Türk halkı demokrasi şehitlerini hiç unutmadı, 27 Mayıs darbesi ve idam kararları, toplumda ve siyasette silinmesi zor izler bıraktı.
Anayasa feshedildi, siyasi faaliyetler askıya alındı. Demokrasiye ilk darbenin vurulduğu, 1960 yılında, Türkiye Cumhuriyeti henüz 37 yaşındaydı.
27 Mayıs günü sabaha karşı saat 04.30 sularında darbe bildirisi radyodan okundu. Askeri cuntanın yönetime el koyduğu ilan edildi.
38 kişilik Milli Birlik Komitesi'nin yönetime el koymasının ardından, Demokrat Parti üyeleri tek tek tutuklanıp Yassıada'ya götürüldü. Hukukun ayaklar altına alındığı bir mahkeme kuruldu. 14 Mayıs 1950 tarihinde büyük bir çoğunlukla iktidara gelen Demokrat Partililer iktidarlarının onuncu yılında Yassıada'da tutuklu olarak yargılandı.
Yassıada'daki yargılamaların ilki darbeden 5 ay sonra, 14 Ekim 1960 tarihinde başladı. Davada Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere, bakanlar ve Demokrat Partili milletvekilleriyle birlikte 592 kişi, sanık koltuğuna oturtuldu.
27 Mayıs mahkemeleri oldukça acımasız ve sıkıydı. Yargılanan yakınlarını görmek için salona gelen aile üyeleri salonun en arkasında bekletilir, yargılananların ise arkalarını dönmelerine kesinlikle izin verilmezdi. Aylarca aynı mahkeme salonunda aile üyeleri birbirlerini hiç göremedi.
14 Ekim 1960'ta başlayan dava 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezası affedildi. Cumhurbaşkanı Bayar'ın cezası ise yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.
Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, Başbakan Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961'de öğleden sonra, İmralı Adası'nda idam edildiler.
Darbe aleyhine konuşmak, İdamlardan ve Yassıada'dan bahsetmek yasaklandı. 27 Mayıs Darbesi toplumda atlatılması zor bir travma yarattı. Türkiye yıllar süren büyük ekonomik ve siyasi bedeller ödemek zorunda kaldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz