Kanal D’nin efsane programı Beyaz Show’un başarılı sunucusu Beyazıt Öztürk, 16 yıl aradan sonra bir klip için kamera karşısına geçecek.
Akşam’ın haberine göre Ayla Çelik'in " Bağdat" şarkısında ona eşlik eden Beyazıt Öztürk, Çelik'in ısrarları sonucu şarkının klibinde rol almayı da kabul etti.
Ünlü şovmen, en son 2000 yılında Ayşegül Aldinç'in "Ben Kimselere Yar Olmam" ve Emel Sayın'ın "Aşkını Söyle" adlı şarkıların klibinde rol almıştı.
Hatırlanacağı üzere programına katılan 'Ayşe Öğretmen'in güneydoğu'daki operasyonları eleştirmesi karşısında sessiz kalan Beyazıt Öztürk eleştiri oklarının hedefi olmuş, bu nedenle de zor günler geçirmişti.
Beyazıt Öztürk Kimdir?
Türk şovmen, talk-show programı sunucusu, komedyen, aktör, radyo programcısı. Üniversite yıllarında heves ettiği radyo programı sunuculuğundan, modern kültürün yeni eğlence stillerinden biri haline gelen stand-up'çılığa ve oradan televizyon ekranlarına sıçrayan ilginç bir kariyere sahip olan Öztürk; ironik bir biçimde "r" harfini telaffuz edememesine rağmen program sunuculuğu yapmış ve beklenilenin aksine oldukça büyük ilgi görmüştür. Eğlence ve komedi unsurlarına ağırlıklı olarak yer verdiği talk-show'unu yıllardır sürdürmekte ve popüler kültürün bir parçası olmasına rağmen, değişmeyen çizgisiyle Türk halkından büyük beğeni toplamaktadır. Sahne ve televizyon hayatının başlangıcından beri "Beyaz" takma adını kullanmaktadır.
Beyazıt Öztük, 12 Mart 1969 yılında Bolu'da, memur bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya geldi. Aslen Artvin'lidir. Babasının polis olması nedeniyle, ilk ve orta öğrenimini Anadolu'nun farklı illerinde tamamladı. O zamanlar iki aşamalı olarak yapılan üniversite giriş sınavının ilk aşamasını geçip ikincisini kazanamayınca, resim yeteneğini değerlendirebileceği düşüncesiyle güzel sanatlara yöneldi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Seramik-Heykel bölümünü kazandı. Aynı zamanda lisanlı basketbolcu olan Öztürk, üniversite eğitimini sürdürürken, bir yandan da radyo programcılığıyla ilgilenmeye başladı. Özel televizyon kanallarının ve radyoların sayısının hızla arttığı bir dönemde, ev arkadaşıyla birlikte Eskişehir radyolarında çalışmaya başladı. Ancak "r" harfini telaffuz edememesi nedeniyle, sunuculuk isteği reddedildi ve sadece program hazırlamakla yetindi. Yine de kuralları aşarak sesini dinleyicilere ulaştıran Öztürk, farklı ve esprili tarzıyla beğeni topladı. Sonrasında, ev arkadaşının kurduğu "Genç Radyo"da program sunmaya devam etti ve arkadaşlarıyla birlikte, siyasi içerikli bir mizah dergisi olan "Gına"yı çıkarmaya başladı. "Beyaz" takma adını ilk defa bu dergi için çizdiği karikatürlerin altında kullandı. Eskişehir'de geçirdiği bu dönemde, iki heykel, iki seramik, bir karikatür sergisi açan Öztürk, son olarak da bir karma seramik sergisine katıldı.
Ömer Karacan'ın kurduğu Radyo Klas'tan gelen teklif üzerine, amatör radyocunun yolu İstanbul'a düştü. Burada, "Gece Tavuğu" adlı bir programıyla profesyonel yayıncılığa başladı ve geniş bir dinleyici kitlesi oluşturdu. Yine Karacan tarafından, 1995'te kurulan Number One TV'ye geçen Öztürk'ün yıldızı burada parladı. Webcam aracılığıyla stüdyodan, "Beyaz" adıyla canlı yayın yapmaya başladı. Programında yüzünün görünmediği, karanlık bir silüetten izleyiciye seslendi ve büyük ilgi gördü. 90'lı yılların ortalarında, kariyerinde radyoculukla başlayan bu süreç, televizyon programları ve stand-up şovlarıyla devam etti.
Number One TV'de geçirdiği uzunca bir zamandan sonra, başka bir televizyon programı için Kanal 6'ya geçti. Ancak, Beyazıt Öztürk'ün adının ülke çapında bilinir hale gelmesinin nedeni olan asıl program, -günümüzde de halen yayınlanmakta olan- "Beyaz Show"dur. Bir "talk-show" niteliğinde olan programın ilk konukları, Hande Ataizi ve Yılmaz Erdoğan'dı. Beyaz Show, komedi ve eğlence unsurlarını da içermesiyle Türk halkı tarafından büyük beğeniyle karşılandı. İlk olarak Kanal D'de yayınlandıktan sonra Star TV'de ekranlara gelmeye başladı. Televizyon çalışmalarının yanı sıra 1999 yılında, "Gemilerde Talim Var" adlı bir de türkü albümü çıkardı. Öztürk, birçok televizyon kanalında farklı programlar da sundu. TRT'de 5+1 Şans Topu ve Kanal D'de "Aileler Yarışıyor" adlı yarışma programının sunuculuğunu yaptı. Bu arada ilk göz ağrısı olan radyoculuktan vazgeçmeyerek, Best FM ve Radyo D'de program yapmaya devam etti.
1997 yılında, yapımcılığını Atıf Yılmaz'ın üstlendiği, Haluk Bilginer ve Türkan Şoray'ın başrolünü paylaştığı "Nihavend Mucize" adlı filmde oynayarak, sinema sektöründe de yer almaya başladı. 2002'de Kanal D'de yayınlanan "Biz Size Aşık Olduk" adlı dizide Cem rolüyle ve 2004'te yine aynı kanalın "Karım ve Annem" dizisinde Levent rolüyle ekranlarda karşımıza çıktı. Birçok reklam ve müzik klibinde oynamasının yanında, Aktüel dergisinde, "Kardan Adam" adını verdiği bir köşe için makaleler yazmaya başladı.
2005 yılında, "O Şimdi Mahkum" adlı filmdeki rolünün ardından, yine aynı yıl, Haluk Bilginer'le birlikte "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?" filminde, tam anlamıyla oyunculuk yeteneğini sergileme fırsatı buldu. Bu filmdeki performansıyla, Sadri Alışık adına düzenlenen sinema ödüllerinde, "En İyi Erkek Oyuncu" dalında ödüle layık görüldü.
Beyazıt Öztürk, ayrıca Okan Üniversitesi Danışma Kurulu Üyesidir.
2006 yılında bir anjiyo ameliyatı geçiren Beyazıt Öztürk, 2006 – 2007 yılları arasında ise Kadir Çöpdemir ile birlikte "Biri Bana Anlatsın" programını hazırlayıp sundu. 1996 yılından beri de "Beyaz Show" adlı Şov programını sundu. Şov programının bünyesinde, youtube muadili bir yapım olan, 6 Haziran 2006 tarihinde kurduğu "pikniktube" adlı bir internet sitesini de yürütüyor.
Tiyatro
2005 - Yıldızların Altında (Müzikal oyun)
Filmleri
1997 - Nihavend Mucize
2001 - Dansöz
2002 - Sır Çocukları
2002 - Biz Size Aşık Olduk (Dizi)
2004 - Karım ve Annem (Dizi)
2005 - O Şimdi Mahkum
2006 - Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (Hacivat)
2009 - Kurtlar Vadisi Pusu (Konuk oyuncu) (Dizi)
2012 - Yalan Dünya (Dizi)
Albüm
1997 – Beyaz Türküler
Türkan Şoray Kimdir?
Oyuncu. 60'lı yılların başında start alan sinema kariyeri boyunca sayısız filmde rol alan Şoray, "Sultan" lakabıyla anılmaktadır. Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel ve büyük oyuncularından biri olan aktris, kariyeri boyunca hep zirvede kalmayı başarmıştır. Dramadan komediye farklı türlerdeki rolleri başarıyla canlandıran aktris, güzel, kırılgan, utangaç ama ulaşılmaz bir kadın profili çizmiş, bu özellikleri dolayısıyla da halkın sevgilisi olmuştur.
28 Haziran 1945'de devlet demir yollarında memur olan Halit Şoray ve ev hanımı Meliha Şoray'ın kızı olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Ekonomik açıdan sıkıntılar yaşayan bir ailesi olan Şoray, öğrenimine Rami Taş okulunda başladı. Sürekli olarak mahalle değiştirdiklerinden, farklı okullara devam etmek zorunda kalan Şoray, ilköğrenimini 1956’da Feriköy İlkokulu'nda tamamladı.
Şoray’ın babası bir süre sonra işini bırakıp polis memuru oldu, annesi ise bir lastik fabrikasında çalışmaya başladı. Zorlu yaşam koşulları sebebiyle Şoray, küçük yaşta evin işleriyle ilgilenmek zorunda kalmıştı. 1954’te kız kardeşi Nazan Şoray dünyaya geldikten sonra anne babası arasındaki geçimsizlik üst noktalara ulaşmıştı ve çift boşanma kararı aldı. Kız kardeşiyle birlikte annesinde kalan Şoray, liseye devam ediyordu. Boşanma sonrası Karagümrük'teki Sarmaşık Sokak’a taşınan aileyi yine zorlu günler bekliyordu. Ancak Şoray'ın ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la taşınması hayatının dönüm noktalarından biri olacaktı. Yıldız sayesinde Yeşilçam'a adım atan Şoray'ı o dönem Nisan Haper’in asistanı olan Türker İnanoğlu keşfedecekti. Köyde Bir Kız Sevdim filmindeki rol için önceden Emel Yıldız'la anlaşılmasına rağmen Şoray'a şans verildi. Annesi Meliha Şoray kızının aktris olmasını istemediği halde maddi sıkıntıları yüzünden çalışmasına onay vermişti. İlk filmi için kamera önüne geçen Şoray'ı sinemada uzun soluklu bir kariyer dönemi bekliyordu.
O dönemde henüz 15 yaşında olan ve Şadi Çadırcı ile nişanlı olan Şoray, ilk filminden sonra yeni teklifler almaya başlamıştı. Bir süre sonra Çadırcı'dan ayrılıp İnanoğlu ile nişanlanan oyuncu, Aşk Rüzgarı ve Utanmaz Adam filmlerinden sonra basının da dikkatini çekmeye başladı ve dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema" için kapak kızı seçildi. Şoray'ın 15 Mart 1961'de basılan dergiyle artık yüzü tanınmaya başlamıştı. Sinema dergisinin ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses gibi yayınlarda da görüldü.
Eylül 1962’de bir film setinde tanıştığı Rüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü olacaktı. Zira baba sevgisini kendisinden 23 yaş büyük olan Adlı'da bulan Şoray, bu ilişkisini yirmi yıl gibi uzun bir süre sürdürecekti. Rüçhan Adlı'nın evli olması nedeniyle magazin basınında haklarında birçok şey yazılıp çizilen çift, tüm olumsuzluklara rağmen birlikte olmayı seçmişlerdi. Şoray’ın Sultan olarak anılmasında ve "Şoray Kanunları" olarak nitelendirilen kurallarının oluşmasında Rüçhan Adlı'nın büyük rolü vardı. Zira Adlı, Şoray'ın her filmde rol almasını istemiyor, dekolte giymesine, filmlerdeki ağır çalışma koşullarına ve öpüşmesine karşı çıkıyordu. Adlı, oyuncuya bazı kısıtlamalar getiriyordu ve ona "Sultanım" diye hitap ediyordu. Bu hitap biçimi daha sonra dönemin ünlü yayınlarında haber oldu ve Şoray, "Sultan" lakabıyla anılmaya başladı.
Şoray “Otobüs Yolcuları”ndan sonra, aktris olarak kendini iyice yetiştirmiş olduğu görülen Acı Hayat'ta rol aldı. Sinema yazarları tarafından “Yılın filmi” seçilen Acı Hayat, Şoray'a 1964’te I. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırdı. Şoray, filmografisi için oldukça önemli olan bu filmdeki rolüyle sinema eleştirmenleri ve senaristlerden büyük övgüler aldı.
Şoray sayesinde ailesinin maddi durumu da düzelmiş, üst üste çektiği filmlerle oyunculukta kendine sağlam bir yer edinmeye başlamıştı. Dönemin ünlü yapımcıları ve film şirketi sahipleri Murat Köseoğlu (Aca Film), Osman Seden (Kemal Film), Nevzat Pesen (Pesen film) Şoray'ı filmlerinde oynatabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Oyuncu 60'lı yıllara çok kısa sürede damgasını vurmuş, 1965'te Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın'la birlikte Türk sinemasının en iyi dört kadın oyuncusundan biri olmuştu. Aynı yıl rol aldığı “Sürtük” adlı film, Türk sinema tarihi açısından önemliydi, zira inanılmaz bir seyirci rakamına ulaşmış, Şoray’ı büyük bir yıldız yapmış ve gazino filmleri dönemini başlatmıştı.
Ancak 1966'dan sonra yapımcıların para makinesi olarak gördüğü Şoray, ardı ardına benzer konulu filmler çekmeye başlamıştı ve sinemalarda sadece Şoray filmleri gösteriliyordu. Bu durum oyuncunun filmlerine gösterilen ilgiden kaynaklanıyordu ancak sinema izleyicisinde bir süre sonra bıkkınlık yaratmaya başlamıştı.
70’lerin başında yine zirvede görünen Şoray, 1972 yılıyla birlikte mesleki yaşamında yeni bir döneme başladı. Zira film sayısını ciddi anlamda azaltma kararı almıştı. Aynı yıl çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle başarı kazanan Şoray için Dönüş filmi ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü oyuncunun ilk yönetmenlik deneyimiydi. Tepkilerle karşılaşsa da o dönemde hapiste olan Yılmaz Güney'den rejisörlüğü için kutlama mesajı alan Şoray'ın kendine güveni arttı. Film yılın en büyük hâsılat getiren yapımı olmasının dışında 1973 yılında “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül aldı. İkinci yönetmenlik denemesi olan Azapta için 1973'te kamera arkasına geçen Şoray, ilki kadar başarılı olamadı.
70’li yıllarda ortaya çıkan porno film furyasının yanında muhtıra nedeniyle de Şoray, bu süreç içinde çok az yapımda yer aldı. Bunlardan biri de Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde büyük ses getiren ve başrollerini Kadir İnanır’la birlikte paylaştıkları Selvi Boylum Al Yazmalım’dı.
80’ler, Şoray’ın hem özel hayatında hem de sinema kariyerinde önemli değişikliklerin gerçekleştiği yıllar oldu. Zira oyuncu, 1983’te Rüçhan Adlı’yla 20 yıl süren ilişkisini sona erdirdikten sonra, Şoray kanunlarının pek hükmü kalmamıştı. Kendisi gibi oyuncu olan Cihan Ünal’la yine 1983’te dünya evine giren Şoray’ın 1 yıl sonra annesi hayata gözlerini yumdu. 1985 yılında kızı Yağmur Ünal dünyaya geldikten sonra Şoray film çalışmalarına bir süre ara verdi ve 1987’de Hayallerim Aşkım ve Sen’de başrolde oynadı. Aynı yıl Ünal’dan boşanan Şoray, Rumuz Goncagül, Gramofon Avrat, Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu gibi başarılı filmlerde rol aldı. 1993’te Aziz Nesin’in aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlanan Tatlı Betüş isimli TV dizisinde kamera önüne geçtikten sonra ona Altın Portakal’da ikinci kez en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıracak olan Bir Aşk Uğruna 1994’te vizyondaydı. Aynı yıl babasını bir yıl sonra da büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybeden Sultan, Yerçekimli Aşklar, Nihavend Mucize gibi yapımlardan sonra, Türk televizyon tarihinde çok önemli bir yere sahip olan İkinci Bahar’da Hanım rolünü canlandırdı. 2001’de TV izleyicisiyle Haluk Bilginer’le başrolleri paylaştıkları Tatlı Hayat ile yeniden buluşan Şoray, 1997’den sonra ilk kez uzun bir metrajlı bir filmle kamera önüne geçecekti: Gönderilmemiş Mektuplar.
Şoray, Mürüvvetsiz Mürüvvet ve Cemile isimli TV dizilerinden sonra 2006’da Uğur Yücel’in yönetmenliğini yaptığı “Hayatımın Kadınısın” isimli filmle izleyiciyle buluşmuştur.
Haziran 2015 ayında Muğla’nın Menteşe ilçesinde çekimlerine başladıkları, senaryosunu Onur Ünlü'nün yazdığı ve Yağmur Ünal’ın yapımcılığını üstlendiği "Uzaklarda Arama" adlı filmin yönetmenliğini annesi Türkan Şoray yapacak. Yağmur Ünal, ayrıca bir hayat kadınını canlandıracağı bu filmde ilk defa oyunculuk da yapacak. Filmin oyuncuları ise Sevda Erginci, Doğa Konakoğlu, Eşref Kolçak, Tanem Sivar, Fırat Tanış, Kaan Urgancıoğlu, Suna Selen, Elif Atakan, Mustafa Uğurlu, Ekin Türkmen, Pınar Göktaş, Sercan Badur, Mehtap Bayri gibi oyuncular olmuştur.
Fatma Girik Kimdir?
Oyuncu. Türkan Şoray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’le birlikte Türk sinemasının 60’lı yıllardan bugüne en önemli aktrislerinden biridir. Sert ve mağrur bakışları, haksızlıkların karşısında oluşu, sözünü esirgemeyen yapısıyla karakteristik rollerin oyuncusu olan Girik, bu özellikleri dolayısıyla Erkek Fatma adıyla anılmıştır. Köy temalı filmlerin de vazgeçilmez oyuncusu olmuş, çevirdiği 180’den fazla filmle birçok ödülün sahibi olmuştur. 1988–1993 yılları arasında Şişli Belediye Başkanı olarak görev yapan Girik, Söz Fato’da isimli reality show programıyla toplumsal sorunlara farklı bir perspektiften bakıp, çözüm yolları aramıştır. Ezo Gelin, Keşanlı Ali Destanı, Büyük Yemin ve Acı aktrisin önemli filmlerindendir.
12 Aralık 1942’de Münevver Girik ve Hayri Girik’in üç çocuğundan biri olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Babası dalgıç, annesi ev hanımıydı. Müesser Girik ve Günay Girik isimlerinde iki kardeşi de olan Girik’in çocukluğu Sultanahmet’te geçti. Cağaloğlu Ortaokulu’na devam ederken, ailesine yardımcı olmak zorunda kaldığı için eğitimini ikinci sınıfta sonlandırdı. Girik, annesiyle birlikte filmlerde figüranlık yapmaya başlamıştı ve küçük rollerle izleyicinin karşısına çıkıyordu. İlk filmi yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfi Havaeri’nin yaptığı Leke’ydi. Leke’yi oyuncu olarak adından bahsettirmeyi başaramadığı birkaç iddiasız yapım daha izledi. Fatma Girik’in performansıyla dikkatlerden kaçmayacağı film, Memduh Ün’ün yönetmenliğindeki 1960 yapımı Ölüm Peşimizde’ydi. Memduh Ün’le tanışıklığı Girik’in hayatındaki dönüm noktalarından biri olacaktı. Zira o dönem Beşiktaşlı futbolcu Varol ile birlikteliğini sonlandırmış ve Ün’le uzun soluklu bir birlikteliğin ilk adımını atmıştı.
Fatma Girik kendi ağzından sinemaya başlayışını şöyle anlatmaktadır :
12 yaşına gelince, gazete okuyan babamın karşısına geçtim; en kararlı ses tonuyla, "Baba ben artist olmak istiyorum" dedim. Babam biraz daha okumaya devam ettikten sonra gazeteyi katlayıp yanına koydu ve sadece "Ne b.k olursan ol ama adam gibi ol" dedi. Komşumuz Sezai Abi Yeni Sabah Gazetesi'nde işçiydi ama vakit buldukça filmlerde figüranlık yapıyordu. Annemle bana, "Gelin sizi sete götüreyim" dedi, ve anne-kız birlikte setlere gidip figüranlık yapmaya başladık. Bazı komşular "Ana-kız filmlere gidiyor, kızını şıllık mı yapacak" diye tepki gösterdi. 13 yaşındaydım, büyük hayaller kurmuyordum. Levent'te bir villada oturur muyum, evde yardımcılarım olur mu, adıma ödüller konulur mu gibi şeyler aklımın ucundan bile geçmezdi. Tek derdim eve ekmek götürmekti. İlk olarak barda oturan bir kızı oynadım, elime 2.5 lira tutuşturdular. Bir sene sonra, 1957'de 1000 TL karşılığında oyunculuğa başladım. Bu parayı eve getirip anneme verdiğimde mavi bir bluz ve muz istedim. Muz o kadar ulaşılmazdı ki bizim için o zamanlar; ilk kez 14 yaşında yedim.
"İlk figüranlık yaptığım filmin yönetmeni Memduh Ün'dü. O yıllarda Muhterem Nur'la büyük aşk yaşıyordu. Filmin başrol kadın oyuncusu Neriman Köksal, erkek oyuncusu da Talat Artemel'di. Dedem yaşındaki Talat Artemel elçi gönderip annemden beni isteyince annem setlere gitmemi yasakladı. Gönderdiği elçi de Memduh Ün'ün büyük aşk yaşadığı Muhterem Nur'du. Memduh Ün, Antalya'da çektiği ‘Murada Ereceğiz' adlı filmde beni kesmeye başladı. O sıralar Memduh Ün 38, ben 15 yaşındaydım. Film bitti İstanbul'a geldik; Memduh bana, "Bak sen çok küçüksün, böyle olmaz. Kendi dengin birini bul" dedi ve özür dilercesine birşeyler söyledi, ayrıldık. Meğer Muhterem Nur'la kavga edip ayrılmışlar, o küslük sırasında beni idare etmiş!
Ömer Lütfi Akad bir gün Memduh Ün'ü bir kenara çekti. Konuşuyorlar. Yıllar sonra Memduh anlattı; "Böyle yeteneksiz kızlarla ne uğraşıyorsun?" demiş. Memduh Ün de, "Hayır Lütfi, onda bir ışık var. O ışık bir gün çıkacak ortaya" diye cevap vermiş. Kemal Film'in sahibi Osman Seden de, benim için "Daha çocuk" diye düşünüyordu. O sırada setlerde makyajcı olarak çalışan Feridun Karakaya (Cilalı İbo) bana makyaj yapıp, Osman Seden'e "Nasıl olmuş?" diye gösterdi. Osman Seden, "Bu kadından bir b.. olmaz" dedi. Memduh, Osman Seden'e de "Şimdi öyle pek kabiliyetli gözükmese de göreceksin bir gün çok açılacak, kendini gösterecek" demiş. O zamanlar beyaz perdede olmak, sevdiğin biri elinden tutmuş gibi bir his verirdi.
İşte biz bu duygularla film çekiyorduk. İnsanlar bizi olduğumuz gibi sevdiler. Çünkü biz beyaz perdede de kendimize yakın özellikte kadınları oynadık. Dürüst, samimi, fedakar, aşka ve gurura inanan. Gurur dolu bir uzun yolculuk oldu bizimkisi. Sinemada para kazanmadık. Sahneye çıktım; sinemada ün, sahnede para kazandım.
1959'da Memduh Ün'le tekrar birlikte olduğumuzda 16 yaşındaydım. O 39. Muhterem Nur'dan ayrılmıştı. Beraber olmaya başladıktan sonra başkalarını sokmadık hayatımıza. Memduh Ün ile 50 yılı aşkın büyük bir aşk, sevgi, tutku, şefkat, saygı, olmazsa olmaz beraberlik yaşıyoruz. Bizim ilişkimizin içine biz her şeyi sığdırdık. Aşkı büyüttük, besledik, vazgeçilmez hale getirdik. Beni incitmedi, kadınlık gururumla hiç oynamadı. Onu anlatırken gözlerim doluyor, tüylerim diken diken oluyor. Daha da büyüyor aşk biçim değiştirdikçe, yok olma ihtimali hiç kalmıyor. O sen, sen o oluyorsun. Onu doktora götürmeyi kimselere bırakamam, ne yiyeceğini benden başka kimse düşünemez, ilaç saatini benim kadar iyi kimse bilemez, neden üzülüp, neye sinirlenip, neye sevineceğini ben kendim gibi bilirim ve hayatı onun için öyle kurgularım.
Civanmert, Duvaksız Gelin, Kısmetin En Güzeli ve Severek Ölenler gibi filmlerde izleyicinin karşısına başrolde çıkan Girik’in popülaritesi giderek artıyordu. Fatma Girik’in ağlatılan ve ezilen kadın rollerinden Erkek Fatma olarak anıldığı döneme geçişi 1962 yılında yine Memduh Ün’ün yönetmenliğini yaptığı Belalı Torun filmiyle oldu. Filmde bir erkeği canlandıran ve bunun için saçlarını kısacık kestiren aktris, gerçek hayatta da dobra dobralığı, sözünün eri oluşu ve haksızlığa tahammül edemeyen yapısıyla Erkek Fatma imajıyla örtüşüyordu.
Girik, filmografisinde oldukça önemli bir yerde duran Keşanlı Ali Destanı isimli yapımdaki oyunculuğuyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandığında tarih 1965’i gösteriyordu. Dönemin başarılı aktrisleri Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray ve Filiz Akın arasında kendisine ayrıcalıklı bir yer edinen Girik, sinemalarda filmleri en çok ilgi gören oyunculardan biri olmuştu.
1968 yılına gelindiğinde Girik’in şarkıcılık kariyeri başlamıştı. Sinemadan sahneye geçenler içinde en başarılı olanlardan biriydi. Bu dönemde Öksüz, Vuruldum Bir Kıza, Köroğlu gibi yapımlarla kamera karşısına geçmeye devam eden aktrisin aynı yıl başrolde oynadığı Ezo Gelin isimli filmi büyük başarı kazandı. Behçet Kemal Çağlar’ın romanından beyaz perdeye aktarılan filmin yönetmeni Orhan Elmas’tı. Köylü kızı imajını Ezo Gelin’den sonra Boş Beşik ve birçok filmle daha sürdüren Girik, Anadolu’daki kadınların sorunlarının işlendiği filmlerde güçlü bir oyunculuk sergiledi.
Fatma Girik 70’li yıllarda kozmetik ve ev tekstili firmalarının reklam filmlerinde oynadı.
1987’de Yeşilçam’da yaşanan kriz sonrası bir TRT projesi olan Gönül Dostları’yla TV izleyicisiyle buluşan Girik, bu dizideki başarılı performansıyla Kültür Bakanlığı tarafından ödüle layık görüldü. Atılgan, sabırsız ve kendine güvenli, dik kafalı ve inatçı olması Fatma Girik’in oyunculuğuna da gerçek hayattaki projelerine de yansıyordu. Bu özellikleriyle çizdiği sağlam imaj, halkla kurduğu samimi ilişki ve haksızlıkların karşısında olması nedeniyle 1988 yılında politikaya atılan Girik, Şişli Belediye Başkanı oldu. 1993 yılında görev süresi tamamlandıktan sonra, Söz Fato’da isimli reality show programıyla izleyicinin karşısına çıkan Girik, toplumsal sorunları irdeleyen ve çözümler arayan bu programa uzun süre devam etti.
1999’da TV dizilerinin gördüğü yoğun ilgi üzerine bu formattaki projelerde görülmeye başlayan oyuncu, Bize Ne Oldu?, Benim İçin Ağlama ve Hasret gibi yapımlarda rol aldı.
Fatma Girik 2001 yılında İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde onur ödülüne layık görüldü.
Girik, 2005’te yönetmenliğini Tunç Başaran ve Memduh Ün’ün birlikte yaptıkları Büyülü Fener ve yine aynı yıl çekilen Sinema Bir Mucizedir filmlerinde rol aldı.
Fatma Girik, 1959 yılından, öldüğü 16 Ekim 2015 tarihine kadar Sinema Yönetmeni Memduh Ün ile birlikte yaşadı. Bodrum'da evlerinde yaşayan Fatma Girik, 17 kedisi ve 2 köpeği vardır.
Aldığı Ödüller
1965 - 2. Antalya film şenliği, Keşanlı Ali Destanı, en iyi kadın oyuncu
1967 - 4. Antalya film şenliği, Sürtüğün Kızı, en iyi kadın oyuncu
1969 - 1. Adana altın koza film şenliği , Büyük Yemin, en iyi kadın oyuncu
1969 - 1. Adana altın koza film şenliği, Ezo Gelin, en iyi kadın oyuncu
1971 - 3. Adana altın koza film şenliği, Acı, en iyi kadın oyuncu
1998 - 35. Antalya film şenliği, Sürtüğün Kızı, yaşam boyu onur ödülü
2001 - İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde onur ödülü
2007 - 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Aziz Nesin Emek Ödülü
Plakları
1965 - Aguş / Aşka Şepke
1975 - Aşk Düğümü / Su Sızmazdı Aramızdan
Filmleri
1954 - İstiklal Uğrunda
1956 - Yetimler Ahı
1957 - Memiş İş başında
1957 - Leke
1958 - Murada Ereceğiz
1958 - Memiş Gangsterler Arasında
1958 - Gönülden Ağlayanlar
1959 - Talihsizler
1959 - Sevdalı Gelin
1959 - Ömrümün Tek Gecesi
1959 - Eceline Susamışlar
1959 - Çakır Emine'm
1959 - Bağrıyanık
1960 - Vatan ve Namus
1960 - Üsküdar İskelesi
1960 - Telli Kurşun
1960 - Ölüm Peşimizde
1960 - Kaldırım Çocuğu Kopuk
1960 - Fakir Şarkıcı
1960 - Civanmert
1960 - Cici Kâtibem
1960 - Aşk Hırsızı
1960 - Aliii
1960 - Çapkın Hırsız
1961 - Seviştiğimiz Günler
1961 - İki Damla Gözyaşı
1961 - Duvaksız Gelin
1961 - Boş Yuva
1961 - Avare Mustafa
1961 - Mahalleye Gelen Gelin
1962 - Sokak Kızı
1962 - Küçük Beyefendi
1962 - Kısmetin En Güzeli
1962 - Günahsız Aşıklar
1962 - Fosforlu Oyuna Gelmez
1962 - Fatoş'un Bebekleri
1962 - Erkeklik Öldü Mü Atıf Bey?
1962 - Çöpçatan
1962 - Belalı Torun
1962 - Cengiz Han'ın Hazineleri
1963 - Zoraki Milyoner
1963 - Zifaf Gecesi
1963 - Yavaş Gel Güzelim
1963 - Yaralı Aslan
1963 - Katır Tırnağı
1963 - Hop dedik
1963 - Bulunmaz Uşak
1963 - Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri
1963 - Bire On Vardı
1963 - Bazıları Dayak Sever
1963 - Barut Fıçısı
1963 - Badem Şekeri
1963 - Kiralık Koca
1964 - Tophaneli Osman
1964 - Tatlı Sert
1964 - Öpüşmek Yasak
1964 - Öp Annenin Elini
1964 - Muhteşem Serseri
1964 - Köye Giden Gelin
1964 - Koçum Benim
1964 - Kırk Küçük Anne
1964 - Kimse Fatma Gibi Öpemez
1964 - Keşanlı Ali Destanı
1964 - Halk Çocuğu
1964 - Galatalı Fatma
1964 - Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi
1964 - Beş Şeker Kız
1964 - Varan Bir
1964 - Hizmetçi Dediğin Böyle Olur
1964 - Kanun Karşısında
1965 - Yıldız Tepe
1965 - Üç Kardeşe Bir Gelin
1965 - Sevişmek Yasak
1965 - Severek Ölenler (Kartalların Öcü
1965 - Seveceksen Yiğit Sev
1965 - Şenol Birol Gool
1965 - Şeker Hafiye
1965 - Şeker Gibi Kızlar
1965 - Kumarbaz
1965 - Korkunç İntikam
1965 - Hırsız
1966 - Bir Garip Adam
1966 - Altın Şehir
1966 - Yiğitler Ölmezmiş
1966 - Seni Bekleyeceğim
1966 - Ölüm Temizler
1966 - Kucaktan Kucağa
1966 - Kolsuz Kahraman
1966 - Karakolda Ayna Var
1966 - Koca Yusuf
1966 - Hedef Ankara
1966 - Fakir Çocuklar
1966 - Fabrikanın Şoförü
1966 - Ben Bir Sokak Kadınıyım
1966 - Bana Bela Derler
1966 - Avare Kız
1966 - Aşkın Kanunu
1966 - Allahaısmarladık Yavrum
1966 - Namusum İçin
1967 - Zilli Nazife
1967 - Ya Sev Ya Öldür
1967 - Yaprak Dökümü
1967 - Son Gece
1967 - Ömre Bedel Kız
1967 - Kız Kolunda Damga Var
1967 - Kiralık Kadın
1967 - Karakolda Ayna Var
1967 - Hırsız Prenses
1967 - Dolmuş Şoförü
1967 - Ayşecik (Canım Annem)
1967 - Ağa Düşen Kadın
1967 - Sürtüğün Kızı
1968 - Vuruldum Bir Kıza
1968 - Öksüz
1968 - Nilgün
1968 - Köroğlu
1968 - Ezo Gelin
1968 - Çöl Kartalı Şeyh Ahmet
1968 - Ana Hakkı Ödenmez
1969 - Vatan ve Namık Kemal
1969 - Menekşe Gözler
1969 - Erkek Fatma
1969 - Büyük Yemin
1969 - Boş Beşik
1970 - Sevenler Ölmez
1970 - Şoför Nebahat
1970 - Meçhul Kadın
1970 - Ham Meyva
1970 - Duyduk Duymayın Demeyin
1970 - Yarın Son Gündür
1971 - Solan Bir Yaprak Gibi
1971 - Satın Alınan Koca
1971 - Önce Sev Sonra Öldür
1971 - Mualla
1971 - Mahşere Kadar
1971 - Kerem ile Aslı
1971 - İki Ruhlu Kadın
1971 - Acı
1971 - Namus
1971 - Murat ile Nazlı
1973 - Toprak Ana
1973 - Kızgın Toprak
1973 - Kambur
1973 - Gönülden Yaralılar
1973 - Dağdan İnme
1974 - Önce Vatan
1974 - Kuma
1974 - Kara Peçe
1975 - Ağrı Dağı Efsanesi
1977 - Ölmeyen Şarkı
1977 - Meryem ve Oğulları
1977 - Hatasız Kul Olmaz
1977 - İntikam Meleği (Kadın Hamlet)
1978 - Yaşam Kavgası
1978 - Gelincik
1981 - Kanlı Nigar
1982 - Kaçak
1982 - Gülsüm Ana
1984 - Postacı
1984 - Nefret
1985 - Yılanların Öcü
1987 - Japon İşi
1987 - Hacer Ana
1987 - Gönül Dostları (Dizi)
1988 - Kadın Dul Kalınca
1988 - Sevgilerin En Güzeli
1988 - Bu Devrin Kadını
1988 - Tek Başına Bir Kadın
1988 - Dünya Fraggle (Dizi)
1989 - Namusun Bedeli
1990 - Gün Ortasında Karanlık
2000 - Benim İçin Ağlama (Dizi)
2001 - Bize Ne Oldu (Dizi)
2003 - Gurbet Kadını (Dizi)
2005 - Sinema Bir Mucizedir / Büyülü Fener
2006 - Hasret (Dizi)
2007 - Oğlum İçin (Dizi)
2009 - Altın Kızlar (Dizi)
2012 - Babalar ve Evlatlar (Dizi)
Kaynak: Diyarbakır Söz