Geleneksel yöntemlerle servis edilen ve çatal ile bıçak kullanılmadan tüketilen coğrafi işaretli Denizli Kebabının ünü dünyaya yayıldı. Uzak doğu ülkelerinden gelen turistlerin yoğun ilgi gösterdiği tescilli lezzet, binlerce kilometre uzakta yaşayan gurbetçileri de kendisine çekiyor.
Türk mutfağının zengin lezzetlerinden biri olan Denizli Kebabı, etin özel bir şekilde pişirilmesi ve özellikleriyle tanınıyor. Son zamanlar damak tadı ile dikkat çeken ve 1920’li yıllardan bu yana geleneksel yöntemlerle hazırlanan Denizli kebabı, şehre gelen misafirlerin yemek tercihleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Kuzu etinden yapılan, tandır ateşinde pişirilen tescilli kebap, çatal ve bıçak kullanılmadan elle yenilmesiyle dikkat çekiyor. Sekiz parçaya ayrılan kuzu, sakız ağacının kütüklerinden tavlanan fırınlarda pişiriliyor. Pişerken etlerden süzülen yağ, ana yemek ile birlikte servis edilen pide ekmeğinin yağlanmasında kullanılıyor.
“Bu lezzet ile dünyaya açılabildiğimiz kadar açılacağız”
Dünyanın dört bir yanına coğrafi işaretli kebabı tanıtmak için hem kuruluşlarda sorumluluk üstlenen hem de Uzakdoğu ülkeleri başta olmak üzere birçok yemek fuarında ürünü temsil eden Dursun Göçenoğlu, 41 yıldır verdiği emeğin karşılığını aldıklarını söyledi. Kebabın farklı bir aromaya sahip olduğunu ve lezzetine bakmak için kilometrelerce uzak mesafelerden müşterilerinin geldiğini anlatan Göçenoğlu, “Denizli Kültürel Destekleme Ve Yaşatma Derneği Başkanı Yardımcılığı görevini de aynı zamanda yürütüyorum. Denizli Kebabımızı elimizden geldiğince tüm dünyaya tanıtıyoruz. Aynı zamanda kendim de uzak doğu ülkelerinde düzenlenen dünya mutfağı fuarlarına katılım sağlıyorum. Fuarlarda doğal lezzetimizi tanıtıyoruz. Yaptığımız çalışmalar ile fuarların meyvesini yiyoruz” dedi.
“Tüm dünyaya bu lezzetimizi tattırmak istiyoruz”
Etin içine herhangi bir katkı maddesi koymadıklarını ifade eden Dursun Göçenoğlu, “Uzak doğudan Brezilya, Tayvan, Hong Kong ve Avusturya ülkelerinden yoğun müşterimiz var. Bu yemeğimizin tadı tüm ülkelerin damak tadına uyuyor. Etimizde hiçbir terbiye olayı yok. Kuzuyu parçalayıp, şişlere yerleştiriyoruz. Ardından sakız odunu ile pişiriyoruz. Bunun aroması çok farklı oluyor. Bu lezzet ile dünyaya açılabildiğimiz kadar açılacağız. Tüm dünyaya bu lezzetimizi tattırmak istiyoruz” diye konuştu.
“58 yaşındayım ve 50 yıldır çatal bıçak olmadan elle yiyoruz”
50 yıldır asırlık lezzetten vazgeçmeyip ve damağını tatlandırmak için Avusturya’dan Denizli’nin Merkezefendi ilçesi Saraylar Mahallesi 357. Sokak’ta bulunan Kebapçı Dursun isimli işletmeye gelen Erdoğan, “Denizli’ye Avusturya’dan geliyorum. Kebapçı Dursun’un hemen yanına gelip, Kebabımızı yiyorum. 3 bin kilometreden buraya geldim. Kebap çok güzel ve elle yemek çok lezzetli oluyor. Yanında her şey yiyebiliriz ama soğan ve biber ile çok güzel tat veriyor. 58 yaşındayım ve 50 yıldır çatal bıçak olmadan elle yiyoruz. Kebapçı Dursun’a gelinmesi gerekiyor hem muhabbeti hem de lezzetini doyasıya alıyorsunuz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA