Yanlışların silsilesiydi

Yasin Börü ve arkadaşlarını anma programında konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 6-8 Ekim saldırılarına ilişkin, "Yaşananlar, adına 'çözüm süreci' dedikleri yanlışlar silsilesinin bir sonucuydu." dedi.

Yanlışların silsilesiydi

Merkez Bağlar ilçesinde 6-8 Ekim 2014 tarihinde PKK sempatizanları tarafından vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşları, HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından düzenlenen programla kabirleri başında yâd edildi.

ANMA ETKİNLİĞİ YAPILDI

Partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından düzenlenen programda konuşan Genel Başkan Yapıcıoğlu, 6-8 Ekim saldırılarının tetikçileri, azmettiricileri ve olaylara sessiz kalanların er ya da geç hesabını vereceğini söyledi. Konuşmasına "Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara Suresi 153. Ayet-i Kerimesi ile başlayan Yapıcıoğlu, "Gerektiğinde ölümü bile göze alarak Allah yolunda, Allah için mücadeleye devam etmek sabrın en ileri örneklerindendir. 2014 yılının Kurban Bayramı’nın üçüncü günü olan 6 Ekim’de olaylar başlamış, şehir karışmaya başlamıştı. Ama bu yiğitler de başladıkları iyiliği tamamlamak için gayret ediyorlardı. İnsanlık değerlerinin yerle bir edildiği bir savaştan kaçan gariplere yardım etmek için koşuşturuyorlardı. Allah’a yaklaşmak için kestirilmiş kurbanların etlerini, sadece bayramlarda et yiyebilen mahrumlara götürüyorlardı." dedi.

VAHŞETLE KATLEDİLDİLER

"Tarihte eşine az rastlanan bir vahşetle katledildiler." diyen Yapıcıoğlu, "Çünkü onları hedef gösterenler tarafından, karanlık emellerine ulaşmalarının önünde birer engel olarak görülüyorlardı. PKK’nin, Kürdistan’ın geleceğinde görmek istemediği bir Kürt’tü Yasin. Riyad, PKK’nin tahakkümünün önünde engel olarak gördüğü Kürt’tü. Turan, Kürdistan’ı İslamsızlaştırmak isteyenlerin önünde engel olan Kürt’tü. Hasan, Müslüman kimliği vahşetin sahipleri tarafından reddedilen bir Kürt’tü. Hüseyin, çağın Yezid’leri tarafından yok edilmek istenen bir Kürt’tü. Elbette saldırılar bununla sınırlı değildi. Sadece Kurban eti dağıtan bu gençler katledilmedi. Sadece sakalından veya yanındaki eşinin örtüsünden dolayı yani Müslüman kimliğinden dolayı insanlar hedef alındı. Yaşlı/genç ayrımı yapılmadan saldırıya uğrayanlar, katledilenler oldu." şeklinde konuştu.

MÜSLÜMAN KÜRT KİMLİĞİNİN İNKARI

Yapıcıoğlu konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Yaşanan vahşet, Müslüman Kürt kimliğinin reddedilmesi, yok edilmesi çabasıydı. Toplumun bir kesiminin sistematik bir şekilde hedef gösterilmesi ve sivil halka karşı yapılan bu katliam kelimenin tam anlamıyla 'insanlığa karşı suç'tur. Bu katliam sistemli bir şekilde hazırlandı. Haftalar öncesinden hazırlıkları yapıldı. Toplumun dindar kesimi hedef olarak gösterildi. Basın aracılığıyla dindar kesimin tamamı IŞİD olarak yaftalandı. Saldırmaya hazır hale getirilenler en üst perdeden sokağa davet edildi. Yakma, yıkma, öldürme olayları yaygınlaştıktan sonra da taraftarlarının geri kalanını sokağa çıkmış olanlara destek vermeye davet ettiler. Katliamı işleyenlere karşı kamuoyunun baskısıyla iki ay sonra operasyonlar başlayınca, onları sokağa salanlar bütün imkânlarıyla onlara sahip ve destek çıkmaya devam etti."  

"Bütün bunları unutmadık, unutmayacağız. Unutanlara da yeri ve zamanı gelince hatırlatacağız." diyen Yapıcıoğlu, "Bu vahşet hakikatte vahşileri vurdu. Maskelerini düşürdü, çirkinliklerini iyice gün yüzüne çıkardı. Seyirci kalanlar da hesabını vermekten kurtulduklarını zannetmesinler. Aziz şehitler rahmetle anılıyor. Yezid’lere düşen ise sürekli olarak lanetlenmektir. Bu lanet yakalarını bırakmayacaktır. Onlar helak olup gittikten sonra da daha beter bir akıbet onları beklemektedir." dedi.

6-8 Ekim saldırılarından der çıkarılmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Elbette bu vahşetin tek sorumlusu, adi tetikçiler değildir. Onları kışkırtıp sokağa salanların sorumluluğu onlarınkinden daha büyüktür. Fitne, katilden eşedtir. Fitne, öldürmekten beterdir. Bitmedi. Şehirler silah depolarına dönüştürüldüğünde seyirci kalanlar; olaylar başladığında masum insanların canını ve malını korumak için kılını kıpırdatmayanlar da sorumludur. Yaşananlar, adına 'çözüm süreci' dedikleri yanlışlar silsilesinin bir sonucuydu. 6-8 Ekim hadiselerinden maalesef yeterince ders alınmadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Şimdilerde benzer bir sürecin başlaması gerektiği yeniden konuşulmaya başlamış olması ders alınmadığını gösteriyor. Meselenin inkârı veya çözümsüzlüğe terkedilmesi de aynı hatanın başka bir şekilde yapılmasıdır." ifadelerini kullandı.  

Kaynak: Diyarbakır Söz