HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şehmus Tanrıkulu, verdiği röportajda gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanı ve Parlamento seçimlerine ilişkin konuşan Tanrıkulu, HÜDA PAR'ın Meclis'e girmesi durumunda, Kürt Meselesi'nin çözümü için öncü rol oynayacağını söyledi.
Cumhur İttifakı'na karşı oluşturulan kirli ittifakın siyasal genlerinde Kürtleri aşağılayan, yok sayan bir anlayışın yattığına işaret eden Tanrıkulu, bu zihniyetin iktidara gelmesi durumunda Kürtlere tekrar 90'lı yılları yaşatacağına vurgu yaptı.
2023 seçimlerinin Türkiye halkına hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlayan Tanrıkulu, HÜDA PAR'ın kurulduğu ilk günden bu yana ülkenin mevcut sorunlarına orijinal çözümler getirerek katkıda bulunduğunu söyledi.
"Kürtlerin anayasal olarak varlıklarının tanınması için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz"
HÜDA PAR'ın orijinal çözüm yaklaşımlarından birinin de Kürt Meselesi olduğuna vurgu yapan Tanrıkulu, "HÜDA PAR, Kürtlerin bir asra yakındır inkâr edilmesi, asimilasyona uğraması ve bazı dönemlerde katledilmesini göz önünde bulundurarak bunların tamamen ortadan kaldırılması için güzel bir siyaset geliştirdi. Bu konuda Türkiye'de siyaset yapan siyasi partilere ve siyasi kişiliklere de bu dönemde örnek oldu. İnşallah önümüzdeki dönemde de Kürtlerin tamamen ellerinden alınmış haklarının tekrar iade edilmesi ve Kürtlerin anayasal olarak varlıklarının tanınması için elimizden gelen bütün gayretleri göstereceğiz. Bunları yaparken de şiddete ve çatışmaya başvurmadan siyasi yol ve yöntemlerle, müzakerelerle HÜDA PAR bu konuda öncü olacaktır. Bu konuyu başaracağımıza inanıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt düşmanı" olduğu iddialarına yanıt veren Tanrıkulu, bu söylemin PKK medyası tarafından geliştirildiğine dikkat çekti.
"Şu anda hiç kimse Türkiye'nin 90'lı yıllarda olduğunu iddia edemez"
Tanrıkulu, "Öncelikle Kürt Meselesi ile PKK meselesinin birbirinden ayırt edilmesi lazım. Burada Kürt halkına çağrıda bulunuyorum. PKK'nin örgütsel çıkarları ile Kürt halkının maslahat ve çıkarının kesinlikle ayırt edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bir eleştiri veya bir öneri getirilirken Kürt halkının istekleri ile örgütün isteklerinin ayrıştırılması gerekiyor. Bu yüzden PKK medyasının yapmış olduğu bu haksız ithamların, tarihe bakarak ne kadar yanlış olduğunu da göreceğiz. Son 20 yıl içerisinde cumhuriyet tarihi boyunca atılmamış olan adımları ve normalleşmeleri kısmen de olsa Sayın Erdoğan sağladı. Son 20 yıl öncesine kadar Kürtlerin varlığı ve dili bile tartışılıyor, asimile ve inkâr ediliyor, Kürtler katliamlara maruz kalıyordu. Bunlar, bu dönemde kaldırıldı. Yani şu anda hiç kimse Türkiye'nin 90'lı yıllarda olduğunu iddia edemez." değerlendirmesinde bulundu.
Son 20 yılda Kürtlerin birçok kazanım elde ettiğine işaret eden Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"Bugün devletin bir kanalının isminin TRT Kurdi olduğunu göz ardı edemeyiz ve 24 saat boyunca Kurmanci ve Zazaki olarak yayınlar yapmaktadır. Bununla ilgili Kürtlerin sanatıyla, dengbêjleriyle, siyasetiyle ilgili birçok programlar yapılmaktadır. Bu bile tek başına Kürt diline hizmet etmek için büyük bir kazanımdır. Bugün görsel veya yazılı medyanın Kürtçe yayınlanmasının önündeki engellerin kaldırılması, Kürtçe Kur'an kurslarının önünün açılması, bazı köylerimizin Kürtçe isimlerinin iade edilmesi gibi adımları göz önünde bulundurduğumuz zaman cumhuriyet tarihi boyunca ne Adnan Menderes ne Özal ne Ecevit ne de Demirel döneminde atılmayan adımlar Sayın Erdoğan tarafından gerçekten büyük bir irade gösterilerek atılmıştır. Özellikle ülkemizde yaşayan Kürtlerin, yarısından fazlasının Erdoğan'a destek vermesi de Erdoğan'ın Kürt düşmanı olduğunu tezini çürütmektedir. Dolayısıyla bu atılan önemli adımları göz önünde bulundurursak önümüzdeki dönemde özellikle HÜDA PAR'ın Meclis'te olmasıyla birlikte Kürt Meselesi konusunda; Kürtlerin temel haklarını elde etmesi, Kürtlerin anayasal olarak tanınması, Kürtçe ana dilde eğitim ve öğretimin önünün açılması gibi çok önemli ve Kürtlerin bütün kesimlerinin aynı istekte bulunduğu taleplerin çözüleceğine inanıyoruz. Bunun için de doğru tercihte bulunmak lazım ve doğru adım atmak gerekiyor."
"90'lı yıllar ve öncesinde Kürtler potansiyel olarak düşmanlaştırılıp ötekileştirilmiştir"
Kılıçdaroğlu'nun "Kürtler terör örgütü olarak görülüyor" söylemi konusunda sorulan soruya yanıt veren Tanrıkulu, "2000'den önce özellikle 90'lı yıllar ve öncesinde Kürtler potansiyel olarak düşmanlaştırılmıştır ve ötekileştirilmiştir. Fakat AK Parti'nin iktidara gelmesiyle bu ortadan kalktı. Sadece PKK'ye terör olarak bakılıyor şu anda. Zaten devlet de Sayın Kılıçdaroğlu da PKK'ye bir terör örgütü olarak bakmaktadır. Dolayısıyla bu ülkede Kürtleri potansiyel olarak terörist olarak gören bir mantık yoktur. Eğer yeni oluşmaya başlamışsa, bu da CHP içerisindeki ultra Kemalist kesimin, beyaz Türkler ve CHP'nin ortağı olan İYİ Parti'nin genel başkan yardımcılarının son günlerdeki kafatasçı söylemlerine bakmak gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"CHP ve İYİ Parti'nin ana hedefi 90'lı yıllara dönmektir"
Kürt meselesinin çözümü için bugüne kadar ne Kılıçdaroğlu ne de CHP'nin kurumsal anlamda bir irade gösteremediğine dikkat çeken Tanrıkulu, "Çözüm sürecinde de bunu gördük, öncesinde de ve sonrasında da gördük. Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen Kürtlerin temel hak ve özgürlükler konusundaki taleplerine yönelik cevabı nedir? Bunun cevabını alabilmiş değiliz. Geçtiğimiz günlerde Genel Başkanımız da bunu dile getirdi ve hala bunun cevabı alınmış değil. Bu yüzden sadece söyleme değil pratiğe bakmamız lazım. Aslında CHP ve ortağı olan İYİ Parti'nin son dönemdeki Kürt karşıtı kafatasçı söylemlerine bakarsak bunların ana hedefinin tekrar 90'lı yıllara dönmek olduğunu göreceğiz." dedi.
"Kılıçdaroğlu seçilirse Kürtleri çok kötü bir gelecek bekliyor"
Kürtleri aşağılayan, hakaret eden, Kürt Meselesi konusunda somut hiçbir adım atmayan CHP ve İYİ Parti'nin oluşturduğu bloğa kesinlikle oy verilmemesi çağrısında bulunan Tanrıkulu, "Bugün bir kısım belediyelerin, HDP'nin oylarıyla seçilen İYİ Partili milletvekillerinin, belediye başkanları ve cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olacağı iddia edilen kişilerin söylemlerine baktığımızda, Kürtler için çok kötü bir gelecek bekliyor. Dolayısıyla bu bölgenin 90'lı yıllara dönmesini istemiyorsak Kürt halkımız kesinlikle ve kesinlikle bu kafatasçı, inkârcı ve her gün Kürt halkını aşağılayan bu siyasi partilere yani CHP ve İYİ Parti'ye kesinlikle oy vermemelidir. Aksi takdirde bunların iktidar olması durumunda var olan kazanımlarımızı kaybedeceğimiz gibi belki 20 yıl, belki bir asır daha geriye gideceğimiz günler önümüzde bizi beklemektedir, buna fırsat vermememiz lazım. Dolayısıyla halkımızdan isteğimiz şudur: Kesinlikle bizleri aşağılayan, hakaret eden, en temel insani haklarımızı bile görmezden gelen ve bunun için pratikte hiçbir adım atmayan ne CHP'nin adayına ne de İYİ Parti'ye kesinlikle oy vermemelidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Kürtlerin haklarının anayasal zeminde tanınması için HÜDA PAR Meclis'te olmalı"
HÜDA PAR'ın neden Meclis'te olması gerektiğini vurgulu cümlelerle özetleyen Tanrıkulu, "Bölgemizin bu karanlık zihniyete ve bu karanlık yapılara teslim edilmemesi, tekrar 90'lı yılların karanlık dönemine dönmemesi için, faili meçhul cinayetlerin işlenmemesi için, köylerimizin yakılıp yıkılmaması için, Kürt halkının doğup yaşadığı yerden çıkarılmaması için HÜDA PAR Meclis'te olmalıdır diyoruz. HÜDA PAR'ın Meclis'te olması; inşallah bu haksızlıklara ve bu zulümlere de bir dur diyecektir. Kürtlerin anayasal olarak varlıklarının tanınması, Kürtçenin ana dilde eğitimin önünün açılması ve diğer talep ettiğimiz hakların anayasal olarak tanınması için de büyük bir fırsat olacaktır. Bu yüzden kesinlikle kaotik ortamlardan beslenen ve geçmişte işlemiş oldukları cinayetleri görmezden gelen veya saklamaya çalışan özellikle kafatasçı İYİ Partililere ve CHP'nin ultra Kemalist, Kürt düşmanı olanlara da bu seçimde iyi bir ders vermek lazım. Yani fırsat Kürt halkının elinde, mühür sende. Bunu iyi kullanmak lazımdır. Bu zalimlere ve bu haksızlıkları hala ısrarla dile getiren kesimlere yol vermememiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz