Sevgilisi Pınar Dilek ile evlilik hayalleri kuran Mega Star olarak tabir edile efsane şarkıcı Tarkan'ın yeni albümü "Ahde Vefa", 11 Mart'ta müzikseverlerle buluşacak.
Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, çalışmalarını tamamlayan Tarkan'ın Türk sanat müziği albümü, müzik marketlerin yanı sıra dijital platformlarda da satışa sunulacak.
Açıklamada görüşlerine yer verilen ünlü sanatçı, Türk sanat müziğinin kendisindeki yerinin hep çok özel ve ayrıcalıklı olduğunu aktardı.
Tarkan, müziğe olan yeteneğini keşfetmesi ve geliştirmesinde Türk sanat müziğinin önemine vurgu yaparak, "Benden uzun yıllardır beklenen Türk sanat müziği albümümü sizlerle paylaşacak olmanın tatlı telaşı ve heyecanı içindeyim. Nev-i şahsına münhasır ses ve yorumlarıyla Türk sanat müziğini benimle tanıştıran, kalbimi bu aşkla dolduran tüm Türk sanat müziği sanatçılarına sonsuz teşekkürlerimi bildirmeyi borç bilirim. Bu albüm bendeki etki ve katkılarınızla hayat buldu. Ahde Vefa'nın, sıkıntılı ve zorlu şu zamanlarda bir nebze de olsa içinizdeki kara bulutları dağıtmasını, yüreklerinizi aşkla doldurmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
Tarkan Kimdir?
1992 yılında "Kıl Oldum Abi" adlı parçasıyla büyük bir çıkış yakalayan Tarkan, "Şımarık" ve "Şıkıdım" gibi parçalarıyla Avrupa'da müzik listelerine girmeyi başarmış, ardından çıkardığı İngilizce albüm "Come Closer"ın başarısı ile Türkiye ile sınırlı kalmayacağını göstermiştir.
Tarkan Tevetoğlu, 17 Ekim 1972'de aslen Rizeli olan bir aileden Almanya'nın Frankfurt yakınlarından bulunan Alzey kasabasında doğdu. İlköğretimi Almanya'da tamamladıktan sonra 15 yaşında ike ilesi ile birlikte Türkiye'ye döndü. Babası Ali Tevetoğlu'nun oğlunda gördüğü müzik yeteneği ile 13 yaşındayken Klasik Türk Müziği eğitimi almaya başladı. Eğitimini Karamürsel'de devam eden sanatçı 1990 yılında Karamürsel Lisesi'nden mezun oldu.
Müzik eğitimi için İstanbul'a gittikten sonra 1990 ile 1992 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne devam etti. 1993 yılında prodüktör Mehmet Söğütoğlu ile tanışmasının ardından İstanbul Plak ile anlaşma yaptı. İlk albümü "Yine Sensiz" 1992 yılında piyasaya çıktı. Albümün çıkış şarkısı "Kıl Oldum Abi" ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı. Albüm 900 bin adet satıldı ve Tarkan bir anda tüm televizyonların ve magazinin kilit noktası haline geldi.
Ardından 1994 yılında çıkardığı "Aa Acayipsin" adlı albümde Sezen Aksu ile çalışan Tarkan, daha ikinci albümü ile Türk Pop Müzik camiasının en önemli isimlerinden biri haline geldi. Bu albümden sonra Türkiye ve dünya turuna çıkan sanatçı, Türkiye ve Avrupa'da 24 konser verdi. Bu konserlerin 25'i, ulusal çapta gerçekleştirilen en büyük sponsorlu turne kapsamında, Tarkan'ı Türkiye'nin farklı illerinde yaklaşık 10 bin seyirci ile buluşturan stadyum konserleriydi. Sanatçının kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından olan albüm 2,5 milyona yakın satıldı. Avrupa'da da 950 bin rakamına ulaştı.
1995 yılında Ahmet Ertegün ve Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Türkiye'de medyanın yoğun takibi ve baskılarının artması üzerine New York'a giden sanatçı burada bir yandan albüm çalışmalarına devam ederken bir yandan da New York Baruch Üniversitesi'nde dil eğitimi aldı.
O dönemin en önemli yıldızları icra eden menajeri Ahmet San ile 1995'te sözleşme imzaladıktan sonra 1994-1997 yılları arasında İsviçre, Hollanda, İngiltere ve Almanya’da toplam 12 şehri kapsayan 3 büyük Avrupa turnesine çıktı. 1995 yılında New York Palladium’da verdiği konser, Türkiye'de canlı yayınlandı. Tarkan, 1997 Temmuz'de üçüncü albümü "Ölürüm Sana" rekor satışlarını kırıp Türkiye'de 2,5 milyon sattı. Aynı yıl kendi müzik şirketi HITT Prodüksiyon'u kurdu, 1998 yılında Walt Disney'in 35. uzun metrajlı çizgi film'i olan Herkül'ün baş karakterini Türkçe olarak seslendirdi. Filmin müziklerinden "Yolumdayım"ı seslendirdi.
Bu albümde yer alan ve bir Sezen Aksu parçası olan "Şımarık", kısa sürede dünya çapında tanındı ve daha sonra başka yabancı sanatçılar tarafından da çeşitli dillerde yorumlandı. Ahmet Ertegün ile olan anlaşmazlıklarından dolayı Atlantic Records'tan ayrıldıktan sonra Türkiye'ye dönerek askerlik görevini yerine getirdi. Tarkan, 2001 yılında "Kuzu Kuzu" isimli single çalışmasını piyasaya sürdü. Aynı yıl "Karma" adlı albümünü yayınladı. Albümde yer alan "Kuzu Kuzu" ve "Hüp" gibi çalışmalar ile iyi bir dönüş yaptı. Washington Post Tarkan ile ilgili yaptığı bir haberde, Tarkan'nın Fransa'dan Danimarka'ya müzik listelerine girebilmeyi başarmış, Rusya'da en çok satan Rus olmayan sanatçı ünvanını almaya layık görülmüştü.
2003 yılına gelindiğinde Tarkan yeni albümü "Dudu" adlı albümünün çalışmalarını tamamladı. Nazan Öncel ile çalıştığı bu albüm ile Rusya'da 1 milyon satış rakamına ulaştı, aynı ülkeden en iyi yabancı şarkı ödülünü aldı.
Bir yandan reklam filmlerinde oynayan sanatçı 2001 yılında Pepsi ile gerçekleştirilen sponsorluğun ardından, çekimleri Kapadokya'da yapılan Turkcell’in Hazır Kart reklamlarında yer aldı. "Özgürlük İçimizde" adlı bestesini de seslendirdiği aynı proje kapsamında Tarkan-Özgürlük Yolcusu takvimi piyasaya sunuldu. 2004'te petrol şirketi OPET'in reklamlarında yer aldı. 2006 Yılında da Avea sponsorluğunda bir dizi konser verdi.
Dünyadan müziği ile olumlu eleştirilen almasından haraketle İngilizce albüm yapma kararı alan sanatçı, 2005'in Ekim ayından beklenen single "Bounce"u piyasaya sürdü. Hemen ardından ilk İngilizce albümü olan "Come Closer" aynı anda tüm Avrupa ve Türkiye'de satışa sunuldu. Kısa bir süre sonra albümde yer alan "Start The Fire" adlı ikinci single çalışmasını yaptı.
Müziğe kısa bir süre ara verdikten sonra 2007 yılının Aralık ayında altıncı albümü "Metamorfoz" ile tekrar sevenleriyle kavuştu. Albüm klasik bir Tarkan albümü olmamasından ötürü olumsuz eleştrilere maruz kalsa da sevenleri Tarkan'ı yanlız bırakmadı. Albüm tüm bu olumsuz eleştirilere rağmen 2 ayda 500 bin satış rakamına ulaştı.
Ayşe Arman'nın Tarkan ile yaptığı röportaj :
Sesiniz sedanız çıkmıyor. Kendinizi geri mi çektiniz Allah aşkına!
- Ne alakası var, geri çekilme filan yok! Tam tersine, yeni bir Türkçe pop albüm hazırlıyorum. İngilizce albüm çalışmalarım sürüyor. Sonra birbiri ardına bir sürü konser var. Dubai’den sonra, Kopenhag, Hamburg, Los Angeles. Yoğunum yani, başımı kaşıyacak vaktim yok. Ama artık magazin programlarında ve dergilerinde yer almıyorum...
Yoksa, bilinçli bir tercih mi bu?
- Fevkalade bilinçli.
Peki neden?
- Medyayla aramızda güven krizi var! Söylediklerimin çarpıtılmasından, zorla birtakım polemiklere sokulmaktan sıkıldım. Benim için artık bu tür şeylerin esprisi yok. Canım istemiyor. Eğlenceli gelmiyor. Hatta sıkıcı ve banal buluyorum. Bir de tabii itiraf etmem gerekirse, inciniyorum. Doğrudan kafama ateş ediyorlar.
Hala deriniz kalınlaşmadı mı?
- Hayır. Kaşarlaşamadım bir türlü. Derim hálá ince. Üzülüyorum. O yüzden röportajlara hayır diyorum.
Ama, sanatçılar magazinle beslenirler, diye biliriz. Bu bir karşılıklı ihtiyaçtır...
- Benim böyle bir ihtiyacım yok. Lütfen ukalalık gibi değerlendirmeyin, o gürültüde, o kargaşada yer almak bana manasız geliyor. Bir de artık beni bilen biliyor ya. Konserlerim tıklım tıklım. Bana yetiyor. Daha ne isterim?
İyi de, ertesi gün gazeteye baktığımızda, sizden hiç söz edilmiyor ya da adınız eskiye oranla çok daha az geçiyor... Korkmuyor musunuz?
- Hayır. Gazetelerin seni eskisi kadar yazıp çizmemesi, popülariteni kaybettiğin anlamına gelmiyor. Tam tersine, birilerini her gün gazetede manşetlerde gördüğüm zaman kuşku duyuyorum, bir reyting problemi varmış gibi geliyor bana. Bu mekanizmadan uzakta durmak istiyorum. Ben magazin haberlerle değil, işimle anılmak istiyorum.
İnsan, belli bir doygunluğa gelince mi böyle hissediyor?
- Bilmem, olabilir. İnsan doyuyor galiba. Eskiden daha fazla dışarı çıkıyordum. Haber olmak için mi çıkıyordum, dışarı çıktığım için mi haber oluyordum bilmiyorum. Ama artık dışarı bile çıkmak istemiyorum. İçime kapandım biraz. Daha doğrusu, kendimi tanımaya çalışıyorum. Müzik yapıyorum, hobilerimle meşgulüm, çok sık seyahat ediyorum. Uzaklaşınca, Türkiye’yi daha net görüyorum. Ne kadar küçük bir dünyam olduğunu, ne salak şeylerle uğraştığımı fark ediyorum. Ama işte bir süre sonra Türkiye’yi özlüyorum, geliyorum hooop yine kendimi o girdabın içinde buluyorum.
Yine de ben "Hakkımda yazılsın çizilsin istemiyorum" laflarına inanmıyorum...
- Ama doğru söylüyorum. Konsere çıkıyorsam, yeni bir albüm yapıyorsam ya da söylemek istediğim yeni bir şey varsa, o zaman röportaj veriyorum. Bazen de "Hadi çıkayım ortalığa da, etrafı şöyle bir sallayayım" diyorum. Ama işte hepsi o kadar. Yoksa o yaldızlı dünyanın bir yalandan ibaret olduğunu biliyorum. O yüzden de, epey bir zamandır başka türlü yaşıyorum. Sevgilimle, köpeğimle, arkadaşlarımla mutluyum.
"Sevgilisi gerçek değil. Paravan. Onun aslında erkek sevgilileri var!" laflarına ne diyorsunuz?
- Gülüyorum. Bu ülke, beni illa gay yapacak, o zaman rahat edecekler! Altı senedir birlikteyiz Bilge’yle. Bir yalan, altı sene nasıl sürdürülebilir?
Sevgiliniz de çok geride, kendi halinde biri. Çok gösterişli değil, çok frapan değil, çok meme değil, çok popo değil. Rahatlıkla öyle birini de seçebilirdiniz. Siz Tarkan’sınız, sahnelerin seks tanrısı...
- Sadece sahnede öyleyim. O sahneden indim mi, herhangi biri, sıradan biriyim. Bilge’yle birlikte mutluyuz. Zaten onun kendini olmadığı bir şey gibi göstermeyen halini seviyorum. Zor bir hayatımız var. Her zaman didikleniyoruz. Sağa sola rahat gidemiyoruz.
Siz yurtdışındayken, o ne yapıyor?
- Bazen yanıma geliyor. Bazen de gelmiyor. Özlemek ikimize de iyi geliyor. İstanbul’da ikimizin ayrı evi var. Ama çoğunlukla birlikte geçiriyoruz zamanımızı.
O da röportaj vermiyor. Birkaç kez aradım. Kibarca savuşturdu beni. Onu nasıl tutabiliyorsunuz? İnsanlar şöhret için bu kadar delirirken...
- Bu tür şeyler onu hiç ilgilendirmiyor.
"Allah’ım ben Tarkan’la sevgiliyim. Seviştiğim adam Tarkan!" filan da yapmıyor mu bu kadın!
- İlk zamanlar belki biraz sarhoşluk yaşadı. Ama medyanın üzerine gitmesinden hep rahatsız oldu. "Ben de çıkayım Tarkan’ın sevgilisi olmak nasıl bir şey anlatayım" heveslerine kapılmadı.
Kız kardeşi daha farklı ama...
- Hangisi Berna mı? Deli o. Ama tatlı bir deli. Çok severim. Üç kız kardeş onlar, üçü de çok farklı. Bilge, ağırbaşlı. Zaten avukat. Mesleği de başka türlüsünü kaldırmaz. Göz önünde olamaz. Öyle bir niyeti olmaması da çok hoşuma gidiyor.
Tamam röportaj vermemenizi anladım, ama sizi çılgınca seven hayranlarınıza ne olacak? Onlara haksızlık değil mi?
- E haksızlık oluyor tabii. Onlar benim orada burada daha sık karşılarına çıkmamı istiyorlardır. Amerika’ya gittiğimde çok kıskanıyorum, çok güzel talk-show’lar görüyorum, normal kanallarda da, MTV’de de. Türkiye’de maalesef yok. Türkiye’de kiminle, hangi talk-show’da sohbet edeceğim? Mutlaka, abuk sabuk yerlere çekilecek, olmadığım biri gibi gösterileceğim. Konu dönüp dolaşıp hep aynı yere gelecek: "Gay misin, biseksüel mi?"
Duyarlı, utangaç ve mütevazısınız... Ama sahneye çıkınca "seks tanrısı" oluyorsunuz. Nasıl bu kadar değişiyorsunuz? Orada ne oluyor? Hormonlarınızda değişen bir şeyler mi oluyor?
- Kesinlikle oluyor! Orası, yani sahne başka bir şey. Her şey bir arada, insanlar, spotlar, müziğin yüksek volümü... İnsanlar ismini haykırıyor, tezahürat ediyor... Seni arzuluyorlar... Bunu hissediyorsun... Kaplana dönüyorsun... Ve ben sahneyi çok seviyorum. Onaylandığımı, takdir edildiğimi hissediyorum. Ama sahneden inince, tekrar sıradan adam oluyorum. Bunu da seviyorum...
Bunca zaman Tarkan imajı, Tarkan sesi, Tarkan stili, Tarkan müziği diye bir şey yarattınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bundan daha fazla yapabileceğim bir şey yok, diyor musunuz?
- Demez miyim? Kendime karşı acımasız bir adamım, içimde kendimi yerden yere vuruyorum. Ve yetersiz buluyorum. "Daha iyi olabilirdin" diyorum. "Daha iyi söyleyebilirdin, daha iyi söz yazabilirdin, daha iyi dans edebilirdin..." Hayatım kendimi nasıl geliştirebileceğimi düşünmekle geçiyor. Ama dürüst olmak gerekirse, bazen de "Aman be!" diyorum, "Ne uğraşacaksın bunlarla. Şöhreti batsın!" Her şeyi bırakıp, bir kenara çekileyim istiyorum.
Amerika’da tanıyorlar mı sizi sokakta yürürken filan?
- Los Angeles’ta tanıyorlar. Orada Latin çok, Meksikalılar filan. Miami’de de tanıyorlar. Venezüellalılar, Brezilyalılar var. Ama Amerikalılar tanımıyor. Hoşuma da gidiyor.
New York’ta da ordu halinde mi yaşıyorsunuz?
- Hayır. Tekim. Güvenlik de yok. İlk zamanlar öyle değildi tabii, Michael Jackson gibi beş korumayla dolaşıyordum. Limuzinler filan. Özenmişim demek ki. Şimdi komik geliyor.
Peki korktuğunuz şeyler değişti mi?
- Sağlıksal paranoyalarım olmaya başladı...
Nasıl yani? Ölüm korkusu mu?
-Yok ölmekten hiç korkmuyorum, hatta "İyi bile olur" diyorum. Erken gitmekte fayda var. Çok yaşanılası bir dünya değil. Biraz karamsarım son zamanlarda. Bir yandan da genetik mirasımdan şüpheliyim. Babam genç yaşta kalpten gitti, kolesterolü yüksekti, benim de öyle. Annemin de yıllardır problemleri var. Bazen "Acaba şeker hastası mı olacağım, kalp hastası mı?" diye korkulara kapılıyorum. Check-up’lara gidiyorum, Allah’a şükür, dizim dışında her şey iyi. Bazen de, yapmak istediklerimi yapabilecek miyim, diye düşünüyorum. Zamanım yetecek mi, daha çoook şey var yapmak istediğim...
Neler mesela?
- Kendim dışında birilerine faydalı olayım istiyorum. Örnek aldığım isimler: Bono ve Angelina Jolie. Angelina Jolie bile Hollywood’un yalan olduğunun fark etti.
Peki Angelina Jolie’ninki bir PR faaliyeti olamaz mı?
- Olsa ne fark eder. Kadının, yardıma ihtiyacı olanlara faydası oluyor mu, oluyor. Ayrıca, samimi olduğuna inanıyorum.
Siz niye yapamıyorsunuz?
- İstiyorum ama olmuyor. Denedik. Destek alamıyoruz.
Nazan Öncel Kimdir?
Nazan Öncel, 6 Şubat 1956 tarihinde İzmir Karşıyaka’da doğmuştur. Öğretmen bir anne ile memur bir babanın ikinci çocuğudur. Bir ablası, bir kız kardeşi ve iki de erkek kardeşi var. Annesinin adı Raziye babasının adı Muzaffer’dir. 5 yaşındayken annesi babasından ayrılıp başka biri ile evlenmiş, anca bir kaç yıl sonra kızlarını yanına almış. Ama hiç bahsetmediği üvey babasından dertli olduğu belli. Nazan Öncel, 18 yaşına gelmeden evlenmiş. İlkokulu Zafer İlkokul’unda okumuştur.
Nazan Öncel geç de olsa, Uluslararası Newport Üniversitesi'nde İletişim Sanatları bölümünü 2013 yılının ocak ayında bitirerek diplomasını aldı.
1961 yılında, 5 yaşındayken “Acı Tesadüf” adlı bir filmde oynamış.
Ortaokul yıllarında gitar çalıp şarkı söylemeye başlar.1974 yılından sonra İzmir ve civarındaki otellerde, kulüplerde sahneye çıkmış. Nazan Öncel aslında 15 yaşından beri müziğin içinde. Önce lisede kurduğu ‘‘Çılgınlar’’ isimli topluluk, sonra düğün salonlarında, lokallerde şarkıcılık yapmış, çeşitli yarışmalarda alınan dereceler almış. Daha sonra İzmir Konservatuarı'ndan mezun olmuştur.
1976’de İzmir Radyosu'nun düzenlediği Amatör Ses Yarışmasında “Annem” adlı parçası ile birinci olmuştur.
1978'de çıkan “Sana Kul Köle Olmuştum” (Söz: Erdener Koyutürk, Müzik: Özdener Koyutürk) adlı ilk 45'lik plağını çıkarmış ve 1980'de yayınlanan ‘‘Yağmur Duası’’ adlı ilk uzunçalarını yapmıştır.
1980`de Hırçın Kız ve 1981`de Neden adlı 2 özgün bestesiyle Eurovision Şarkı Yarışması elemelerine katıldı ve ilk 15`e girme başarısını gösterdi.
80′li yıllar boyunca çeşitli şarkılara ve albümlere imza atan, Eurovision şarkı yarışmasına katılan sanatçının müzik dünyasında adını duyurmaya başlaması 1990′lı yıllarda olur.
1983 yılında Bursa Çelik Palas`ta program yaptı ve yılbaşı balosunda Tanju Okan gibi bir isimle aynı sahneye çıktı.
Ardından 1984 yılında müziğe ara verdi ve 8 yıl bir şirkette sekreterlik yaptı. 23 Aralık 1992 tarihinde çıkardığı “Bir Hadise Var” albümüyle büyük çıkışını yapmıştır. Albümden çıkan “Aynı Nakarat” adlı şarkısının videosu ve sözleri ile büyük beğeni toplamıştır. Klipte kıvırcık saçlarıyla, uçuk kıyafetleriyle, yırtık kot şortuyla ve büyük yıldız kolyesiyle 90'ların unutulmayan isimlerinden biri olmuştur. “Gitme Kal Bu Şehirde” ve “Aşık Değilim Olabilirim” şarkılarıyla da kısa sürede bir fenomen haline gelmiştir. “Bir Hadise Var” döneminde konserlere çıkan Nazan Öncel, “Aşık Değilim Olabilirim” konser performansını video klip olarak yayınlamıştır.
1996 yılında “Sokak Kızı” albümünü çıkaran Öncel’in bu albümü ile tarzını da sertleştirmeye başlar ve ‘sokak kızının’, sokakta yaşayan kadının isyanını dillendirir. Ve bu albümden çıkan Sokak Kızı, Erkekler de Yanar, A Bu Hayat ve Bırak Seveyim Rahat Edeyim gibi parçalar onu slowdan uzaklaştırır ancak zirveye taşır.Nazan, bu tarzı 1999 Ocak ayında yayınlanan Demir Leblebi albümünde sürdürdü.
Türkiye'ye eşik atlatan ve sosyal sorumluluklara işaret eden bu albüm yıllar sonra Göç ve Sokak Kızı albümleri gibi kült olma mertebesine erişti. 21 Mart 2004 tarihinde Yan Yana Fotoğraf Çektirelim albümünü çıkardı. Bu albüm sanatçının en çok satan albümlerinden biridir. 15 Temmuz 2006'da 7n Bitirdin'i çıkaran sanatçı Aşkım Baksana Bana ile digital ortamda en çok satılan şarkı olmayı başardı ve listelere bir numaradan girerek tam üç ay liste başı oldu. Son olarak uzun yıllar birlikte çalıştığı müzisyen Hamit Ünadaş'ın Janti albümünün prodüktörlüğünü üstlendi ve şarkılarını kaleme alarak iki şarkıda Janti'ye düet yaparak destek oldu.
Nazan Öncel, 1999 yılında çıkardığı Demir Leblebi albümünün Demirden Leblebi şarkısında çocukluğunda üvey babasından gördüğü bir taciz olayını yorumlamıştır.
“Yan Yana Fotoğraf Çektirelim” Türkiye'de 2004 yılının en sevilen albümlerinden biridir. “Hay Hay”, “Nereye Böyle”, “Hokka”, “Gül Pansiyon”, “Ukala Dümbeleği” ve “Otomobil” radyoların gözdesi olurken bugüne kadar birçok ödülün de sahibi olmuş, verdiği bestelerle sanatçı dostlarını listelerin en tepesine taşımıştır. Özellikle “Of Of” ‘Hüp’ ve ‘Dudu’ Türkiye’de olduğu kadar Avrupa, Orta Doğu ve Rusya'da büyük ses getirmiş eserleridir.
Nazan Öncel, İlk kocasıyla tanıştıktan 37 gün sonra 1973 yılında evlenmiş. 18 yaşına girdikten 37 gün sonra da anne olmuş. Serkan(d.1974) adında bir oğlu olmuş. 12 yıl evli kalmış 1985 yılında boşanmıştır.
Nazan Öncel, kardeşi Pınar Hanımdan boşanmış olan Akşit Togay ile evlendi.
Albümleri :
1976 - Canın İsterse /TRT Televizyonlarına çıkmaya hak kazandığı ilk şarkı
1981 - Neden /Eurovision Yarışma bandı (ilk on beş)
1982 - Hırçın Kız /Eurovision Yarışma bandı (ilk on beş)
1981 - Bir Zamanlar /TRT için hazırlanan bant
1981 - Bizden Sesler / (Complation Kaset)
1978 - Sana Kul Köle Olmuştum-Kader Bu Çekeceksin
1980 - Yağmur Duası
1992 - Bir Hadise Var
1994 - Ben Böyle Aşk Görmedim
1995 - Göç
1996 - Sokak Kızı
1999 - Demir Leblebi
2004 - Yan Yana Fotoğraf Çektirelim
2005 - Bir Şarkı Tut
2006 - 7'n Bitirdin
2008 - Hatırına Sustum
2010 - Tuttum Bırakmam (Single)
2011 - Hayvan
Diğer Sanatçılara Verdiği Eserlerden Bazıları:
Tarkan: Hüp, Her Nerdeysen, Dudu, Bu Şarkılar da Olmasa
Gülşen: Of Of
Kaiti Garbi: Of Of (Yunanistan)
Nelly Mackdessy: Of Of (Lübnan)
Özcan Deniz: Canım
İbrahim Tatlıses: Tamam Aşkım
Sibel Can: Yalnızlar Treni
Aşkın Nur Yengi: Yıldız Yıldız
Gökhan Özen: Benim İçin N’apardın
Gülben Ergen: Gencecik Bir Delikanlı, Olta
Kaynak: Diyarbakır Söz