Temelleri yaklaşık 50 yıl önce Fetullah Gülen tarafından İzmir'de atılan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), 1970'li yıllardan beri Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) sızmaya başladı, örgüt mensupları 1990'lı yılların sonundan itibaren personel temin, atama ve sicil birimleri ile istihbarat ve istihbarata karşı koyma birimlerinde yuvalandı.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 şüpheli hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, örgütün TSK'ya nasıl sızdığı gözler önüne serildi.
İddianameye göre, paralel örgütlenmenin temelleri, Fetullah Gülen tarafından İzmir'de 1966 yılında atıldı. Gülen, aynı dönemde Kestanepazarı'ndaki İmam-Hatip Derneği ve İlahiyat Öğrenci Yetiştirme Derneğine ait Kur'an kursunda öğreticilik ve yine aynı derneğe ait öğrenci yurdunda müdürlük yaptı.
Yeni Asya Grubu içinde yer alan Fetullah Gülen, 1970'li yıllardan sonra, İzmir Kestanepazarı Kuran Kursu'nda görev yaptığı dönemde çevresindeki arkadaşları ile dini istismar etmek suretiyle örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başladı, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırdı, teyp ve video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adıyla örgütünü kurdu.
Örgütün bugün "üst düzey abileri" olarak nitelendirilenler, ilk öğrencileri arasında yer aldı. İslami düşünceyi topluma yayma gayretinde olduğu izlenimi veren Fetullah Gülen, dönemsel iktidar dengelerini iyi okuyarak siyasi partilerden bağımsız olmaya özen gösterdi.
Örgüt dilinde askeri lise, astsubay okulları ve harp okulları, GATA, TSK, polis kolejleri, Adalet Akademisi, yargı kurumları, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), ÖSYM ve TÜBİTAK gibi bazı özel kurumlar "mahrem yerler" olarak adlandırıldı. "Özel mahrem yerler" ise silah bulunduran TSK, Emniyet ve MİT olarak gruplandırıldı.
Mahrem yer sayılan devletin en önemli kurumlarında örgütün kendi hesabına yürüttüğü ve ele geçirmek için yaptığı çalışmalara "mahrem hizmet" denilirken, bu hizmetler, örgüt adına kurumlarda kadrolaşma, "abi veya imam"ın emrine göre organize hareket etme ve örgüt amacına yönelik görevleri içeriyordu.
TSK'ya sızma girişimleri
FETÖ yapılanması, 1970'li yılların ortalarından itibaren Türkiye'nin laik sisteminin teminatı, milli birlik ve beraberliğin esas savunucusu gördüğü TSK'ya sızmayı en öncelikli hedef belirledi. Örgüt, bu hedefe ulaşmak adına 1974'ten itibaren kendi şebekesini oluşturdu ve stratejik ortaklar arayışına girdi. FETÖ, Türkiye'deki anarşi ortamı ve eğitim sistemindeki eksikliklerden istifade ile okumak isteyen ancak yeterli imkanı bulamayan zeki çocukların örgüte kazandırılmasına önem verdi.
1980 öncesinde sınırlı sayıda ve kısıtlı şekilde yürütülen eleman kazanma ve sızma faaliyetleri, 1980'den itibaren örgüt tarafından yurt, dershane, okul ve benzeri kurumlar açılması suretiyle sistematik hale getirildi. Örgüt, TSK'ya sızılması kapsamında hedef kitlesi olarak belirlediği başarılı, fakir, dinine bağlı gençleri öncelikle açtığı bu kurumlarda yetiştirerek askeri okullara girmeleri için yönlendirdi ve eğitimlerine özel önem verdi. Böylece örgüte kazandırılmış gençler, askeri lise, harp okulları ve astsubay hazırlama okullarına yerleştirilmeye başlandı, dış kaynaktan personel alımlarında da mensuplarını TSK'ya soktu.
1970'li yıllardan itibaren TSK'ya sızmayı başaran FETÖ mensupları, 1990'lı yılların sonundan itibaren personel temin, atama ve sicil birimleri, istihbarat ve istihbarata karşı koyma birimleri, başta harp akademileri olmak üzere eğitim kurumlarının ölçme değerlendirme birimleri ve diğer askeri okul, eğitim ve kurs birimlerine yuvalandı. Son 15 yılda ABD'ye yüksek lisans ve doktora maksatlı eğitime veya bu ülkedeki milli veya NATO daimi görevlerine gönderilenlerin sayısı sürekli arttı.
FETÖ, Kuleli, Maltepe, Işıklar ve Deniz gibi askeri liselerde, kara, hava ve deniz harp okullarında olduğu gibi, tüm kuvvetlerin astsubay okullarında da kadrolaştı. GATA'ya ayrı önem veren örgüt, doktor olmak isteyen mensuplarını buraya yönlendirdi.
Askeri okullardan mezun olan TSK personeli içinde en güvenilen FETÖ mensubu elemanların, kuvvet komutanlıklarının en önemli bölümlerine, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığına, General-Amiral Şube Müdürlüğüne, Personel-İnsan Kaynaklarına, Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığına, kuvvet komutanlıklarında proje yönetim şube müdürlüklerine, personel temin merkezlerine, Tayin Daire Başkanlığına, atama yapan şubelere, Kurmay Şube Müdürlüğüne, kritik yurt dışı ataşelik ve NATO görevlerine, bilgi işlem başkanlıklarına, askeri okullara, harp akademilerine, karargahlarda emir subaylığına, özel kalem müdürlüğüne, icra subaylığına, harekat merkezlerine, Özel Kuvvetlere, muharip sınıflara, Askeri Yargıtaya, GATA'ya, muharebe bilgi sistemlerine, elektronik harp imkan kabiliyetleri gibi bölümlere tayinleri yapıldı ve buralarda kadrolaşmaları sağlandı.
Özellikle kuvvet komutanlıklarındaki personel daire başkanlıkları, buradaki tayin atama şubeleri her dönem ilgilerini çekti. Önemli kıta ve karargahları ele geçirmek isteyen FETÖ'nün TSK'da kadrolaşmasının bir üst evresi, harp akademilerini, buralarda eğitim gören TSK'nın kurmay kadrolarını ele geçirmek oldu.
Harp akademilerini ele geçirerek buralarda kadrolaştığı FETÖ mensubu personele kurmaylık sınav sorularını veren örgüt böylelikle TSK'nın en üst kadrolarına atanan ve en üst rütbeleri olan general rütbesine ciddi miktarda eleman sızdırdı.
Yerleştirdiği mensupları vasıtasıyla TSK'nın denetim mekanizmalarını ve hassasiyetlerini deşifre ederek, bu denetim mekanizmalarından ve hassasiyetlerden kaçacak her türlü örtme yöntemini kullanarak gizliliğe mutlak önem veren FETÖ, TSK'nın ele geçirilmesinde gizli istihbarat örgütü tarzını benimsedi, hücre yapılanması, gizli haberleşme, bilmesi gereken prensibi, "kompartımantasyon" (birbirinden habersiz hücreler şeklinde yapılanma), imamlık, abilik, ablalık prensipleriyle hareket etti.
Geçiş döneminde kendilerinden olmayan generallere ulaşmayı önemli bir hedef gören FETÖ, generallerin yanına yaver, emir subayı, astsubayı ve emir erleri monte etti. FETÖ, yönetemeyeceğini anladığı yüksek rütbeli subayların iftiralarla, karalamalarla, komplolarla tasfiye edilmesini sağladı.
Başarılı, fakir ve dinine bağlı gençler hedef alındı
Öncesinde sınırlı sayıda ve kısıtlı şekilde yürütülen eleman kazanma ve sızma faaliyetleri, 1980'den itibaren örgüt tarafından yurt, dershane, okul kurumlar açılması suretiyle sistematik hale getirdi. TSK'ya sızılması kapsamında hedef kitle olarak belirlenen başarılı, fakir, dinine bağlı gençleri öncelikle açtığı "dershane, okul, yurt, ışık evi gibi" kurumlarda askeri okullara girmeleri için yönlendiren örgüt, gençleri askeri lise, harp okulları ve astsubay hazırlama okullarına yerleştirmeye başlarken, dış kaynaktan personel alımlarında da yine mensuplarını TSK'ya soktu.
Örgütün, ÖSYM'deki yapılanmasını tamamlayana kadar ele geçirebildiği sınav sorularını mensuplarına dağıttığı belirtilen iddianamede şu bilgilere yer verildi:
"FETÖ, askeri liseler, harp okulları ve astsubay hazırlama okullarına girişte, ön hazırlık yaptırdığı öğrencileri, soruların sızdırılması ve adayların mülakatlarda desteklenmesi suretiyle askeri okullara sokmuştur. Bu kapsamda askeri okullardaki FETÖ mensuplarının örgütsel bağının devam ettirilmesi ve güçlendirilmesi maksadıyla örgüt, TSK'ya sızabilen ve ayrı, özel bir eğitimden geçirdiği mensuplarını örgüt içerisinde 'mahrem hizmetler' veya 'çok hususi hizmetler' adı verilen ayrı birimler tarafından idare etmiştir. Askeri öğrenci olarak TSK'ya yerleştirdiği mensuplarını ikişer-üçer kişiden oluşan, birbirinden ayrı ve habersiz hücreler halinde abilerin sorumluluğuna vermiş, kod adı vererek gerçek isimlerini gizlediği bu örgüt üyelerinin, hiçbir hücre diğer bir hücreden haberdar olmayacak şekilde ayda sadece bir iki kez örgütün evlerine gitmelerini sağlayarak veya dışarıda yüz yüze görüşerek deşifre olmalarının önüne geçmiştir. Örgütün tüm çabalarına rağmen TSK tarafından sızma girişimleri tespit edilebilmiş ve askeri okullarda FETÖ yapılanmasına ilişkin ilk resmi soruşturma, Mayıs 1982 tarihinde Kuleli Askeri Lisesinde gerçekleşmiştir.
Bu soruşturma neticesinde FETÖ, 90 civarında öğrencinin askeri okula girmeden önce devam ettikleri okul ve dershanelerin araştırılarak tespit edilmelerini önlemek maksadıyla da tedbirler almıştır. Örgüt mensubu öğrencileri başka dershanelere kayıt yaptırtarak takip edilmelerinin önüne geçmiştir. Müteakip yıllarda da her türlü usulsüzlüğü deneyerek binlerce askeri lise öğrencisini ortaokulu yurt dışında okumuş gibi göstermiş, böylece askeri liselere giren öğrencilerin ortaokul döneminin araştırılarak örgütle ilişkilerinin tespit edilmesini önlemiştir. 1986'da askeri liseler sınavında bazı derslerden tüm soruları doğru yaparak askeri öğrenci olanlar, 1994 yılında teğmen nasbedilmiş, daha sonra bu öğrencilerden büyük bir çoğunluğunun kurmay olduğu tespit edilmiştir. Darbe girişimi neticesinde 1994 devresi karacı 89 kurmay subaydan 66’sı TSK’dan çıkarılmıştır. Diğer kuvvetlerde de benzer durum söz konusudur."
İddianameye göre, 1985-86'dan itibaren soru verilerek askeri liselere sokulan FETÖ mensubu askeri öğrenciler, göstermelik soruşturmalar sonunda "itirafçı" görünürken, gerek hava gerekse kara harp okullarına devam ederek TSK mensubu olarak görevlerini sürdürdü.
Özellikle bu tarihlerden sonra TSK'ya sızan FETÖ mensubu askerler, 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişiminde ortaya çıktı. Bu süreçte örgüt mensupları, TSK'da ve askeri okullarda kendilerini belli etmemeleri, bulundukları mevkilerde yükselmeleri için Fetullah Gülen üzerinden gelen örgüt "abi"lerinin verdiği "tedbir" içerikli emirlere harfiyen uydular.
TSK'nın "irtica, laiklik karşıtı ve mürteci" gibi isimlerle yaptığı soruşturmaların, FETÖ'yü tasfiye etme yerine örgüte kendisini kamufle etme imkanı sunduğu aktarılan iddianamede, şu tespitler yer aldı:
"TSK'dan atılmaları reklam olarak kullanan örgüt, halk tabanını güçlendirmiş, dindar halk kesiminin TSK'ya bakışı değişmiş, 'peygamber ocağı' olarak görülen asker ocağının vatandaşıyla arasının açılmasına sebep olunmuştur. Özellikle TSK'nın 1985-86 yıllarında yapmış olduğu soruşturmalardan sonra, Fetullah Gülen üzerinden gelen emirler gereği askeri okullara giren FETÖ mensuplarına teyemmümle abdest alma öğretilmiş, namazların ima ile kılınması sağlanmış, ramazanda oruç tutma yasaklanmış, FETÖ mensubu askeri personelin her türlü melaneti işlemesi istenerek, başlangıcında dindar olan bu insanlar, tereyağının bozulması misali zehir haline gelmiş, onlara 'abi'lik yapanların emriyle bozulmaları sağlanmış, bu kişiler sonunda milletine kurşun sıkan askerler konumuna düşürülmüşlerdir.
Fetullah Gülen'den gelen ihanet emirlerine aracılık eden 'mahrem hizmetler abileri', FETÖ mensubu askeri öğrencilerden kızlı-erkekli kafelerde buluşmalarını istemiş, tedbir amaçlı kız arkadaşı edindirilerek, gerek arkadaş çevresine gerekse okul yetkililerine dinle diyanetle, dolayısıyla FETÖ ile bir bağlarının olmadığı imajı verilmek istenmiştir."
İddianameye göre, örgütün küçük yaştan beri yetiştirip TSK'ya soktuğu mensuplarının hemen hemen tamamı, bağlı oldukları "abiler" veya "imamların" izin ve talimatı doğrultusunda evlendirildi.
Böylece, eşi de kendisi gibi örgüte bağlı bir kadın olan örgüt mensuplarının hem FETÖ ile bağları daha da kuvvetlendirildi hem de örgütten ayrılması durumunda eş ve çocuklarının da kendinden uzaklaşacağı endişesiyle askerler üzerinde baskı oluşturuldu. İddianamede bu konuda, "Eşi doktor, hakim gibi mesleklerdeki TSK mensubu personelin birçoğunun örgütle iltisaklı olduğu tespit edilmiştir. Eşi KPSS soruşturmasında şüpheli durumda bulunan toplam 487 personel bulunmaktadır. Bunlardan 90'ı Kara Kuvvetleri Komutanlığı mensubu karacı kurmay subaydır. Örneğin, KKK kurmay subayların subay genel mevcuda oranının yüzde 5,62 olduğu göz önünde bulundurulduğunda eşi KPSS soruşturmalarında şüpheli durumda bulunan kurmay subaylar, tüm şüpheli personele oranının yüzde 19 olması hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu" değerlendirmesine yer verildi.
FETÖ, küçük yaşlardan beri yetiştirerek TSK'ya soktuğu hiçbir elemanını boş bırakmadı. TSK'daki mensuplarını, örgüte sempati duyanların yeni eleman olarak kazanılmasına yönlendiren örgüt, diğer taraftan da kendileriyle hiçbir ilişkisi olmayan veya örgüt karşıtı TSK personelinin faaliyetlerini mensuplarına yakından takip ettirdi.
2000-2008 TSK içerisinde yerleşme ve yayılma dönemi
İddianameye göre, 1970'li yıllardan beri TSK'ya sızmayı başaran FETÖ mensupları, 1990'lı yılların sonundan itibaren personel temin, atama ve sicil birimleri, istihbarat ve istihbarata karşı koyma birimleri, başta harp akademileri olmak üzere eğitim kurumlarının ölçme değerlendirme birimleri ve diğer askeri okul, eğitim ve kurs birimlerine yuvalandı.
Örgüt üyesi personel, genç rütbede kritik görevlere atanarak, yurt içi ve yurt dışında yüksek lisans, doktora eğitimi yaptırılarak, yabancı dil, bilgisayar gibi kurslara gönderilerek, yurt dışı sürekli veya geçici görevlere seçilerek, kuvvet harp akademilerine girmesi sağlanarak, yüksek sicil ve takdir verilerek parlatıldı, bu uygulama yıllarca sistematik olarak yürütüldü, sonuçta örgüt mensuplarının örgüt üyesi olmayan personelin önünde yer alması sağlandı.
Darbeye iştirak eden örgüt elemanlarının mesleki safahatları incelendiğinde FETÖ mensuplarının, TSK'daki atama dairelerine yaklaşık 20 yıl önce yerleşmeye başladığı vurgulanan iddianamede, "Başlangıçta bir-iki eleman yerleştirmek suretiyle yapılan sızma, yıllar boyunca artarak devam etmiş, örgüt elemanlarının gücü, etkisi ve sayısı her geçen yıl artmıştır. Nihai olarak Genelkurmay ve kuvvet personel başkanlıklarının neredeyse tamamının FETÖ mensubu kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır." değerlendirilmesine yer verildi.
İddianameye göre örgüt, güvenilirliğini çeşitli şekillerde sadakat testiyle kanıtlayan mensuplarını, atama subaylıkları, istihbarat birimleri ve adli müşavirlikler gibi faydalanabileceği en kritik kadrolara atama dairelerindeki mensupları vasıtasıyla yerleştirdi.
FETÖ, emir subaylığı, özel kalem müdürlüğü ve icra subaylıklarını da kritik kadro ve görev alanlarından biri olarak belirledi. Son 10 yılda en üst makamlar dahil, kritik komutanlıkların emir subayları, özel kalem müdürleri ve icra subaylarının tamamına yakını, FETÖ tarafından özel olarak seçilmiş kişilerden oluşacak şekilde tayin edildi. Bu sayede komutanların vakıf olduğu en kritik bilgiler terör örgütüne hatta bizzat örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e servis edildi. Bu birimlerde görev alan sadık örgüt mensuplarının neredeyse tamamı, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif görev aldı.
Söz konusu emir subayları ve özel kalem müdürleri sayesinde komutanların programları olması gerektiği gibi değil de FETÖ'nün kendilerinden istediği şekilde dizayn edildi. Komutanların etrafında emir subayları ve özel kalem müdürlerinin iş birliğiyle "güvenlik kisvesi" altında bir bariyer sistemi oluşturularak, örgütün uygun görmediği kişilerle FETÖ'cü olmayan karargah subaylarının, komutanların yanına yaklaşmasına bile müsaade edilmeyecek tarzda tertipler alındı.
Bunun yanında komutanlar, mahremlerine sokulmuş FETÖ'cü hainler tarafından devletin, milletin, TSK'nın yararına olacak faaliyetlerden uzak tutulmaya çalışıldı. Bilerek veya bilmeyerek FETÖ emellerine alet edilen komutanların, özellikle personel konularında, TSK'nın altını oyacak, personel arasında nifak yaratarak milli ordu vasfını kaybetmesine hizmet edecek pek çok uygulamaya imza atmaları sağlandı.
FETÖ, yönetemeyeceğini anladığı yüksek rütbeli subayların, iftira, karalama ve komplolarla tasfiye edilmesini sağladı. Son yıllarda sosyal medyadan azami istifade eden terör örgütü, TSK'daki milli subayları karalamak ve bu kişilerin kurumla ilişiklerini kesebilmek için "TSK kulis, Süperdenizciler, Gatakulis, Hangarınsesi, Paşakeyfim, Kirlioyunlar" internet sitelerini kurdurdu. Genelde yurt dışı kaynaklı oldukları tespit edilen bu sitelerde karalama haberler yapıldı, asılsız ve imzasız mektuplar yayımlayarak vatanperver komutanların TSK'dan kopmaları sağlandı.
FETÖ, general seviyesinde istediklerini yaptıracak güce ve kuvvete ulaştığında TSK'nın tamamını ele geçirecek, kadrolaşacak hamleler yaptı. Bu süreçte devletin ve TSK'nın en gizli bilgilerini, sırlarını ele geçiren örgüt, bu bilgileri başta ABD olmak üzere yabancı ülke istihbarat teşkilatlarına servis etti.
Kaynak: Diyarbakır Söz