Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili ve AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Diyarbakır'ın toplumsal barışın temanati olduğunu ifade ederek, 16 Nisan'ın telafisinin olmadığını söyledi. Aydın, "Biz birliğin huzurun kardeşliğin hâkim olduğu geleceğe güvenle bakan şu Diyarbakır’ın eski medeniyetine kavuşmasını istiyoruz" dedi.
SOHBET ÇAYI İÇTİ, ESNAFI GEZDİ
Referandum çalışmaları için Diyarbakır'a gelen ve bir dizi temaslarda bulunan Aydın, beraberinde Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal, İl Başkanı Muhammet Dara Akar ve kalabalık partili grup, dün ilk olarak Diyarbakır'ın Tarihi Ulu Camii'nde cuma namazı kıldı. Namaz sonrası cami önündeki alanda, çay içip vatandaşlarla sohbet etti. Aydın ve beraberindekiler daha sonra Gazi Caddesi ve Melikahmet semtindeki esnafları ziyaret etti. Tek tek esnaflarla tokalayıp sohbet eden Aydın ve beraberindekilere halkın büyük ilgi göstermesi dikkat çekti.
AYDIN SÖZ HABER'E KONUŞTU
Aydın gezi programının sonunda, Söz Haber'e Diyarbakır'daki izlenimlerini ve 16 Nisan'da yapılacak olan referandumun, Türkiye'nin yarınlarına nasıl etki edeceğine yönelik, sorularına yanıt verdi.
KENDİ EVİMDE HİSSEDİYORUM
Söze Diyarbakır halkına teşekkür ederek başlayan Aydın şöyle dedi; "Halkımıza teşekkür ediyoruz. Ara ara gelip gittiğimiz bir şehir. Bende bu bölgenin insanıyım, Adıyaman milletvekiliyim. Kendimi kendi evim gibi hissediyorum, sıcak bir karşılama halkımız her zaman en üst düzeyde gelen kucaklıyor, bağrına basıyor bu vesile ile bir kez daha teşkilatımıza milletvekili arkadaşlarımıza bütün Diyarbakırlı kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Güzel bir bahar günü ve Diyarbakır da da güzel bir bahar iklimini gördüm. Bu bahar ikliminin sadece bu bahara mahsus değil, bundan sonra ki tüm baharların da barış, huzur, kardeşlik içerisinde geçeceği inancını da bir kez daha burada tazelemiş oldum"
16 NİSANIN TELFAFİSİ YOKTUR
Referandum'a ilişkin Aydın şu değerlendirmeyi yaptı. "16 Nisan’ın Türkiye için ne kadar değerli olduğunu ne kadar büyük bir öneme haiz olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Hemşerilerimizden de öyle bir karşı bir dönüş görüyorum ki gerçekten Diyarbakır bunun farkında. Diyarbakır 16 Nisanın Türkiye’nin geleceği açısından istikrarı ve istikbali açısından önemli bir tarih olduğunu bir milat olduğunu ve bugüne kadar önümüze gelen sandıklar içerisinde en önemlisi olduğunu ifade ediyorlar. Dolayısıyla bir farkındalık oluşmuş durumda çünkü 16 Nisanın telafisi yok biz artık Güçlü bir Türkiye istiyoruz. Biz birliğin huzurun kardeşliğin hâkim olduğu geleceğe güvenle bakan şu Diyarbakır’ın eski medeniyetine kavuşmasını istiyoruz. Büyük medeniyetler oluşturmuş ve kadim bir şehir. Bu şehir geçmişini arıyor ve geçmişteki o büyük medeniyete ulaşabilecek kapasitede. Buradaki insan kaynağı bakımındaki yer altı ve yerüstü kaynakları bakımından da son derece bir zenginlik var. Bu zenginliği maalesef bu güne kadar istikrarsız hükümetler, darbeler, yokluk, yoksulluk ve sefalet içerisinde hep geçirmişiz. Artık Türkiye’nin de Diyarbakır’ın da kaybetmeye tahammülü yok. Dolayısıyla bizler istiyoruz ki istikrarın hâkim olduğu, herkesin işe, aşa kavuştuğu, güçlü hükümetlerle birlikte, birliğin kardeşliğin hâkim olacağı, terörün son bulacağı güçlü bir Türkiye olsun.
İNSANLAR YARINA UMUTLA BAKIYOR
İnsanların yarına güven ve umutla baktıklarını ifade eden Aydın, "Güzel şeyler olursa huzur olursa hepimiz istifade edeceğiz. Dolayısıyla büyüklerimizin, bizlerin yaşadığı sorunları çocuklarımız yaşamasın. Çocuklarımız daha güvenli bir şehirde, daha güçlü bir Türkiye’de geleceğine özgüveni yüksek bir şekilde bakabilsin, geleceğe hedef koyabilsin. Diyarbakır’da da bu bahar günüde de bunun müjdesini alıyoruz. İnsanların gözlerinde bir parıltı var, bir heyecan ve coşku var. Bu coşkunun inşallah Diyarbakır için de, ülkemiz için de ve milletimiz için de 16 Nisanda o umut ettiğimiz hedefe koyduğumuz ve Türkiye için olmazda olmaz dediğimiz büyük projelerin gerçekleşmesine vesile olur diye temenni ediyorum. Ben şimdiden bu işe emek veren ve bu işte ben de varım diyen tüm Diyarbakırlı kardeşlerimi tebrik ediyorum.
SURİYE'DE YAŞANAN VAHŞET
Suriye de yapılan kimyasal saldırı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Ahmet aydın şunları söyledi; "Suriye’de maalesef İdlib’te yaşanan ve daha öncede Halep’te yaşadığımız ve bir insanlık dramı olarak gördüğümüz vahşet ile karşı karşıyayız. Acı ve gözyaşı her geçen gün artıyor. Zalim Esed yönetimi tarafından kendi halkı bombalanıyor, kendi halkı adeta vatanından koparılıyor, en son kimyasal silah kullanmaya kadar bir savaş suçu olarak değerlendirebileceğimiz nitelikte bu vahşetin müsebbibi konumundadır. Tabi burada Türkiye’nin ilk zamanlardan ileri sürdüğü güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ve tampon bölge şartlarını eğer Birleşmiş Milletler ve uluslararası örgütler yerine getirmiş olsaydı, bu sorun çoktan çözülürdü, Suriye çoktan huzur iklimine kavuşurdu. Bu kadar göç ve bu kadar da vatandaşı ölüme mahkûm edilmezdi."
ADALETLİ BİR TUTUM SERGİLENMELİ
Artık batının da sadece kendi inançlarından ve kendi dinlerinden olan değil de böyle Müslümanlara da katliam olduğu zaman, İslam ülkelerinde ve devletlerinde eğer gerçekten insanlık katlediliyorsa buna karşın uluslararası örgütlerin adaletli bir tutum sergilemesi lazım. Ama maalesef son dönemlerde batıda yükselen yabancı düşmanlığı, islamafobik yaklaşımlar, göçmen ve Türkiye karşıtlığı ve nihayetin de de terör örgütlerini de bağrına basması sadece Türkiye için ve Müslümanlar için değil tüm Avrupa ve dünya barışı açısından son derece tehdittir. Dolayısıyla dünyanın kendini check etmesi lazım. Uluslararası kuruluşların varlık amaçlarına uygun adaletli bir tutum sergilemesi lazım. Batının bu anlamda bir daha kendi tutumunu gözden geçirmesi lazım, Ölenler hangi dinden, hangi inançtan hangi milliyetten olursa olsun bu ölümleri durdurmak adına sağlıklı samimi bir gayret ortaya koyması lazımdır diye düşünüyorum."
Kaynak: Diyarbakır Söz