksu vardı artık.

Genç sanatçı, 1976 yılında ilk sahne çalışmasına başladı. Bebek Belediye Gazinosu'nda sahne alıyordu. 1977 yılında Allahaısmarladık/Kaç Yıl Geçti Aradan, Kaybolan Yıllar/Neye Yarar 45'likleri ve ilk 33'lüğü olan Allahaısmarladık piyasaya çıktı.

1978 yılında Hurşid Yenigün'ün iki bestesine söz yazan Sezen, Gölge Etme/Aşk 45'liğini yaptı. Gene aynı sene piyasadaki en eski Sezen Aksu albümü olan Serçe çift LP olarak piyasaya çıktı. 1979 yılıda boş geçmedi. Bu yıl İlk Gün Gibi/Yalancı ve Allahaşkına/Sensiz İçime Sinmiyor 45'likleri piyasaya çıktı. Aynı yıl Sezen kendini sinemada da gösterdi. Sezen'in ilk filmi başrolünü Bulut Aras'la paylaştığı bir Atıf Yılmaz filmi olan Minik Serçe idi. Bir yıldız doğarken, başka bir yıldızın sönüşünü anlatan film o dönemde beğeni toplayamadı. Bu filmi senelerce Sezen de seyretmemiş olacak ki, 1999 yılında Okan Bayülgen'in Zaga programında filmi seyrederken, kendisi de haline çok gülmüştü. Yine aynı programda Sezen filmde hiç öpüşmediğini, o sahnelerin klasik hilelerden biri olduğunu da açıklamadan geçmedi.

1980 yılında 'Sevgilerimle' albümünü çıkaran Sezen için 1981 çok özel bir yıl olacaktı. Müzik, tiyatro ve özel yaşamı çok renkli geçti. Ağlamak Güzeldir albümü sonrası Sezen Aksu Aile Gazinosu adlı müzikal için çalışmalar yaptı.

Sezen, 10 Temmuz 1981'de Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nde Sinan Özer ile evlenirken 4,5 aylık hamile olduğu gündeme geliyor ve bu kez de özel hayatıyla konuşuluyordu. Yıl yine 1981, Kasım'ın 11'i, Mithat Can Özer dünyaya geldi, Sezen artık anneydi. Sezen hayatının erkeğini bulmuştu. O günlerde bir dergiye yaptığı açıklamada "Beni Ocak'a kadar rahatsız etmeyin" diyordu çiçeği burnunda anne. Ama Sezen bu, sanatsız yapamazdı, yapamadı da. Aralık ayında Sezen Aksu Aile Gazinosu için çalışmaya başlamışdı.

1982 yılında Şan Müzikholü'nde Sezen Aksu

Aile Gazinosu adlı müzikali gösterime girdi. Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan Erbulak ile aynı sahneyi paylaşan Sezen, sahnede 7 farklı karakteri canlandırdı.

Yıl 1982... Sezen Aksu, hayranları ve Türk klasikleri için çok özel bir yıl. Sezen ilk kez bu yıl Acelen ne bekle Firuze dedi. "Firuze" bu yıl piyasaya çıktı. Bu yıllarda "Firuze" dillerden düşmüyordu. Sezen 2 yıl sonra Sen Ağlamayı ve 1991'de Gülümse'yi çıkarıp Türk Müziğine büyük klasikler kazandırdı. Tabii her şeyin bir sırası vardı. 1982 yılında Sezen Aksu, dönemin popüler dergisi Hey tarafından Yılın Kadın Sarkıcısı seçildi. 1983 yılında "Hey"'in Geleneksel Oskar Konseri'ne de Yılın Kadın Şarkıcısı olarak katıldı Sezen.

1983 yılında Sezen Aksu'nun, Eurovision macerası başladı. Söz ve müziği Ali Kocatepe'ye ait "Heyamola" parçasını Ali Kocatepe ve Coşkun Demir ile birlikte seslendirdi. 3 yıl arka arkaya yaşanacak ve yıllar sonra da vokalisti Işın Karaca'nın yaşayacağı klasik bir tablo ilk bu yıl yaşandı. Türkiye finaline kalan bu parça yurtdışında ülkemizi temsil etme hakkını elde edemedi. 1983 yılında "Heyamola" parçasının 45'liği "Hey Dergisi" tarafından yılın plağı seçildi. Aynı yıl Sezen, oğlunun babası Sinan Özer'den boşandı.

1984 yılında Sezen'in Eurovision macerası devam etti. Sezen bu yıl "Halay", "1945" ve "Merhaba Ümit" adlı parçalarla Türkiye finaline kaldı. İlk olarak "Merhaba Ümit"'i bırakan Sezen Türkiye finalinde "Halay" ve "1945"'i seslendirmeye karar verdi. Türkiye finali olmadan iki hafta önce Türkiye'ye gelen yabancı bir dostu Sezen'e sadece "1945"'i seslendirmesini önerdi. "1945"'in sözlerinin tüm dünyayla ilgili olduğunu düşünen Sezen bu parçanın yurtdışında da ülkemizi daha iyi temsil edeceğini düşünerek "Halay"'dan vazgeçti. Türkiye finalinde "1945"'i seslendiren Sezen Aksu'dan herkes birincilik bekliyordu. Ama sonuç hiç de iç açıcı değildi. Sahnede kıyafetiyle prenseslere benzeyen Sezen Aksu aranjman yüzünden tabiri yerindeyse güme gitmişti.

Sezen 1984 yılında Avrupada şanssızdı ama Türkiye için aynı şey söylenemezdi. Bu yıl 6 Eylül'de "Sen Ağlama" piyasaya çıktı. TRT'nin denetiminden geçemediği için ilk başlarda televizyonda seslendirememişti Sezen şarkılarını. TRT, 1985'in başından itibaren Sezen'in parçalarını yayınlamaya başladı ve albüm olağanüstü bir ilgi gördü. Haftalarca listelerde kalan bu albümün 56. haftasında Sezen Aksu albümün bu kadar listelerde kalmasıyla ilgili "Hey Dergisi"'ne yaptığı açıklamada "Bekliyordum ama bu kadarını değil... Ne yalan söyleyeyim, 1 yılı aşkın sürece listelerde kalacağımı sanmıyordum. Tüm müzikseverlere candan, gönülden teşekkürlerimi sunuyorum." diyordu.

1985 yılında Sezen Eurovision'da yine Türkiye finaline kaldı. Bu kez parçanın adı "Küçük Bir Aşk Masalı"'ydı. Sözleri Sezen'e ait olan bu parçayı Sezen Aksu ve Özdemir Erdoğan birlikte seslendirdi. Ama sonuç değişmedi. Bu yıl da Sezen yurtdışında ülkemizi temsil edemedi.

1985 yılında "Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra" isimli müzikal için hazırlandı Sezen. 1986 yılının ilk haftasından itibaren gösterime girdi "Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra". Şan Müzikholü'nde kapalı gişe oynayan bu müzikal dönemin dünyasını ve Türkiye'sini Ti'ye alıyordu. Sahnede büyük beğeni toplayan Sezen, sahneyi Şener Şen, İlyas Salman, Ayşen Gruda gibi ustalarla paylaştı.

Sezen 1988 yılında "Sezen Aksu'88"'i çıkardı. Bu albüm Sezen Aksu plakları arasında özeldir. Çünkü "Sezen Aksu'88" plak formatında çıkan son Sezen Aksu albümü'dür.

1989 yılında Sezen Aksu Söylüyor albümüyle karşımıza çıktı. Son iki albümüyle birlikte artık Sezen Aksu, Türk Müziği için yeri dolmaz bir efsaneydi. Daha devamı da vardı...

Onyedi dergisinin Ocak 86 sayısında okuyucu anketinde açık farkla Sezen'in 1985'in en büyük kadın şarkıcısı seçildiği yazıyordu.

Sezen Aksu ile birlikte 80'lerde Firuze, İkinci Bahar, Sen Ağlama, Geri Dön, Tükeneceğiz, Git..., Beni Unutma, Değer mi?, Sarışınım, Geçer, Gidiyorum, Belalım, Bırak Beni, Şinanay, Son Bakış hit olmuştu. Sezen Aksu söylemişti. 90'larda da söylemeye devam edecekti...

1990'lı yıllarda Kanal 6'da Sezen Aksu Show programını yapmaya başladı.

1990'larda Sezen Aksu'nun müzikseverlere çok sürprizi vardı. Öncelikle prodüktör tarafını gösterdi bize. Alışılmış starlar dışında ilk defa yeni biri çıkıyordu piyasaya, Sezen Aksu'nun vokalisti Aşkın Nur Yengi... Aşkın Nur Yengi, "Sevgiliye" albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Albüm Sezen Aksu prodüksiyonuydu ve bir milyona yakın tiraj elde etti.

1990 yılında Sezen Aksu beyaz perdede karşımıza çıktı. Yönetmenliğini Yavuz Özkan'ın yaptığı "Büyük Yalnızlık"'ta Sezen Aksu, Ferhan Şensoy'la kamera karşısındaydı. Film 1990 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Görüntü dalında ödül aldı. Filmin müziklerini Onno Tunç yapmıştı. Onno Tunç bestesi olan "Uçurtma Bayramları" da enstrumantal olarak bu filmde bulunmaktaydı.

Yıllar geçtikçe eski haliyle eğlenmeyi seven Sezen, bu filmle de 2003 senesinde, Yayla Sanat Merkezi'nde verdiği unplugged konserde dalgasını geçmişti. Önder Fırat'la bu filmi seyredişlerini, Önder Fırat'ın belli etmemeye çalışsa da çok sıkıldığını anlatan Sezen izleyenleri kahkahaya boğmuştu.

Sezen 1991'de Aşkın Nur Yengi'nin ikinci albümü "Hesap Ver"'in prodüksiyonunu üstlendi. Albüm Aşkın'ın ilk albümü gibi iyi bir tiraj elde etti.

Sezen Aksu'ya inanılmaz bir popularite kazandıran 1991, bambaşka bir albümün çıkış yılıydı. 1991'de müzik yönetmenliğini Onno Tunç'un yaptığı "Gülümse" çıktı. Albüm, 2 milyonu aşan bir tiraj elde etmişti. Albümün bu kadar çok satmasının sebebi şarkıların seçkinliğinin yanısıra Sezen'in hitap kesimiydi. Sezen'i her kesimden insan dinliyordu. Aşka düşen de, aşktan kaçan da, arabesk dinleyen de, pop dinleyen de, varoşu da, zengin kesimi de Sezen'i dinliyordu artık. İçinde bu kadar tezatlık olan insan kesiminin bu albümde birleşmesi "Gülümse"'yi farklı yapan asıl etkendi. 1991'de bu albüme ait "Hadi Bakalım"'ın Avrupa'da single'ı çıktı. Bu signle da klibi olmamasına rağmen iyi bir satış elde etti.

1992'de Sezen yine vokalistlerine albüm yapmaya devam etti. Sertab Erener'i tanıttı bizlere. Sertab'ın ilk albümü "Sakin Ol" başarılı bir satış grafiği çizdi. Sertab'ın albümünden birkaç ay sonra sıra "Levent Yüksel"e gelmişti. Sezen Aksu, Aşkın ve Sertab'tan sonra Levent'in albümünün de prodüktörlüğünü üstlendi. "Med-Cezir" iyi bir tiraj elde etmiş olmasına karşın, satıştan daha önemli olan bu albümün günümüze klasik bırakmasıydı. Albüm, şarkıların güzelliği Levent'in yorumuyla birleşince Tuana, Med-Cezir, Beni Bırakın gibi klasikleri müziğimize kazandırmış oldu.

Sezen Aksu her zaman istediği müziği yapmıştı ama "Gülümse"'den sonra her şey daha da değişikti. Sezen Aksu müzik lüksüne ulaşmıştı. Bu lüks ilk meyvesini 1993 yılında verdi. Sezen, "Deli Kızın Türküsü" ile çıktı karşımıza. Sezen Aksu'nun alışılmış tarzında olmayan bu albüm, kapağına kadar değişikti. Sezen Aksu kitlesini seçmişti ve artık onlara müzik ziyafeti çekiyordu. Bu farklı albümde "Küçüğüm" ve "Masum Değiliz" ilk hit olan parçalardı. Bu albümün bir özelliği ve bir değişikliği daha müzik direktörünün Uzay Heparı olmasıydı.

Uzay, hızlı yaşamayı seviyordu, motosiklet tutkunuydu. 1994'ün, 20 Mayıs'ında Uzay motosikletiyle giderken park halindeki Demet Akbağ'ın arabasına çarptı. Zeynep Tunuslu ile henüz 6 aylık evliydi ve sadece bir gün önce bir çocuğunun olacağını öğrenmişti. 11 gün bitkisel hayatta kalan Uzay, 31 Mayıs günü 26 yaşında aramızdan ayrıldı motosiklet sevdasına. Sanat dünyasını, sevenlerini özellikle genç hayranlarını ve tabii ki Sezen'i yasa boğdu. Sezen, Uzay'ı, "Yas" parçasında sanırım hiçbirimizin yaşamayacağı duygularla yaşadı. Sezen "Yas"'ı kendisinin okuyamayacağını söylemişti ve şarkıyı Levent'in ikinci albümüne koydu. Bu çok özel parçayı Levent Yüksel'e vermesi en doğruydu. Çünkü Levent Yüksel de, Uzay'ın ölümünden sonra albümü bir milyona yakın satmasına rağmen Sezen Aksu'nun arkasında vokal yapacak, bas gitar çalacak kadar tevazu sahibi ve vefakar biriydi.

1 Kasım 1994'te çıkan Sertab'ın "Lâ'l" albümü Sezen Aksu prodüksiyonuydu, iyi bir satış başarısı elde etti. Bu albümün en önemli özelliği ise Uzay'ın anısına adanmasıydı.

1995 yılında Sezen yine farklı çıktı karşımıza. Buram buram Anadolu kokan şarkılar vardı "Işık Doğudan Yükselir"'de. Eleştirmenlere "Eski Sezen Aksu nerede?" diye sorduran bu albüm, müzik açısından en iyi Sezen albümlerinden biriydi. Yunus Emre'nin, Mevlana'nın ve Aşık Daimi'nin eserleri Sezen Aksu'nun yıllar geçtikçe daha da güzelleşen yorumuyla albümde yer aldı. Fahir Atakoğlu'nun da iki eseri vardı albümde. Bunlardan biri albümün hitlerinden, sanat müziği tınısıyla kulağımızı okşayan "Alâturka", diğeri ise özellikle kusursuz düzenlemesiyle "Yaktılar Halim'imi"'ydi. Gülümse'nin müziğini yapan Arto Tunç'un da bu albümde iki bestesi vardı. Albümde dikkat çeken bir dörtlük de Bedri Rahmi Eyüboğlu'na ait;

Bu Anadolu var ya bu Anadolu

Bu misli menendi görülmemiş cömert ana

Bu her yanı meme, bu her yanı dudak, bu her yanı gül

Bu zırnık almadan veren, habire veren yedi gül...

Bedri Rahmi Eyüboğlu

1997 yılının Aralık ayında piyasaya çıkan "Düğün ve Cenaze" yine çok eleştirildi. Öyle ki birkaç eleştirmen, Sezen'in ne dediğini anlamadığını bile yazmıştı. Bütün bu eleştiriler albümün kötü satmasında çok büyük etken oldu. Oysa albümün düzenlemeleri ve besteleri yine eşsizdi. Goran Bregoviç'i dünyaya tanıtan 9 tane Goran Bregoviç, 1 tane Kurtis Jasavev bestesinden oluşan albüm "Düğün ve Cenaze" adını Goran Bregoviç'in orkestrasından aldı. Albümün sözlerini ise Sezen, Pakize Barışta ve Meral Okay ile birlikte yazdı.

1998 yılında 'Düğün ve Cenaze' albümünün en büyük hiti "Erkekler"'in single'ı çıktı. 1998'in Nisan ayında ise Levent Yüksel'in üçüncü albümü "Adı Menekşe" piyasaya çıktı. Bir kez daha Sezen Aksu' nun prodüksiyonluk üstlendiği albüm çok başarılı bir yapıt olmasına rağmen belki de tanıtımının iyi yapılamaması nedeniyle iyi bir satış elde edemedi. Yine 1998'in Aralık ayında Sezen Aksu'nun albümü "Adı Bende Saklı" raflardaki yerini almıştı. Sezen bu kez albümüyle basından tam not aldı. Kimilerine göre eski Sezen dönmüştü. Albümdeki "Tutuklu" ve "Adı Bende Saklı" parçaları Sezen klasikleri arasında yerini aldı.

1999'un son günlerinde Sezen Aksu hayranlarına bir sürpriz yaptı ve "Sarı Odalar" single'ını piyasaya çıkardı. Parçaya klip 3. köprüyü protesto etmek için Arnavutköy'de çekildi.

2 Haziran 2000 günü Sezen yine yeni bir albümle, "Deliveren"'le, çıktı karşımıza. "Oh Oh", "Kahpe Kader" ve "Keskin Bıçak" albümün hit parçaları oldu ve bir milyona yakın bir tiraj elde etti. (Deliveren, içindeki şeytanla meleği yönlendiren anlamına gelmekte)

Sezen 2001 yılında sağlık problemleriyle ilgilendi. Temmuz'un sonunda ve Ağustos'un başında 6 konser veren Sezen, Park Orman'da yine çok şiddetli esti. Dev orkestrası ve sesiyle 6 gece hayranlarını büyüledi. Konser hediyesi olan Remix Maxi Single piyasaya sürülmedi, Sezen fanatiklerinin koleksiyonlarındaki yerini aldı. Maxi Single'da "Oh Oh" ve "Kahpe Kader"'in Kıvanç Kutlumuş tarafından düzenlenen ikişer remix'i bulunmakta.

Sezenin bir zamanki vokalisti Işın Karaca da 2001 yılında Eurovision'da Türkiye finaline kaldı ama yine aynı son yaşandı.

2001 yılının sonuna doğru Sezen Aksu'nun 6 yıldır vokalistliğini yapan Işın Karaca'nın albümü "Anadilim Aşk" piyasaya çıktı. Albüm yine bir Sezen Aksu prodüksiyonuydu.

21 Aralık 2001'den itibaren ve 2002'nin hemen başında Sezen, Efendy Show Theatre'daki konserleriyle sevenlerinin karşısındaydı.

20 Mayıs 2002 günü Sezen Aksu sevenlerine "Şarkı Söylemek Lazım" albümünü sundu. Bu albüm Sezen'in DMC firmasından çıkarttığı ilk albümüydü.

2002'in yazında da dolu dolu Sezen Aksu vardı. 12 Haziran'da Açıkhava'da konserlerine başladı Sezen. Sezen'in ilk ışığını Mart ayında Diyarbakır'daki konserinde verdiği sürprizi yaz sonunaydı. "Türkiye'nin bütün dillerini ve medeniyetlerini" bir araya getiren "Türkiye Şarkıları" isimli konser serisini sundu. Konserlerde Sezen'e Rum, Ortodoks, Ermeni ve Musevi korolarıyla birlikte Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu da eşlik etti. Sahnede Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar, türküler söylendi. Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu en büyük alkış alanlardandı. Sezen konserinin sonunda onbinlerce kişiyle birlikte "Şarkı Söylemek Lazım"'ı ve Mevlana'nın sözlerinden oluşan "Yeniliğe Doğru" şarkısını söyledi.

Her yaptığıyla kendinden söz ettiren Sezen bu sefer Türkiye'yi bambaşka sallamıştı. Günlerce televizyonlarda konuşulan, gazetelerde yazan "Türkiye Şarkıları"'nı 1 Eylül 2002 günü Hürriyet Gazetesi "Yasa Meclis"'ten, icraat Sezen'den' başlığıyla manşetten verdi.

Bu konser dizisi sadece Türkiye'de değil birçok ülkede de haber oldu. AP ajansının çektiği bir fotoğraf birçok ülkede yayınlandı.

2003 yılının başında Beşiktaş'ta BKM'de Unplugged konserler veren Sezen yoğun ilgi üzerine konserlerine önce Maltepe Yayla Sanat Merkezi'nde daha sonra Türkiye'nin değişik şehirlerinde devam etti.

2003 yazı bitmeden Sezen'in yeni albümü "Yaz Bitmeden" çıktı. Biri enstumantal olmak üzere 4 yeni şarkı içeren albümde ayrıca daha önce başka yorumcuların seslendirdiği Sezen Aksu şarkıları vardı. Yeni şarkılardan biri olan "Farkındayım"'a Van'ın Gevaş ilçesinde klip çekildi.

Sezen Aksu’nun uzun bir aradan sonra 2005 yılında piyasaya sürülen yeni albümü "Bahane", beklenenin de üzerinde ilgi gördü. Aksu’nun son şarkılarını dinlemek için sabırsızlanan müzikseverlerin yoğun ilgisi sayesinde albüm, ilk iki haftalık sürede 320 bin sattı.

Sezen Aksu aynı zamanda İstanbul gece eğlencesi anlayışına farklılık getiren Oba Bar'da ve 1997 yılında Uğur Yücel ile Bostancı Gösteri Merkezi'nde kabare türünde sahne gösterileri sergiledi.

Niran Ünsal Kimdir?

Gerçek adı Fatma Uludan Canevi olan Niran Ünsal, 13 Ağustos 1974 tarihinde İzmir Radyosu keman ve ses sanatçısı Nursal Ünsal Birtek ve kanun sanatçısı Ahmet Canevi’nin ikinci çocukları olarak İzmir’de doğdu. Haktan Ünsal ile Nida Ünsal adında kardeşleri vardır. Daha sonra anne ve babası ayrıldı.

“Rakım Erkutlu Musiki Cemiyeti”nde Klasik Türk Müziği eğitimi, TRT İzmir Radyosu Gençlik Korosu’nda uzun yıllar boyunca çok sesli müzik eğitimi aldı. Müzik hayatına sekiz yaşında İzmir TRT Çocuk Korosu’nda başladı. Sonra İleri koro ve gençlik korosunda da yer aldı. Daha sonra Türk Sanat Müziği Korosu’nun sınavlarını kazandı. Dört ay kadar koroda görev aldı. Bir yandan da, “Fasl-ı Feza” isimli fasıl heyetinde, annesinin arkasında korist ve vokal olarak görev yaptı. Ancak müzikal tercihini pop müzikten yana kullandı. Bu yüzden radyodan ayrılıp orkestra eşliğinde sahne çalışmalarına başladı. Tenis Klüp, Atlı Spor Kulübü, Anvelo, Karşıyaka Grand Müzikhol gibi İzmir’in en seçkin mekânlarında, orkestra eşliğinde pop müzik icracısı olarak sahne almasıyla İzmir ve çevresinde hatrı sayılır bir isim yapmaya başladı. Bu arada şarkıcı olmaya karar veren Niran Ünsal, İzmir’den İstanbul’a taşındı. Aynı yıllarda Kaan Canbağ ile bir evlilik gerçekleştirdi. Bu evlilikten Hande adında bir kızı oldu.

1993 yılında, Hürriyet Gazetesi’nin her yıl düzenlediği “İzmir’in Altın 11’i” ödül töreninde “Yılın Umut Veren Kadın Sesi” ödülünü aldı.

Bir dönem İzmir’de radyo programcılığı yaptı. 1994 yılında Kuşadası’nda yapılan “Pop Show 94” yarışmasına katıldı, “Serseri Mayın” isimli eserle 1. Oldu. Bu yarışmanın ardından beste denemelerine başladı.

İlk albümünü 1996 yılının 13 Ağustos günü “Haktan” adı altında çıkardı. İlk albümünün ardından sahne çalışmalarına yoğunlaştı. Ünlü isimlere bestelerini verdi. “Tövbekar” aynı zamanda sözlerini yazdığı ilk şarkı oldu. Özcan Deniz, Rober Hatemo, Seda Sayan, Metin Şentürk gibi şarkıcılara bestelerini verdi.

İlk albümünde yer alan “Helâl Et” isimli şarkı çok beğenildi. “Helâl Et” şarkısının klibini Mustafa Altıoklar çekti, Darıca-Yalova arabalı vapurunda çekilen, sanatsal görüntülerin yer aldığı klipte Niran Ünsal’a ünlü gazeteci ve televizyoncu Savaş Ay eşlik etti.

1999 yılında çıkardığı “Şarkılara Tutundum” albümünde başta Attila Özdemiroğlu olmak üzere Aysel Gürel, Seda Akay, Günay Çoban ve Mete Çelik gibi ünlü söz yazarı ve bestecilerin eserleri yer alır. Albümün bir diğer özelliği de; Niran Ünsal’ın yorumcu ve besteci kimliğinin yanında bir de “söz yazarı” kimliğinin de varlığını kanıtlamış olmasıdır. Zira, albümde yer alan ve çok beğenilen “Tövbekar” isimli eserin bestesi ve sözleri Niran Ünsal’ın kendisine aittir.

2003 yılında Ahmet Kaya’nın anısına bir albüm yayınlanır. Sanatçının eşi Gülten Kaya tarafından hazırlanan “Dinle Sevgili Ülkem” isimli bu albümde, 18 sanatçı sesi ve yorumuyla yer alır. Niran Ünsal da bu albümde “Giderim” isimli eseri seslendirir. Albüm çıkar çıkmaz, Niran Ünsal’ın yorumladığı “Giderim” şarkısı o kadar büyük ses getirir ki bomba gibi patlar. Sanatçının çıktığı konserlerde de bu şarkı yoğun istek alır.

Aradan geçen 1 yıl sonrasında Niran Ünsal “Göçebe” isimli solo albümünü çıkardı. “Göçebe” isimli albüm çok ses getirdi, şarkıların pek çoğu hit oldu.

2007 yılında Niran Ünsal, “NÜ Müzik Yapım” adını verdiği kendisine ait bir müzik yapım şirketi kurmuştur.ilk olarak da “İyi Niyetlerim” adlı albümünü çıkarmıştır. Bu albümünde tüm besteleri kendisi yapmış, müzik direktörlüğünü, süper vizörlüğünü üstlenmiştir.

2009 yılının Mayıs ayında yine kendi yapım şirketinden yayınladığı “Sesler ve İzler” piyasaya çıkardı. aynı yıl, “Küçük Kadınlar” dizisinin jenerik şarkısına sesi ve yorumuyla katıldı. Seslendirdiği şarkının adı “Ben Ne Zaman Büyüdüm Anne”dir.

Niran Ünsal, 2010 yılının sonuna doğru müzisyen Ali Osman Erbaşı’nın daveti üzerine “Bir Saz, Bir Avaz” isimli özel bir projeye güçlü sesi ve usta yorumuyla destek oldu.

2012 yılının ilk aylarında, kendi yapım şirketinden “İnce Ayar” adlı ilk maksi single albümünü çıkardı.

Yorumcu kimliğinin yanında, bugüne kadar 100’den fazla besteye de imza atmıştır. Niran Ünsal’ın bestelerini seslendiren ve bestelerinden bazıları şunlardır: Özcan Deniz “Nasip Değilmiş”, “Kayboldum”, “Karşılıksız Aşk”, Rober Hatemo “Mahrum”, “Gurur”, “Ama Seni Sevdim”, Sibel Can “Gümüş Kurşun”, “Aşk Yolcu”, Muazzez Ersoy “Düştüm Bir Ateşe”, “Geldik Gidiyoruz”, Funda Arar “Var mısın?” Demet Akalın “Sebebim”, Zerrin Özer “Deli Yaz”, Levent Yüksel “Fasl-ı Muhabbet”, Hazal “Yalancı Sevda”, “Aşka Dair”, Nalan “Farzet”, Metin Şentürk “El mi yaman, bey mi yaman?”…

Niran Ünsal’ın yurt içi, yurt dışı konser, imza günü, açılış,bayi toplantısı, festival, vb. organizasyonlarla ilgili anlaşmaları, kendi müzik yapım şirketi olan “NÜ Müzik Prodüksiyon Yapım” tarafından yürütülmektedir.

Niran Ünsal’ın yapım şirketi, 2009 yılında İbrahim Gugu’nun (By GuGu) ortak olmasıyla daha da güçlenmiştir.

Evlilikleri

1.evliliği : Kaan Canbağ ile 1990 yılında evlendi ve 6 ay sonra boşandı. Bu evlilikten Hande Ünsal (d.1991) adında bir kızı oldu.

2.evliliği : 1999 yılında tiyatrocu Peker Açıkalın ile evlenmedi ama birlikte yaşadılar. 2000 yılında Narin Şeker Açıkalın (d.2000) adında bir kızı oldu.

3.evliliği : 2004 yılında Tiyatro Sanatçısı Selçuk Soğukçay ile evlendi.

4.evliliği : 14 Ocak 2007 tarihinde Kuyumcu Oğuz Türküsev ile evlendi. 3 yıl sonra 8 Aralık 2009 tarihinde boşandı.

5.evliliği : 14 Şubat 2010'da imam nikahı ile ve Haziran 2011 tarihinde de belediye nikahıyla magazin muhabiri İbrahim Gugu ile evlendi, Eylül 2011 tarihinde de ayrıldılar. Kasım 2011 de tekrar bir araya geldiler. Liva (d. 4 Temmuz 2012) adında bir kız çocukları var. 17 Ocak 2014 de Bera adında bir erkek çocukları oldu.

Albümleri

1996 - Haktan

1999 - Şarkılara Tutundum

2004 - Göçebe

2007 - İyi Niyetlerim

2009 - Sesler ve İzler

2010 - Bir Avaz Bir Saz

2012 - İnce Ayar

2013 - Ok

Niran Ünsal’a, gelecekte yapmak istediği projeler sorulduğunda kendisinin verdiği cevap şu şekilde olmuştur:

“HAKTAN” nasip olan şu hayatta, yaşadığım en zorlu anlarda bile hep “ŞARKILARA TUTUNDUM”. Biliyorum ki, herkes gibi ben de “GÖÇEBE” bir ömrün fâni sahibiyim. Dileğim o’dur ki; ömrüm yettikçe, ruhuma yansıyan “SESLER VE İZLER”i, bütün “İYİ NİYETLERİM”le kalbimin “İNCE AYAR”ından süzüp “BİR SAZ, BİR AVAZ”la beni seven herkesin beğenisine sunmaya devam edeceğim. Nefesimin yettiği, gücümün elverdiği ve Rabb’imin müsaade ettiği kadar… 

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler