Merkez Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde 10 Şubat 2013 tarihinde, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getiriliş yıl dönümünü bahane edenlerin düzenlediği protesto sırasında Şahin Öner ağır yaralandı. Yaralandıktan sonra zırhlı araçla polis merkezine götürülen, buradan da ambulansla hastaneye sevk edilen Öner, yolda yaşamını yitirdi. Dönemin Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Şahin Öner'in el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu hayatını kaybettiğini açıklarken, ailesi ise çocuklarının zırhlı araç çarpması sonucu öldüğünü söyledi. Otopsi raporunda ise Öner'in araç dışı trafik kazasında göğüs ezilmesine bağlı, göğüs iç kanaması nedeniyle öldüğü ve üzerinde patlayıcı izi tespit edilemediği belirtildi.
AĞIR CEZA'YA GÖNDERİLDİ
Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, Şahin Öner'e çarparak ölümüne neden olan zırhlı aracın sürücüsü polis memuru S.K.'nin 'taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle yargılanması talep edildi. Sanık polis memuru S.K.'nin tutuksuz yargılanmasına, olaydan 4 yıl sonra, 29 Haziran 2017 tarihinde Diyarbakır 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. İlk duruşmada kararını açıklayan mahkeme, olayın 'kasten adam öldürme' suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verip, dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Dosyayı inceleyen Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, eylemin 'kasten öldürme' değil, 'taksirle öldürme' suçunu oluşturduğunu belirtip, karşı görevsizlik kararı verdi. Mahkemeler arasındaki olumsuz yetki uyuşmazlığının çözülmesi ve yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın gönderildiği Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10'uncu Ceza Dairesi ise sanık polis S.K.'nin Ağır Ceza'da yargılanmasına karar verdi.
'MOLOTOFKOKTEYLİ VE SES BOMBASI ATILIYORDU'
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi kararının ardından, polis memuru S.K.'nin yargılanmasına geçen 15 Şubat'ta Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Davanın bugün görülen ikinci celsesinde sanık S.K.'nin savunması alındı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunması alınan tutuksuz sanık S.K., olay yerinde 15-20 kişi tarafından yolun kapatıldığını belirterek, "Havai fişek, molotof ve ses bombalarıyla saldırdılar. Sokağa girdiğimiz sırada molotoflar, aracın önünde yanmaya başladı. Aracın ön kaputu alev aldı. Dönüş alma ihtimali yoktu. Manevra yaparak, dönüş aldım. Dönüş aldığım sırada hâlâ molotoflar yanmaya devam ediyordu. Çıkmak üzereyken, yolun ortasında bir şahsın yattığını gördük. Ben şahsı ezdiğimin farkında bile değilim. Aracım dört ton ağırlığında. Karanlıktı, her taraftan molotof yağıyordu. Ben kimseye çarpmadım, verilen görevi yaptım. Diğer araçtaki polisler indiğinde, yatan kişi hareketlendi ve ayağa kalkmaya başladı. Bir kişiyi bilerek ezsem bu ağırlıktaki aracın altında kalıp, kalkma ihtimali olmaz. Paramparça olması gerekirdi" dedi.
'MOLOTOF PATLADIĞINI GÖRMEDİM'
Olay yeri yakınında esnaf Y.D. ise tanık olarak alınan ifadesinde, "Ölenin elinde bir şey görmedim. İki elini havaya kaldırdığı anda araç bastı ve gitti. Sokakta toplumsal bir olay vardı. Molotofkokteyli, havai fişek patladığını görmedim. Ben çıktığım anda gaz bombaları atıldı. Yol trafiğe kapatılmamış, çöp konteynerleri devrilmemişti. Yasa dışı bir eylem vardı. Ama ölenin elinde bir şey görmedim. Panzerler geldiğinde gençler yoktu. Panzer ölenin üstünden geçti ve sürükledi. İkinci binanın önüne kadar götürdü. Ölen iki elini havaya kaldırmıştı. Çıkmaz sokak değildi ve aydınlatma lambaları yanıyordu. Araç sürücüsünün el kaldırmış kişiyi görmemesi mümkün değildi. Öleni hastaneye kaldırdıklarında beni de götürdüler. Morga götürdüler. Ölenin eli kesik değildi" diye konuştu.
Olay yerinde bulunan L.Ç. ise ifadesinde, "Zırhlı araçlar hızlı bir şekilde sokağa girdi. Gençler kaçıyordu. Ölen kişi yönünü panzere dönüp, iki elini havaya kaldırdı. Panzer hiç yavaşlamadı. Hız kesmeden çarpıp, altına aldı. Çarptıktan sonra yavaşlamadı" dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, mağdur avukatlarının sanığın tutuklanmasına yönelik talebini reddederek, duruşmayı erteledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz