Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, dün akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan külliyesinde gerçekleştirildi. Yaptığı konuşmasında Recep Tayyip Erdoğan; Kültür ve Sanat ödüllerini hakedenlerini işinin ehli sanatçılar olduğunu belirtirken, ödül alan isimleri 'yerli ve milli sanatçılar' adı ile betimledi
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki törenle sahiplerine verildi. sinema alanında Münir Özkul adına kızı Güner Özkul’a, edebiyat alanında Rasim Özdenören’e, müzik alanında Orhan Gencebay’a, sosyal bilimler ve tarih alanında Mehmet Genç’e, geleneksel sanatlar alanında Hüseyin Kutlu’ya ve kültür-sanat vefa ödülü kapsamında da Cemil Meriç adına kızı Ümit Meriç’e ödül verildi.
Asıl tehlike uyarısı
Dünyanın, özellikle İslam dünyası Türkiye’ye baktığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyadaki güç dengelerinin, bilim, teknoloji, sanat alanlarını da kapsayacak şekilde Batı’ya kaydığı bir dönemde biz kendimiz olmayı başardık. Yeterli mi? Değil. Bunu artırmaya devam edeceğiz. Bu süreçte çok yara aldık. Buna rağmen bulunduğumuz yer önemli. Bakınız doğu ile batının temas noktaları içerisinde hâlâ gücünü sürdürebilen tek coğrafya Anadolu’dur. Bizim için ne siyasi ne ekonomik krizler yıkıcı bir tehdittir. Bizim için asıl tehlike coğrafyamızla ve milletimizle ilgili bu vizyonu kaybetmemizdir. Bizi diğer toplumlardan farklı kılan gücü iyi anlamalıyız. Kültür ve sanat alanı işte bu bakımdan çok önemlidir” dedi.
Erdoğan, milletlerin, geçmişleriyle bağlarını sürdürmede, tarihi sürekliliği sağlamada, kültür ve sanatın hayati bir rolü bulunduğunu vurgulayarak, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin gerisindeki en önemli kriterlerden birinin de bu durum olduğunu söyledi.
‘Saygıyla selamlıyorum’
Erdoğan, ödül alacak isimlerden her birine bu gözle baktıklarını aktararak, “Bu isimlerin hepsinin ortak özelliği, şahsımın her zaman ifade ettiği ‘yerli ve milli’ diyerek, ısrarla vurgulamaya çalıştığım çizginin kendi alanlarındaki en mümeyyiz temsilcileri olmalarıdır. Kökleri bu toprakların derinlerine uzanan, eserleri buram buram özümüz kokan bu değerli insanlarımızı saygıyla selamlıyorum” dedi. Sinema alanında ödüle layık görülen, 90 yaşını geride bırakan Münir Özkul’un, tiyatro ile başlayan, sinemayı da ekleyerek devam ettirdiği 75 yılı bulan sanat hayatıyla bir, ‘sanat çınarı’ olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bizleri zaman oldu çok güldürdü, zaman oldu ağlattı” dedi.
‘Haksızlıkların telafisi’
Erdoğan, müzik alanındaki ödülün sahibi Orhan Gencebay’ın bir dönem çok avami olarak telakki edilen, bu şekilde gösterilen, itilen, kakılan, adeta boğulmaya çalışılan bir müzik türünün en özgün temsilcisi olduğunu söyledi. Gencebay’ın müziğinin köklerini bu coğrafyadan aldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Onun sevdasını da isyanını da doğru anlamayanlara inat milletimiz kendisine sahip çıkmıştır. Geçmişte başkalarının yanında Orhan Gencebay’ı ve müziği eleştiren ama muhtemelen yalnız kaldığında yine onu dinleyenlerin olduğunu da biliyorum. Ona verdiğimiz bu ödülün, kendisine geçmişte yapılan haksızlıkların da telafisi manasına geldiğine inanıyorum.”
‘Hazine bırakmıştır’
Kültür ve Sanat Vefa Ödülü’ne layık görülen merhum Cemil Meriç’in, “Bilgi sonu gelmeyen bir fetihtir” sözünü anımsatan Erdoğan, “Üstadımızı anlatmaya ne sözümüz ne zamanımız ne de gücümüz yeter. Meriç, tüm ömrünü bu yolda harcamış, geride nesiller boyunca okunsa, tartışılsa, üzerinde düşünülse bitmeyecek bir hazine bırakmıştır. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz